Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kalp Kırmak Üzerine Söyleşiler (1 Kullanıcı)

leyla-1

Altın Üye
Katılım
4 May 2007
Mesajlar
38,432
Tepki puanı
5,314
Puanları
163
Yaş
50
Kalp kırmak bir davranış yada söz hareketle bir insanın kalbini kırmak çok kolaydır ama kırılan kalbi eskisi gibi onarmak mümkün mü acaba?Bir buzlu cam parçası yere atın darmadağın olur eskisi gibi yapıştırmak isteseniz imkanı varmı acaba?



Kalp Kırmak Üzerine Söyleşiler Hikayesi


Kalp Kırmak Üzerine Söyleşiler

Hiç kalp kırdınız mı veya kalbinizi kıran oldu mu?Sanıyorum insan oğluna özgü duygular bunlar.Zira başka hiçbir canlı da böyle bir duygunun var olduğuna inanmıyorum. Evinizde beslediğiniz bir köpeğe kızarsınız,söylenirsiniz hatta yeri gelir bir tekme atarsınız, fakat yine de o size asla darılmaz.Kısa bir süre sonra sizi gördüğünde sevgiyle kuyruğunu sallar,sevgi dolu gözlerle bakar.
Biz insanlarda durum başka.Kalbimiz kırıldığında tüm herşeyi unutursunuz,o olay sanki dünyanın en kötü olayıdır.Dünya başınıza yıkılmıştır.O insanı bir daha affetmemeyi düşünürsünüz.Onunla olan tüm iyi anılar birden bire silinmiştir hafızalardan.Belki şok olmuşsunuzdur,böyle bir hareket beklememişsinizdir ondan.Ama olan olmuş,kırılan kırılmıştır.
Yıllar önce bir Anadolu köyünde görev yaparken,bir ihtiyar ile sohbet ediyordum. Zaten oldum olası yaşlı inanları severim.Anıları çok olur onların.Şiire meraklı bir ihtiyardı, hemen ayak üstü dörtlükler uyduruveren bir ihtiyarcık.Sohbet sırasında derin bir iç çekerek;
“Kırma dostun kalbini,
Onaracak ustası yok.
Soldurma gönül çiçeğini,
Sulamaya ibrik yok.”
Yüzünde,onca yılın çizgisi,ellerinde yıllarca toprakla uğraşmanın sağladığı nasırlarıyla ihtiyarcık böyle demişti.Sevgiyle bakan,artık iyice çukura kaçmış gözlerinde bir an parıldayan bir damla yaş gördüm.Belki geçmişte yapılan bir yanlışı anımsamıştı.Zaten yine onunla cezalar,kanunlar,hapishaneler üzerine yaptığımız bir söyleşide;
“Cezaevleri boşuna hoca efendi demişti.En güçlü ceza evleri vicdanımızdır.Vicdanın rahat olmadıktan sonra suçun af edilmiş,özgür kalmışsın ne çare?Vicdanın olmadıktan sonra en berbat mapus damlarının sana faydası ne?”demişti.
O günden sonra davranışlarıma,sözlerime,sosyal ilişkilerime daha bir dikkat eder oldum.İnsanları kırmamayı,kırılsam da kırmamayı ilke edinir oldum.Bazen bilmeyerek de olsa birilerini kırdıysam ve o kırdığım insan bunu bana hatırlatırsa ,o vicdan azabı bana zaten yeter.O insanı tekrar kazanabilmek için şartlar ne kadar zor olsa da yine de denemeyi göze alırım.İhtiyarın dediği gibi “Onaracak ustası yok”olmasına rağmen,usta titizliğinde olmasa da çıraklık mertebesinde çaba gösteririm.
Günümüz insanı daha gerçekçi,sosyal ilişkiler hep karşılıklı çıkarlar ile donanımlı. Kalp kırılmış,kırılmamış,dostluklar bitmiş,bitmemiş önemi yok.Önemli olan o günü kâr ile kapatabilmek.Dostum bana küsmüş,küserse küssün,onun bileceği bir iş”mantığı hakim.
En güzeli geçmişte kalan dostluk değerlerine sahip çıkmak,bir birimize daha saygılı,daha hoşgörülü yaklaşabilmek,hepsinden önemlisi kişilere karşı içimizdeki o kahrolası “önyargıyı”yok edebilmek.Toplumsal barışı ve huzuru istiyorsak bunlar çok önemli unsurlar.
Yoksa o olmayan ustayı aramakla daha çook zaman harcarız
 

leyla-1

Altın Üye
Katılım
4 May 2007
Mesajlar
38,432
Tepki puanı
5,314
Puanları
163
Yaş
50
Kalp Kırmak Haramdır

Kalp Kırmak Haramdır

Kalp kırmak haramdır

Allah seni görüyor

Tövbeyi geciktirmeyin

İki insana şaşarım
 

leyla-1

Altın Üye
Katılım
4 May 2007
Mesajlar
38,432
Tepki puanı
5,314
Puanları
163
Yaş
50
Kalp kırmak haramdır



Allah adamlarından büyük âlim ve veli.

Sohbeti, insanlara olurdu faideli.



Bir gün de sohbetinde buyurdu ki: (Ey insan!

Kul hakkı çok çetindir, zor kalkılır altından.



Mesela gönül yıkmak, haram ve kul hakkıdır.

Bunu, mahşer gününde ödemek çok ağırdır.



Kimlerin üzerinde kul hakkı varsa eğer,

Onu ödemedikçe Cennete giremezler.



Ey mümin olan kişi, öyle kaç ki günahtan,

Görmesin Hak teâlâ günahta seni bir an.



Öyle sıkı sarıl ki dine her a’zan ile,

Seni, taat dışında görmesin bir an bile.



Ve öyle haya et ki Allahü teâlâdan,

Hiç mahcup olmayasın Ona vardığın zaman.



Günah ve kusurunu çoğaltma ki bu günde,

Korkuya düşmeyesin yarın mizan önünde.)



Bir gün bazı kimseler, huzuruna geldiler.

(Bizlere Allah için nasihat et) dediler.



Buyurdu: (Kim kaçarsa günah ve haramlardan,

O, her bir arzusuna kavuşur yorulmadan.



Kabirdeki mevtalar, yapar ki şu hesabı,

Ah kıyamet kopsa da, bitse kabir azabı.



Öyle pişmandırlar ki, kabirdeki her mevta,

Derler ki: (Ah biz şu an bulunsaydık hayatta.



Başımızı secdeden kaldırmazdık Vallahi.

Dünyadaki insanlar bilseler bunu bari.)



Ne acı gerçektir ki, onlar dahi ölürler,

Bu feci pişmanlığa onlar da gömülürler.



Eğer düşünselerdi bu hali ihlas ile,

Hiç işleyemezlerdi bir günah çok az bile.



Lakin evliyaullah, görerek bunu her an,

Şiddetle kaçınırlar en ufak bir günahtan.



Haram ateş gibidir, yapmayın günah işi.

İnsanları bekliyor Cehennemin ateşi.



Aklı olan bir kimse, geçici bir zevk için,

Rabbini gücendirmez, esası budur işin.



Sonra haram edilen şeyleri, cenab-ı Hak,

Zararlı olduğundan, kıldı haram ve yasak.)



Bir gün de buyurdu ki: (Darlıkta edin ikram.

Tenha yerlerde dahi, işlemeyin hiç haram.



Allah’ın kudretini düşünse eğer insan,

Korkusundan yapamaz Ona günah ve isyan.



Ey insan, gizliyorsan günahını sen nasıl,

İyiliklerini de gizlemeyi bil asıl.



Bir kimse, günahlardan tamamen kaçmaz ise,

Takva sahibi kişi denilmez o kimseye.)
 

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Kalp Kırmak

İslam dini ve onun peygamberi insanlığa hep hoşgörüyü, alçakgönüllü olmayı, merhameti ve kalp kırmamayı öğütlemiştir. Yalnızca öğütlemekle kalmamış Resulullah bunu tüm insanlığa yaşantısı ve ahlakıyla göstermiştir.

İslam dini insan merkezli bir dindir. Yeryüzündeki her şey onun emrine tahsis edilmiş, ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılayabileceği bir mekanizmayla donatılmıştır. Şüphesiz bu insanı her şeyden önce Malikine borçlu kılmaktadır. Varlık âlemine çıkışıyla başlayan bu ödev ahiret âlemine kadar sürecektir. Ancak bu kadar zarif yaratılan insanında merkezi olan bir noktası vardır ki, bu da kalptir.

Peygamberimiz ‘’kalp kırmak Kâbe yıkmak gibidir.’’ Sözüyle bize bu eylemden sakınmamızı emrediyor. Çünkü Allah insana yeryüzündeki halifesi şerefini bahşetmiştir, bu kadar önemli bir vazife sahibine yapılan zulüm hiç şüphesiz varlığın gerçek sahibi olan Allah’ ı Zül-Celale yapılmış gibidir. Bu zulmün cezası da basit olmasa gerek!

Yukarıdaki hadisi şerifi ilk duyduğumda ‘’Fil Süresi’’ aklıma gelmişti. Sürenin tefsirini okuduğumuz da Allah’ın evini yıkmaya niyetlenen Ebrehe’nin nasıl bir ceza ile yüz yüze geldiğini görürüz. Allah Kâbesini korumuştur ve hep koruyacaktır. Peygamber efendimiz ‘’…Kâbe yıkmak gibidir.’’ İfadesiyle bize en güzel bir örnekle kalp kırmanın ağırlığını anlatmaktadır. Allah’ı Zül-Celal süre-i celile de Kâbe’yi bırakın yıkmayı, yıkmaya niyetlenen bir insana nasıl bir ceza vermiş, ya yıkana nasıl bir ceza verecek? Kur’an da Allah düşünmemizi emrediyor. Düşünen bir insan hiç şüphesiz kalp kırmak gibi kötü bir fiilden kaçınacak ve Mevla’nın huzuruna bu büyük vebalden uzak şekilde çıkacaktır. Aksi durumda Ebrehelerle yan yana gelmemiz kaçınılmaz olsa gerek…

Kalp kırmadan yaşanabilir mi? Sorusu hepimizin aklına gelecektir. Allah, kulundan yapamayacağı bir şeyi istemeyeceğini kitabında söylüyor. Demek ki, bizler Kâbeyi yıkmadan yaşayabilecek bir düzeneğe sahibiz. Sorun bizlerin bu düzeneği hakkıyla kullanamamamızdan kaynaklanıyor. En ufak dünyevi meselelerde bile bu büyük günahı işleyebiliyoruz, kaldı ki dünyalık hiçbir mesele bizim ahiretimizi yıkacak kadar değerli olmasa gerek.

Merhamet sahibi, hoşgörü sahibi bir dinin üyeleri ve bunu yaşayarak insanlığa göstermiş bir Peygamberin ümmeti olarak bizler bu hassasiyeti göstermeli ve Allah’ın Kâbelerini yıkmak bir tarafa Kâbe sahiplerinin hepsini hoşnut edebilmeliyiz. Bu berzah âleminde beşerin emanetindeki kalpleri yıkmaktan kaçınarak bir yaşam sürmeyi kendisine düstur edinmiş bireyler, hiç şüphe yoktur ki varlığın sahibine göstermiş olduğu sadakatten ötürü fazlasıyla mükâfatını görecektir.

Kalpleri Kâbe olarak görmek, emanetleri gerçek sahibi için sevmek ve o sadakatle sahip çıkmak…

Gerisi için mükâfatı beklemek.


MUSA KARAKAYA
 

sivetok

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Kas 2007
Mesajlar
1,251
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
17
Web Sitesi
img141.imageshack.us
Kalpleri Kâbe olarak görmek,emanetleri gerçek sahibi için sevmek ve ona sahip çıkmalı

Kalpleri Kâbe olarak görmek,emanetleri gerçek sahibi için sevmek ve ona sahip çıkmalı

Merhamet sahibi, hoşgörü sahibi bir dinin üyeleri ve bunu yaşayarak insanlığa göstermiş bir Peygamberin ümmeti olarak bizler bu hassasiyeti göstermeli ve Allah’ın Kâbelerini yıkmak bir tarafa Kâbe sahiplerinin hepsini hoşnut edebilmeliyiz. Bu berzah âleminde beşerin emanetindeki kalpleri yıkmaktan kaçınarak bir yaşam sürmeyi kendisine düstur edinmiş bireyler, hiç şüphe yoktur ki varlığın sahibine göstermiş olduğu sadakatten ötürü fazlasıyla mükâfatını görecektir.


Kalpleri Kâbe olarak görmek, emanetleri gerçek sahibi için sevmek ve o sadakatle sahip çıkmak…


Gerisi için mükâfatı beklemek.
 

leyla-1

Altın Üye
Katılım
4 May 2007
Mesajlar
38,432
Tepki puanı
5,314
Puanları
163
Yaş
50
Kalp Kırmak Haramdır

Kalp Kırmak Haramdır

Kalp kırmak haramdır

Allah seni görüyor

Tövbeyi geciktirmeyin

İki insana şaşarım
 

leyla-1

Altın Üye
Katılım
4 May 2007
Mesajlar
38,432
Tepki puanı
5,314
Puanları
163
Yaş
50
kalp kırmak deyimi ile ilgili kısa bir yazı

Kırılmaması gereken şeylerin başında gelir şüphesiz ki kalp.
Yılların sonunda geriye baktığımızda kaç kalp kıracak olduğumuzu bilemeyiz fakat bu sonuca kendimiz sebep veririz.Ve kimbilir kaç kalp şahsımız tarafından kırılmış üzülmüştür.
Yüce yaratanın kusursuz bir şekilde yaratılan insan duyguları nice kitaplar nice bilimadamları tarafından çözülememiştir.
Ama bir gerçek varkiİnsanın yaşama tutunan en kuvvetli en önemli koludur duygular karmaşası yada diğer adıyla kalp.
Bir insanın mabedidir.Yaşam kaynağıtüm tecrübesidir kalbiOnu ayakta tutan en büyük maneviyat değilmidir ?
Bunu kırmaya ne hakkımız olabilir ki.
Değerlerimiz çoğu zaman üstü tozlarla kaplı bir köşede unutulmuş bir sandık gibidirOnu kaybetme korkusu bulamadan onun bizde yarattığı o etkiyi aramadan anlamayız değerlerimiziYaşam söz konusu olduğunda üzülüp iyi davradığımız insanlar çoğu kez şahsımız tarafından gereksiz sıradan görülmüş ve bir köşeye itilmiştir.
Onun bizde yarattığı sevgi etkisini aramadan önce hatırlamayız aslaVe insanın bencillik duygusu biranda kaybolurİşte ozaman kalp kırmak deyimi bizim için bir anlam kazanrNe yaptığımızı sorgular oluruz
Ama çok geçtirKırılan o kalp bir zaman misali geriye akamaz ve bir araya gelemez
Çoğu zaman önemsiz olan insan kalbi en büyük pişmanlığa dönüşür
Pişmanlık dostlukda son bulur.
Alıntı
 

leyla-1

Altın Üye
Katılım
4 May 2007
Mesajlar
38,432
Tepki puanı
5,314
Puanları
163
Yaş
50
İSLAMDA KALP KIRMAK:

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Kalb, Allahü teâlânın komşusudur. Allahü teâlâya kalbin yakın olduğu kadar hiçbir şey yakın değildir. Mümin olsun, asi olsun, hiçbir insanın kalbini incitmemelidir. Çünkü, asi olan komşuyu da korumak lazımdır. Sakınınız, sakınınız, kalb kırmaktan pek sakınınız! Allahü teâlâyı en ziyade inciten küfürden sonra, kalb kırmak gibi büyük günah yoktur. Çünkü, Allahü teâlâya ulaşan şeylerin en yakın olanı kalbdir. İnsanların hepsi, Allahü teâlânın köleleridir. Herhangi bir kimsenin kölesi dövülür, incitilirse, onun efendisi elbette gücenir. Her şeyin biricik Maliki, sahibi olan efendinin şanını, büyüklüğünü düşünmelidir. Onun mahlukları, ancak izin verdiği, emir eylediği kadar kullanılabilir. İzni ile kullanmak, onları incitmek olmaz. Hatta, onun emrini yapmak olur. (C.3, m.45)

Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretlerinin vasiyetnamesinin son satırı ise şöyledir:
Hiç kimsenin kalbini incitmeyin.

Yunus Emre diyor ki:
Tevazu ile gelsin, kimde erlik var ise.
Merdivenden iterler, yüksekten bakar ise.
Kim ki yüksekte gezer, er geç yolundan azar
Dış yüzüne o sızar, içinde ne var ise.

Aksakallı bir koca, hiç bilmez ki hal nice
Boşa gitmesin hacca, bir gönül yıkar ise.
Gönül Çalab’ın tahtı, Çalab gönüle baktı
İki cihan bedbahtı kim gönül yıkar ise.

Bir kez gönül yıktınsa kıldığın namaz değil,
Yetmiş iki millet de yüzünü yumaz değil.
Yol odur doğru vara, göz odur Hakkı göre,
Er odur yerde dura, üstten bakan göz değil.

Doğru yola gittinse, er eteğin tuttunsa,
Bir tek hayır ettinse, biri bindir az değil.
Yunus sözleri çatar, balını yağa katar,
Çok kıymetli mal satar, cevherdir o, tuz değil

Dini anlatırken nelere dikkat etmeli
Sual: Dini konuları iyi bilen bir zat, rastgele önüne gelene, bir topluluk içinde, “Sen yanlış yapıyorsun, doğrusu şöyle” diyerek insanların kalbini kırıyor. “Sen kalb kırıyorsun” dediğimizde de, “Birisinin hatasını görüp de doğruyu söylemeyen kâfir olur” diyor. Bu zatın yaptığı doğru mudur? Dini bilgileri anlatırken nelere dikkat etmek gerekir?
CEVAP
Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Rabbinin yoluna hikmet ile, güzel öğütlerle çağır! Onlarla en güzel şekilde tartış!) [Nahl 125]
Bildiğimiz iyi ve doğru şeyleri, bilmeyenlere, en güzel tarzda öğretmek gerekir. Çünkü ilmin zekatı, bilmeyenlere ilmi öğretmekle ödenir. Emr-i maruf ve nehy-i münker yapan, tavsiye ettiği iyi şeyleri kendi yapmalı, kötü olarak bildirdiği şeyleri kendisi işlememelidir! İşlerse sözü tesirli olmaz. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(İnsanlara iyiliği emreder de, kendinizi unutur musunuz!) [Bekara 44]

Allahü teâlâ, İsa aleyhisselama, (Önce kendine nasihat et, eğer kendin bu nasihati tutarsan, kendin bunu yaparsan, başkalarına da söyle! Kendin yapmazsan benden utan) buyurdu. (Şir’a)

O halde emr-i maruf yapan, ilmi ile âmil olmalıdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(İsra gecesinde, [Miraca çıktığım gece] ateşten makaslarla, dudakları kesilen insanlar gördüm. Kim olduklarını sordum. Onlar da, “İyiliği emreder, kendimiz yapmazdık. Kötülükten nehyeder; fakat kendimiz sakınmazdık” diye cevap verdiler.) [İbni Hibban]

Bir kimsenin kusurunu, emr-i maruf için de olsa, herkesin önünde söylemek, uygun değildir. Aksine, kusurlarını gizlemek gerekir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kim arkadaşının aybını örterse, Allahü teâlâ da kıyâmet günü, onun aybını örter. Kim de, müslüman arkadaşının aybını açığa vurursa, Allahü teâlâ da onun aybını açığa vurur. Hatta evinde bile onu rezil eder.) [İbni Mace]

Birisine nasihat eder gibi konuşursak, yaptığının yanlış olduğunu bildirirsek, karşımızdakine, (Sen cahilsin, sen bu hususları bilmezsin) demiş oluruz. Böylece karşımızdakini üzmüş, kalbini kırmış oluruz. Genelde kendini beğenen, kibirli olan kalb kırar.

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Hiçbir insanın kalbini incitmemelidir! Kalb kırmaktan pek sakınınız! Allahü teâlâyı en ziyade inciten, küfürden sonra, kalb kırmak gibi büyük günah yoktur.
Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki:
(Bir müslümanı incitmek, kalbini kırmak, Kâbe’yi yetmiş kere yıkmaktan daha günahtır.) [R.Nasıhin]

(İnsanların en kötüsü, insanlara zarar veren, onları incitendir.) [İ.Ahlakı]
(Mümin Kâbe’den üstündür.) [İbni Mace]
(Emr-i maruf ve nehy-i münkeri, ancak, rıfk ve hilm sahibi fakihler yapar.) [İ.Gazali]

İyiliği tavsiye için üç şart lazımdır: İlim, Akıl ve İhlas.
1- İlim sahibi olmalıdır. Anlatacağı iyiliğin iyi, kötülüğün kötü olduğuna dair muteber kitaplardan delili bulunmalıdır! Sabretmesini bilmelidir! İlmi noksan olan, tebliğ edeceğini kendisi bilmeyen ve kendi tatbik etmeyen, başkalarına doğruyu nasıl öğretebilir? Tecrübesi de yoksa, birçok yanlışlıklar yapar. Fayda yerine zarar verir.

2- Akıl sahibi olmalıdır. Bir kimsenin aklı az ise, nakli anlamakta aciz ise, ilmi de noksan olur. Ahmak, hizmet ediyorum diye uygunsuz işler yapar. İlm-i siyaseti bilmeyen, yumuşak söylemeyen, insanları idare etme sanatından uzak olan kimse de, fitneye sebep olur. Rıfk ile konuşmalıdır. Akıllı kimse, rıfk ile konuşur. Rıfk yumuşaklık demektir. Katılığın tersidir. Sert ve kaba konuşan, fitneye sebep olur. Hilm ile tatlılıkla söylemeli, şefkatle muamele etmelidir.

3- İhlaslı olmalıdır! İhlas yoksa, yaptığı işleri sırf Allah rızası için yapmıyorsa, dünya menfaatleri için yapıyorsa, o işin hayrı olmaz.
“Birisinin hatasını görüp de söylemeyen kâfir olur” sözü yanlıştır. İlim sahibi birine, biri, lüzumlu dini bir sual sorsa, o da bunu bildiği halde, hiçbir mazeret yokken gizlerse, işte o zaman günah işlemiş olur. (Hatasını gördüğümüz herkese, doğrusunu bildirmek gerekir) diye bir şey yoktur.

İslamiyet’i doğru duymak insanların hakkıdır
Sual: Hep yumuşak hareket edilmesini bildiriyorsunuz. Neden hakkı mertçe ve sertçe söylemekten çekiniyorsunuz?
CEVAP
Biz hakkı, doğruyu olduğu gibi yazıyoruz. Şu veya bu şahısla ne işimiz vardır ne de alıp veremediğimiz. Ne bir menfaat beklentimiz, ne de bir mevki makam isteğimiz vardır. Ancak İslamiyet’i insanlara doğru olarak bildirmek lazım. Din ne sizin ne de bizim tekelimiz altındadır. Sizin ve bizim görüşümüzün de ne kıymeti vardır ne de dinde yeri vardır. Din adına dinin dışına çıkmamalı, fitne çıkarmamalı, mezhepsizlik yapmamalıdır. Edille-i şeriyyeye göre İslamiyet’i anlatmak lazım. Bu insanların hakkıdır. Hem de en tabii hakkıdır. Bunu yapmak, doğru yapmak Müslümanlık vazifesidir. Yanlış anlatanlar, aklına göre anlatanlar yarın hesabını veremiyecekleri gibi çok acı azaplara duçar olacaklardır.

Kendimiz tam yapamasak bile, biz doğruları söylemeye devam edeceğiz, ama iyilikle, yumuşaklıkla. Biz, önüne gelene çatan, aslında kendi akıllarından başkalarınınkini beğenmeyen, fitne çıkaran, idareye baş kaldırtan mezhepsizlerden değiliz. Maksadımız, Allahü teâlânın kullarına hizmet olup, onların İslamiyet’i doğru öğrenmelerine, hidayete ermelerine vesile olmaktır.
Allahü teâlâ yumuşak olmayı emretmektedir:
(Rabbinin yoluna, hikmetle, güzel öğütle davet et, onlarla en güzel şekilde tartış!) [Nahl 125]

([Ey Resulüm] etrafındakilere yumuşak davranman, Allahü teâlânın sana bir kerem ve rahmetidir. Eğer kötü huylu olup, sert davransaydın hepsi dağılıp giderlerdi.) [Âl-i imran159]

Bir vaiz, zalim sultan karşısında doğruyu söylemek en büyük cihad diye, Halife Memun’a, sert sözlerle nasihat vermeye başladı. Halife, (Ey vaiz, Allahü teâlâ, senden iyisini, benden kötüsüne gönderdiği halde, o, yumuşak konuştu) dedi. Vaiz, (Benden iyi ve senden kötü olan kimdir?) dedi. Halife, (Benden kötü olan Firavun’dur, senden iyi olan da Musa aleyhisselamdır) dedi. Allahü teâlâ da, Hz. Musa’ya, Firavun’la konuşurken yumuşak konuşmasını emretmiştir. (Tâhâ 44)
Ahirette Firavun, (Bana sert hareket edildiği için, kabul edemedim) diyemiyecektir.

Rıfk yumuşaklık demektir. Katılığın, kabalığın tersidir. Rıfk, mülayimlik, naziklik, yavaşlılık, tatlılık, güzellik, acımak, iyilik etmek, kısaca İslamiyet’e uymaktır. Yumuşak yerine sert ve kaba konuşan, fitneye sebep olur. Her zaman yumuşak davranmaya çalışmalı, sertlikten kaçmalıdır! Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Rıfk, hikmetin başıdır.) [Haraiti]
(Rıfk ile bereket hasıl olur.) [Taberani]

(Rıfkı olmayanın hayrı yoktur.) [Müslim]
(Allahü teâlâ refiktir her işte rıfkı sever.) [Buhari]

(Rıfk, insana ziynet verir, kusurlarını giderir.) [İbni Hibban]
(Emr-i marufu ancak rıfk sahibi fakihler yapar.) [İ.Gazali]

(Rıfktan mahrum olan bütün hayırlardan mahrum olur.) [Müslim]
(Uygun sual sormak ilmin yarısı, rıfk, geçinmenin yarısıdır.) [Askeri]

(Rıfk sahibi olan, dünya ve ahiret iyiliklerine kavuşur.) [Tirmizi]
(İnsanlara kolaylık ve rıfk gösteren mümin, Cehenneme girmez.) [Tirmizi]
(Mümin öyle yumuşaktır ki, yumuşaklığından dolayı ahmak sanılır.) [Beyheki]

(Hilm [rıfk] sahibi, gündüzleri oruç tutan, geceleri namaz kılan kimsenin derecesine kavuşur.) [Mekt.Masumiyye]

(Allahü teâlâ, hilmi sever.) [Taberani]
(Hilm sahibi olmak Peygamberlerin sünnetidir.) [Beyheki]


alıntıdır !
 

Enes_Bilal

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Ara 2008
Mesajlar
238
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
ALLAH cc. razı olsun güzel bir paylaşım olmuş emeğinize sağlık
 

leyla-1

Altın Üye
Katılım
4 May 2007
Mesajlar
38,432
Tepki puanı
5,314
Puanları
163
Yaş
50
ALLAH cc. razı olsun güzel bir paylaşım olmuş emeğinize sağlık

Allah sizden de razı olsun kardeşim kimsenin kabini kırmaya fırsat vermesin Rabbim inşallah.
Allah hepimizin yar ve yardımcısı olsun selam ve dua ile Allah'a emanet olun herşey gönlünüzce olsun.
 

leyla-1

Altın Üye
Katılım
4 May 2007
Mesajlar
38,432
Tepki puanı
5,314
Puanları
163
Yaş
50
Maalesef yapıcı olayım derken bir tarafı öne çıkartırken bir taraftaki kardeşlerimizin kalbini kırdıklarının farkındalar mı acaba?:(
 

Gulsahh

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 Haz 2007
Mesajlar
564
Tepki puanı
0
Puanları
0
ALLAH razı olsun emeğinize sağlık güzel bir paylaşımdı ....
 

ayşe.a

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Tem 2008
Mesajlar
3,140
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
selamun aleyküm kardeşim emeğine sağlık, malesef istemeyerek de olsa kalp kırdım ve eminim ki bu yüzden de benim kalbim çok kırıldı gerek aynı kişi tarafından gerekse başka kişiler tarafından...
Rabbim yardımcımız olsun Rabbimizi kırıp küstürmeyelim inşaallah, amin
selam ve dua ile..
 

leyla-1

Altın Üye
Katılım
4 May 2007
Mesajlar
38,432
Tepki puanı
5,314
Puanları
163
Yaş
50
ALLAH razı olsun emeğinize sağlık güzel bir paylaşımdı ....

selamun aleyküm kardeşim emeğine sağlık, malesef istemeyerek de olsa kalp kırdım ve eminim ki bu yüzden de benim kalbim çok kırıldı gerek aynı kişi tarafından gerekse başka kişiler tarafından...
Rabbim yardımcımız olsun Rabbimizi kırıp küstürmeyelim inşaallah, amin
selam ve dua ile..

Amin
Aleyküm SElam kardeşlerim Allah sizden de razı olsun kimsenin kabini kırmaya fırsat vermesin Rabbim inşallah.Maalesef kardeşim insan istemesede bazen belki farkında olmadan kalp kırabiliyor:(
Allah hepimizin yar ve yardımcısı olsun korktuklarımızdan emin umduklarımıza nail olmak nasip etsin Rabbim.Bilerek ve idrak edenlerden olmak nasip etsin Rabbim.
Selam ve dua ile Allah'a emanet olun herşey gönlünüzce olsun.
 

hcy_61

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Ocak 2011
Mesajlar
10
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
Biri benim kalbimi çok kırdı incitti ama onu Allaha havale ediyorum ...
 

leyla-1

Altın Üye
Katılım
4 May 2007
Mesajlar
38,432
Tepki puanı
5,314
Puanları
163
Yaş
50
Biri benim kalbimi çok kırdı incitti ama onu Allaha havale ediyorum ...

Selam Aleyküm kardeşlerim Allah razı olsun kimsenin kabini kırmaya fırsat vermesin Rabbim inşallah.Maalesef kardeşim insan istemesede bazen belki farkında olmadan kalp kırabiliyor:( bende kötülük yapanları allah'a havel ediyorum kim ne yapar kendine yapar zaten.
Allah hepimizin yar ve yardımcısı olsun korktuklarımızdan emin umduklarımıza nail olmak nasip etsin Rabbim.Bilerek ve idrak edenlerden olmak nasip etsin Rabbim.
Selam ve dua ile Allah'a emanet olun herşey gönlünüzce olsun.
 

hudavendigar

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Kas 2006
Mesajlar
735
Tepki puanı
1
Puanları
0
Her hangi bir kimse başka bir kimsenin kalbini kırarsa onun veeceği hesap çok çetindir.
 

leyla-1

Altın Üye
Katılım
4 May 2007
Mesajlar
38,432
Tepki puanı
5,314
Puanları
163
Yaş
50
Her hangi bir kimse başka bir kimsenin kalbini kırarsa onun veeceği hesap çok çetindir.

Selam Aleyküm kardeşlerim Allah razı olsun kimsenin kabini kırmaya fırsat vermesin Rabbim inşallah.Maalesef kardeşim insan istemesede bazen belki farkında olmadan kalp kırabiliyor ama o kalbi kırmayı insan farkına varmalı ve kendini affettirmeye çalıştırmalıdır kalp kırmak çok kolaydır ama tamiri çok zordur:(
Allah hepimizin yar ve yardımcısı olsun korktuklarımızdan emin umduklarımıza nail olmak nasip etsin Rabbim.Bilerek ve idrak edenlerden olmak nasip etsin Rabbim.
Selam ve dua ile Allah'a emanet olun herşey gönlünüzce olsun.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
33
Konum
.........
İncittiğiniz insanın bedduasından korkun!

Efendimiz (sas) Hazretleri redde uğramayacak üç duadan söz eder. Bu üç duayı da şöyle sıralar:
1 Ana babanın çocukları hakkındaki duaları.

2 Misafirin ev sahibi hakkındaki duası.

3 Mazlumun zalim hakkındaki duası.

İşte bu üç duaya ehemmiyet vermeli, bu duaların bedduaya dönüşmemesine dikkat etmelidir. Aksi halde redde uğramayan bu üç dua, eninde sonunda bir sebeple kabul olur. Hem de kitapların tarifine göre namludan çıkan kurşun gibi hedefini bulur, muhatabını vurur.

Özellikle yapılan zulmün, haksızlığın, kırıcı ve incitici baskı ve dayatmaların sonunda kırık gönülle mazlumun yaptığı bedduasından korkulmalıdır.

Çünkü kırık gönüllü mazlumun duasının arşa kadar yükselip Rabbimizin manevi huzuruna engelsiz ulaştığı hadislerle de hatırlatılmıştır.

İrşat kitapları mazlumun kırık gönülle yaptığı beddualardan örnekler verir, ibret almamız için ikazlarda bulunur.

Abdullah-ı Dehlevî hazretleri de buyuruyor ki;


Hiç kimseyi incitme!
Netice olarak; kalb kırmamalı, hiç kimseyi incitmemelidir
Değil mü'minin kalbini, kâfirin kalbini bile incitmeye hakkımız yoktur
Kâfir bile olsa, hiç kimsenin kalbini kırmamalıdır çünkü kalb kırmak,
Allahü teâlâyı incitmek demektir Kalb, Allahü teâlânın komşusudur Ev sahibine eziyet edenin komşusu da incinir..
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
33
Konum
.........
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Kalb, Allahü teâlânın komşusudur. Allahü teâlâya kalbin yakın olduğu kadar hiçbir şey yakın değildir. Mümin olsun, asi olsun, hiçbir insanın kalbini incitmemelidir. Çünkü, asi olan komşuyu da korumak lazımdır. Sakınınız, sakınınız, kalb kırmaktan pek sakınınız! Allahü teâlâyı en ziyade inciten küfürden sonra, kalb kırmak gibi büyük günah yoktur. Çünkü, Allahü teâlâya ulaşan şeylerin en yakın olanı kalbdir. İnsanların hepsi, Allahü teâlânın köleleridir. Herhangi bir kimsenin kölesi dövülür, incitilirse, onun efendisi elbette gücenir. Her şeyin biricik Maliki, sahibi olan efendinin şanını, büyüklüğünü düşünmelidir. Onun mahlukları, ancak izin verdiği, emir eylediği kadar kullanılabilir. İzni ile kullanmak, onları incitmek olmaz. Hatta, onun emrini yapmak olur. (C.3, m.45)

Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretlerinin vasiyetnamesinin son satırı ise şöyledir:
Hiç kimsenin kalbini incitmeyin.

Müminin kalbi Allah c.c.'ın evidir.


NEDEN KIRAR BİR İNSAN BİR DİĞERİNİ!!!

Neden kırar insan bir diğerini. Kırmak kolaydır da ondan. Kırınca bütün sorumluluklarından kurtulursun.

Artık zaman ayırman, sıkıntılarını paylaşman gerekmez. Zorlu yaşam yolculuğunda tutunacağı bir dal değilsindir bundan sonra.
Neden kırar insan bir diğerini. Kırmak kendini haklı çıkarır da ondan. Arkanı dönüp gönül huzuruyla o bunu hak etti dersin.

ZATEN ÇOKTAN BERİ CANIMI SIKIYORDU. Bardağı taşıran son damlaydı dersin. Arkanı dönüp gidersin.

Oysa SEVMEK, önemsemek öyle midir? Ne çok yorar insanı. Artık iki kişilik düşünürsün. Kim bilir hangi sebepten öyle davrandı der binbir bahane bulursun onun adına.

Bir taraftan da kendini ikna edersin aslında olup biteni birazda hak ettiğine dair.


Sevmek iki kişilik düşlemektir. Kırmak kırılmaksa tek kişilik. Kendini düşünür hiç hak etmediğine karar verir karşındakine kinleniverirsin. Ve kin kırmanın uyuduğu mağaradır. Derinden uyanır öfke ve kırar karşısındakini. Hiç düşünmeden.

Bir kere düşününce fark edecektir karşısındakinin de tıpkı kendi gibi korkuları, acıları yalnızlıkları olduğunu. Tıpkı kendi gibi ağlayıp güldüğünü.
Mesela acıkınca onunda başının döndüğünü, kâbuslar görüp ter içinde uyandığını annesini çok sevip babasından ölümüne korktuğunu. Bir an hatırlasak bunları kırarken o kadar pervasız olur muyduk dersiniz.

Neden kırar insan bir diğerini… Hangi sebeptir bir kalp kırmayı haklı çıkaran. Düşünce farklılıkları mı. Yaşam tarzındaki ince ayrım farkları mı? Eve geç gelmek ya da geç uyumak mı? Ya da ne bileyim hoşumuza gitmeyen bir sözcük mü? Bir kitap içeriği ya da bir konunun ana fikri mi…

Neden kırar, insan bir diğerini. Gece yatağa uyanıp gözlerimizi kapadığımızda sabah uyanacağımızın garantisi var mıdır sizce. Ve en son kırdığımız insanı görmeme ihtimalimiz ne kadar yüksektir hiç düşündünüz mü?

Hangi sebep iki damla gözyaşından daha önemlidir. Hayat iki damla gözyaşı kadar kısayken.

Bırakalım herkes farklı düşünsün farklı yaşasın. Biz duruşumuzu belirleyip kalbimizde merhamet çoğaltalım.

Neden kırar bir insan diğerini. Böylesine ortakken acılarımız.

Kalp kırmak suya yazı yazmaya benzer, kalbi yeniden kazanmaksa gece güneşin doğmasına..

Sen suya yazı yazmasını başardın, şimdi otur da güneşin doğmasını bekle..!

Ne kalp kırıp suya yazı yazmaya çalışalım, nede kırdığımız kalbi kazanacağız diye gece güneşin doğmasını bekleyelim. (Gerçi ne kadar beklesek te gece güneş doğmaz.)

Bilmelisin ki …
Karşındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında çizginin nereden geçtiğini bulmak zor.

Bilmelisin ki …
Ne kadar yakın olursa olsunlar en iyi arkadaşlar da ara sıra üzebilir. Onları affetmek gerekir.

Bilmelisin ki …
Bazen başkalarını affetmek yetmiyor. Bazen insanin kendisini affedebilmesi gerekiyor.

Bilmelisin ki …
Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın dünya sizin için dönmesini durdurmuyor.

Bilmelisin ki …
Şartlar ve olaylar, kim olduğumuzu etkilemiş olabilir. Ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz.

Bilmelisin ki …
İki kişi münakasa ediyorsa, bu birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmez. Etmemeleri de sevdikleri anlamına gelmez.

Bilmelisin ki …
Her problem kendi içinde bir fırsat saklar. Ve problem, fırsatın yanında cüce kalır.

Bilmelisin ki …
Sevgiyi çabuk kaybediyorsun, pişmanlığın uzun yıllar sürüyor ….
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt