Kalp Kırmak allahu'ü Teala'yı Incitmektir
Kalb yani gönül, mahlûkların en üstünü, en şereflisidir. insan, insanın dışında bulunan her şeyi kendinde topladığı için, mahlûkların en kıymetlisi olduğu gibi,
kalb de, insanda bulunan her şeyi kendinde topladığı için çok kıymetlidir.
Kendinde çok şey bulunan, üALLAHU teâlâya her şeyden dahâ yakındır.
Bu sebeple, küfürden sonra en büyük günah, kalb kırmaktır. Kâfirin dahi kalbini kırmamalıdır. Salih bir Müslümanın korkusu, bir başkasının kalbini kırmak, onu incitmektir. Dinini bilen ve bildiklerine uygun hareket eden sâlih bir Müslüman,
ölü gibidir, hiç kimsenin kalbini kırmaz, incitmez. Zira bir ölünün,
diri ile kavga ettiği hiç görülmemiştir. Nizâmeddîn Evliyâ hazretleri;
“Kalb kırmak, ALLAHUü teâlânın lütfunu incitmektir. Neye uğrarsa uğrasın,
sâlih kimse, aslâ kimseye kötü söylememeli ve lânet etmemelidir. insanların kabahatlerini açıklamamalıdır” buyurmuştur.
Bir kalbi kırmak, senelerce ibâdet ve zikir sevabının hepsini alıp ***ürür.
islâmiyet öyle bir dindir ki, kâfirin dahi kalbini kırmayı yasaklamıştır.
Nerde kaldı ki, ü teâlâya ve Onun Peygamberine inanan, diyen bir Müslümanın kalbi kırılsın. Zira bir mü’minin kalbini kırmak,
çok büyük günahtır, harâmdır.
70 defa Kâbe’yi yıkmak!
Peygamber efendimiz; mübârek elleri ile Kâbe’yi göstererek;
(Ey Kâbe, sen ın evisin. Sen mübâreksin fakat bir Müslüman,
bir mü’minin kalbini kırsa 70 defa seni yıkmaktan daha büyük
günaha girer) buyuruyor.
Peygamber efendimiz, eshab-ı kirama hitaben böyle buyuruyor.
Bir mü’min, bir mü’minin kalbini kırsa, 70 defa Kâbe’yi yıkmaktan
beter günaha girmektedir. Müslüman olarak hepimizin bunları okumamız, öğrenmemiz ve ona göre hareket etmemiz lazımdır.
Din büyükleri buyuruyor ki:
“Her günâh, îmânı tehlikeye sokmaya sebep olabilir ama şu üç günâhın
tesiri daha kuvvetlidir:
1- imân nimetine şükretmemek.
2- imânın gitmesinden korkmamak.
3- Mü’minleri incitmek, kalblerini kırmak. Hadis-i şerifte;
(Kalb kırmak, Kâbe’yi yetmiş defa yıkmaktan daha kötüdür) buyurulmuştur. iyi olsun, kötü olsun hiçbir insanın kalbini incitmemelidir.
ALLAHUü teâlâyı en çok inciten, küfürden, inkârdan sonra,
kalb kırmak gibi büyük bir günah yoktur.”
imâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:
“Kalb, ALLAHUü teâlânın komşusudur. ALLAHü teâlâya kalbin yakın olduğu kadar
hiçbir şey yakın değildir. Mü’min olsun, âsî olsun, hiçbir insanın kalbini incitmemelidir. çünkü, âsî olan komşuyu da korumak lâzımdır. Sakınınız,
sakınınız, kalb kırmaktan pek sakınınız! ALLAHUü teâlâyı en ziyâde inciten küfürden sonra, kalb kırmak gibi büyük günâh yoktur. çünkü, ALLAHUü teâlâya ulaşan şeylerin en yakın olanı kalbdir. insanların hepsi, ü teâlânın köleleridir. Herhangi bir kimsenin kölesi döğülür, incitilirse, onun efendisi elbette gücenir. Her şeyin biricik mâliki, sâhibi olan efendinin şânını, büyüklüğünü düşünmelidir. Onun mahlûkları, ancak izin verdiği, emir eylediği kadar kullanılabilir. izni ile kullanmak, onları incitmek olmaz. Hattâ, onun emrini yapmak olur.”
Abdullah-ı Dehlevî hazretleri de buyuruyor ki;
Hiç kimseyi incitme!
Netice olarak; kalb kırmamalı, hiç kimseyi incitmemelidir.
Değil mü’minin kalbini, kâfirin kalbini bile incitmeye hakkımız yoktur.
Kâfir bile olsa, hiç kimsenin kalbini kırmamalıdır. çünkü kalb kırmak,
ALLAHU ü teâlâyı incitmek demektir. Kalb, ü teâlânın komşusudur. Ev sahibine eziyet edenin komşusu da incinir.
Gıybet, suizan ve kalb kırmak, kul hakkıdır. Eziyetlere katlanmak, kızmamak, güler yüzlü ve tatlı sözlü olmak, güzel ahlâktandır. Bunun için hiç kimseyle münakaşa etmemelidir. Münakaşa, dostun dostluğunu giderir, düşmanın da düşmanlığını arttırır. Nereden bakılırsa bakılsın, hep zarardır. Müminler dua eder, fâsıklar, münâfıklar ise, dedikodu ve gıybet ederler. Aklı olan islamiyete uyar, Müslüman olur, hizmet eder. Nefsine, şeytan(aleyhinlane)a uyan ise, inkâra, küfre kayar.
islamiyete uyan Cennete, nefsine uyan da, Cehenneme gider. Ve Ahmed Yesevî hazretlerinin buyurduğu gibi:
“Kâfir bile olsa, hiç kimsenin kalbini kırma! Kalb kırmak, ü teâlâyı incitmek demektir
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Kalb, 'ü teâlânın komşusudur. 'ü teâlâya kalbin yakın olduğu kadar hiçbir şey yakın değildir. Mümin olsun, asi olsun, hiçbir insanın kalbini incitmemelidir. Çünkü, asi olan komşuyu da korumak lazımdır. Sakınınız, sakınınız, kalb kırmaktan pek sakınınız! 'ü teâlâyı en ziyade inciten küfürden sonra, kalb kırmak gibi büyük günah yoktur. Çünkü, 'ü teâlâya ulaşan şeylerin en yakın olanı kalbdir. İnsanların hepsi, 'ü teâlânın köleleridir. Herhangi bir kimsenin kölesi dövülür, incitilirse, onun efendisi elbette gücenir. Her şeyin biricik Maliki, sahibi olan efendinin şanını, büyüklüğünü düşünmelidir. Onun mahlukları, ancak izin verdiği, emir eylediği kadar kullanılabilir. İzni ile kullanmak, onları incitmek olmaz. Hatta, onun emrini yapmak olur. (C.3, m.45)
Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretlerinin vasiyetnamesinin son satırı ise şöyledir:
Hiç kimsenin kalbini incitmeyin.
Yunus Emre diyor ki:
Tevazu ile gelsin, kimde erlik var ise.
Merdivenden iterler, yüksekten bakar ise.
Kim ki yüksekte gezer, er geç yolundan azar
Dış yüzüne o sızar, içinde ne var ise.
Aksakallı bir koca, hiç bilmez ki hal nice
Boşa gitmesin hacca, bir gönül yıkar ise.
Gönül Çalab'ın tahtı, Çalab gönüle baktı
İki cihan bedbahtı kim gönül yıkar ise.
Bir kez gönül yıktınsa kıldığın namaz değil,
Yetmiş iki millet de yüzünü yumaz değil.
Yol odur doğru vara, göz odur Hakkı göre,
Er odur yerde dura, üstten bakan göz değil.
Doğru yola gittinse, er eteğin tuttunsa,
Bir tek hayır ettinse, biri bindir az değil.
Yunus sözleri çatar, balını yağa katar,
Çok kıymetli mal satar, cevherdir o, tuz değil
Müminleri incitmek, kalblerini kırmak. Hadis-i şerifte (Kalb kırmak, Kâbe'yi yetmiş defa yıkmaktan daha kötüdür) buyuruluyor. İyi olsun, kötü olsun hiçbir insanın kalbini incitmemeli. 'ü teâlâyı en çok inciten küfürden sonra, kalb kırmak gibi büyük günah yoktur. Büyük zatlar buyuruyor ki:
Hakiki Müslüman hiç gönül kırmaz.
Bilir bundan büyük bir günah olmaz.
Kalb yani gönül, mahlûkların en üstünü, en şereflisidir. insan, insanın dışında bulunan her şeyi kendinde topladığı için, mahlûkların en kıymetlisi olduğu gibi,
kalb de, insanda bulunan her şeyi kendinde topladığı için çok kıymetlidir.
Kendinde çok şey bulunan, üALLAHU teâlâya her şeyden dahâ yakındır.
Bu sebeple, küfürden sonra en büyük günah, kalb kırmaktır. Kâfirin dahi kalbini kırmamalıdır. Salih bir Müslümanın korkusu, bir başkasının kalbini kırmak, onu incitmektir. Dinini bilen ve bildiklerine uygun hareket eden sâlih bir Müslüman,
ölü gibidir, hiç kimsenin kalbini kırmaz, incitmez. Zira bir ölünün,
diri ile kavga ettiği hiç görülmemiştir. Nizâmeddîn Evliyâ hazretleri;
“Kalb kırmak, ALLAHUü teâlânın lütfunu incitmektir. Neye uğrarsa uğrasın,
sâlih kimse, aslâ kimseye kötü söylememeli ve lânet etmemelidir. insanların kabahatlerini açıklamamalıdır” buyurmuştur.
Bir kalbi kırmak, senelerce ibâdet ve zikir sevabının hepsini alıp ***ürür.
islâmiyet öyle bir dindir ki, kâfirin dahi kalbini kırmayı yasaklamıştır.
Nerde kaldı ki, ü teâlâya ve Onun Peygamberine inanan, diyen bir Müslümanın kalbi kırılsın. Zira bir mü’minin kalbini kırmak,
çok büyük günahtır, harâmdır.
70 defa Kâbe’yi yıkmak!
Peygamber efendimiz; mübârek elleri ile Kâbe’yi göstererek;
(Ey Kâbe, sen ın evisin. Sen mübâreksin fakat bir Müslüman,
bir mü’minin kalbini kırsa 70 defa seni yıkmaktan daha büyük
günaha girer) buyuruyor.
Peygamber efendimiz, eshab-ı kirama hitaben böyle buyuruyor.
Bir mü’min, bir mü’minin kalbini kırsa, 70 defa Kâbe’yi yıkmaktan
beter günaha girmektedir. Müslüman olarak hepimizin bunları okumamız, öğrenmemiz ve ona göre hareket etmemiz lazımdır.
Din büyükleri buyuruyor ki:
“Her günâh, îmânı tehlikeye sokmaya sebep olabilir ama şu üç günâhın
tesiri daha kuvvetlidir:
1- imân nimetine şükretmemek.
2- imânın gitmesinden korkmamak.
3- Mü’minleri incitmek, kalblerini kırmak. Hadis-i şerifte;
(Kalb kırmak, Kâbe’yi yetmiş defa yıkmaktan daha kötüdür) buyurulmuştur. iyi olsun, kötü olsun hiçbir insanın kalbini incitmemelidir.
ALLAHUü teâlâyı en çok inciten, küfürden, inkârdan sonra,
kalb kırmak gibi büyük bir günah yoktur.”
imâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:
“Kalb, ALLAHUü teâlânın komşusudur. ALLAHü teâlâya kalbin yakın olduğu kadar
hiçbir şey yakın değildir. Mü’min olsun, âsî olsun, hiçbir insanın kalbini incitmemelidir. çünkü, âsî olan komşuyu da korumak lâzımdır. Sakınınız,
sakınınız, kalb kırmaktan pek sakınınız! ALLAHUü teâlâyı en ziyâde inciten küfürden sonra, kalb kırmak gibi büyük günâh yoktur. çünkü, ALLAHUü teâlâya ulaşan şeylerin en yakın olanı kalbdir. insanların hepsi, ü teâlânın köleleridir. Herhangi bir kimsenin kölesi döğülür, incitilirse, onun efendisi elbette gücenir. Her şeyin biricik mâliki, sâhibi olan efendinin şânını, büyüklüğünü düşünmelidir. Onun mahlûkları, ancak izin verdiği, emir eylediği kadar kullanılabilir. izni ile kullanmak, onları incitmek olmaz. Hattâ, onun emrini yapmak olur.”
Abdullah-ı Dehlevî hazretleri de buyuruyor ki;
Hiç kimseyi incitme!
Netice olarak; kalb kırmamalı, hiç kimseyi incitmemelidir.
Değil mü’minin kalbini, kâfirin kalbini bile incitmeye hakkımız yoktur.
Kâfir bile olsa, hiç kimsenin kalbini kırmamalıdır. çünkü kalb kırmak,
ALLAHU ü teâlâyı incitmek demektir. Kalb, ü teâlânın komşusudur. Ev sahibine eziyet edenin komşusu da incinir.
Gıybet, suizan ve kalb kırmak, kul hakkıdır. Eziyetlere katlanmak, kızmamak, güler yüzlü ve tatlı sözlü olmak, güzel ahlâktandır. Bunun için hiç kimseyle münakaşa etmemelidir. Münakaşa, dostun dostluğunu giderir, düşmanın da düşmanlığını arttırır. Nereden bakılırsa bakılsın, hep zarardır. Müminler dua eder, fâsıklar, münâfıklar ise, dedikodu ve gıybet ederler. Aklı olan islamiyete uyar, Müslüman olur, hizmet eder. Nefsine, şeytan(aleyhinlane)a uyan ise, inkâra, küfre kayar.
islamiyete uyan Cennete, nefsine uyan da, Cehenneme gider. Ve Ahmed Yesevî hazretlerinin buyurduğu gibi:
“Kâfir bile olsa, hiç kimsenin kalbini kırma! Kalb kırmak, ü teâlâyı incitmek demektir
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Kalb, 'ü teâlânın komşusudur. 'ü teâlâya kalbin yakın olduğu kadar hiçbir şey yakın değildir. Mümin olsun, asi olsun, hiçbir insanın kalbini incitmemelidir. Çünkü, asi olan komşuyu da korumak lazımdır. Sakınınız, sakınınız, kalb kırmaktan pek sakınınız! 'ü teâlâyı en ziyade inciten küfürden sonra, kalb kırmak gibi büyük günah yoktur. Çünkü, 'ü teâlâya ulaşan şeylerin en yakın olanı kalbdir. İnsanların hepsi, 'ü teâlânın köleleridir. Herhangi bir kimsenin kölesi dövülür, incitilirse, onun efendisi elbette gücenir. Her şeyin biricik Maliki, sahibi olan efendinin şanını, büyüklüğünü düşünmelidir. Onun mahlukları, ancak izin verdiği, emir eylediği kadar kullanılabilir. İzni ile kullanmak, onları incitmek olmaz. Hatta, onun emrini yapmak olur. (C.3, m.45)
Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretlerinin vasiyetnamesinin son satırı ise şöyledir:
Hiç kimsenin kalbini incitmeyin.
Yunus Emre diyor ki:
Tevazu ile gelsin, kimde erlik var ise.
Merdivenden iterler, yüksekten bakar ise.
Kim ki yüksekte gezer, er geç yolundan azar
Dış yüzüne o sızar, içinde ne var ise.
Aksakallı bir koca, hiç bilmez ki hal nice
Boşa gitmesin hacca, bir gönül yıkar ise.
Gönül Çalab'ın tahtı, Çalab gönüle baktı
İki cihan bedbahtı kim gönül yıkar ise.
Bir kez gönül yıktınsa kıldığın namaz değil,
Yetmiş iki millet de yüzünü yumaz değil.
Yol odur doğru vara, göz odur Hakkı göre,
Er odur yerde dura, üstten bakan göz değil.
Doğru yola gittinse, er eteğin tuttunsa,
Bir tek hayır ettinse, biri bindir az değil.
Yunus sözleri çatar, balını yağa katar,
Çok kıymetli mal satar, cevherdir o, tuz değil
Müminleri incitmek, kalblerini kırmak. Hadis-i şerifte (Kalb kırmak, Kâbe'yi yetmiş defa yıkmaktan daha kötüdür) buyuruluyor. İyi olsun, kötü olsun hiçbir insanın kalbini incitmemeli. 'ü teâlâyı en çok inciten küfürden sonra, kalb kırmak gibi büyük günah yoktur. Büyük zatlar buyuruyor ki:
Hakiki Müslüman hiç gönül kırmaz.
Bilir bundan büyük bir günah olmaz.