Bazı zamanlar adeta ruhumuzu boğan bir sıkıntı yoklar kalbimizi. Bu anlarda içimiz öylesine daralır ki, sanki bütün benliğimize karanlıklar çöker. Bu halin sebepleri ve giderilmesiyle ilgili saysız görüş var. Ya gerçek sebep?
Kalp veya diğer bir ifadeyle gönül, insanın en önemli ceverlerinden birisi. İmanın, sevginin, nefretin, kısacası bütün duyguların yeri ve merkezi.
Bazı zamanlar adeta ruhumuzu boğan bir sıkıntı yoklar kalbimizi. Bu anlarda içimiz öylesine daralır ki, sanki bütün benliğimize karanlıklar çöker.
Bu halin sebepleri ve giderilmesiyle ilgili sayısız görüş var. Konusu insan olan bütün bilim dalları, şairler, yazarlar ve düşünürler kendi görüş ve üslubunca iç sıkıntısından söz ederler.
Muhatabı insan olan, insanın kalbine, gönlüne seslenen Mukaddes Kitabımız da bu konuya değinir.
Biz senin kalbini, göğsünü genişletmedik mi? (İnşirah/1)
Ya Allah ın gönlünü İslâm a açtığı kimse? İşte Rabbinden bir nur üzere olan odur.(Zümer/22)
Allah kimi hidayete erdirmek isterse, onun gönlünü İslâm a açar. Kimi de saptırmak isterse, onun gönlünü sanki göğe yükseliyormuşcasına dar ve sıkışık kılar.(En am/125)
Bu ayetlerden insanın kalbinin genişlediğini veya daraldığını anlıyoruz. Yalnız bu genişleyen yada daralan kalbin, yürek adını verdiğimiz et parçası olmadığı bellidir. Çünkü insan vücudunda bir organın genişlemesi, büyümesi ve küçülmesi bir hastalık durumudur.
Anlaşılıyor ki ayetlerde bahsedilen kalp daha başka bir şeydir. İslâm alimleri, bunun insanın vücudundaki o et parçasının içinde bulunan manevi-nuranî bir cevher olduğunu söyler ve buna insanî kalp adını verirler.
İşte bu kalple ile insan diğer canlılardan ayrılmakta ve bunun vasıtasıyla marifetullaha ulaşabilmekte. Nurlanan, genişleyen veya kararan, daralan, sıkılan kalp bu insanî kalptir.
Manevi kalbimiz genişleyerek yerleri ve gökleri, hatta Allah ın tecellisini bile içine aldığına göre, mümin ne yapıp yapıp, bunun yollarını bulmalı ve önce kendi nefsine bu yolları tatbik etmeli. Çünkü, insanın kendi kalbî yetkinliğini kazanmadan başkalarının kalbini geliştirmesi ve olgunlaştırması mümkün değildir.
Süleyman Gönülal
Kalp veya diğer bir ifadeyle gönül, insanın en önemli ceverlerinden birisi. İmanın, sevginin, nefretin, kısacası bütün duyguların yeri ve merkezi.
Bazı zamanlar adeta ruhumuzu boğan bir sıkıntı yoklar kalbimizi. Bu anlarda içimiz öylesine daralır ki, sanki bütün benliğimize karanlıklar çöker.
Bu halin sebepleri ve giderilmesiyle ilgili sayısız görüş var. Konusu insan olan bütün bilim dalları, şairler, yazarlar ve düşünürler kendi görüş ve üslubunca iç sıkıntısından söz ederler.
Muhatabı insan olan, insanın kalbine, gönlüne seslenen Mukaddes Kitabımız da bu konuya değinir.
Biz senin kalbini, göğsünü genişletmedik mi? (İnşirah/1)
Ya Allah ın gönlünü İslâm a açtığı kimse? İşte Rabbinden bir nur üzere olan odur.(Zümer/22)
Allah kimi hidayete erdirmek isterse, onun gönlünü İslâm a açar. Kimi de saptırmak isterse, onun gönlünü sanki göğe yükseliyormuşcasına dar ve sıkışık kılar.(En am/125)
Bu ayetlerden insanın kalbinin genişlediğini veya daraldığını anlıyoruz. Yalnız bu genişleyen yada daralan kalbin, yürek adını verdiğimiz et parçası olmadığı bellidir. Çünkü insan vücudunda bir organın genişlemesi, büyümesi ve küçülmesi bir hastalık durumudur.
Anlaşılıyor ki ayetlerde bahsedilen kalp daha başka bir şeydir. İslâm alimleri, bunun insanın vücudundaki o et parçasının içinde bulunan manevi-nuranî bir cevher olduğunu söyler ve buna insanî kalp adını verirler.
İşte bu kalple ile insan diğer canlılardan ayrılmakta ve bunun vasıtasıyla marifetullaha ulaşabilmekte. Nurlanan, genişleyen veya kararan, daralan, sıkılan kalp bu insanî kalptir.
Manevi kalbimiz genişleyerek yerleri ve gökleri, hatta Allah ın tecellisini bile içine aldığına göre, mümin ne yapıp yapıp, bunun yollarını bulmalı ve önce kendi nefsine bu yolları tatbik etmeli. Çünkü, insanın kendi kalbî yetkinliğini kazanmadan başkalarının kalbini geliştirmesi ve olgunlaştırması mümkün değildir.
Süleyman Gönülal