Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

“Kalbinin Derdi Nedir? (1 Kullanıcı)

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
“Kalbinin Derdi Nedir?

ALLAH dostlarından Ahmed bin Ebü’l-Havârî hazretleri bir gün çöle doğru yürüyüşe çıkmıştı

Araplardan bir grup insanın sahrada deve koşturduklarına şahid oldu. Onlar bir tarafta develerini koştururken biraz ilerde köşeye çekilmiş kendi halinde oturan bir köylü gördü Onunla sohbet etmek arzusu gönlüne düştü ve ona doğru yöneldi.

Adamın garip bir hâli vardı

Uzaktan insanın dikkatini çekecek kadar sâkin ve kabuğuna çekilmiş bir halde görünüyordu

Bir grup bedevi Arap ise heyecan dolu anlar yaşıyordu Büyük bir telaş içerisinde bağırıp, çağırıyordu

Böyle bir ortamda onların karşısında kendi haline göre, yerinden kıpırdamadan bir insan nasıl oturabiliyordu?

Büyük bir merakla yanına giden Ahmed bin Ebü’l-Havârî rahmetullahi aleyh ona

“Esselâmü aleyküm” diyerek selâm verdi

O da hafif sesle

“Aleyküm selâm” diyerek selâmı aldı

Başka bir kelam etmedi. Bundan sonrasını Ahmed bin Ebü’l-Havârî anlatıyor

Bir müddet sessizce oturdum Gönlüm huzur doldu

Uzaktan garip görünümlü bu insan hep zikir ve murâkabe halindeydi Belli ki Rabbısıyla beraberdi

Huzurunu bozmak istemedim Sessizce yanında oturup istifade etmeye çalıştım Bir hayli zaman geçtikten sonra başını kaldırıp bakışlarıyla beni şöyle bir süzdü Sonra konuşmaya başladı

“ALLAH Teâlâyı zikretmek ne kadar tatlı bir şey Gönüllere huzur, kalblere şifa veriyor

Şaşıyorum şu insanlara?

Niçin boyun büküp yalvarmazlar?

Neden ALLAH’ı zikretmezler?

Oyun ve eğlenceye dalarak niçin O’nu unuturlar?

Halbuki ölüm onların peşinde Her an onları takip ediyor

İnsan için ondan kurtuluş yolu asla yok

Böyle bir tehlike ve musîbetler içinde olmasına rağmen insanlar neden boş şeylerle meşguller

Bunun üzerine ben de

“ALLAH’ın rahmeti üzerinize olsun insanlar hangi müsîbetler ve hangi tehlikeler içinde?” diye sordum?

Şöyle cevapladı

“Günah musîbeti ve ölüm tehlikesi Ölümden öncesi ve sonrası

Sonra ağlamaya başladı Ben de onunla birlikte ağladım
Biraz sonra tekrar

“Neden yapayalnız duruyorsun? diye sordum

O

“Ben yalnız değilim! Rabbimle berâberim” diye cevap verdi


Fakir ve muhtaç olduğunu zannederek;

“Bir şey ister misin? dedim

O

“Evet kalbimin derdini tedavî edecek bir tabib isterim” dedi

“Tabîbin kimdir? dedim

“Rabbimdir” diye cevap verdi

“Kalbinin derdi nedir? diye sordum

“Günahlar” dedi

“Peki bunlardan kim kurtuldu? diye sordum

“ALLAHü Teâlânın râzı olduğu kimseler” dedi

“Yolcu musun? dedim

“Annemden doğduğumdan beri yolcuyum

“Yolculuğun nereye? dedim

“Kabiredir” dedi

“Nereye gidiyorsun? dedim

“Âhirete gidiyorum” dedi

“Azıksız yola gidilmez Azığın nerede dedim

“Azığım son derece az” dedi

“Yanında yiyeceğin nedir?” dedim

“SübhanALLAH! Rabbimin vereceği rızık” dedi

“Peki yalnız hâlinle korkmuyor musun?” dedim

“Nasıl korkarım? Niçin korkayım? Sâhibimin, Rabbimin mülkündeyim” diye cevap verdi

“Yol neresidir?” diye sormaya devam edince; ellerini açıp şöyle yalvarmaya yakarmaya başladı

“Yâ Rabbi

İnsanların çoğu seni unutmuş başka şeylerle meşgul

Halbuki her işin karşılığını Sen vereceksin

Ey gariblerin yardımcısı

Ey âcizlerin sığınağı

Ey azı çoğaltan

Ey sapmışları hidâyete erdiren

Ey kendisine herkesin sağındığı Rabbim

Senin ihsânını ve rızânı isterim

Senin rızân olmadan dünyâ ve ahiret güzel olmaz

Hem böylesine içten, samimi bir şekilde dua ediyor, hem de yürüyordu Ben de onu takip ediyordum. Bir müddet gittikten sonra bana doğru dönerek


“ALLAH’ın rahmeti üzerine olsun!.. Senin için benden daha hayırlı olan bir kimseye git Beni meşgûl etme! dedi

Sonra benden uzaklaşıp gitti Arkasından baktım kaldım. Gözden kayboluncaya kadar onu takip ettim Ağlayarak geri döndüm

ALLAH dostları ahiret endişesi ile dolu bir hayat sürerler Az ve öz konuşurlar Zira ağızdan çıkan her sözün kirâmen kâtibin melekleri tarafından kayıt altına alındığını bilirler Hesab verme korkusu onları sükûta bürümüştür Onlar katında en lezzetli şey Yüce Rabbı zikretmektir

Bunun için daimi tefekkür halinde ve sükûti bir hayat geçirmeğe gayret ederler Her an kendilerini ALLAH Teâlâ hazretlerinin huzurunda bilerek daimi zikir halinde olmağa gayret ederler Nefeslerini boş yere harcamazlar

Rabbimiz bizlere de onların hayatından güzellikler lutfeylesin

Amin


“Kalbinin Derdi Nedir

ALLAH dostlarından Ahmed bin Ebü’l-Havârî hazretleri bir gün çöle doğru yürüyüşe çıkmıştı

Araplardan bir grup insanın sahrada deve koşturduklarına şahid oldu Onlar bir tarafta develerini koştururken biraz ilerde köşeye çekilmiş kendi halinde oturan bir köylü gördü. Onunla sohbet etmek arzusu gönlüne düştü ve ona doğru yöneldi

Adamın garip bir hâli vardı

Uzaktan insanın dikkatini çekecek kadar sâkin ve kabuğuna çekilmiş bir halde görünüyordu

Bir grup bedevi Arap ise heyecan dolu anlar yaşıyordu Büyük bir telaş içerisinde bağırıp, çağırıyordu

Böyle bir ortamda onların karşısında kendi haline göre, yerinden kıpırdamadan bir insan nasıl oturabiliyordu

Büyük bir merakla yanına giden Ahmed bin Ebü’l-Havârî rahmetullahi aleyh ona

“Esselâmü aleyküm” diyerek selâm verdi

O da hafif sesle

“Aleyküm selâm” diyerek selâmı aldı

Başka bir kelam etmedi Bundan sonrasını Ahmed bin Ebü’l-Havârî anlatıyor

Bir müddet sessizce oturdum Gönlüm huzur doldu

Uzaktan garip görünümlü bu insan hep zikir ve murâkabe halindeydi Belli ki Rabbısıyla beraberdi

Huzurunu bozmak istemedim Sessizce yanında oturup istifade etmeye çalıştım. Bir hayli zaman geçtikten sonra başını kaldırıp bakışlarıyla beni şöyle bir süzdü Sonra konuşmaya başladı

ALLAH Teâlâyı zikretmek ne kadar tatlı bir şey Gönüllere huzur, kalblere şifa veriyor

Şaşıyorum şu insanlara

Niçin boyun büküp yalvarmazlar

Neden ALLAH’ı zikretmezler

Oyun ve eğlenceye dalarak niçin O’nu unuturlar

Halbuki ölüm onların peşinde Her an onları takip ediyor

İnsan için ondan kurtuluş yolu asla yok

Böyle bir tehlike ve musîbetler içinde olmasına rağmen insanlar neden boş şeylerle meşguller

Bunun üzerine ben de:

ALLAH’ın rahmeti üzerinize olsun insanlar hangi müsîbetler ve hangi tehlikeler içinde diye sordum

Şöyle cevapladı

Günah musîbeti ve ölüm tehlikesi Ölümden öncesi ve sonrası

Sonra ağlamaya başladı Ben de onunla birlikte ağladım

Biraz sonra tekrar

Neden yapayalnız duruyorsun diye sordum

O

Ben yalnız değilim Rabbimle berâberim diye cevap verdi


Fakir ve muhtaç olduğunu zannederek

Bir şey ister misin dedim

O

Evet kalbimin derdini tedavî edecek bir tabib isterim dedi

Tabîbin kimdir dedim

Rabbimdir diye cevap verdi

Kalbinin derdi nedir diye sordum

Günahlar” dedi

Peki bunlardan kim kurtuldu diye sordum

ALLAHü Teâlânın râzı olduğu kimseler dedi

Yolcu musun dedim

Annemden doğduğumdan beri yolcuyum

Yolculuğun nereye dedim

Kabiredir” dedi.

Nereye gidiyorsun dedim

Âhirete gidiyorum dedi

Azıksız yola gidilmez Azığın nerede dedim
Azığım son derece az” dedi

“Yanında yiyeceğin nedir dedim

“SübhanALLAH! Rabbimin vereceği rızık” dedi

“Peki yalnız hâlinle korkmuyor musun dedim

“Nasıl korkarım Niçin korkayım Sâhibimin, Rabbimin mülkündeyim” diye cevap verdi

“Yol neresidir?” diye sormaya devam edince; ellerini açıp şöyle yalvarmaya yakarmaya başladı

“Yâ Rabbi!

İnsanların çoğu seni unutmuş başka şeylerle meşgul!

Halbuki her işin karşılığını Sen vereceksin!

Ey gariblerin yardımcısı!

Ey âcizlerin sığınağı!

Ey azı çoğaltan!

Ey sapmışları hidâyete erdiren

Ey kendisine herkesin sağındığı Rabbim

Senin ihsânını ve rızânı isterim

Senin rızân olmadan dünyâ ve ahiret güzel olmaz

Hem böylesine içten, samimi bir şekilde dua ediyor, hem de yürüyordu Ben de onu takip ediyordum Bir müddet gittikten sonra bana doğru dönerek

“ALLAH’ın rahmeti üzerine olsun Senin için benden daha hayırlı olan bir kimseye git Beni meşgûl etme dedi

Sonra benden uzaklaşıp gitti Arkasından baktım kaldım Gözden kayboluncaya kadar onu takip ettim Ağlayarak geri döndüm

ALLAH dostları ahiret endişesi ile dolu bir hayat sürerler Az ve öz konuşurlar Zira ağızdan çıkan her sözün kirâmen kâtibin melekleri tarafından kayıt altına alındığını bilirler. Hesab verme korkusu onları sükûta bürümüştür Onlar katında en lezzetli şey Yüce Rabbı zikretmektir

Bunun için daimi tefekkür halinde ve sükûti bir hayat geçirmeğe gayret ederler Her an kendilerini ALLAH Teâlâ hazretlerinin huzurunda bilerek daimi zikir halinde olmağa gayret ederler Nefeslerini boş yere harcamazlar

Rabbimiz bizlere de onların hayatından güzellikler lutfeylesin

Amin

ALLAH dostlarından Ahmed bin Ebü’l-Havârî hazretleri bir gün çöle doğru yürüyüşe çıkmıştı

Araplardan bir grup insanın sahrada deve koşturduklarına şahid oldu Onlar bir tarafta develerini koştururken biraz ilerde köşeye çekilmiş kendi halinde oturan bir köylü gördü Onunla sohbet etmek arzusu gönlüne düştü ve ona doğru yöneldi

Adamın garip bir hâli vardı

Uzaktan insanın dikkatini çekecek kadar sâkin ve kabuğuna çekilmiş bir halde görünüyordu

Bir grup bedevi Arap ise heyecan dolu anlar yaşıyordu. Büyük bir telaş içerisinde bağırıp çağırıyordu

Böyle bir ortamda onların karşısında kendi haline göre, yerinden kıpırdamadan bir insan nasıl oturabiliyordu

Büyük bir merakla yanına giden Ahmed bin Ebü’l-Havârî rahmetullahi aleyh ona

“Esselâmü aleyküm” diyerek selâm verdi

O da hafif sesle

“Aleyküm selâm” diyerek selâmı aldı

Başka bir kelam etmedi Bundan sonrasını Ahmed bin Ebü’l-Havârî anlatıyor

Bir müddet sessizce oturdum Gönlüm huzur doldu

Uzaktan garip görünümlü bu insan hep zikir ve murâkabe halindeydi Belli ki Rabbısıyla beraberdi

Huzurunu bozmak istemedim Sessizce yanında oturup istifade etmeye çalıştım Bir hayli zaman geçtikten sonra başını kaldırıp bakışlarıyla beni şöyle bir süzdü Sonra konuşmaya başladı

“ALLAH Teâlâyı zikretmek ne kadar tatlı bir şey Gönüllere huzur kalblere şifa veriyor

Şaşıyorum şu insanlara

Niçin boyun büküp yalvarmazlar

Neden ALLAH’ı zikretmezler

Oyun ve eğlenceye dalarak niçin O’nu unuturlar?

Halbuki ölüm onların peşinde Her an onları takip ediyor

İnsan için ondan kurtuluş yolu asla yok

Böyle bir tehlike ve musîbetler içinde olmasına rağmen insanlar neden boş şeylerle meşguller

Bunun üzerine ben de

“ALLAH’ın rahmeti üzerinize olsun insanlar hangi müsîbetler ve hangi tehlikeler içinde? diye sordum?

Şöyle cevapladı

“Günah musîbeti ve ölüm tehlikesi Ölümden öncesi ve sonrası!

Sonra ağlamaya başladı. Ben de onunla birlikte ağladım

Biraz sonra tekrar

“Neden yapayalnız duruyorsun?” diye sordum

O

“Ben yalnız değilim! Rabbimle berâberim” diye cevap verdi

Fakir ve muhtaç olduğunu zannederek;

“Bir şey ister misin?” dedim

O

“Evet kalbimin derdini tedavî edecek bir tabib isterim” dedi

“Tabîbin kimdir?” dedim

“Rabbimdir” diye cevap verdi

“Kalbinin derdi nedir?” diye sordum

“Günahlar” dedi

“Peki bunlardan kim kurtuldu?” diye sordum

“ALLAHü Teâlânın râzı olduğu kimseler” dedi

“Yolcu musun?” dedim

“Annemden doğduğumdan beri yolcuyum”

“Yolculuğun nereye?” dedim

“Kabiredir” dedi

“Nereye gidiyorsun?” dedim

“Âhirete gidiyorum” dedi

“Azıksız yola gidilmez Azığın nerede?” dedim

“Azığım son derece az” dedi

“Yanında yiyeceğin nedir?” dedim

“SübhanALLAH! Rabbimin vereceği rızık” dedi

“Peki yalnız hâlinle korkmuyor musun?” dedim

“Nasıl korkarım? Niçin korkayım? Sâhibimin, Rabbimin mülkündeyim” diye cevap verdi

“Yol neresidir?” diye sormaya devam edince; ellerini açıp şöyle yalvarmaya yakarmaya başladı

“Yâ Rabbi!

İnsanların çoğu seni unutmuş başka şeylerle meşgul!

Halbuki her işin karşılığını Sen vereceksin!

Ey gariblerin yardımcısı!

Ey âcizlerin sığınağı!

Ey azı çoğaltan!

Ey sapmışları hidâyete erdiren!

Ey kendisine herkesin sağındığı Rabbim!

Senin ihsânını ve rızânı isterim

Senin rızân olmadan dünyâ ve ahiret güzel olmaz”

Hem böylesine içten, samimi bir şekilde dua ediyor, hem de yürüyordu Ben de onu takip ediyordum Bir müddet gittikten sonra bana doğru dönerek


“ALLAH’ın rahmeti üzerine olsun! Senin için benden daha hayırlı olan bir kimseye git! Beni meşgûl etme!” dedi

Sonra benden uzaklaşıp gitti Arkasından baktım kaldım Gözden kayboluncaya kadar onu takip ettim Ağlayarak geri döndüm

ALLAH dostları ahiret endişesi ile dolu bir hayat sürerler Az ve öz konuşurlar Zira ağızdan çıkan her sözün kirâmen kâtibin melekleri tarafından kayıt altına alındığını bilirler Hesab verme korkusu onları sükûta bürümüştür Onlar katında en lezzetli şey Yüce Rabbı zikretmektir

Bunun için daimi tefekkür halinde ve sükûti bir hayat geçirmeğe gayret ederler Her an kendilerini ALLAH Teâlâ hazretlerinin huzurunda bilerek daimi zikir halinde olmağa gayret ederler Nefeslerini boş yere harcamazlar

Rabbimiz bizlere de onların hayatından güzellikler lutfeylesin

Amin
alıntı
 

ayse64

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ara 2009
Mesajlar
1,182
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
60
emeğine sağlık selam ve dua ile
 

arzu74

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Ara 2009
Mesajlar
2,336
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
50
Allah razı olsun .selamlarB)
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt