Laleli Camii eski İmamı merhum Selahaddin Turlin Hocaefendi’ye açık saçık kıyafeti ile bir Kadın gelir. O kıyafeti ile Cami içine kadar girer, hocaefendiye soru sormak ister.
Selahaddin hoca;
—“Hanımefendi… Önce kılık kıyafetinizi düzeltin, sonra Cami’ye girip meselenizi sorun, bu derece açık bir kıyafetle Cami’ye girmek uygun olmaz…” Deyip nazikçe bir hatırlatma da bulunur.
Kadın hocaefendiye itirazı basar;
—“Sen kalp temizliğine bak! Kalbin temiz olduktan sonra kılık kıyafette bir şey mi sanki ?”
Kuzat mezunu Hocaefendi;
—“ Hanımefendi… Sizin kalbinizin temiz olduğunu nasıl bilebilirim? Kalp insanın içindedir. Kimsenin görmesi mümkün değil. Kalbinizin temiz olduğunu ancak dışa akseden işaret ve alametlerden anlarım…” cevabını verir.
Kadının “ Nasıl yani ?” diye sorması üzerine şu misalle konuşmasını sürdürür;
—Siz Anadolu’ya seyahate çıktığınızda yol kenarında tanımadığınız birçok köy görürsünüz. Bu köyün Hristiyan köyü mü, Müslüman köyü mü olduğunu nereden bilirsiniz? İnce ve zarif bir minare yükseliyorsa Müslümanlığın işareti, çan kulesi varsa Hıristiyanlığın alâmeti kabul edersiniz değil mi?
Kadın , “ EVET “ der…
—İşte ben de baş, kol ve bacaklarını Kur’ân’ın emrettiği şekilde kapatmış hanım gördüğümde derhal “Bu Müslüman!” derim; imanına ve kabinin temizliğine, dışına akseden işaretlerle hükmederim. Kendinde İslamî tesettür nişanını taşımayan kadını Hıristiyan bir kadından nasıl ayırt edip kalbinin temizliğine hükmedebilirim?
Kadın, yaptığı itiraz karşısında hocaefendinin susup kalacağını, diyecek söz bulamayacağını sanırken Selahaddin Hocaefendi kadının kültür seviyesine uygun dille konuşmuş, anlayacağı tarzda hitap ederek onu şaşkın ve cevapsız bırakmıştı…
Selahaddin hoca;
—“Hanımefendi… Önce kılık kıyafetinizi düzeltin, sonra Cami’ye girip meselenizi sorun, bu derece açık bir kıyafetle Cami’ye girmek uygun olmaz…” Deyip nazikçe bir hatırlatma da bulunur.
Kadın hocaefendiye itirazı basar;
—“Sen kalp temizliğine bak! Kalbin temiz olduktan sonra kılık kıyafette bir şey mi sanki ?”
Kuzat mezunu Hocaefendi;
—“ Hanımefendi… Sizin kalbinizin temiz olduğunu nasıl bilebilirim? Kalp insanın içindedir. Kimsenin görmesi mümkün değil. Kalbinizin temiz olduğunu ancak dışa akseden işaret ve alametlerden anlarım…” cevabını verir.
Kadının “ Nasıl yani ?” diye sorması üzerine şu misalle konuşmasını sürdürür;
—Siz Anadolu’ya seyahate çıktığınızda yol kenarında tanımadığınız birçok köy görürsünüz. Bu köyün Hristiyan köyü mü, Müslüman köyü mü olduğunu nereden bilirsiniz? İnce ve zarif bir minare yükseliyorsa Müslümanlığın işareti, çan kulesi varsa Hıristiyanlığın alâmeti kabul edersiniz değil mi?
Kadın , “ EVET “ der…
—İşte ben de baş, kol ve bacaklarını Kur’ân’ın emrettiği şekilde kapatmış hanım gördüğümde derhal “Bu Müslüman!” derim; imanına ve kabinin temizliğine, dışına akseden işaretlerle hükmederim. Kendinde İslamî tesettür nişanını taşımayan kadını Hıristiyan bir kadından nasıl ayırt edip kalbinin temizliğine hükmedebilirim?
Kadın, yaptığı itiraz karşısında hocaefendinin susup kalacağını, diyecek söz bulamayacağını sanırken Selahaddin Hocaefendi kadının kültür seviyesine uygun dille konuşmuş, anlayacağı tarzda hitap ederek onu şaşkın ve cevapsız bırakmıştı…