Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

kalbdenkalbe mesajlar(hoştur bana senden gelen) (1 Kullanıcı)

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
Hadid suresinde, "Ne arzda, ne de nefislerinizde hiçbir musibet isabet etmez ki herhalde bir kitapta yazılmış olmasın." (Ayet:22) buyuruluyor.


Arzda musibet, arzda herhangi bir zarar ve harabeye sebep olan afetler, ziyanlardır. Kuraklık, kıtlık, sel, deprem, salgınlar v.s. gibi her türlü zarara şamil olur.


Nefislerdeki musibet de ölüm, hastalık, yara, bere, işkence, açlık, susuzluk, züğürtlük v.s. gibi acı ve ızdıraplardır. Bütün bunlar Cenab-ı Hakk’ın ilmi ezelisinde veya levh-i mahfuzda yazılmış bir takdirdir. Öyle ki bunlar, yer ve nefisler ve o musibetler yaratılmadan evvel yazılmıştır. Bu, Allah’a kolaydır. Zira o madde ve zamandan müstağnidir. O yazılmış ise sahibini bulur, gelir çatar.


Surenin devamında: "O yazı şu hikmet içindir ki, kaybettiğiniz dünya nimetlerine gam yemeyesiniz, yerinmeyesiniz." - Allah’ın takdiri böyle imiş diye müteselli olup, metanet ve sabrınızı koruyasınız. "Size verdiği ile de güven içinde mağrurlanmayısınız." (Ayet/23) Sonunu düşünesiniz, zira hepsinin mukadder yazılı olduğuna inanan, kalpleri Allah’ın zikrine yumuşayan kimseler, acı tatlı kaderin tecelliyatı karşısında insanlık icabı üzülüp, mütehassıs olsa da şaşırmaz, ne gammın ızdırabına, ne de sevincin gurur ve heyecanına kendini kaptırır. Hepsinin Hak’tan indiğini ve nice gizli hikmetlerin bulunduğunu bilerek her halükarda gönlünü Allah’ın mağfiret ve hoşnutluğu neşesine bağlayıp huşu ve rıza hisleriyle vazifesine bakar. (Elmalı Tefsiri, Hadid, 22-23)




"O ki takdir etti de hidayet buyurdu." (A’la/3)


"Yarattığı her şeye gereğince, ilmi iradesiyle bir kader tayin eyledi. Cinslerinde, fertlerinde, sıfatlarında, fiillerinde, ecellerinde bir ölçü, had, miktar tayin etti. Her şey yaratılış gayesine göre biçimlendirildi. Kainattaki eşya, hayvanat ve insanda akıllara hayret veren büyük bir kudretin, idare ve hidayet tecellilerine göre muntazam bir tasarım ve nizam içinde hükmettiği görülür. Akıl ve din hidayeti ise bütün bu tanzimatın fevkinde, kat kat üstündedir. (Elmalılı Tefsiri, A’la/3)


"Her şeye yaratılışının gereğini bahşedip, hidayet etti. Yolunu gösterdi." (Taha/50) Zerreden kürreye, kimya, fizik, astronomi, biyoloji, jeoloji v.s. tüm ilimlerin kanunlarında gördüğümüz mükemmel tasarım ve yaratılış hadiseleri hep bu hidayet cümlesindendir. Bütün mahlukatın hususiyetlerine göre, takdir olunduklarını beyandır. A’layı illiyyinden esfel-i safiline kadar bütün eşya ve alemler bu takdire mahal olmuştur.


Allah, yarattığı her şeye in’am ve ihsanda bulunmuş, her şeye onun faydasına ve maslahatına uygun şekil, suret bahşetmiştir. (F. Razi, Tefsir-i Kebir, c. 15, s. 530, Akçağ yay.)


Şu halde inanan mı, kainattaki olayları doğru okur, hadiseleri beyin ve kalbine itminan verecek şekilde yorumlar, inanmayan mı? Kadere, ilm-i ezeliye inanmayan için her şey bilinmezlik karanlığında başlar, çözülmezlik ve kaos ortamında yürür, meçhul ve korkunç bir istikbale sürüklenir. İnanmayan için, başına gelen felaketlere ve kaybettiklerine ne teselli verecektir? Onun kaybettiklerine karşı içindeki ızdırabı, yakıcı vaveylaları ne dindirecektir?


O kaybettiklerinden daha acı bir surette tatminsizlik, boşluk ve huzursuzluk içini yiyip bitirmeyecek midir? Hadisat karşısındaki onun bu ezikliği, ümitsizliği korkularını artırmaktan başka ne kazandıracaktır. O aslında inansaydı kaybettiklerinden çok daha kıymetli şeyi -doğruya yönelmeyi, huzuru- kaybettiğinin farkında mıdır! Yahut ilm-i ezelinin tezahürü gereği takdir tecellilerine inanmayanın eline çok bol nimet ve imkanlar geçtiğinde, yaratılış amacı dışına çıkıvermekte en kolay bir yola sevk olmaktan onu ne men edecektir? Ona göre talih kuşu bir sefer konmuştur, bırak yapsın, bırak yaşasın! Peki ya bu talihe kavuşamayanlar ne olsun? Altta kalanın canı çıksın! Bana dokunmayan yılan bin yaşasın! Yahut “Allah dileseydi onlara da verirdi, biz ne yapalım?” diye teselliye sığınır.


İnanan için ise;


“Hoştur bana senden gelen


Ya gonca gül, yahut diken


Ya hıl’at-u, yahut kefen


Lütfun da hoş, kahrın da.”


Tesellisi hayatı başından sonsuza anlamlandıran ve kaostan kurtaran bir duygudur. İnanan için başına ne gelirse gelsin her şey bitmiş değildir. Cenabı Hak, nice sıkıntı ve belaların ardında hayırlı sonuçlar saklar. Zaten sabır ve teslimiyet başlı başına hayırdır. Allah, hükümlerini değiştirmeye, sabit kılmaya, ayırmaya kadirdir. Kulun duası vesile olur da hükmünü dilediği gibi değiştirir. Cenab-ı Hak, ömrü uzatılanları veya azaltılanları da bir kitapta tespit ettiğine (Fatır/11) göre, mü’min muammalarla dolu kaderin kolları arasından çıkamayacağını bilmenin rahatlığı huzuru içinde yalnız hüsn-ü akıbet endişesi saikiyle gayret eder yalvarır, sığınır, her tecelli gönül iklimine çeşit çeşit mevsimleri resmeder. İbretler bahşeder, ahirete bir pencere daha açar




ONLAR BÖYLEYDİ




Hz. Talha B. Ubeydullah


Der ki: "Evinde altınları ile sabahlayan kimse ilahi kuvvet ve kudretin cahilidir. Allah tarafından başına inecek tokmağın ağırlığını kestiremez."


O, evinde altınları olduğu gece, onları dağıtmadan uyuyamazdı.


Hz. Zübeyr b. Avvam (r.a.)’ın bin kadar kölesi vardı. Hepsi ona dünyalık getirirdi. Fakat o, bu gelirleri günü gününe Allah için dağıtırdı. Bir dirhemini olsun saklamazdı.


Hz. Sa’d b. Ebi Vakkas (r.a.) hastalandı ve ağırlaşınca şöyle dua etti:


"Allah’ım, oğullarım var, hepsi küçük... Onlar yetişinceye kadar ölümümü tehir eyle..." İyi oldu ve duadan tam 20 yıl sonra vefat etti.


Bir gün Hz. Halid (r.a.)’le aralarında bir çekişmeli söz geçmişti. Bu hali duyan biri araya girdi. Hz. Halid’e atmaya başladı. O, bu hali beğenmedi, şöyle buyurdu:


"O kadar ileri gitme... Onunla aramızda olan, yollarımızı ayırmaz."




Hz. Abdurrahman b. Avf


Efendimiz (s.a.v.): "Abdurrahman b. Avf cennete diz üstü girer." buyurmuştu. Bunu duyduktan sonra hep korkardı. Efendimiz (s.a.v.)’e geldi ve şu emri aldı. "Allah’a karz-ı hasen -güzel borç- ver. Bu sayede ayakların çözülür." Sonra da Cebrail (a.s.) geldi. Peygamber (s.a.v.)’e şöyle dedi:


"İbni Avf’e söyle misafiri ağırlasın, miskini doyursun. Dilencileri boş çevirmesin. Bunları yaparsa içinde bulunduğu duruma kefaret olur."


Bir defa, yedi yüz adet yüklü devesini Allah için vermişti. Bütün yükü, paldımını, çulunu hiçbir şeyini almadan, fakirlere çokça dağıtmıştı.




Hz. Ebu Ubeyde b. Cerrah


Derdi ki: "Nice, elbisesi temiz var ki, dini kirlidir. Nice nefsine ikram eden var ki, nefsi ona ihanet eder. Allah size merhamet etsin. Geçmiş hatalarınıza karşılık yeni yeni iyilikler yapınız. Birinizin yerle gök arasını dolduran kötü işleri olsa, buna karşı yapacağı tek iyilik, hepsinden üstün gelir. Hatta, o kötü işleri iyiye bile çevirir."


"Mü’min, serçe kuşu gibidir. Halden hale geçer, her gün bir başka olur."


Hz. Said b. Zeyd


Duası makbuldü. Erva binti Enes diye bir kadın Hz. Said’in kendisine ait bir araziyi gasp ettiğini iddia edip Mervan’a şikayet etmişti. Said b. Zeyd (r.a.): "Allah’ım, eğer bu kadın yalan söylediyse, gözlerini kör et, sonra o yerde canını al..." Öyle oldu. Önce gözleri kör oldu. Sonra o aldığı yerde gezerken bir hendeğe düştü ve canı çıktı.


(İmam Şa’rani, et-Tabakatu’l-Kübra, sh. 63-66, Erkam yay.)




ŞER’İ HÜKÜMLERİ BİLDİRMEYE GELDİM


Yavuz, hazinedeki ihmallerinden dolayı vaki olan sirkat (hırsızlık) sebebiyle yaklaşık kırk kişinin öldürülmelerini emretmişti. Durumu öğrenen Şeyhülislam Zenbilli Ali Efendi, karar icra edilmeden buna mani olabilmek için alelacele ve destursuz olarak Yavuz’un yanına vardı. Hadisenin aslını bir de Sultan’dan talep etti. Yavuz:


“-Efendi Hazretleri! Duyduklarınız doğrudur. Ancak sizin devlet işlerine karışmaya hakkınız yoktur...” şeklinde sert bir cevap verdi.


Bunun üzerine Şeyhülislan Zenbilli Ali Efendi, aynı sertlikle şu mukabelede bulundu:


“-Sultanım! Ben size şeri hükümleri bildirmeye geldim. Zira bizim vafizemiz sizin ahiretini korumaktır...”


Yavuz Selim Han:


“Umumi ahvalin düzelmesi için bir fırkanın öldürülmesine cevaz yok mudur?” diye sordu.


Zenbilli Ali Efendi:


“-Bunların öldürülmesi ile alemin düzelmesi arasında bir alaka yoktur. Suçlarına göre ceza gerekir...” dedi.


Koca orduları dize getiren padişah, başını önüne eğdi ve kararını geri aldı. Bundan son derece memnun olan Zenbilli, tam huzurdan ayrılıyordu ki tekrar geri döndü. Kendisine merakla bakan Yavuz’a:


“-Sultanım! Birinci talebim, şeriatın tebliği idi. İkinci bir talebim daha var ki, bu da sadece bir ricadır...” dedi.


Ardından ekledi:


“-Sultanım! Bu mücrimlerin suçları kendilerine aittir. Ancak onlar, hapisteyken masum ailelerine kim bakacak? Dolayısıyla sizden ricam, verilecek ceza bitene kadar bu mücrimlerin ailelelerine nafaka bağlamanızdır.”


Bu ikinci talebi de yerine getiren Yavuz, hiç şüphesiz ki farkında olduğu ilahi mes’uliyetin icabını ifa ediyordu.
 

SUMRU

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
1 Ağu 2006
Mesajlar
578
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: kalbdenkalbe mesajlar(hoştur bana senden gelen)

SELAMIN ALEYKÜM.ELLERİNİZE VE YÜREĞİNİZE SAĞLIK .

Nefislerdeki musibet de ölüm, hastalık, yara, bere, işkence, açlık, susuzluk, züğürtlük v.s. gibi acı ve ızdıraplardır. Bütün bunlar Cenab-ı Hakkr17;ın ilmi ezelisinde veya levh-i mahfuzda yazılmış bir takdirdir. Öyle ki bunlar, yer ve nefisler ve o musibetler yaratılmadan evvel yazılmıştır. Bu, Allahr17;a kolaydır. Zira o madde ve zamandan müstağnidir. O yazılmış ise sahibini bulur, gelir çatar.


HEP (DUYARIM) KADİR GECESİ BUNLAR YENİDEN YAZILIR DİYE HİÇ ARAŞTIRMADIM SİZİN BİLGİNİZ VARMI? A.E.O
 

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
RE: kalbdenkalbe mesajlar(hoştur bana senden gelen)

s a değerli kardeşim yorumunuzu yeni okudum biraz geç olacak ama sanırım benim bildiğim kadarıyla beraat kandilinde yazılır o yıl içinde kim öelecek kim doğacak ne kadar rızık alacak yada kaybedecek depremmler afetler herşey yüce rabbimizin emri ile o gece kayıtlara geçer diye biliyorum umarım faydalı olmuştur sevgi ile ve tanışmak ümidiyle aeo
 

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
RE: kalbdenkalbe mesajlar(hoştur bana senden gelen)

s a değerli kardeşim yorumunuzu yeni okudum biraz geç olacak ama sanırım benim bildiğim kadarıyla beraat kandilinde yazılır o yıl içinde kim öelecek kim doğacak ne kadar rızık alacak yada kaybedecek depremmler afetler herşey yüce rabbimizin emri ile o gece kayıtlara geçer diye biliyorum umarım faydalı olmuştur sevgi ile ve tanışmak ümidiyle aeo
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt