Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

kalbdenkalbe mesajlar(elimizde kuran buzkıran olmak) (1 Kullanıcı)

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
Rahman ve Rahim ALLAH'ın adıyla;
Göklerin ve yerin yaratılışında, gecenin ve gündüzün birbiriyle yer değiştirmesinde, insanların yararı için okyanusta akıp giden gemilerde, ALLAH'ın gökten su indirip ölümünden sonra yeryüzünü diriltmesinde ve orada yaydığı her çeşit canlıda, rüzgarları ve gök ile yer arasında hazır bekleyen bulutları evirip çevirmesinde aklını kullanan bir toplum için elbette ayetler (dersler ve kanıtlar) vardır. (2/164)

Su hayatın kaynağıdır. Tüm canlılar sudan türemiştir/yaratılmıştır. Suyun akışkanlığı ise onun canlılığını ve temizliğini gösterir. Durgun sular kokuşmaya ve mikrop yuvası olmaya meyyaldirler. Bazı sular ise ortamın etkisiyle donmaya başlarlar donukluk ta canlılığa ve verimliliğe engel bir haldir. Rahmetli öğretmenlerimizden Şeriati'nin durgun zihinleri kokuşmaya meyyal su birkintilerine düşünce ürreten zihinleri de akışkan nehirlere benzetmesini hatırlamadan geçemeyiz elbet; Kendisine yeni fikirlerle öğrencilerimizin kafasını karıştırıyorsun diye çıkışan bazı mollalara akışkan suyun durgun sudan evlâ olduğu fıkhi kaidesiyle cevap veren Şeriati durgun kafalardan ziyade sorgulayan ve araştıran zihinlere ihtiyacımız olduğunu anlatıyordu...



Şimdi bahsi geçen örneğimizi farklı bir düzeleme taşıyarak daha da geliştirebiliriz. Fikri donukluk yüzünden adeta buzul denizlere dönmüş olan düşünce haritamızda buzkıranlara ihtiyaç olmaksızın seyahat etmek olanaksızdır. Suyun hayatiyeti kadar hal değiştirdiğindeki öldürücülüğü doğadaki bir ayet olarak bize bakıyor.

Suyu ısıttığınızda kaynar bir işkenceye, boğucu bir buluta ya da donduğunda da öldürücü bir etkiye sahiptir. Fikri donukluk ta tıpkı suyun donması gibi hayatı felç eder. Gerçek akışkanlıkların ve yaşamın suyun alt tabaklarında kalmasıyla suyun yüzeyinin bembeyaz bir ölüm tarlasına dönüşmesi farklı fikirlerin bastırılıp bembeyaz ama hayatın olmadığı bir durağanlığa ne kadar da benziyor. Herşeyin belirlendiği hiçbir yeniliğe ihtiyaç duyulmadığı bir ortamın varolan güzellikleri de solduracağı ve bir müddet sonra durgun, solgun bir turşu suyu haline geleceğini görmemiz gerekir. Yenilik Yaratıcının her an yaratma/dönüşüm halinde olması sünnetiyle kendini zaten doğal olarak hayatımızın her anında hissettirmektedir. Surûş'un deyişiyle "Evrenin yatışmaz yapısı" olarak tanımlayabileceğimiz bu değişim ve yenilenme yasası değişmeyen tek şeyin değişimin kendisi olduğu döngüsünü de önümüze koymaktadır.

Buz Denizlerinde yaşamın yok denek kadar az olmasına rağmen Buzkıran gemileri buzları kırarak kendilerine ve arkalarındakilere yol açarlar.
Binlerce yıllık beşerî birikimin olumluluklarının yanında insan zihnini köleleştirmesi adeta uygarlıklar tarihini uçsuz bucaksız bir buz denize dönüştürmüştür. Yığınların çoklukla övündüğü, cinsiyet ayrımcılığının beyinlere kazındığı, adaletsizliklerin halim olduğu dondurucu bir düşünce buzulunun tam üzerindeyiz...
Ve bu buzulun üzerinde yol açmaya çalışan Hükemâ'dan ve Enbiya'dan çok az bir grup donmakla ilerlemek seçiminde buzkıran olmayı seçiyorlar... Felsefe kendi çabasıyla yolunu açmaya çabalarken enbiya elindeki güçlü gemilerle emin adımlarla rotasında takip ediyor. Gemisi bozulanlar denizin hakimi tarafından verilen en son ve en iyi buzkırana binip ya da onu takip edip bu buzul denizinden tropikal adalara doğru ilerleyebiliyorlar. "Erdem nedir?" diye sormaya başladığınız saniyeden itibaren karşınıza çıkan dev buzul dağlarla karşılaşıyorsunuz.
Buzulları yarmak için ise elinizdeki rehber kitapla yılmadan ilerlemeniz gerekiyor... Donmuş fikirleri çözüp onlara akışkanlık kazandırp sizi taşıyacak kaldırma kuvvetine onları geri döndürüp suyu akışkan yapmakdır. Bu bağlamda "putu-totemi-tabuyu-dogmayı" fikrî donukluğun-sorgulanamazlığın-anlaşılamazlığın-ataları körükörüne taklidin birer simgesi olarak görebiliriz. Farklı mertebelerde olsalar da her taklid-sorgulanamazlık puta yani donukluğu-buzulluğa giden bir eğilimdir. Buları çözmenin hatta ilerlemek için bazen onları kırmanın zor ve riskli bir iş olsa da gerekli olduğu, Evrenin yatışmaz yapısı ve değişimin doğasına/fıtrata uyumlu hale gelmenin bedel istediği ve bu bedele de Kur'an'da Taqva ismi verildiğini görebiliriz buzullarla kaplı yoldaki işaretlerde...

Buzkıran olmak için hatta donuk düşünceler sahrasında kayıp kardeşlerimizi arayıp bulmak onlarla Hakikatin peşinde yollar açarak ilerlemek hem donmamak hem de dondurmamak için önemlidir. Uyku donmayı ve ölümü getirir beraberinde onun için daima yüzümüz ışığa dönük olmalı ve uyanık kalarak donukluğu aşmalıyız...
Anlamsızlığa kaybolmuş yüzlerle donarak insansızlaşan bedenlerle sadece itaatkar köleler ve morg toplumu üretilebilir. Dogmaların, tabuların Buzul denizini yardıkça akışkanlığa değişim ve dönüşümün kıblesi olan Nûr'a doğru süzüleceğiz. Pusulası Akıl Rotası Nûr olan ve Nûr'un verdiği haritayla Farûk olabilenler anlamsızlıklar buzulunu çözerek geleneksel ve öngörümlük her türlü buzu yarark birer buzkıran olmalıdırlar. İşte o zaman açacağımız o küçük ama akışkan su kanalından pek çok insan da geçecek ve zamanla küçük kanallar büyük yarıklara büyük yarıklar tüm buzulu canlı bir denize dönüştürecektir...

Ve Selam ve Dua hep gerçeğin peşinde olanlarla olacaktır...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt