mürmüdük
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 7 Tem 2009
- Mesajlar
- 6,952
- Tepki puanı
- 1
- Puanları
- 0
- Yaş
- 53
- Web Sitesi
- anadoluhaber.blogcu.com
KAFİR ABDNİN İŞİ BİTİK
Af-Pak Çöktü!
Asya kıtası ABD’nin Yeni Dünya Düzeni dediği sömürge ve emperyalist hayallerinin çökmesi arifesinde Dünya’nın en önemli ekonomik coğrafyası haline geldi.
Özellikle 20. yüzyılda hammadde ve enerji kaynaklarının merkezi olarak algılanan Asya kıtası, son yıllarda yaşanan hızlı ekonomik ve sosyolojik değişim ve ABD’nin içerisine girdiği kriz ile dünyada yeni dengelerin kurulabileceği yeni ve büyük bir stratejik alana dönüştü.Artık tüm dünya 21. yüzyılda gözünü bu yönüyle Asya kıtasına çevirdi.Dünyanın ruh’u resmen eski ve bitik durumda ki Avrupa ve Amerika’dan yeni güç dengelerinin oluşacağı ve Dünya’yı dizayn edici bir merkez olma yolunda ki Asya’nın eline geçti.
Bu güç kayması sonrasında ABD öncülüğünde sürdürülen operasyonların merkez üssü’de kısmi olarak değişmiş ve Ortadoğu’yu merkez alan eski süper güç ABD elinde kalan imkânları AF-PAK şeklinde nitelendirdikleri coğrafyaya yani 11 Eylül’den sonra işgal ettiği Afganistan ve Bölgede ki en büyük Sünni İslam merkezi olan Pakistan’a yöneltmiştir. ABD’nin AF-PAK’ dediği planı uygulayabilmesinde ise yine kendisine yardımcı olarak gördüğü ABD ile mükemmel derecede işbirliği gerçekleştiren gönüllü müttefikleri idi.
"Terör ve aşırılıkla mücadelede yalnız değilsiniz.
Tayyip Erdoğan hepimizin bildiği üzere geçtiğimiz günlerde ziyaret ettiği Pakistan’da bir dizi faaliyet ve görüşmeler yapmış ve Pakistan Meclisinde yaptığı konuşmasında aşağıda ki şu sözleri sarf etmişti. ‘Pakistan'ın, Güney Asya, Orta Asya ve Batı Asya'nın kavşak bölgesindeki istikrar ve hatta küresel istikrar açısından kilit bir ülke olduğunu vurgulayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "İnsanlığın ortak düşmanı olan terörizme karşı Pakistan'ın fedakârca sürdürdüğü mücadelesini mutlaka başarıya götüreceğine inanıyorum. Terör ve aşırılıkla mücadelede yalnız değilsiniz. Bizim medeniyetimizin bu konuda ortaya koyduğu değer, ilke şudur... Her işin en hayırlı olanı orta olanıdır, aşırı uçlar değildir. Aşırılıklara asla prim veremeyiz" dedi.
BOP eş başkanlığı ve ABD ile stratejik Müttefiklik hususunda her hangi bir zıt görüşüne şahit olmadığımız Tayyip Erdoğan’ın klasik bir hal alan bu tür konuşmalarını her gittiği yerde tekrarlamasına alışığız. Pakistan ile Türkiye ilişkileri her dönemde iki dost ve kardeş ülke olarak tanımlanır. Tarihi konjektür de ise bu ‘HİLAFET’ e bağlılık yemini etmiş Pakistan halkının Milli Mücadeleye verdiği destek ile gösterilmiştir ki; Pakistan’ın Türkiye ile olan irtibatının en sağlam temelinde bu oluşturur.
ABD Kendi Yönetebildiği bir Pakistan İstiyor
Tayyip Erdoğan’ın gerçekleştirdiği bu geziye farklı bir takım yorumlar getiren Radikal Yazarı Murat Yetkin bu hususta kaleme aldığı makalesinde ‘Türkiye’nin Pakistan ziyaretini Hükümete Karşı Gerçekleşecek bir darbeyi engellemek amaçlı olduğunu’ yazdı. Başbakan’ın Pakistan ziyareti şayet bu yüzden ise en basitinden ABD’nin Pakistan ordusu ve Hükümetini ‘terörle savaş’ dediği projesinde en büyük Terör Savaşçısı ordu! Pozisyonu ile Pakistan’ı yönetmek istediği de ortaya çıkmaktadır.
Velhasıl Bölgede gerçekleşecek bir Askeri Darbe’den en çok etkilenecek ve bütün planları suya düşecek olan tek ülke ABD’den başka bir ülke değildir. Çünkü Hem Amerika hem de bölgenin diğer güç merkezleri Sünni çoğunluğa sahip olan Pakistan ve Afganistan merkezli Sünni Taliban’ın bu darbe ile daha da güçleneceğini biliyorlar.
Tekrarlanan Senaryo; Terörist Pakistan Hakı!
Yeni bir hale bürünmüş Uluslar arası Emperyalist sömürgeci devletlerin özellikle İslam ve Müslümanlar arasında ki Cihadist ve ılımlı İslamcı ayrımına dikkat çekmek amaçlı sürdürdükleri faaliyetlerin de bu şekilde sürdürüldüğünü biliyoruz. Yani işgale uğrayan vatanını savunma amaçlı girişilen her eylem ve taarruz, Terör! AB-D Haçlı işgalcilerinin yaptığı her türlü işkence ve faaliyet ise özgürlük savaşı şeklinde değerlendirilerek her alanda hâkimiyet kurmayı amaçlayan kirli bir propaganda sürdürülüyor. Iraklı direnişçiler ile Afganistanlı direnişçiler bu açıdan aynı kaderi ya da uğruna ölümü göze aldıkları vatanlarını savunmalarından ötürü resmen Terörist sıfatı ile ademe mahkûm edilmek isteniyorlar.21. yüzyılda Terör ve terörizm kavramları
hep Batı ve Batıcı bir takım kuruluşlarca özellikle İslam ve Müslümanları küçültücü ve ezici bir şekle bürünmüş ve hala daha kirli enformasyon bu şekilde sürdürülmektedir. Mesela ABD destekli işbirlikçi Pakistan ordusu, 28 bin askerle düzenlediği operasyonda, Taliban'ın çekirdek kadrosundan 10 bin gerilla ile 1000 kadar güçlü Özbek ve El Kaide mensubu Arap direnişçiyle bugün Swat ve Afganistan sınırını çevreleyen bölgede savaşmaktadır. Taliban Direniş Kuvvetlerinin ise Pakistan’ın her bölgesinde bugün etkili olduğunu söylemeye gerek
yok! Velhasıl geçtiğimiz günlerde düzenlenen bir gösteriden sonra ABD’ye Pakistan’da duyulan öfke apaçık gün yüzüne çıkmıştır.Ülke tarihinin en büyük ABD karşıtı gösterisini gerçekleştiren Pakistan da Halkın büyük çoğunluğu aynen Türkiye gibi ABD politikalarına karşı apaçık cephe almıştır. Yazımızın başında da belirttiğimiz üzere Pakistan bölgede ki nükleer ve Atom Bombasına sahip tek Sünni Devlet olma özelliğini taşımaktadır.İşte bu noktada da Hem ABD hem de bölgede ki diğer figüratif devletler bu gücün kullanımının denetlenmesi yolunda stratejik adımlar atıyor. Her ne hikmet ise ABD ile her daim çatışan İran Pakistan’ın bu gücü’nün denetlenmesi yolunda da ABD ile aynı paralelde adımlar atmakta olup Belucistan’da meydana gelen büyük saldırı ve 60 kadar devrim muhafızını kaybettikten sonra aynen ABD gibi Pakistan da ki Sünni direnişçileri Teröristlikle suçlamıştır. Bu hadiseden sonra da İran ve Pakistan arasında bir arabuluculuk vazifesi her ne hikmet ise yine Türkiye ve Başbakana nasip olmuştur.
Bütün bu senaryolar da gösteriyor ki ABD ve müttefiklerinin AF-PAK dediği proje hiçte tıkırında gitmiyor. Dünya’nın Ruhunun kaydığı Asya ve Asya’nın merkezinde ki iki ülke ABD’nin tekerine tıpkı Irak gibi çomak sokarak adeta su yürür yatağını bulur misali Büyük Doğu’ya doğru adım adım ilerliyorlar.
Sonuç ise mükemmel, ABD ve işbirlikçileri kaybetmiştir.
Bu Yazı Baran Dergisinde Yayınlanmıştır
Af-Pak Çöktü!
Asya kıtası ABD’nin Yeni Dünya Düzeni dediği sömürge ve emperyalist hayallerinin çökmesi arifesinde Dünya’nın en önemli ekonomik coğrafyası haline geldi.
Özellikle 20. yüzyılda hammadde ve enerji kaynaklarının merkezi olarak algılanan Asya kıtası, son yıllarda yaşanan hızlı ekonomik ve sosyolojik değişim ve ABD’nin içerisine girdiği kriz ile dünyada yeni dengelerin kurulabileceği yeni ve büyük bir stratejik alana dönüştü.Artık tüm dünya 21. yüzyılda gözünü bu yönüyle Asya kıtasına çevirdi.Dünyanın ruh’u resmen eski ve bitik durumda ki Avrupa ve Amerika’dan yeni güç dengelerinin oluşacağı ve Dünya’yı dizayn edici bir merkez olma yolunda ki Asya’nın eline geçti.
Bu güç kayması sonrasında ABD öncülüğünde sürdürülen operasyonların merkez üssü’de kısmi olarak değişmiş ve Ortadoğu’yu merkez alan eski süper güç ABD elinde kalan imkânları AF-PAK şeklinde nitelendirdikleri coğrafyaya yani 11 Eylül’den sonra işgal ettiği Afganistan ve Bölgede ki en büyük Sünni İslam merkezi olan Pakistan’a yöneltmiştir. ABD’nin AF-PAK’ dediği planı uygulayabilmesinde ise yine kendisine yardımcı olarak gördüğü ABD ile mükemmel derecede işbirliği gerçekleştiren gönüllü müttefikleri idi.
"Terör ve aşırılıkla mücadelede yalnız değilsiniz.
Tayyip Erdoğan hepimizin bildiği üzere geçtiğimiz günlerde ziyaret ettiği Pakistan’da bir dizi faaliyet ve görüşmeler yapmış ve Pakistan Meclisinde yaptığı konuşmasında aşağıda ki şu sözleri sarf etmişti. ‘Pakistan'ın, Güney Asya, Orta Asya ve Batı Asya'nın kavşak bölgesindeki istikrar ve hatta küresel istikrar açısından kilit bir ülke olduğunu vurgulayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "İnsanlığın ortak düşmanı olan terörizme karşı Pakistan'ın fedakârca sürdürdüğü mücadelesini mutlaka başarıya götüreceğine inanıyorum. Terör ve aşırılıkla mücadelede yalnız değilsiniz. Bizim medeniyetimizin bu konuda ortaya koyduğu değer, ilke şudur... Her işin en hayırlı olanı orta olanıdır, aşırı uçlar değildir. Aşırılıklara asla prim veremeyiz" dedi.
BOP eş başkanlığı ve ABD ile stratejik Müttefiklik hususunda her hangi bir zıt görüşüne şahit olmadığımız Tayyip Erdoğan’ın klasik bir hal alan bu tür konuşmalarını her gittiği yerde tekrarlamasına alışığız. Pakistan ile Türkiye ilişkileri her dönemde iki dost ve kardeş ülke olarak tanımlanır. Tarihi konjektür de ise bu ‘HİLAFET’ e bağlılık yemini etmiş Pakistan halkının Milli Mücadeleye verdiği destek ile gösterilmiştir ki; Pakistan’ın Türkiye ile olan irtibatının en sağlam temelinde bu oluşturur.
Tayyip Erdoğan’ın gerçekleştirdiği bu geziye farklı bir takım yorumlar getiren Radikal Yazarı Murat Yetkin bu hususta kaleme aldığı makalesinde ‘Türkiye’nin Pakistan ziyaretini Hükümete Karşı Gerçekleşecek bir darbeyi engellemek amaçlı olduğunu’ yazdı. Başbakan’ın Pakistan ziyareti şayet bu yüzden ise en basitinden ABD’nin Pakistan ordusu ve Hükümetini ‘terörle savaş’ dediği projesinde en büyük Terör Savaşçısı ordu! Pozisyonu ile Pakistan’ı yönetmek istediği de ortaya çıkmaktadır.
Velhasıl Bölgede gerçekleşecek bir Askeri Darbe’den en çok etkilenecek ve bütün planları suya düşecek olan tek ülke ABD’den başka bir ülke değildir. Çünkü Hem Amerika hem de bölgenin diğer güç merkezleri Sünni çoğunluğa sahip olan Pakistan ve Afganistan merkezli Sünni Taliban’ın bu darbe ile daha da güçleneceğini biliyorlar.
Tekrarlanan Senaryo; Terörist Pakistan Hakı!
Yeni bir hale bürünmüş Uluslar arası Emperyalist sömürgeci devletlerin özellikle İslam ve Müslümanlar arasında ki Cihadist ve ılımlı İslamcı ayrımına dikkat çekmek amaçlı sürdürdükleri faaliyetlerin de bu şekilde sürdürüldüğünü biliyoruz. Yani işgale uğrayan vatanını savunma amaçlı girişilen her eylem ve taarruz, Terör! AB-D Haçlı işgalcilerinin yaptığı her türlü işkence ve faaliyet ise özgürlük savaşı şeklinde değerlendirilerek her alanda hâkimiyet kurmayı amaçlayan kirli bir propaganda sürdürülüyor. Iraklı direnişçiler ile Afganistanlı direnişçiler bu açıdan aynı kaderi ya da uğruna ölümü göze aldıkları vatanlarını savunmalarından ötürü resmen Terörist sıfatı ile ademe mahkûm edilmek isteniyorlar.21. yüzyılda Terör ve terörizm kavramları
hep Batı ve Batıcı bir takım kuruluşlarca özellikle İslam ve Müslümanları küçültücü ve ezici bir şekle bürünmüş ve hala daha kirli enformasyon bu şekilde sürdürülmektedir. Mesela ABD destekli işbirlikçi Pakistan ordusu, 28 bin askerle düzenlediği operasyonda, Taliban'ın çekirdek kadrosundan 10 bin gerilla ile 1000 kadar güçlü Özbek ve El Kaide mensubu Arap direnişçiyle bugün Swat ve Afganistan sınırını çevreleyen bölgede savaşmaktadır. Taliban Direniş Kuvvetlerinin ise Pakistan’ın her bölgesinde bugün etkili olduğunu söylemeye gerek
yok! Velhasıl geçtiğimiz günlerde düzenlenen bir gösteriden sonra ABD’ye Pakistan’da duyulan öfke apaçık gün yüzüne çıkmıştır.Ülke tarihinin en büyük ABD karşıtı gösterisini gerçekleştiren Pakistan da Halkın büyük çoğunluğu aynen Türkiye gibi ABD politikalarına karşı apaçık cephe almıştır. Yazımızın başında da belirttiğimiz üzere Pakistan bölgede ki nükleer ve Atom Bombasına sahip tek Sünni Devlet olma özelliğini taşımaktadır.İşte bu noktada da Hem ABD hem de bölgede ki diğer figüratif devletler bu gücün kullanımının denetlenmesi yolunda stratejik adımlar atıyor. Her ne hikmet ise ABD ile her daim çatışan İran Pakistan’ın bu gücü’nün denetlenmesi yolunda da ABD ile aynı paralelde adımlar atmakta olup Belucistan’da meydana gelen büyük saldırı ve 60 kadar devrim muhafızını kaybettikten sonra aynen ABD gibi Pakistan da ki Sünni direnişçileri Teröristlikle suçlamıştır. Bu hadiseden sonra da İran ve Pakistan arasında bir arabuluculuk vazifesi her ne hikmet ise yine Türkiye ve Başbakana nasip olmuştur.
Bütün bu senaryolar da gösteriyor ki ABD ve müttefiklerinin AF-PAK dediği proje hiçte tıkırında gitmiyor. Dünya’nın Ruhunun kaydığı Asya ve Asya’nın merkezinde ki iki ülke ABD’nin tekerine tıpkı Irak gibi çomak sokarak adeta su yürür yatağını bulur misali Büyük Doğu’ya doğru adım adım ilerliyorlar.
Sonuç ise mükemmel, ABD ve işbirlikçileri kaybetmiştir.
Bu Yazı Baran Dergisinde Yayınlanmıştır