biraz uzun olucak ama
1. Soru: Nazardan korunmak için hangi dualar okunur?
Cevap: İnsana, hayvana ve hatta cansıza da nazar değer. Nazar hastalık yapar, hatta öldürür. Kadınlara ve çocuklara daha çok tesir eder.
Peygamber efendimizin zamanında Esed oğullarından nazarı değen bir kimse var idi. Üç gün birşey yemez, sonra çadırın bir tarafını kaldırıp oradan geçen bir deveye bakıp, (Bunun gibi bir deve hiç görmedim) der demez, deve yere düşer hastalanırdı. Müşrikler, bu adamı bulup Peygamber efendimizi nazarla öldürmesini istediler. Cenab-ı Hak da Resulullahı bunun nazarından korumuştur. Bu hususta Kalem suresinin 51. ayet-i kerimesi inmiştir: (Nerede ise, kâfirler seni gözleri ile yıkacaklardı.) [68/51]
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Nazar insanı mezara, deveyi kazana sokar.) [İbni Adiy]
(Ümmetimin yarısı nazardan ölür.) [Taberânî]
(Nazar neredeyse kaderi geçecekti. Nazardan Allaha sığının.) [Deylemî]
(Kaderi geçecek bir şey olsaydı nazar geçerdi.) [Müslim]
(Hoşa giden bir şeyi görünce, "Maşaallah lla kuvvete illa billah" denirse o şeye nazar değemez.) [Beyhekî]
Nazar Duâları
Peygamber efendimiz, bir şeye nazar değmesinden korktuğunda, Allahümme barik fihi ve la tedarruhu diye duâ ederlerdi. (İbni Sünni)
Kur'an-ı kerimin her ayeti, müminler için şifadır. Nazar için Kur'an-ı kerim okumak iyidir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
Kur'an-ı kerimde nazar için 8 ayet vardır. Bunları okuyana, o gün, cin ve insanın nazarı değmez. Bu 8 ayet, Fatiha ile Ayet-el kürsidir.) [Deylemî]
(Fatiha ile Ayet-el kürsiyi okuyana, o gün nazar değmez.) [Deylemî]
Sabah-akşam, 3 defa (Bismillahillezi la yedurru maasmihi şeyün fil erdi vela fissemai ve hüvessemiulalim) okuyan, büyü, nazar ve zulümmden korunur.) [İbni Mace]
Hava kararıp şiddetli rüzgar esince Peygamber efendimiz, Kul euzüleri okuyup buyurdu ki: (Bu iki sure ile [belâlardan] korunun! Hiçbir kimse, bu iki sure ile korunduğu gibi, başka şeyle korunamaz.) [Ebu Dâvud]
Göz değene, Peygamber efendimizin bildirdiği şu tavizi okumalıdır:
(Euzü bi-kelimatillahittammati min şerri külli şeytanın ve hammatin ve min şerri külli aynin lammetin.)
Bu taviz her sabah ve akşam üç defa okunup kendi üzerine veya hastanın üzerine üflenirse, göz değmesinden ve şeytanların ve hayvanların zararından korur.
Fatiha, Ayet-el-kürsi ve 4 dört Kul yedişer kere okunup hastaya üflenirse, bütün afetler, büyü ve nazar için iyi gelir. [4 Kul, Kâfirun, İhlas ve Muavvizeteyn sureleridir.]
Hadis-i şerifte, (Temime ve tivele şirktir) buyuruluyor. Manasız şeyleri veya küfre sebep olan rukyeyi okumaya efsun denir. Efsunu veya nazarı bizzat önlediğine inanılan nazarlık denilen şeyleri üzerinde taşımaya temime denir. Şirinlik muskası denilen rukyelere tivele denir. Rukye, okuyup üflemek veya üzerinde taşıma demektir. Rukye, ayet-i kerime ile ve hadis-i şerifle bildirilen duâlarla yapılırsa buna taviz denir. Taviz ise caizdir. Hadis-işerifte (İlaçların en iyisi Kur'an-ı kerimdir) buyuruluyor. (İ. Mace)
Nazar değen kimseye şifa için Ayet-el-kürsi, Fatiha, Muavvizeteyn ve Kalem suresinin sonunu okumanın muhakkak iyi geldiği Medaric ve Mevahibde yazılıdır. Ayat-ı hırzı okumak ve üzerinde taşımak da çok faidelidir.
2. Soru: Nazardan nasıl korunabiliriz?
Cevap: Nazarın ya'nî göz değmesinin gerçek olduğu Kur'ân-ı kerîmle ve hadîs-i şerîflerle sabittir. Nazar akla ters midir, değil midir? Göz neleri görür, neleri göremez?
Görünüşe aldanmamak lâzımdır. Akıl, çok zaman gözün yanlışını çıkarır. Göz ile pencereden güneşe baktığımız zaman, güneşin, bir tepsi kadar olduğunu zannederiz. Fakat, akıl, güneşin dünyadan büyük olduğunu söylüyor. Gözümüzün aldandığı açıktır. Nazara inanmayanlar, elbette, (Biz gözümüzün gördüğüne inanırız. Güneş, top kadar küçüktür) diyemezler. Diyemediklerine göre, göz her zaman ölçü olamaz. Görmedikleri şeye yok diyemezler.
Gözle görülmeyen şeylerin yok olduğunu söylemek, akla değil, his uzuvlarına tâbi olmak demektir. Hayvanlar his uzuvlarına tâbi olur, insanlar ise, akla tâbi olurlar. İnsanların his uzuvları, hayvanlarınkinden daha geridedir. Köpek çok kuvvetli koku alır. İnsan, bu kadar koku alamaz, gecenin zifiri karanlığında yarasa gibi hareket edemez, kedinin gördüğü gibi karanlıkta göremez.
Mıknatısın magnetik gücünü gözümüzle göremiyoruz. Fakat demiri çekmesinden mıknatısta bir güç olduğunu anlıyoruz. Kumanda âleti ile, TV'yi açıp kapatıyoruz. Kumanda âletinde gözümüzle görmediğimiz bir güç, bu işleri yapıyor.
Akıl ve his
Uzaktan kumandalı bir âletle, otonun kapılarını açıp, arabayı çalıştırabiliyoruz. Fakat bu işi yapan gücü gözümüzle göremiyoruz. O hâlde, hisse değil, akla değer vermek lâzımdır.
Lazer ışınları ile çeşitli ameliyatlar yapılıyor. Demir bile kesiliyor. Bu ışınları, magnetik dalgaları gözümüzle göremiyoruz. Göremediğimize yok demek akla, ilme uygun değildir.
Bir teldeki elektrik akımını gözümüzle göremiyoruz. Fakat yaptığı işlerden, meselâ elimizi dokunduğumuz zaman, bizi çarpmasından, içinde cereyan olduğunu anlıyoruz. Göz ile görmediğimiz için cereyanı inkâr etmek mi gerekir?
Yer çekimini de gözümüzle göremeyiz. Fakat cisimlerin havaya doğru değil de yere doğru düşmesinden yerde bir çekim kuvvetinin olduğunu anlıyoruz. Karanlıkta göremediğimiz gibi, çok kuvvetli ışıkta da göremeyiz.
İnsandaki rûh denilen bir varlığı göremiyoruz. Ancak insanları ayakta tutup hareket etmesini sağladığı için rûhun varlığını anlıyoruz. İyiyi kötüden ve hakkı bâtıldan ayıran insana akıllı diyoruz. Hâlbuki aklı da göremiyoruz. Görülemeyen şeyi inkâr etmek ilme aykırı bir ahmaklıktır.
Gözle görülmediği hâlde, mevcut olduğu akılla anlaşılan çok şey vardır. Ba'zı kimseler, birşeye bakıp beğendikleri zaman gözlerinden çıkan şuâlar, canlı cansız şeylerin bozulmasına sebep oluyor. Fen, belki bugün, şuâları ve te'sîrlerini daha iyi açıklayacaktır. Nazar gözle görülmez ama, diğer te'sir eden şeyler gibi neticesinden anlaşılır. Toplumda, nazarı değen insanlar vardır. Nazarın, kadınlara ve çocuklara daha çok te'sîr ettiği tecrübelerden anlaşılmıştır.
Nazar ve çâresi
Nazar hakkında birçok hadîs-i şerîf vardır. Birisi şöyle: (Nazar haktır) ya'nî göz değmesi doğrudur. (Buhârî)
Peygamber efendimiz zamanında Esed oğullarından nazarı değen bir kimse var idi. Üç gün birşey yemez, sonra çadırın bir tarafını kaldırıp oradan geçen bir deveye bakıp, (Bunun gibi bir deve hiç görmedim) der demez, deve yere düşer hastalanırdı. Müşrikler, bu adamı bulup Peygamber efendimizi nazarla öldürmesini istediler. Cenâb-ı Hak da Resûlullahı bunun nazarından korumuştur. Bu husûsta Kalem sûresinin 51.âyet-i kerîmesi inmiştir. Meâlen buyuruluyor ki:
(Nerede ise, kâfirler seni gözleri ile yıkacaklardı.) [68/51]
Nazar değen kimseye şifâ için Âyet-el-kürsî, Fâtiha, Muavvizeteyn ve Kalem sûresinin sonunu okumanın muhakkak iyi geldiği Medâric ve Mevâhib de yazılıdır. Âyât-ı hırz'ı okumak ve üzerinde taşımak da çok fâidelidir.
Göz değene, Peygamber efendimizin bildirdiği şu ta'vizî okumalıdır:
(E'ûzü bi-kelimâtillâhittâmmati min şerri külli şeytânın ve hâmmatin ve min şerri külli aynin lâmmetin.)
Bu ta'vîz her sabah ve akşam üç defa okunup kendi üzerine veya hastanın üzerine üflenirse, göz değmesinden ve şeytanların ve hayvanların zararından korur.
Herkes, bilhassa nazarı değen kimse, beğendiği birşeyi görünce (Mâşâallah) demeli, ondan sonra, ne söyliyecekse, o şeyi söylemelidir. Önce Mâşâallah deyince, nazar değmez.
4. Soru: Şoyle bir yazı gördüm "Hazreti Peygamber nazarlık kullanmayı men etmiş, bu gibi şeyleri asan kimselerin biatlerini kabul etmemiştir"(Nesai,"Zinet",) bu yazılanlar doğru mudur?
Cevap: Nazarlığın yaratıcı olduğuna inanmak, yani belayı bizzat nazar boncuğunun önlediğine inanmak ayrı, gözden çıkan şuaların ilk önce ona dokunduğu için zararsız olacağına inanmak ayrıdır. Aşağıdaki yazıda yeterli bilgi vardır.
Nazar boncuğu şirk mi?
Nazar boncuğu takan herkese müşrik demek çok yanlıştır. Boncuğun yaratıcı bir kuvvete sahip olduğuna inanmak şirktir. Fakat hangi müslüman, bir boncuğun yaratıcı gücü olduğuna inanır? Hadis-i şerifte, (Temime ve tivele şirktir) buyuruluyor. Manasız şeyleri veya küfre sebep olan rukyeyi okumaya Efsun denir. Efsunu veya nazarı bizzat önlediğine inanılan nazarlık denilen şeyleri, üzerinde taşımaya Temime, şirinlik muskası denilen rukyelere Tivele denir.
Rukye, okuyup üflemek veya üzerinde taşımak demektir. Rukye, ayet-i kerime ile ve hadis-i şerifle bildirilen duâlarla yapılırsa, buna Taviz denir. Taviz ise caizdir. Hadis-i şerifte, (İlaçların en iyisi Kur'an-i kerimdir) buyuruldu. (I. Mâce)
Bid'at ehli, ayetlerle yapılan ve taviz denilen rukyeleri taşımaya bile şirk diyorlar. Ellerinde bir şirk çamuru, rastgele atıyorlar.
Ibni Abidin hazretleri buyuruyor ki:
(Nazar değmemek için tarlaya kemik, korkuluk, hayvan kafası koymak caizdir. Bir kadın, tarlasındaki mahsule nazar değmemesi için ne yapacağını sorunca, Resulullah, (Tarlaya hayvan kafası as) buyurur. Bakan kimse, önce bunu görüp, tarladaki mahsulü sonra görür.) [R. Muhtar c.5, s.232]
R. Muhtardaki bu yazıdan, nazardan korunmak için korkuluk, hayvan kafası, nazar boncuğu ve benzeri şeylerin temime olmayacağı, caiz olacağı pek açıktır. Bizzat nazar boncuğu veya hayvan kafası nazarı önlemez. Nazarı önleyen Allahü teâlâdir. Bakan kimse önce bunları görünce, gözlerinden çıkan zararlı şualar bunlara isabet eder. Nazarın gerçek olduğu ayet-i kerime ile sabittir. Hadis-i şerifte de (Nazar haktır) buyuruldu. (Müslim)