Kadınlara Namus Kemeri
Bu ilginc baslikla yazima baslamamin nedenini sanirim merak etmisinizdir.
Lise yillarimda Allah ondan razi olsun tarih ogretmenimizin, tarih dersinde anlattigi bir konu ben ve arkadaslarimin cok dikkatini cekmistide hatta olamaz boyle bir sey diyerek hocamiza sorular sorup itirazda bulunmustuk.
Konu: Avrupadaki hacli ordularinin muslumanlar uzerine aylar surecek seferleri oncesindeki geride biraktiklari eslerine, giydirdikleri namus kemeri uygulamalari idi.
Hani bizim insanimiz askere yada gurbete giderken geride biraktigi esine; sevgimi,sevdami askimi,namusumu ve cocuklarimi sana, senide Allah’a emanet ediyorum der ve tevekkul ederek vedalasirya! Iste Avrupali hiristiyan hacli askerleride eslerine veda ederlerken bir guvensizlik ornegi gosterek ve kendilerini, gelinceye dek aldatabilecekleri dusuncesiyle onlara namus kemeri denilen uzerinde anahtari kilidi bulunan kemer giydirerek kilitleyip anahtarlarinida yanlarina alip vedalasirlarmis.Guya boylece donunceye dek eslerinin baskalariyla olabilecek gayri mesru iliskilerini engelleyip kendilerine sadik kalmalarini saglarlarmis.
Sefere cikan hacli askerlerinin geride biraktiklari esleri icin boyle bir yola bas vurduklarini hatta bunun yuz yillarca suren bir gelenek haline donustugunu meshur Islam tarihcisi Prf. Dr. Ihsan Sureyya Sirma Hoca’danda dinledikten sonra, lisedeki tarih hocamin bu konudaki anlattiklarinin bir abarti yada milliyetcilik duygularindan kaynaklanan bir itham olmadigini iyice anlamistim.
Dogrusu bu namus kemerinin nasil bir sey oldugunu o gunden sonra hep merak etmisimdir. Iste bu merakimi gideren bizatihi yasadigim bir hadiseyi sizlerle paylasmak istedim.
Avrupanin hemen her ulkesinde eski ve tarihi esyalarin sergilendigi eski pazarlari haftanin belli gunlerinde kurulur.Ben de tarih ve tarihi esyalara olan ozel merakimdan dolayi zaman zaman bu eskici pazarlarini dolasip tarihi esyalari inceleme firsati bulurum.
Bir defasinda tarihi esyalar satan saticinin sergisinde dikkatimi ceken bir sey gozume carpti. Ve hemen aklima bahse konu olan namus kemeri geldi. Evet iste bu o olmali diye dusunurken biraz tereddut ettikten sonra saticiya yonelip bu nedir diye sordum. Satici da onun tarihi bir esya oldugunu ve adina namus kemeri denildigini anlattinca ben iyce meraklanmis bir halde; bu ne ise yarar nerede ve nasil kullanilir diye sormaya basladim. Bu konuda bildiklerini bana anlatan saticinin verdigi bilgilerle tarih hocamin verdigi bilgilerin ortustugunu gordum.
Peki ala nasil bir sey bu namus kemeri acaba? Kisaca soylemek gerekirse; sekil olarak bir ic camasirini andiran metal, on kisminda kilidi olan ve tuvalet ihtiyacinin giderilebilmesi icin asagi tarafina yer konulmus bir giysi.
Malum saticiya, neden bunu giyerlermis bu ihtiyac nerden kaynaklanirmis acaba diye hic bilmiyormuscasina sorarak bu uygulamanin nedenini birde bir avrupalidan dinlemek istedim.Bakiniz neler anlatti !
Hayir namus kemeri giyilmez giydirilir dedi ! Cunku kadinlar icin bu bir esaret ve asagilamaydi. Dogal bir giysi olmadigi icin hic bir kadin bunu isteyerek ve icinden gelerek giyemez diyerek soyle devam etti. O devirde uzun surebilecek bir yolculuga cikmadan once insanlar geride biraktiklari eslerine guvenmedikleri icin bunu giydirirler ve kilitleyip anahtarinida beraberlerinde gotururlerdi.Kadin boylece esi donunceye kadar izdirap cekerdi diye uzun uzun anlatti…
Hakikaten Ortacag Avrupa’sinda kadin, guvenilmez, seytanin arkadasi, kafasi her turlu hile ve desiseler icin calisan, ugursuz, bereketsiz ve asagilik bir varlik olarak gorulurdu. Dolayisiyla kadina deger verip ona guvenmek buyuk bir aptallik ve ahmaklik olarak degerlendirilirdi.
Kadinin goruslerine bas vurmak soyle dursun insan yerine bile konulmazdi. Hatta erkekler esleriyle cok nadir cinsel iliskiye girmeye gayret ederlerdi. Sadece cocuk yapmak dusuncesiyle cinsel iliskide bulunulurdu. Zaten hiristiyanligin gorus ve tavsiyesi de bu yondeydi. Hiristiyanliga gore esle her zaman cinsel iliskide bulunmak gunah sayilirdi. Sadece cocuk yapmak icin iliski kurulurdu. Kisi kendi esiyle dahi cinsel iliskide bulunsa iliskiden sonraki cenabetlik hali buyuk bir kabus ve lanetlenmislik olarak hissedilirdi. Bu lanetlenmislik duygusundan kurtulmak icinde uzunca bir sure suyla yikanmak gerekiyordu.
Ne varki ortacag avrupasinda ve yakin bir zamana kadar aylarca hatta senelerce insanlar yikanmazlardi. Kirk sene hic yikanmadan yasayan insanlar hiristiyan kiliselerince “aziz” yani ustun varlik olarak ilan edilirlerdi. Yine o devirlerde yasamis Ingiltere kralicesi Elizabet’in sadece uc ayda bir banyo yaptigini ve etrafa yaydigi pis kokulari gidermek icinde cesitli guzel kokular kullandigini ve simdiki duzenli parfum tuketiminin tarihceside kralice Elizabete kadar dayandigini tarihi kaynaklardan biliyoruz.. Suyla yikanip temizlenmenin kotu gorulup iyi sayilmadigi bir kulturde, cunup olup lanetli bir hale dustukten sonra o halden kurtulmanin hemde uzunca surecek bir yikanmayla mumkun olabilecegi karsisinda, neden cinsel iliskiden uzak durulmaya calisildigini daha iyi anlayabiliyoruz.
Bu vesileyle sunu soyleyelimki “Hiristiyanlik susuzluk medeniyeti, buna mukabil Islam ise su ve temizlik medeniyetidir.” Yuce Islam dini insanin helaliyle aylik adet gunleri ve lohusalik gunleri disinda normal yoldan cinsel iliskide bulunmasini cok onemli bir ibadet sayar. Boylece insanin en yuksek seviyede, istedigi her zaman, helaliyle o beseri zevki yasayip tatmin olmasina genis imkan verir. Hatta eslerden birisinin cinsel tatminsizligi sonucunda mahkemeye bas vurmasi halinde, Islam mahkemesince bosanma sebebi sayilir. Ashab-i Kiram’dan bazilari Islam’i daha iyi yasamak amaciyla, iftar etmeden oruc tutmaya, esleriyle cinsel iliskide bulunmamaya, geceleri uyumadan ibadet etmeye basladilar. Bu hadise Peygamberimiz (sav)’e ulastiginda, o sahabeleri cagirtip; ben oruc tutar iftar ederim, geceleri ibadet eder uyurum, esimlede birlikte olurum diyerek bu sahabeleri azarlamis, insan olduklarini hatirlatarak boyle yapmaktanda menetmistir.
Hiristiyanlik inancindan siyrilip sekulerizme yonelmis olan bu gunku Avrupa’nin gecmisten intikam alircasina, akil almaz bir fuhus merkezi haline gelmesinin hatta erkek erkege evliligi dahi yasal hale getirmesinin arka pilanindaki yatan en onemli sepeplerden biriside, iste ortacag Avrupa’sindaki kilisenin insan fitratina aykiri bir sekilde baskici uygulamalaridir.
Yahudilikteki kadina bakis acisida hiristiyanliktan farkli degildir. Yahudilik inancina gore aylik adet goren kadinin yanina yaklasilmaz, ona dokunulmaz, adetliyken kullandigi butun esyalar iyice temizlenmeden kullanilmaz.Hatta adet goren kadin yalnizliga terkedilir. Kocasi dahi onun yatagina ve odasina yaklasmaz. Cunku adet goren kadin necistir lanetlidir. Dolayisiyla dokundugu her seyide kirletmis oldugundan temas ettigi her sey temizlenmeden kullanilamaz.
Buna mukabil Yuce Islam Dini kadina hakettigi degeri vererek cenneti ayaginin altina koymustur. Ozellikle adet gunlerinde Allah’u Teala, kadinin hasta oldugunu Kur’an-i Kerim’de beyan ederek bu hastalik gunlerinde, zahmete katlanip kendisine ibadet etmesini dahi yasaklayarak ilahi sefkatini gostermistir.Yine onun sagligini koruma altina almak adina adet gunlerinde cinsel iliskiyi haram kilmistir. Boylece, bir hastaya nasil sefkat, merhamet ve hassasiyet gosterilmesi gerekiyorsa onada ayni davranis icerisinde olunmasi gerektigini emretmistir.
Ne varki Allah’u Teala, adet gunlerinde kadinin kendisine ibadet etmesini dahi yasaklayip adeta ey kulum sen hastasin bana olan gorevlerini dahi yerine getirmeni istemiyorum sana kiyamam derken, kadina ozgurluk verdiklerini iddia eden cagdas ideolojiler, adet gunlerinde bile aci ve izdiraplarina ragmen en agir islerde kadini calistirarak acimasizca somurmeye kolelestirmeye, ezmeye devam etmektedirler. Buna mukabil Islam ne mukemmel bir dindirki adetli kadin, istemedigi surece calistirilmasini yasaklar.
Bu yuzden her konuda oldugu gibi bu konudada butun insanlik, Islam’in o mukemmel sefkatli kollarina siginmaya muhtactir ve mecburdur. Biz muslumanlar olarak bizi Islam fitrati uzere yaratip ve islam nizami uzere hayatimizi idame etmeyi nasip eden Yuce Rabb’imiza ne kadar sukretsek hamdetsek azdir. O’na sonsuz sukurler olsun.Bizleri hakkiyla kendisine kulluk eden salih kullarindan eylesin amin…
Selam ve dua ile
Hollanda
Bu ilginc baslikla yazima baslamamin nedenini sanirim merak etmisinizdir.
Lise yillarimda Allah ondan razi olsun tarih ogretmenimizin, tarih dersinde anlattigi bir konu ben ve arkadaslarimin cok dikkatini cekmistide hatta olamaz boyle bir sey diyerek hocamiza sorular sorup itirazda bulunmustuk.
Konu: Avrupadaki hacli ordularinin muslumanlar uzerine aylar surecek seferleri oncesindeki geride biraktiklari eslerine, giydirdikleri namus kemeri uygulamalari idi.
Hani bizim insanimiz askere yada gurbete giderken geride biraktigi esine; sevgimi,sevdami askimi,namusumu ve cocuklarimi sana, senide Allah’a emanet ediyorum der ve tevekkul ederek vedalasirya! Iste Avrupali hiristiyan hacli askerleride eslerine veda ederlerken bir guvensizlik ornegi gosterek ve kendilerini, gelinceye dek aldatabilecekleri dusuncesiyle onlara namus kemeri denilen uzerinde anahtari kilidi bulunan kemer giydirerek kilitleyip anahtarlarinida yanlarina alip vedalasirlarmis.Guya boylece donunceye dek eslerinin baskalariyla olabilecek gayri mesru iliskilerini engelleyip kendilerine sadik kalmalarini saglarlarmis.
Sefere cikan hacli askerlerinin geride biraktiklari esleri icin boyle bir yola bas vurduklarini hatta bunun yuz yillarca suren bir gelenek haline donustugunu meshur Islam tarihcisi Prf. Dr. Ihsan Sureyya Sirma Hoca’danda dinledikten sonra, lisedeki tarih hocamin bu konudaki anlattiklarinin bir abarti yada milliyetcilik duygularindan kaynaklanan bir itham olmadigini iyice anlamistim.
Dogrusu bu namus kemerinin nasil bir sey oldugunu o gunden sonra hep merak etmisimdir. Iste bu merakimi gideren bizatihi yasadigim bir hadiseyi sizlerle paylasmak istedim.
Avrupanin hemen her ulkesinde eski ve tarihi esyalarin sergilendigi eski pazarlari haftanin belli gunlerinde kurulur.Ben de tarih ve tarihi esyalara olan ozel merakimdan dolayi zaman zaman bu eskici pazarlarini dolasip tarihi esyalari inceleme firsati bulurum.
Bir defasinda tarihi esyalar satan saticinin sergisinde dikkatimi ceken bir sey gozume carpti. Ve hemen aklima bahse konu olan namus kemeri geldi. Evet iste bu o olmali diye dusunurken biraz tereddut ettikten sonra saticiya yonelip bu nedir diye sordum. Satici da onun tarihi bir esya oldugunu ve adina namus kemeri denildigini anlattinca ben iyce meraklanmis bir halde; bu ne ise yarar nerede ve nasil kullanilir diye sormaya basladim. Bu konuda bildiklerini bana anlatan saticinin verdigi bilgilerle tarih hocamin verdigi bilgilerin ortustugunu gordum.
Peki ala nasil bir sey bu namus kemeri acaba? Kisaca soylemek gerekirse; sekil olarak bir ic camasirini andiran metal, on kisminda kilidi olan ve tuvalet ihtiyacinin giderilebilmesi icin asagi tarafina yer konulmus bir giysi.
Malum saticiya, neden bunu giyerlermis bu ihtiyac nerden kaynaklanirmis acaba diye hic bilmiyormuscasina sorarak bu uygulamanin nedenini birde bir avrupalidan dinlemek istedim.Bakiniz neler anlatti !
Hayir namus kemeri giyilmez giydirilir dedi ! Cunku kadinlar icin bu bir esaret ve asagilamaydi. Dogal bir giysi olmadigi icin hic bir kadin bunu isteyerek ve icinden gelerek giyemez diyerek soyle devam etti. O devirde uzun surebilecek bir yolculuga cikmadan once insanlar geride biraktiklari eslerine guvenmedikleri icin bunu giydirirler ve kilitleyip anahtarinida beraberlerinde gotururlerdi.Kadin boylece esi donunceye kadar izdirap cekerdi diye uzun uzun anlatti…
Hakikaten Ortacag Avrupa’sinda kadin, guvenilmez, seytanin arkadasi, kafasi her turlu hile ve desiseler icin calisan, ugursuz, bereketsiz ve asagilik bir varlik olarak gorulurdu. Dolayisiyla kadina deger verip ona guvenmek buyuk bir aptallik ve ahmaklik olarak degerlendirilirdi.
Kadinin goruslerine bas vurmak soyle dursun insan yerine bile konulmazdi. Hatta erkekler esleriyle cok nadir cinsel iliskiye girmeye gayret ederlerdi. Sadece cocuk yapmak dusuncesiyle cinsel iliskide bulunulurdu. Zaten hiristiyanligin gorus ve tavsiyesi de bu yondeydi. Hiristiyanliga gore esle her zaman cinsel iliskide bulunmak gunah sayilirdi. Sadece cocuk yapmak icin iliski kurulurdu. Kisi kendi esiyle dahi cinsel iliskide bulunsa iliskiden sonraki cenabetlik hali buyuk bir kabus ve lanetlenmislik olarak hissedilirdi. Bu lanetlenmislik duygusundan kurtulmak icinde uzunca bir sure suyla yikanmak gerekiyordu.
Ne varki ortacag avrupasinda ve yakin bir zamana kadar aylarca hatta senelerce insanlar yikanmazlardi. Kirk sene hic yikanmadan yasayan insanlar hiristiyan kiliselerince “aziz” yani ustun varlik olarak ilan edilirlerdi. Yine o devirlerde yasamis Ingiltere kralicesi Elizabet’in sadece uc ayda bir banyo yaptigini ve etrafa yaydigi pis kokulari gidermek icinde cesitli guzel kokular kullandigini ve simdiki duzenli parfum tuketiminin tarihceside kralice Elizabete kadar dayandigini tarihi kaynaklardan biliyoruz.. Suyla yikanip temizlenmenin kotu gorulup iyi sayilmadigi bir kulturde, cunup olup lanetli bir hale dustukten sonra o halden kurtulmanin hemde uzunca surecek bir yikanmayla mumkun olabilecegi karsisinda, neden cinsel iliskiden uzak durulmaya calisildigini daha iyi anlayabiliyoruz.
Bu vesileyle sunu soyleyelimki “Hiristiyanlik susuzluk medeniyeti, buna mukabil Islam ise su ve temizlik medeniyetidir.” Yuce Islam dini insanin helaliyle aylik adet gunleri ve lohusalik gunleri disinda normal yoldan cinsel iliskide bulunmasini cok onemli bir ibadet sayar. Boylece insanin en yuksek seviyede, istedigi her zaman, helaliyle o beseri zevki yasayip tatmin olmasina genis imkan verir. Hatta eslerden birisinin cinsel tatminsizligi sonucunda mahkemeye bas vurmasi halinde, Islam mahkemesince bosanma sebebi sayilir. Ashab-i Kiram’dan bazilari Islam’i daha iyi yasamak amaciyla, iftar etmeden oruc tutmaya, esleriyle cinsel iliskide bulunmamaya, geceleri uyumadan ibadet etmeye basladilar. Bu hadise Peygamberimiz (sav)’e ulastiginda, o sahabeleri cagirtip; ben oruc tutar iftar ederim, geceleri ibadet eder uyurum, esimlede birlikte olurum diyerek bu sahabeleri azarlamis, insan olduklarini hatirlatarak boyle yapmaktanda menetmistir.
Hiristiyanlik inancindan siyrilip sekulerizme yonelmis olan bu gunku Avrupa’nin gecmisten intikam alircasina, akil almaz bir fuhus merkezi haline gelmesinin hatta erkek erkege evliligi dahi yasal hale getirmesinin arka pilanindaki yatan en onemli sepeplerden biriside, iste ortacag Avrupa’sindaki kilisenin insan fitratina aykiri bir sekilde baskici uygulamalaridir.
Yahudilikteki kadina bakis acisida hiristiyanliktan farkli degildir. Yahudilik inancina gore aylik adet goren kadinin yanina yaklasilmaz, ona dokunulmaz, adetliyken kullandigi butun esyalar iyice temizlenmeden kullanilmaz.Hatta adet goren kadin yalnizliga terkedilir. Kocasi dahi onun yatagina ve odasina yaklasmaz. Cunku adet goren kadin necistir lanetlidir. Dolayisiyla dokundugu her seyide kirletmis oldugundan temas ettigi her sey temizlenmeden kullanilamaz.
Buna mukabil Yuce Islam Dini kadina hakettigi degeri vererek cenneti ayaginin altina koymustur. Ozellikle adet gunlerinde Allah’u Teala, kadinin hasta oldugunu Kur’an-i Kerim’de beyan ederek bu hastalik gunlerinde, zahmete katlanip kendisine ibadet etmesini dahi yasaklayarak ilahi sefkatini gostermistir.Yine onun sagligini koruma altina almak adina adet gunlerinde cinsel iliskiyi haram kilmistir. Boylece, bir hastaya nasil sefkat, merhamet ve hassasiyet gosterilmesi gerekiyorsa onada ayni davranis icerisinde olunmasi gerektigini emretmistir.
Ne varki Allah’u Teala, adet gunlerinde kadinin kendisine ibadet etmesini dahi yasaklayip adeta ey kulum sen hastasin bana olan gorevlerini dahi yerine getirmeni istemiyorum sana kiyamam derken, kadina ozgurluk verdiklerini iddia eden cagdas ideolojiler, adet gunlerinde bile aci ve izdiraplarina ragmen en agir islerde kadini calistirarak acimasizca somurmeye kolelestirmeye, ezmeye devam etmektedirler. Buna mukabil Islam ne mukemmel bir dindirki adetli kadin, istemedigi surece calistirilmasini yasaklar.
Bu yuzden her konuda oldugu gibi bu konudada butun insanlik, Islam’in o mukemmel sefkatli kollarina siginmaya muhtactir ve mecburdur. Biz muslumanlar olarak bizi Islam fitrati uzere yaratip ve islam nizami uzere hayatimizi idame etmeyi nasip eden Yuce Rabb’imiza ne kadar sukretsek hamdetsek azdir. O’na sonsuz sukurler olsun.Bizleri hakkiyla kendisine kulluk eden salih kullarindan eylesin amin…
Selam ve dua ile
Hollanda