Kadının kocası üzerinde beş hakkı vardır:
Birincisi: Karısını perde arkasından hizmet ettire, yani evi mazbut ola, dışarıdan içerisi görünmeye ve onun oradan dışarı çıkmasına izin vermeye. Çıkarsa beraber çıkarlar veya örtüsüz evinden dışarıya çıkmaya. Çünkü avrettir. Dışarı çıplak (örtüsüz, çarşafsız) çıkması günahtır. Ve mürüvvete muhaliftir.
İkincisi: Karısına lâzım olan dini bilgileri öğretmektir. Abdest, namaz, oruç gibi muhtaç olduğu dini mâlumatı vermektir.
Üçüncüsü: Ona helâl rızıklar yedirmektir. Zira haramdan olan et cehennemde yanacaktır ve eriyecektir.
Dördüncüsü: Ona zulmetmeye. Çünkü o kadın ona bir emanettir.
Beşincisi: Eğer kadın ona dil uzatır ve üstünlük taslarsa onu sabırla karşılayıp nasihatte buluna ki, bir daha böyle hatalı bir işe düşmeye.
Hazreti Ömer’e bir adam karısından şikâyet için gelmişti. Lâkin kapıda durmuş ve Hazret-i Ömer’in karısının da ona çıkıştığını görünce geri dönmüştü. Fakat Hazret-i Ömer bu adamı kapıya kadar gelip geri dönüşünü görünce çağırdı, niçin geri döndüğünü sordu. Adam da: “Karımdan şikâyet edecektim. Baktım ki, aynı hal sizin de başınız da, onun için bir şey demeden döndüm.” Bunun üzerine Hazret-i Ömer buyurdular ki: “Onların bizlerde bazı haklan vardır. Onun için söylediklerine kulak asmam. Evvelâ o benimle ateş arasında perdedir. Yani benim gayri meşru yollara sapmama mânidir. Kalbim onunla sükûnet bulur. Harama dalmam. Sonra benim için bir hazinedardır. Evimden çıkınca malımın bekçisidir. Çamaşırımı yıkar, elbiselerimi temizler. Daha sonra çocuğumun süt annesidir yani onu besler. Daha sonra ekmeğimi pişirir, yemeğimi yapar.” Adam bunları dinleyince şöyle dedi: “Bana da öyle oluyor. Madem ki, sen vazgeçtin ben de vazgeçerim.” dedi.
Birincisi: Karısını perde arkasından hizmet ettire, yani evi mazbut ola, dışarıdan içerisi görünmeye ve onun oradan dışarı çıkmasına izin vermeye. Çıkarsa beraber çıkarlar veya örtüsüz evinden dışarıya çıkmaya. Çünkü avrettir. Dışarı çıplak (örtüsüz, çarşafsız) çıkması günahtır. Ve mürüvvete muhaliftir.
İkincisi: Karısına lâzım olan dini bilgileri öğretmektir. Abdest, namaz, oruç gibi muhtaç olduğu dini mâlumatı vermektir.
Üçüncüsü: Ona helâl rızıklar yedirmektir. Zira haramdan olan et cehennemde yanacaktır ve eriyecektir.
Dördüncüsü: Ona zulmetmeye. Çünkü o kadın ona bir emanettir.
Beşincisi: Eğer kadın ona dil uzatır ve üstünlük taslarsa onu sabırla karşılayıp nasihatte buluna ki, bir daha böyle hatalı bir işe düşmeye.
Hazreti Ömer’e bir adam karısından şikâyet için gelmişti. Lâkin kapıda durmuş ve Hazret-i Ömer’in karısının da ona çıkıştığını görünce geri dönmüştü. Fakat Hazret-i Ömer bu adamı kapıya kadar gelip geri dönüşünü görünce çağırdı, niçin geri döndüğünü sordu. Adam da: “Karımdan şikâyet edecektim. Baktım ki, aynı hal sizin de başınız da, onun için bir şey demeden döndüm.” Bunun üzerine Hazret-i Ömer buyurdular ki: “Onların bizlerde bazı haklan vardır. Onun için söylediklerine kulak asmam. Evvelâ o benimle ateş arasında perdedir. Yani benim gayri meşru yollara sapmama mânidir. Kalbim onunla sükûnet bulur. Harama dalmam. Sonra benim için bir hazinedardır. Evimden çıkınca malımın bekçisidir. Çamaşırımı yıkar, elbiselerimi temizler. Daha sonra çocuğumun süt annesidir yani onu besler. Daha sonra ekmeğimi pişirir, yemeğimi yapar.” Adam bunları dinleyince şöyle dedi: “Bana da öyle oluyor. Madem ki, sen vazgeçtin ben de vazgeçerim.” dedi.