Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kadının Çalışması islama göre uygunmudur? (1 Kullanıcı)

RiSaLei-NuR

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eki 2007
Mesajlar
301
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Web Sitesi
www.powereglence.com
Soru : İslamiyet kadına değer veriyor mu ?

Cevap:
Yahudilerin her sabah ettikleri dua şudur: "Ezeli İlahımız, kainatın kralı, beni kadın yaratmadığın için sana hamd olsun."
Son günlerin konusu: "İslamiyetin kadına değer vermediği..."
Bu hükme dört elle sarılan kışkırtıcılara tavsiye... İnsan evladı iseler "Böyle bir dua yoktur" desinler.
Bekliyoruz.
...
Batı medeniyeti, Eski Yunan telakkileri üzerinde yeşermiştir. Avrupalı, her alanda Yunan düşüncesini temel alır.
Yunanlı, kadına köle muamelesi yapardı. Kocaların, kadınları istediği zaman dövme hakkı vardı. Bu kadarla kalsa iyi. Karısını başka birine hediye etme hakkı da vardı. Kadına miras yasaktı.
Belki merak edip incelerler diye hatırlattık.
...
Gene Eski Yunanda, yani Batı hayranlarınca medeniyet beşiği zannedilen Yunan'da en büyük küfür, birisine "kadın" diye hitap etmekti. Kadın, bütün rezilliklerin anası sayılıyordu. Hesiodos şöyle der: "Zeus, kadınları erkeklere baş belası olarak yarattı. O kadınlar ki işleri güçleri kötülüktür."
Yunanlı kadının kötü olduğuna o derece inanmıştı ki, erkek erkeğe beraberlik ve homoseksüellik alıp yürüdü. Profesör Dr. Salih Akdemir bu konuda şunları yazıyor: "Günümüz sapıklarının el kitabı durumunda olan "Ziyafet" adlı eser ünlü filozof Eflatun'a aittir."
...
Hristiyanlıkta da kadın; kötülüğü, şeytana uymayı, ayartıcılığı temsil etmekte... Karı koca beraberliği bile günahların en büyüğü. Aziz Augustin'e göre, bir adamın karısı ile bir fahişe arasında fark yok...
Meşhur İlahiyatçı İskenderiyeli Climent bu mevzuda edilecek lafların en berbatını söylemiş, şöyle diyor: "Kadın, kadın olmaktan ötürü utanmalıdır..."
İlerici kadınlar, nerdesiniz?
Avrupai hanımlar, nerdesiniz?
...
Bugün Katolik kiliselerindeki evlenme merasimlerinde papazın okuduğu dua şöyledir: "Günahla düşmüşüm annemin karnına, günah işlemiş annem bana gebe kalırken..."
Fir'avunlar döneminde kadına hiç itibar yoktu. Kadın demek köle demekti.
Acaba kimi dinlesem, kime, hangi görüşe ve "izm"e hayran olsam diye çırpınan şu bizim enteller kendilerine gelmeli.
İslam'ı tam bilmeden İslam aleyhine yazıp çizmek evvela bilgi ve görgü eksikliği, sonra da hainliktir.
...
"Batı dünyasında kadın... Hristiyanlıkta, Musevilikte kadın..."
Bunlar incelenmeden, Avrupa medeniyetinin lokomotifi Eski Yunan'ı tanımadan İslam’ın kadına verdiği değeri anlamak güçtür.
Pek sayın ilericiler patavatsızlığı "araştırma" sanıyorlar.
Diğer kültürler ve dinler incelenmeden, kıyasa gidilmeden varılacak hükümler değersizdir, komiktir.
...
Avrupa uzun süre "Kadının ruhu var mı, yok mu?" diye tartıştı.
Şimdi lütfen bir de şu ayetlere dikkat:
"Erkek, kadın, inanmış olarak kim iyi iş işlerse ona hoş bir hayat yaşatacağız"... (En Nahl suresi 97. ayet.)
"Ben sizden erkek ya da kadın olsun çalışan hiç kimsenin amelini zayi etmeyeceğim. Hep birbirinizdensiniz."... (Al-i İmran suresi 95. ayet.)
...
Avrupalılar, "büyücüdür" diye 2 milyon civarında kadın öldürdü.
Beğenmedikleri kadınların el ve ayaklarını bağlayıp suya atıyorlardı. Batar ise, bu onun büyücü olduğunu gösteriyordu. Batmaz ise gene büyücüdür. Çünkü su onu reddetmektedir...
Bir Avrupalı hâkim, 20 bin (evet, yirmi bin) kadını ölüme mahkum ettiği için senelerce övünmüştür...
...
Bay ve bayan ilericiler, karalayıcılar, laisizmi bilmeyenler.
Lütfen gerçekleri öğrenin ve haddinizi bilin.
Ayıplı duruma düşüyorsunuz.
Gerçeğe Doğru C:3, Zafer Yayınları




Soru : İslâm hukukunda kadın ihmal edilmiş midir?

Cevap:
Kadınlar, layık oldukları mevki ve değeri İslâm dini ile kazanmışlar, tarih boyunca özledikleri huzur ve saadete ulaşmışlardır. İslâm hukuku kadın ve erkek münasebetlerinde ifrat ve tefrit uygulamaları kaldırmış, iki cins arasında tam bir denge ve ahenk kurmuştur.
İslâm'a göre, Allah'ın yarattığı kul olmak bakımından kadınla erkek, tamamen birbirine eşittir. (Hucurat Sûresi, 13, Nisa Sûresi 1). Hz. Peygamberin ifadesiyle “Kadın-erkek bütün insanlar, tarak dişleri gibi birbirlerine eşittirler.”( Bilmen, Ömer, Nasuhi, Hukuk-u İslâmiye ve İstilahat-ı Fıkhiye Kamusu, II. 73-74).
Kadın ve erkek bir bütünün iki parçasıdır. Birbirlerini tamamlarlar. Şu ayet bunu çok güzel ifade etmektedir:
“Kadınlar sizin elbiseniz, örtünüz; siz de onların elbisesi, örtüsüsünüz.”( Bakara Sûresi, 187) Elbisenin ayıpları örtmesi, soğuk ve sıcaktan koruması gibi her biriniz diğerinin ayıplarını örter, eksiklerini tamamlarsınız.
O halde, erkek mi üstün kadın mı üstün münakaşası yersizdir. Yine Kur'an'ın açıklamasına göre, erkeğin kadında bulunmayan birtakım meziyet ve üstünlükleri bulunduğu gibi, kadının da erkekte bulunmayan bazı meziyet ve üstünlükleri mevcuttur. Bu sebeple her ikisi de ayrı ayrı yönlerden birbirine muhtaçtırlar ve bu şekilde erkekle kadın yaratılış itibariyle birbirinden farklı ve karşılıklı üstünlüklere sahiptirler. Aynı noktalarda mukayeseye kalkışmak yanlış sonuçlara götürür (Nisa Sûresi, 34).
Yapılacak iş Kur'an'ın şu düsturunu dinlemektir:
“Özellikle erkeklerle kadınlar arasında yekdiğerinizin makamına göz dikerek kıskançlık ve kötü arzular beslemeyiniz (rekabet edip üstünlük taslamayınız). Allah'ın bazısına diğerinden fazla olarak bahşettiği üstünlükleri temenniye de kalkışmayınız. Erkekler çalışma ve emeklerinin karşılığını alacaklar, kadınlar da çalışma ve emeklerinin karşılığını göreceklerdir.” ( Tekvir Sûresi, 8-9)

Bu kısa girişten sonra İslâm'ın kadın lehine ortadan kaldırdığı bazı adetleri ve kadına tanıdığı hakları inceleyelim.

1. Kadın Lehine Ortadan Kaldırdığı Bazı Adetler:

Yahudi ve Hıristiyanların inancı olan, kadının lanetli olduğu görüşünü İslâmiyet reddetmiştir. Cahiliye adetlerinden biri olan kız çocuklarının diri diri gömülmesini şiddetle yasaklamıştır. Hz. Peygamber “Hiçbir şeyde uğursuzluk yoktur.” buyurarak, kadını uğursuz sayma inancını yok etmiştir. Erkeklere,
 

RiSaLei-NuR

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eki 2007
Mesajlar
301
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Web Sitesi
www.powereglence.com
kadınlara karşı büyük bir şefkat, sevgi ve ihtimam göstermelerini emretmiştir. Kız çocuklara karşı duyulan nefret hissini yermiş ve “Hediyede çocuklarınızın arasını eşit tutun; eğer ben birini üstün tutacak olsaydım, kızları üstün tutardım” buyurarak, kız çocuklarını övmüştür. Kimin daha fazla hürmete layık olduğunu soran bir sahabiye de üç defa “Annen” cevabını verdikten sonra dördüncüde “Baban” demişti.

2. Kadına Tanınan Haklar:

Hak ile görev ayrılmaz iki kardeştirler. Hak varsa görev de bulunacaktır. Kadının hak ve hürriyetlerini başından beri kabul eden ve onun aşağı görülmesini şiddetle kınayan İslâm Hukuku ona bazı görevler de yüklemiştir. Biz bunları zikretmeden, bu meselenin özünü teşkil eden ve Hz. Peygamberin 130.000 kişi huzurunda, Veda Haccı'nda verdiği hutbesinde yer alan, kadınlarla ilgili şu temel kaideyi hatırlatacağız:

“Ey insanlar ve ey ashabım, size kadınlar hakkında hayırlı olmanızı vasiyet ederim. Onlar sizin hayat ortağınızdır. Allah'ın size bir emaneti olan bu kadınlarla aile yuvası kuruyorsunuz. Onların sizin üzerinizde hakları ve sizin de onlar üzerinde haklarınız mevcuttur. Bunlarla iyi geçinmek en önemli borcunuzdur. Ey insanlar, tebliğ ettiğim bu sözlerimi de iyi anladınız mı?” ( Akseki, Ahmet Hamdi, Yeni Hutbelerim, Ankara, 781-782)

Yine bir hadisinde de “Kadınların haklarını yerine getirme hususunda Allah'tan korkunuz. Onların hak ve hürriyetlerine tecavüz etmekten sakınınız. Zira siz onları, Allah'ın emaneti olarak aldınız.” (Acluni, Keşfu'l-Hafa, Beyrut, 1351, I.36)

Şimdi bu genellemeden sonra İslâm hukukunda kadına tanınan hakları kısaca gözden geçirelim:

Nafaka Hakkı: Koca karısının ve karısından doğmuş çocukların nafakasını temin etmekle mükelleftir. Yani kadın, kocasından nafakasını talep edebilir. İslâm Hukukunda koca, karısının yiyecek, giyecek, mesken ve hizmetçi masraflarını temin etmek zorundadır. Kadın evin masraflarına katılmaya zorlanamaz: Kadın ve çocukların infak ve iaşesi kocaya aittir.. (Cin, Halil, İslâm ve Osmanlı Hukukunda Evlenme, Ankara, 1974, 195 vd)

Kadının Fiil Ehliyeti: İslâm Hukukunda kadın tam fiil ehliyetine sahiptir. Kendi şahsi malları üzerinde mutlak tasarruf hakkı mevcuttur. Her çeşit medeni hakları iltizam ve iktisap edebilir.
Ayrıca çocuğun, erkek ise yedi yaşına kadar, kız ise evleninceye kadar terbiye velayeti de kadına verilmiştir.

Miras Hakkı: İslâm'ın doğuş devrindeki bütün hukuk sistemlerinin (Roma Hukuku müstesna) ve örf-teamül hukukunun tersine İslâm Hukuku kadına miras hakkı tanımıştır. Bu, sadece erkek ve kız kardeşler arasındaki ikili birli paylaşma dışında, eşitlik esasına dayandırılmıştır. İkili birli kaidesinin ise mantıki ve ilmi gerekçeleri, hem Kur'an hem de hadislerde açıklanmış bulunmaktadır. Kadının mirasta erkeğe nispeten az pay alması mutlak değildir. (Bkz. Zafer Dergisi, Sayı 192)

Kadının Eğitim ve Öğretim Hakkı: İslâm toplumunda eğitim ve öğretimin çok önemli bir yeri vardır. Kadın en mükemmel terbiyecidir. Çocukları asıl yetiştiren ve terbiye eden kadındır. Terbiyecinin eğitim ve öğretimden mahrum kalması asla düşünülemez. Hz. Peygamber, kadınların okuma ve yazma öğrenmelerini daima teşvik ve emretmiştir. İslâm tarihinde nice kadın hadisçilerin, edebiyatçıların ve en önemlisi de büyük kadın hukukçuların yetiştiğini zikretmeden geçemeyeceğiz.

Çalışma Hakkı: Kadın, dine ve ahlaka ters düşmeyen her çeşit mesleği icra edebilir.

Kadının Kocasından İsteyebileceği Diğer Hakları: Kadın kocasından mehir isteyebilir. Ayrıca kocası kadınla iyi geçinmek mecburiyetindedir. Kadın istediği zaman, kocasına haber vererek ailesini ziyaret edebilir. Kocanın kadınıyla eğlenmesi, meşru eğlencelere müsaade etmesi gerekir. Koca haksız ve sebepsiz yere kadına sert davranamaz. Kocanın, karısının sırlarını ifşa etmemesi gerekir.

Bütün bunlardan sonra şunu belirtelim ki, kadın bu haklara sahip olmasına rağmen, evin reisi yine kocadır. Zaten bugünkü klasik hukuk sistemlerinde de benimsenen ilke budur. Bunun böyle kabul edilmesi, bazı hukukçuların iddia ettiği gibi, kadın ile erkek arasında fark olduğunun kabulü demek değildir. Kocanın ailenin reisi olduğunu ifade eden Kur'an ayetinin ifadesi de bu iddiayı reddetmektedir. Zira Kur'an buyuruyor:

“Erkekler kadınlar üzerinde kayyımdırlar; onların işlerini yürütürler, gözetirler. Zira Allah onların bazısını bazısına üstün kılmıştır. (Yani kadın da bazı cihetlerden erkekten üstündür. Erkek de bazı cihetlerden kadından üstündür. İkisi de ayrı ayrı kabiliyetlidirler) Ayrıca erkekler mallarından mehir ve nafaka borcunu da ödemekle mükelleftirler.”

Bir kadının serseri ve ahlaksız bir erkeğe bağlı kalmadan, kendi maişetini tedarik etmesi mümkündür. Bu durum " kadınlar yuvalarına dönmeli" ifadesine zıt değildir. Çünkü, bir kadının evinde de maişetini tedarik etmesi mükündür.

Netice olarak: bir hanım efendinin ailenin amişetine katkıda bulunması ya da bizzat kendisinin evin maişetini tedarik etmesi, İslami esaslara uygun olmak şartıyla mümkündür.,KAYNAK:Nur İklimi | Sorularla Risale-i Nur, Bediüzzaman Said Nursi, Nur Cemaati

Selam ve dua ile...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt