Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kadın giyiminde manto mu, çarşaf mı? (2 Kullanıcı)

mabet_bekcisi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Mar 2007
Mesajlar
1,027
Tepki puanı
0
Puanları
0
Kadın giyiminde manto mu, çarşaf mı?

? Bazı hanımlar manto giymekte, eşarp örtmekte, el yüz dışındaki bedenini böyle bir giyimle kapamaktadır. Bazıları da bunun üzerinden bir de çarşaf bürünmekte, kendini ayrıca bir de çarşafla tesettür etmektedir. İslâm?ın emri hangisidir? Çarşaf mı, yoksa manto mu?
? Bizim anlayabildiğimiz kadarıyla İslâm?da elbisenin ismi ve resmi mühim değildir. Mühim olan vasfıdır. Yâni, el yüz dışındaki bütün bedeni örtüyor mu, vücut hatlarını belli etmeyecek genişlik ve uzunlukta bedeni kaplıyor mu? Aranan vasıf budur.
Bir elbise böyle ise, yâni eşarp saçın telini dahi göstermiyor, manto vücudun hatlarını dahi gizliyor, kalın çoraplar diz üstlerine kadar çıkıp teni kapatıyorsa farz olan giyim hâsıl olmuştur. Siz bunun adına ne derseniz deyin.
İşte bu giyim bir (fetva) gereğidir. Yâni mecburi olan kısımdır.
Ayrıca bu giyimin üzerine bir de çarşaf ilâve eden olursa, elbette bu da bir (takvâ) gereğidir, tebrike şayân bir titizliktir. Kendini bütünüyle gizlemektir.
Ne var ki (fetva) mecburi, (takvâ) ihtiyarî olduğundan çarşafa herkesi zorlamamız mümkün değildir. İlgi duyanlar, gönülden alâka hissedenler tercih eder, istemeyenlere ısrar olunmaz. Zira takvâsını zorlamak, bazan fetvasını da kayba sebeb oluyor, başka mahzurlar da tevlid edebiliyor.
Hem fetva gereği olan giyime herkes alâka duyabilir. Ama, henüz fetvayı göze alamayanlara takvâyı gösterecek olursak büsbütün zorlanır, iyice alâkasızlığa sebeb olabilir.

Demek ki, geniş bir eşarp, vücud hatlarını belli etmeyecek bolluk ve uzunlukta bir manto, yahut pardesü, kalınca çorap, topukları kapalı ayakkabı, (fetva) gereği olan bir tesettürü temin etmektedir. Bunu hemen herkes benimseyip tatbik edebilir. Bunun yanında ayrıca çarşafa da alâka duyup ilâve etmek, bir takvâ gereği olduğundan itirazı mümkün olmayan yüce bir fazilettir. Ancak ısrarla değil, sevdirmekle, içinden ilgi duymakla hâsıl olacak bir tercihtir bu.
En iyi, iyinin de icrasına mani oluyor bazan. O takdirde pişmanlık zuhur ediyor, keşke sadece iyiyi yapsaydık da, en iyiyi sonraya bıraksaydık denebiliyor.

Ayrıca bugün muhafazakâr giyimi sevdirmek zorunda olduğumuz da bir vakıadır. Çarşaf gibi nihaî noktaya herkes talip olamaz. Ancak güzel bir manto, yahut zarif bir pardesü, geniş ve zarif baş örtüsü, kalın ve sağlam bir çorap, hemen her hanımefendinin dikkatini çekip alâka duymasına sebeb olabilir. Giyenler bunun içinde çevrenin baskısına mâruz kalmayacakları gibi, görenlerin de imrenme ve gıbtalarına sebeb olabilir. Böylece muhafazakâr giyimin lehte bir örneği verilmiş olunur, aleyhte bir manzara bahismevzu olmaz. Nasibi olanların da böyle bir giyim içinde olmanın huzur ve saadet getireceğine aklı keser. Tercih ettiği bu fetva gereğinde huzur bulduktan sonra, takvâ gereği düşünülebilir, içinden duyacağı alâkayla tekamül bahismevzu olabilir.

Şurası bir gerçektir ki, bugün kim gibi giyinip, kim gibi yaşayacağını bilemez hale gelmiş mütereddid ve mütehayyirler pek çoktur. Onlara güzel örnek olmak, beğenecekleri bir giyim içinde görünmek, İslâm?ın emrini tatbik edebilecekleri hissini vermek çok mühim bir hizmet ve irşadî bir fazilettir. Yâni muhafazakâr giyimli bir hanımefendi böyle mütereddid ve mütehayyirlere birer vaiz ve mürşiddirler. Sevimli giyimleriyle onlara örnek oluyor, ikaz ve tembihte bulunmuş oluyorlar. Nasibi olanlar bu makul ve mantıkî giyimden nasiblerini alır, duymaları gereken alâkayı hissedebilirler. Yeter ki muhafazakâr giyimli hanımefendilerimiz örnekliklerini güzelce yapsınlar, giyimi çirkin ve kötü göstermekten uzak bir temizlik ve zarafette bulunsunlar.

Peygamberimizin hadisinden aldığımız şu ölçü tesettürlü hanımlarımıza pek güzel ikaz ve irşadda bulunmaktadır:
? İyi giyimin örneğini verip yayılmasına sebeb olan hanımlar sebeb olduklarının sevabına lâyık olmaktalar. Kötü giyimin örneğini verip yayılmasına sebeb olan hanımlar da kötü giyimin vebaline mâruz kalmaktalar.

Demek ki, asıl mes?ele, iyi giyim örneği verip, sevaba lâyık olmak; kötü giyimin örneğine bürünüp de günaha sebeb olmaktan uzak kalmaktır. ....

AHMET ŞAHİN
 

mabet_bekcisi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Mar 2007
Mesajlar
1,027
Tepki puanı
0
Puanları
0
allah razı olsun güzel bir konu açmışsınız...bilgilendirdiniz bizi...

ecmain olsun kareşim sağol.daha önce bu ve bunun gibi daha ayrintili birçok konu açildi aslinda ama yinemek boynumuzun borcuur.
Inimizde birçok konu birçok defa konuşulmaya layiktir
selam ve dua ile
 

Ravzadakinurunkölesi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2008
Mesajlar
1,770
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
38
''Ya Rabbi!

Bu kıymetli kullarını her türlü afetten koru.Hepsinin hayırlı isteklerini ver.Terakki ihsan et.Tarikat derslerini becerttir.Çarşaflaını muhafaza et.Çarşaf giyenlere bütün meşayıh çok çok dua ediyor.

Çarşafın ehemmiyetini ahirette çok büyük mükafat aldığınızda anlayacaksınız.

Beni gördükleri zaman bazıları:bu da nerden çıktı diyorlar,seviniyorum,Peygamber Efendimize benzeyeyim de ne derlerse desinler.Siz de Hz.Aişe validemize benzeyin de ne derlerse desinler.''

İrşadü'l Müridin
Mahmut Ustaosmanoğlu

Rabbim nolursun,beni meşayıhın duasını alan çarsaflı kullardan eyle,ilmimi artır.Kendime,aile ve vatanıma hayırlı et...

Evet belki pardesü de tesettür oluyor ama ben Mahmut hocamın ve meşayıhın duasını almak için yine de çarşaf giyebilmeyi yeğlerim,Rabbim nasip etsin,Aişe validemize benzetsin...
ravzadakinurunkölesi
 

Nur_u Secde

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Eki 2007
Mesajlar
5,204
Tepki puanı
3,575
Puanları
163
Yaş
46
selamün aleyküm ablam.
önemli bir paylaşım.evet çarşaf giymiyorum ama onları görüncede gıpta etmiyor değilim.ne mutlu o kardeşlerimize.Allaha emanet olun.
 

Kaan Erdem

Yönetici
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
11,197
Tepki puanı
230
Puanları
63
selamünaleyküm kardeşim.
çarşaf nasip meselesi......

selametle kalınız.
 

Rabia-Adeviye

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Ocak 2008
Mesajlar
319
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
selamun alleykum teşekkür ederim mabet_bekcisi önemli bir konuyu güzel bir kalaemle dile getirdiğin için B) B)

Demek ki, asıl mes?ele, iyi giyim örneği verip, sevaba lâyık olmak; kötü giyimin örneğine bürünüp de günaha sebeb olmaktan uzak kalmaktır. ....
 

ishakyakup

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Tem 2007
Mesajlar
549
Tepki puanı
21
Puanları
18
Yaş
44
Konum
Gebze
Selamün aleyküm...yine bir ahmet şahin kılasiği..desteksiz delilsiz mesnedsiz tamamen kendi fikirlerinden oluşan bir yazı...biliyorum şimdi bana kızıyorsunuz..sen kim oluorsunda sn.ahmet şahin'i eleştiriyorsun dediğinizi duyar gibiyim..

bu yazıyı taşıyan mabet_bekçisi hanımefendi..bu yazdıklarımdan sakın siz alınıpta bana cephe almayınız...sizinle bi alakası yok..fakat cevap vermek isterseniz buyrun..fakat sağlam kaynaklarla..!


Kadın giyiminde manto mu, çarşaf mı?


Demek ki, geniş bir eşarp, vücud hatlarını belli etmeyecek bolluk ve uzunlukta bir manto, yahut pardesü, kalınca çorap, topukları kapalı ayakkabı, (fetva) gereği olan bir tesettürü temin etmektedir. Bunu hemen herkes benimseyip tatbik edebilir. Bunun yanında ayrıca çarşafa da alâka duyup ilâve etmek, bir takvâ gereği olduğundan itirazı mümkün olmayan yüce bir fazilettir...o halde soruyorum..ahzab suresi 59.ayette geçen cilbab neyin nesidir.. bu ayet, nur31 den sonra indiği halde neden göz ardı ediliyorda..nur suresinde geçen ilk örtü hükmü icra edilmeye çalışılıyor..Ancak ısrarla değil, sevdirmekle, içinden ilgi duymakla hâsıl olacak bir tercihtir bu.
En iyi, iyinin de icrasına mani oluyor bazan. O takdirde pişmanlık zuhur ediyor, keşke sadece iyiyi yapsaydık da, en iyiyi sonraya bıraksaydık denebiliyor.

Ayrıca bugün muhafazakâr giyimi sevdirmek zorunda olduğumuz da bir vakıadır.kim demiş..? kime sevdireceğiz..bozuk bir topluma niçin kendimizi sevdirmeye çalışalım..? bizim kendimizi sevdirmemiz gereken, razı etemiz gereken ALLAH'tır.. akabe biatlarında efendimiz medinelilerden ne diye söz alıyordu.."kınayanın kınamasına aldırış etmeden Allah'ın emirlerine riayet" neden..?; şimdi siz gideceksiniz medineye orada bazıları size gülecek, bazıları alay edecek, bazıları size düşman olacak.. bunlara aldırış etmeden Allah ne emr ediyorsa ona uyacaksınız.. Çarşaf gibi nihaî noktaya herkes talip olamaz. Ancak güzel bir manto, yahut zarif bir pardesü, geniş ve zarif baş örtüsü, kalın ve sağlam bir çorap, hemen her hanımefendinin dikkatini çekip alâka duymasına sebeb olabilir. peki güzel bir manto,zarif bir pardesü, zarif baş örtüsü bir hanımefendinin dikkatini çekebileceği gibi pekala bir beyefendinin de dikkatini çekebilir..bu halde tesettürün asıl gayesine ters olmazmı..ayrıca. şu zerafet takıntınız nereden geliyor.. neden kadınları zarif olmaları yönünde şartlandırıyorsunuz.. hz.fatıma dışarı çıktığında siyah geniş dış elbisesinin altından sırtına hasır bağlardıki kambur görüneyim de kimse beğenip bakmaya bile tenezzül etmesin..Giyenler bunun içinde çevrenin baskısına mâruz kalmayacakları gibi, görenlerin de imrenme ve gıbtalarına sebeb olabilir. Böylece muhafazakâr giyimin lehte bir örneği verilmiş olunur, aleyhte bir manzara bahismevzu olmaz. Nasibi olanların da böyle bir giyim içinde olmanın huzur ve saadet getireceğine aklı keser. Tercih ettiği bu fetva gereğinde huzur bulduktan sonra, takvâ gereği düşünülebilir, içinden duyacağı alâkayla tekamül bahismevzu olabilir.

Şurası bir gerçektir ki, bugün kim gibi giyinip, kim gibi yaşayacağını bilemez hale gelmiş mütereddid ve mütehayyirler pek çoktur. Onlara güzel örnek olmak, beğenecekleri bir giyim içinde görünmek, İslâm?ın emrini tatbik edebilecekleri hissini vermek çok mühim bir hizmet ve irşadî bir fazilettir. öyleyse birde şu açıdan düşünün. mütereddid ve mütehayyirler bu kıyafetlerinizden de hoşlanmazsalar daha açık kıyafet giymenizi beklerseler ne yapacaksınız..? müslüman kadınlar Allah ve Rasülünün istediği, sevdiği gibi mi tesettürlü olacaklar.. yoksa şu bozuk toplumun bozuk kadınlarının beğenecekleri ilgi duyacakları gibi mi.. siz bu kafayla daha çoookkk tesettür defileleri düzenleyip mankenlere pardesü giydirir izler sevinir durursunuz.. . Yâni muhafazakâr giyimli bir hanımefendi böyle mütereddid ve mütehayyirlere birer vaiz ve mürşiddirler. Sevimli giyimleriyle sevimli giyim ne demek.. rengarenk gökkuşağı gibi başörtüler.. modaya uygun etek veya pantolonlar yada zarif bir tunik.. bu mu..? değilse nedir sevimli giyim..bence çarşaf gayet sevimli.. anlaşılan siz çarşafı sevimli bulmuyorsunuz...onlara örnek oluyor, ikaz ve tembihte bulunmuş oluyorlar. Nasibi olanlar bu makul ve mantıkî giyimden nasiblerini alır, duymaları gereken alâkayı hissedebilirler. Yeter ki muhafazakâr giyimli hanımefendilerimiz örnekliklerini güzelce yapsınlar, giyimi çirkin ve kötü göstermekten uzak bir temizlik ve zarafette bulunsunlar.

Peygamberimizin hadisinden aldığımız şu ölçü tesettürlü hanımlarımıza pek güzel ikaz ve irşadda bulunmaktadır:
? İyi giyimin örneğini verip yayılmasına sebeb olan hanımlar sebeb olduklarının sevabına lâyık olmaktalar. Kötü giyimin örneğini verip yayılmasına sebeb olan hanımlar da kötü giyimin vebaline mâruz kalmaktalar. bu söylediğiniz sözün hadis-i şerif olduğuna eminmisiniz..? kaynağını verinde bi bakalım.. "iyi giyim, kötü giyim" bunlar rasülüllah'ın hitabına hiç benzemiyor..

Demek ki, asıl mes?ele, iyi giyim örneği verip, sevaba lâyık olmak; kötü giyimin örneğine bürünüp de günaha sebeb olmaktan uzak kalmaktır. ....

AHMET ŞAHİN


aşağıda aktardığım yazı.. elmalılı hamdi yazır'ın tefsirnindendir.. acaba ahmet şahin hiç okumamışmı..?

Ahzab59- Ey Peygamber! Hanımlarına da, kızlarına da, bütün müminlerin kadınlarına da söyle. Görülüyor ki, burada yalnız Peygamberin hanımlarına ve kızlarına değil, Nur Sûresi'ndeki "Baş örtülerini yakalarının üstüne koysunlar, zinet yerlerini göstermesinler." (Nûr, 24/31) âyeti gibi müminlerin kadınları dahi bu hükmün kapsamına dahil edilmiştir. Bununla birlikte müminlerin kadınlarında aslolan hürriyet olduğu için, bundan kastolunanın hür kadınlar olduğu beyan edilmiştir. Araplarda tesettür adet değildi. Cahiliyet devrinde kadına hürmet yoktu. Eski cahiliye kadınlarında erkeklerin dikkatlerini çekecek şekilde göz alıcı biçimde açık saçık çıkan, açılıp saçılan orta malı olanlar bulunurdu. Bundan dolayı kız çocuklarını diri diri gömenler olmuştu. İslam ise kadının şanını iffet ve ısmetle, vakar ve haysiyetle yükseltiyordu.

Nur Sûresi âyetleri "Mümin erkeklere söyle, gözlerini sakınsınlar" (Nur, 24/30) ve "Mümin kadınlara da söyle, gözlerini sakınsınlar." (Nur, 24/31), mümin erkeklerin ve mümin kadınların, yani bir cinsin karşı cinse göz dikmeyip, bakışlarını kısarak edeblerini ve iffetlerini korumayı öğreterek terbiyelerini yükseltmiş olduğu gibi, burada da imanlı hür kadınların hiçbir şekilde eziyete uğramamalarını pekiştirmek için buyuruluyor ki: Cilbablarından üzerlerini sıkı örtsünler.

CİLBAB: Baştan aşağı örten çarşaf, ferace, câr gibi dış elbisenin adıdır "Kadınların elbiselerinin üstüne giydikleri her çeşit giysidir." " Tepeden tırnağa örten giysidir", "Kadınların tesettür ettikleri her türlü elbise ve başka şeylerdir." "Çarşaf ve peçedir"..

İDNÂ: Yaklaştırmak demek ise de, âyette ile kullanılması, kapsamak suretiyle sarkıtmak mânâsını da ifade ettiğinden üzerinden sıkı örtmek demek olur. Cilbabdan örtmek tabirinde de iki şekil vardır. Birisi cilbablarından birisiyle bütün bedenini sıkıca örtmek, birisi de bir cilbabın bir tarafıyla başından yüzünü örtmek demek olur. Bu beyanda da iki suret vardır. Birisi kaşlarına kadar başını örttükten sonra büküp yüzünü de örtmek ve yalnız tek bir gözünü açık bırakmak. ikincisi de alnının üzerinden sıkıca sardıktan sonra, burnunun üzerinden dolayıp gözlerini ikisi de açık kalsa bile, yüzün büyük bir kısmını ve göğsü tamamen örtmüş bulunmaktır. Rivayet olunduğu üzere Ümmü Seleme (r.a.) demiştir ki: "Cilbablarından üzerlerini sıkı örtsünler' âyeti nazil olduğu zaman Ensar kadınları üzerlerine siyah elbiseler giyerek öyle bir ağırbaşlılık ile çıkmışlardı ki, başları üstünde kuşlar varmış gibi idi."

Hz. Aişe'den rivayet edilmiştir ki; "Ensar kadınlarına Allah rahmet etsin. Bu "Ey Peygamber, hanımlarına, kızlarına bütün müminlerin kadınlarına da söyle" âyeti indiği zaman mırtlarını yardılar, onunla başlarını sardılar da Resulullah'ın arkasında öyle namaz kıldılar ki, sanki başlarında kargalar varmış gibi..." demiştir. Bu tesettür onların tanınmalarına, dağınık cariyelerden, adi kadınlardan vakar ve heybetle seçilerek hürmet edilmelerine ve dolayısıyla incitilmemelerine elverişli olan biçimdir. Gerçi eziyeti kendilerine davet edecek olan içi bozukları örtü tutacak değildir. Fakat imanlı, temiz kadınların, kirli bakışlardan yuvalarında gizli inciler gibi korunmuş kalmalarına en uygun olan biçim de budur. Asıl o zamandır ki onlara eziyet edecek olanların açık bir vebal ve iftira yüklenmiş oldukları ortaya çıkar. Ve dolayısıyla bundan önceki ve sonraki âyetlerin hükümlerine dahil olacakları anlaşılır. Bununla birlikte Allah bağışlayıcı ve çok merhamet edici bulunuyor. tefsir devam ediyor....


Ey hanımlar...!
siz hiç bu tefsirde anlatıldığı gibi; "bütün vücudu baştan aşağı örten" mantoya tunik'e rastladınız mı..?
 

Sweet-S

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2008
Mesajlar
94
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Cok güzel bir konu benim burda almanyada gördügüm gercekten icimi acitiyor basörtülerini takiyorlar ve kot pantolon dar esyalar giyiniyorlar kaslar alinmis süper makyaj birsey söylemekte istemiyor insan kimsenin kalbini kirmak istemem ama neden takiyorsun ozaman o basörtüyü demek icimden geliyor bir farkin yoksa ötekilerinden yazik günah degilmi
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
Kadınların kıyafet şekli

Kadınların kıyafet şekli

Yalnız Kur’an diyen yalancılar, “Kadının kapanması gerekmez” diyor. “Kadına çarşaf farzdır” diyenler olduğu gibi, “Çarşaf Hıristiyan rahibe kıyafetidir, giyilmez. Nitekim Abdülhamid Han çarşafı yasaklamıştı” diyenler de vardır. Dinimizdeki hükme bakalım:

Kadınların vücut hatlarının belli olmayacak herhangi bir elbise ile örtünmesi farzdır. İslam dini, kapanmayı emretmiş, ama belli bir örtü şekli bildirmemiştir. (Dürer-ül-mültekıte)

Ahzab suresinde bildirilen cilbab, erkeğin de, kadının da giydiği bir elbise, bir gömlektir. Zevacir ve Berika’daki, (Haya cilbabını [örtüsünü] çıkaranın [aleyhinde] söz etmek gıybet olmaz.) [Beyheki] ve (Cilbabı [gömleği] haram olan erkeğin namazı kabul olmaz.) [Bezzar] mealindeki hadis-i şeriflerde cilbabın bir örtü olduğu açıkça görülmektedir. Cilbabın dış elbise olduğu tefsirlerde de yazılıdır:

Cilbab, hımarın [tülbentin] üstüne örtülen ve göğse kadar inerek gömleğin ceybini [yakasını] boynu örten baş örtüsü. (Ebüssüud tefsiri)

Cilbab, tek parça örtü. (Celaleyn)
Cilbab, göğse kadar inen baş örtüsü. (Ruh-ul-beyan)
Cilbab, milhafedir. (Beydavi)
Cilbab, hımardan büyük örtü veya vücudunu örten dış elbise. (Kurtubi)
Cilbab, bedeni baştan aşağı örten çarşaf, ferace, çar gibi dış giysi. (Elmalılı)
Cilbab, dışa giyilen örtü. (Tibyan, A.Fikri Yavuz ve Hasan Basri Çantay’ın meali)
Cilbab, milhafe, entari veya hımar. (El-Envar) [Milhafe = dış örtü ki buna ferace de denir.]
Cilbab, feracedir. (Ö. Nasuhi Bilmen tefsiri)

Nur suresinde, (Kadınlar, hımarlarını [başörtülerini] yakalarına örtsünler) buyuruluyor. Eğer cilbab çarşaf demek olsaydı, hımar denmezdi.

Fıkıh kitapları cilbabın dış örtü olduğunu bildiriyor. Bir örnek: Hanıma verilmesi vacip olan nafaka, yemek, kisve ve meskendir. Kisve, hımar ve milhafedir. (Bahr-ür raık)

Tefsir, hadis ve fıkıhta cilbab dış örtüdür. Çarşafa bid’at denmez; çünkü âdetteki değişiklik bid’at olmaz. Şalvar ve pantolon da böyledir.

Çarşaf kelimesi, Farsça çader-şepten [gece örtüsü] bozularak Türkçe’ye girmiştir; tesettür için ev dışında giyilen üstlüktür. Tanzimatta hacca giden İranlılardan alınan çarşaf, önceleri bid’at sayılıp pek tutulmamışsa da, 1870’ten sonra yaygınlaştı. Daha sonra II. Abdülhamid Han, 4 Ramazan 1309 (2 Nisan 1892) tarihli bir emirle çarşafı yasakladı. (Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi)

Yaşmak ile ferace giyilirken, 1872’de Subhi Paşanın Suriye valiliğinden dönüşünde ailesi Suriye’den getirdikleri çarşafla görününce, İstanbul’da çarşaf moda oldu. (Musahibzade Celal, Eski İstanbul Yaşayışı )

1889’dan sonra açık feraceli iki paşa kızına birkaç külhanbeyi laf atıp feracelerini yırtınca, bu defa çarşafa rağbet arttı. Bid’at diyenler de giydi. (Sermed Muhtar Alus, Aylık Ansiklopedisi sayı 36)

1913’te yüz binlerce Balkan muhacirleri İstanbul’a Ortodoks kadınlarının giydiği siyah çarşafı ile gelmişti. Zamanla bu da İstanbul’a yayıldı. Hükümetin zaten uğraşacak hâli yoktu, çarşafa mani olamadı. (M. Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimler sözlüğü)

3 Ekim 1883’te Şeyh-ül-islamın teklifi ve padişahın emriyle ferace dışında bir şey giymek yasaklandı. Daha sonra çarşaf da giyildi. O zamanki çarşaflar farklı idi. (Vakit. 4.10.1883)

Kadınların kıyafet şekli .:.: www.dinimizislam.com :.:.
 

özyurdum

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
31 Ağu 2008
Mesajlar
237
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Peygamberimizin hadisinden aldığımız şu ölçü tesettürlü hanımlarımıza pek güzel ikaz ve irşadda bulunmaktadır:
? İyi giyimin örneğini verip yayılmasına sebeb olan hanımlar sebeb olduklarının sevabına lâyık olmaktalar. Kötü giyimin örneğini verip yayılmasına sebeb olan hanımlar da kötü giyimin vebaline mâruz kalmaktalar.
 

berrekisra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Haz 2008
Mesajlar
21
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
sa kardes dogru diyosun da bu konusma tartısmaya acıldığında her kafadan bi ses cıkıo herkes kendi bildiğini dogru sanıp onu iddia ediyo yine de rabbim herkesin yardımcısı olsun...
 

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,043
Puanları
113
Yaş
43
Peygamberimizin hadisinden aldığımız şu ölçü tesettürlü hanımlarımıza pek güzel ikaz ve irşadda bulunmaktadır:
? İyi giyimin örneğini verip yayılmasına sebeb olan hanımlar sebeb olduklarının sevabına lâyık olmaktalar. Kötü giyimin örneğini verip yayılmasına sebeb olan hanımlar da kötü giyimin vebaline mâruz kalmaktalar.

İyide burda iyi giyim hangisi belirtilmemiş.
İyiden kasıt göze hoş gelen jelibon renkli elbiselermi?
Yoksa hiçbir tarafı belli etmeyen çarşafmı?
Aydınlatırmısınız?
 

özyurdum

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
31 Ağu 2008
Mesajlar
237
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
İyide burda iyi giyim hangisi belirtilmemiş.
İyiden kasıt göze hoş gelen jelibon renkli elbiselermi?
Yoksa hiçbir tarafı belli etmeyen çarşafmı?
Aydınlatırmısınız?

istedigniz tartışmamı yoksa cevapmı

ben bu yazıyı okudum ve en etkilendigim kısmı kopyalayıp kaydettim yazıyı okursanız burada kast edilen iyiyi anlarsınız heralde yani umarım
selametle kalın
 

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,043
Puanları
113
Yaş
43
istedigniz tartışmamı yoksa cevapmı

ben bu yazıyı okudum ve en etkilendigim kısmı kopyalayıp kaydettim yazıyı okursanız burada kast edilen iyiyi anlarsınız heralde yani umarım
selametle kalın
Yok ben yazıyı idrak edemedim.
siz açıklarsınız herhalde...
diye umuyorum?
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
46
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
Selamün aleyküm...yine bir ahmet şahin kılasiği..desteksiz delilsiz mesnedsiz tamamen kendi fikirlerinden oluşan bir yazı...biliyorum şimdi bana kızıyorsunuz..sen kim oluorsunda sn.ahmet şahin'i eleştiriyorsun dediğinizi duyar gibiyim..

bu yazıyı taşıyan mabet_bekçisi hanımefendi..bu yazdıklarımdan sakın siz alınıpta bana cephe almayınız...sizinle bi alakası yok..fakat cevap vermek isterseniz buyrun..fakat sağlam kaynaklarla..!




aşağıda aktardığım yazı.. elmalılı hamdi yazır'ın tefsirnindendir.. acaba ahmet şahin hiç okumamışmı..?

Ahzab59- Ey Peygamber! Hanımlarına da, kızlarına da, bütün müminlerin kadınlarına da söyle. Görülüyor ki, burada yalnız Peygamberin hanımlarına ve kızlarına değil, Nur Sûresi'ndeki "Baş örtülerini yakalarının üstüne koysunlar, zinet yerlerini göstermesinler." (Nûr, 24/31) âyeti gibi müminlerin kadınları dahi bu hükmün kapsamına dahil edilmiştir. Bununla birlikte müminlerin kadınlarında aslolan hürriyet olduğu için, bundan kastolunanın hür kadınlar olduğu beyan edilmiştir. Araplarda tesettür adet değildi. Cahiliyet devrinde kadına hürmet yoktu. Eski cahiliye kadınlarında erkeklerin dikkatlerini çekecek şekilde göz alıcı biçimde açık saçık çıkan, açılıp saçılan orta malı olanlar bulunurdu. Bundan dolayı kız çocuklarını diri diri gömenler olmuştu. İslam ise kadının şanını iffet ve ısmetle, vakar ve haysiyetle yükseltiyordu.

Nur Sûresi âyetleri "Mümin erkeklere söyle, gözlerini sakınsınlar" (Nur, 24/30) ve "Mümin kadınlara da söyle, gözlerini sakınsınlar." (Nur, 24/31), mümin erkeklerin ve mümin kadınların, yani bir cinsin karşı cinse göz dikmeyip, bakışlarını kısarak edeblerini ve iffetlerini korumayı öğreterek terbiyelerini yükseltmiş olduğu gibi, burada da imanlı hür kadınların hiçbir şekilde eziyete uğramamalarını pekiştirmek için buyuruluyor ki: Cilbablarından üzerlerini sıkı örtsünler.

CİLBAB: Baştan aşağı örten çarşaf, ferace, câr gibi dış elbisenin adıdır "Kadınların elbiselerinin üstüne giydikleri her çeşit giysidir." " Tepeden tırnağa örten giysidir", "Kadınların tesettür ettikleri her türlü elbise ve başka şeylerdir." "Çarşaf ve peçedir"..

İDNÂ: Yaklaştırmak demek ise de, âyette ile kullanılması, kapsamak suretiyle sarkıtmak mânâsını da ifade ettiğinden üzerinden sıkı örtmek demek olur. Cilbabdan örtmek tabirinde de iki şekil vardır. Birisi cilbablarından birisiyle bütün bedenini sıkıca örtmek, birisi de bir cilbabın bir tarafıyla başından yüzünü örtmek demek olur. Bu beyanda da iki suret vardır. Birisi kaşlarına kadar başını örttükten sonra büküp yüzünü de örtmek ve yalnız tek bir gözünü açık bırakmak. ikincisi de alnının üzerinden sıkıca sardıktan sonra, burnunun üzerinden dolayıp gözlerini ikisi de açık kalsa bile, yüzün büyük bir kısmını ve göğsü tamamen örtmüş bulunmaktır. Rivayet olunduğu üzere Ümmü Seleme (r.a.) demiştir ki: "Cilbablarından üzerlerini sıkı örtsünler' âyeti nazil olduğu zaman Ensar kadınları üzerlerine siyah elbiseler giyerek öyle bir ağırbaşlılık ile çıkmışlardı ki, başları üstünde kuşlar varmış gibi idi."

Hz. Aişe'den rivayet edilmiştir ki; "Ensar kadınlarına Allah rahmet etsin. Bu "Ey Peygamber, hanımlarına, kızlarına bütün müminlerin kadınlarına da söyle" âyeti indiği zaman mırtlarını yardılar, onunla başlarını sardılar da Resulullah'ın arkasında öyle namaz kıldılar ki, sanki başlarında kargalar varmış gibi..." demiştir. Bu tesettür onların tanınmalarına, dağınık cariyelerden, adi kadınlardan vakar ve heybetle seçilerek hürmet edilmelerine ve dolayısıyla incitilmemelerine elverişli olan biçimdir. Gerçi eziyeti kendilerine davet edecek olan içi bozukları örtü tutacak değildir. Fakat imanlı, temiz kadınların, kirli bakışlardan yuvalarında gizli inciler gibi korunmuş kalmalarına en uygun olan biçim de budur. Asıl o zamandır ki onlara eziyet edecek olanların açık bir vebal ve iftira yüklenmiş oldukları ortaya çıkar. Ve dolayısıyla bundan önceki ve sonraki âyetlerin hükümlerine dahil olacakları anlaşılır. Bununla birlikte Allah bağışlayıcı ve çok merhamet edici bulunuyor. tefsir devam ediyor....

Ey hanımlar...!
siz hiç bu tefsirde anlatıldığı gibi; "bütün vücudu baştan aşağı örten" mantoya tunik'e rastladınız mı..?



selamun aleykum ıshakyakup bey kardeşim ..bu yazdıklarınızdan anladıgım kadarıyla siz pardesüyü tesettüre uygun bulmuyorsunuz..


bu da kısaca demek oluyorki...

kendi adıma söylemek isterim.. 13 - 14 yaşımızda önce nefsimize sonra ailemize karşı gelerek büründügümüz...daha sonra okulda her türlü hakeret ve küçümseyici bakışlar aldında yeri geldi hocalardan azar işiterek geri geldi müdürümüzden dayak giyerek .. savundugumuz.. sınav kazandıgımız halde okul kapılarından geri dönerek yine taviz vermeden büründügümüz.. rabbimize sıgındıgımız. yaşadıklarımızın ve hali hazırda yaşadıklarımızın .. hiçbir anlamı yok !!! zaten sizinki tesettür degildi diyorsunuz... inşaALLAH yanlış anlamışımdır inşaALLAH zira yüregimiz yanmakta.. düşünen birisi için ve sadece hak rızasını gözetmeye çalışan biri için .. diyorsunuzki zaten hak razı degil bu kiyafetinizden.....
selam ve dua ile
 

ishakyakup

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Tem 2007
Mesajlar
549
Tepki puanı
21
Puanları
18
Yaş
44
Konum
Gebze
selamun aleykum ıshakyakup bey kardeşim ..bu yazdıklarınızdan anladıgım kadarıyla siz pardesüyü tesettüre uygun bulmuyorsunuz..

Ve aleyküm selam.. hanımefendi kardeşim..
bizim neyi uygun bulduğumuzun hiç önemi yok ki.. hüküm ne ise o..

fakat ben pardesü uygun değildir demedim.. manto, tunik, pantolon tunik.. renga reng başörtü..zarif pardesü.. bunlar uygun değildir.. ayrıca şunu belirteyim ki.. zarif bir pardesü derken.. benim aklıma gelen.. tril tril kumaşlı.. belden kasılmış, daraltılmış pardesüler geliyor ki bunların abiye kıyafetten farkı yoktur..ve bu tesettür değildir diyorum... eğer zarif bir pardesü'den kasıt.. süslü püslü olmayan sade ve ağır bir kumaştan dikilmiş oldukça bol, robalı bir pardesü ise elbette ki bu tesettürdür
..


bu da kısaca demek oluyorki...

kendi adıma söylemek isterim.. 13 - 14 yaşımızda önce nefsimize sonra ailemize karşı gelerek büründügümüz...daha sonra okulda her türlü hakeret ve küçümseyici bakışlar aldında yeri geldi hocalardan azar işiterek geri geldi müdürümüzden dayak giyerek .. savundugumuz.. sınav kazandıgımız halde okul kapılarından geri dönerek yine taviz vermeden büründügümüz.. rabbimize sıgındıgımız. yaşadıklarımızın ve hali hazırda yaşadıklarımızın .. hiçbir anlamı yok !!! zaten sizinki tesettür degildi diyorsunuz... sizin ne giydiğinizi bilmiyorum ki.. siz islamı bilen kişilersiniz. tesettürde de ölçüyü biliyorsunuz.. aynaya bakınız ve kendi pardesünüze kendiniz karar not verin benim pardesüm islam'i tesettüre uygun diyorsanız ben size ne karışırım sizin giyiminize... inşaALLAH yanlış anlamışımdır inşaALLAH zira yüregimiz yanmakta.. düşünen birisi için ve sadece hak rızasını gözetmeye çalışan biri için .. diyorsunuzki zaten hak razı degil bu kiyafetinizden.....
selam ve dua ile

tam olarak yazdıklarımdan ne anladığınız bilemiyorum..
fakat.. maksadımız kimsenin şahsi olarak kılık kıyafeti ile uğraşmak değil.. yanlış yönlendirmelere karşı, yanlış ve çarpık fikirlere karşı mücadeledir... bu sitden tanıdığımız kadarı ile henüz başını bile örtmemiş kardeşlerimiz var..bu kardeşlerimize kızmıyoruz..sadece doğrusunu gösteriyor,söylüyor,yazıyoruz.. onlarada dua ediyor..hidayet diliyoruz ve mevla teala'dan kendilerine tesettür nasib etmesini istiyoruz.. anlaşılıyor mu..

ama bir densiz çıkarda..; "olsun başınız açıkta olsa kapalıda olsa fark etmez, önemli olan kalp, allah kalbe bakar" gibi saçmalıklarla bu kardeşlerimizi sözüm ona kırmamak adına islami esasları kırarsa.. o vakit biz onu hoş göremeyiz.. çok sert çıkarız.. Allah için...

bu konu başlığı altında ahmed şahin'e sert çıkışımız da bu sebeptendir.. birilerini hoşnut etmek adına.. enteresan tesettür şekilleri ortaya atıyor... sadece bu yazısı ile sınırlıda değil.. daha bir sürü saçmalığına tanığım bu kişinin...

mevzuyu, umarım anlatabilmişim dir..

selamün aleyküm...
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
46
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
o halde soruyorum..ahzab suresi 59.ayette geçen cilbab neyin nesidir.. bu ayet, nur31 den sonra indiği halde neden göz ardı ediliyorda..nur suresinde geçen ilk örtü hükmü icra edilmeye çalışılıyor

CİLBAB: Baştan aşağı örten çarşaf, ferace, câr gibi dış elbisenin adıdır "Kadınların elbiselerinin üstüne giydikleri her çeşit giysidir." " Tepeden tırnağa örten giysidir", "Kadınların tesettür ettikleri her türlü elbise ve başka şeylerdir." "Çarşaf ve peçedir"..

siz hiç bu tefsirde anlatıldığı gibi; "bütün vücudu baştan aşağı örten" mantoya tunik'e rastladınız mı..?

aleykum selam kardeşim yukarıda alıntı yaptıgım yerler daha önceki yazınınza ait.... bu noktata .. manto ve pardesü ile isimlendirdigimiz kıyafetlerin tesettüre uygun olmadıgı çarşaf sadece tesettüre uygundur... diyen bir bakış açınız oldugunu düşündüm.. ben çarşaf giymiyorum ama çarşafa elbette karşı degilim... ikinci yazınızda ......

fakat ben pardesü uygun değildir demedim
süslü püslü olmayan sade ve ağır bir kumaştan dikilmiş oldukça bol, robalı bir pardesü ise elbette ki bu tesettürdür..


dediniz...ve mevzu anlaşıldı kardeşim teşekkür ederim...aynı fikirdeyiz

***... sadece bu yazısı ile sınırlıda değil.. daha bir sürü saçmalığına tanığım bu kişinin...*** ahmet şahin hakkındaki düşünceleriniz .. aksine ben yazılarını begenirim...


rabbim razı olsun hayırlı vakitleriniz olsun inşaALLAH
selam ve dua ile
 

mabet_bekcisi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Mar 2007
Mesajlar
1,027
Tepki puanı
0
Puanları
0
Selamün aleyküm...yine bir ahmet şahin kılasiği..desteksiz delilsiz mesnedsiz tamamen kendi fikirlerinden oluşan bir yazı...biliyorum şimdi bana kızıyorsunuz..sen kim oluorsunda sn.ahmet şahin'i eleştiriyorsun dediğinizi duyar gibiyim..

bu yazıyı taşıyan mabet_bekçisi hanımefendi..bu yazdıklarımdan sakın siz alınıpta bana cephe almayınız...sizinle bi alakası yok..fakat cevap vermek isterseniz buyrun..fakat sağlam kaynaklarla..!





aşağıda aktardığım yazı.. elmalılı hamdi yazır'ın tefsirnindendir.. acaba ahmet şahin hiç okumamışmı..?

Ahzab59- Ey Peygamber! Hanımlarına da, kızlarına da, bütün müminlerin kadınlarına da söyle. Görülüyor ki, burada yalnız Peygamberin hanımlarına ve kızlarına değil, Nur Sûresi'ndeki "Baş örtülerini yakalarının üstüne koysunlar, zinet yerlerini göstermesinler." (Nûr, 24/31) âyeti gibi müminlerin kadınları dahi bu hükmün kapsamına dahil edilmiştir. Bununla birlikte müminlerin kadınlarında aslolan hürriyet olduğu için, bundan kastolunanın hür kadınlar olduğu beyan edilmiştir. Araplarda tesettür adet değildi. Cahiliyet devrinde kadına hürmet yoktu. Eski cahiliye kadınlarında erkeklerin dikkatlerini çekecek şekilde göz alıcı biçimde açık saçık çıkan, açılıp saçılan orta malı olanlar bulunurdu. Bundan dolayı kız çocuklarını diri diri gömenler olmuştu. İslam ise kadının şanını iffet ve ısmetle, vakar ve haysiyetle yükseltiyordu.

Nur Sûresi âyetleri "Mümin erkeklere söyle, gözlerini sakınsınlar" (Nur, 24/30) ve "Mümin kadınlara da söyle, gözlerini sakınsınlar." (Nur, 24/31), mümin erkeklerin ve mümin kadınların, yani bir cinsin karşı cinse göz dikmeyip, bakışlarını kısarak edeblerini ve iffetlerini korumayı öğreterek terbiyelerini yükseltmiş olduğu gibi, burada da imanlı hür kadınların hiçbir şekilde eziyete uğramamalarını pekiştirmek için buyuruluyor ki: Cilbablarından üzerlerini sıkı örtsünler.

CİLBAB: Baştan aşağı örten çarşaf, ferace, câr gibi dış elbisenin adıdır "Kadınların elbiselerinin üstüne giydikleri her çeşit giysidir." " Tepeden tırnağa örten giysidir", "Kadınların tesettür ettikleri her türlü elbise ve başka şeylerdir." "Çarşaf ve peçedir"..

İDNÂ: Yaklaştırmak demek ise de, âyette ile kullanılması, kapsamak suretiyle sarkıtmak mânâsını da ifade ettiğinden üzerinden sıkı örtmek demek olur. Cilbabdan örtmek tabirinde de iki şekil vardır. Birisi cilbablarından birisiyle bütün bedenini sıkıca örtmek, birisi de bir cilbabın bir tarafıyla başından yüzünü örtmek demek olur. Bu beyanda da iki suret vardır. Birisi kaşlarına kadar başını örttükten sonra büküp yüzünü de örtmek ve yalnız tek bir gözünü açık bırakmak. ikincisi de alnının üzerinden sıkıca sardıktan sonra, burnunun üzerinden dolayıp gözlerini ikisi de açık kalsa bile, yüzün büyük bir kısmını ve göğsü tamamen örtmüş bulunmaktır. Rivayet olunduğu üzere Ümmü Seleme (r.a.) demiştir ki: "Cilbablarından üzerlerini sıkı örtsünler' âyeti nazil olduğu zaman Ensar kadınları üzerlerine siyah elbiseler giyerek öyle bir ağırbaşlılık ile çıkmışlardı ki, başları üstünde kuşlar varmış gibi idi."

Hz. Aişe'den rivayet edilmiştir ki; "Ensar kadınlarına Allah rahmet etsin. Bu "Ey Peygamber, hanımlarına, kızlarına bütün müminlerin kadınlarına da söyle" âyeti indiği zaman mırtlarını yardılar, onunla başlarını sardılar da Resulullah'ın arkasında öyle namaz kıldılar ki, sanki başlarında kargalar varmış gibi..." demiştir. Bu tesettür onların tanınmalarına, dağınık cariyelerden, adi kadınlardan vakar ve heybetle seçilerek hürmet edilmelerine ve dolayısıyla incitilmemelerine elverişli olan biçimdir. Gerçi eziyeti kendilerine davet edecek olan içi bozukları örtü tutacak değildir. Fakat imanlı, temiz kadınların, kirli bakışlardan yuvalarında gizli inciler gibi korunmuş kalmalarına en uygun olan biçim de budur. Asıl o zamandır ki onlara eziyet edecek olanların açık bir vebal ve iftira yüklenmiş oldukları ortaya çıkar. Ve dolayısıyla bundan önceki ve sonraki âyetlerin hükümlerine dahil olacakları anlaşılır. Bununla birlikte Allah bağışlayıcı ve çok merhamet edici bulunuyor. tefsir devam ediyor....


Ey hanımlar...!
siz hiç bu tefsirde anlatıldığı gibi; "bütün vücudu baştan aşağı örten" mantoya tunik'e rastladınız mı..?


ALEYKÜM SELAM KARDEŞİM.
ÖNCELİKLE YORUMUN İÇİN ALLAH C.C RAZI OLSUN
SİZE KARŞI TAVIR ALMAMI GEREKTİREN BİR MEVZU YOKTUR BUNU BELİRTMEK İSTERİM VE AYRICA DA ŞUNU SÖYLEMEK İSTERİM Kİ BEN AHMED ŞAHİNİ ÖRNEK ALAN BİRİ DEĞİLİM SADECE YAZISINI OKUYUP BURADA PAYLAŞMAK İSTEDİM.KENDİSİNİN BİRKAÇ YAZISINI PAYLAŞTIĞIM OLDU AMA BEĞENDİĞİM İÇİN HER YAZISINI TASVİP ETMEM.
YAZMIŞ OLDUĞUM YORUMLAR ÇOK GÜZEL VE DOĞRUDUR
yorumunuz için tekrar teşekkür ederim
selam ve dua ile
 

mabet_bekcisi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Mar 2007
Mesajlar
1,027
Tepki puanı
0
Puanları
0
selamun aleyküm...
konuyu açan kardeşimiz kesinlikle iyiniyetle açmış bu konuyu...
fakat bu konu tartışma oluşturacak bir konu...
bu yüzden açılması sakıncalıydı...

kardeşim niyetim halistir tabiki bu yazıyı buraya yapıştırmamda bir art niyet yoktur belirttiğim gibi yazıyı yazan şahısı örnek alan biri değilim aslında.
tartışılması gerekiyorsa eğer bu konu tartışılsın tabiki yanlış bilen doğruyu öğrensin doğruyu bilende bildiğini öğretsin bunda bir yanlışlık yok
ayrıca konunun sakıncalı olup olmadığına yönetim karar verirse daha şık olur
selam ve dua ile
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt