Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kader-Nasip-Tevekkül (1 Kullanıcı)

gonul85

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Ağu 2008
Mesajlar
11
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Arkadaşlar bu konuda sizinde fikrinizi almak istedim.
kader (alın yazısı ) daha doğmadan yazılır diyorlar. herkez kaderini yaşıyor hepimiz. Bazen dayanamıyoruz bunaldığımız bir anda hayata asi gelebiliyoruz.Rabbim affetsin ama tevekkül ve nasip ile ilgili güzel şeyler okumuştum. Sizde Bilginiz varsa paylaşırmısınz.
Hayırlı ve Bereketli günler...
 

ayşe.a

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Tem 2008
Mesajlar
3,140
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Yaygın kanaatin aksine Kur'an'da insanların davranışlarının önceden "belirlendiğini" ifade eden bir öğreti yoktur. Bu konuda en mutedil yolu Maturidi mezhebi ortaya koymuştur. Buna göre Allah her şeyi ezelde "bilmekte" ve bu levh-i mahfuzda yer almaktadır. Burada Allah'ın "ilim" sıfatına dayanan "bilme" ye dikkat çekmek isterim. "Belirleme" değil, "bilme"!. Ancak Allah, dilediği zaman kulun hayatına müdahale eder. Bu müdahale de, Kur'an'ın bize bildirdiğine göre, kişinin sergilediği davranışlara göre şekil almaktadır. Yani Allah bu konuda da (haşa) keyfi davranmamaktadır. Bununla birlikte, "ecel", "musibet", "rızık" gibi konulara tatmin edici bir açıklama getirilememiştir. Bunun sebebi de, ayetlerin bir bütün olarak, Kur'an'ın dil ve üslûbunu da dikkate alarak yorumlanmamış olmasıdır. Aslında bu konular da yukarıda açıklanan "bilme"nin içerisinde düşünülmelidir. Örneğin "ecel": Allah kimin nerede, nasıl öldürüleceğini (öleceğini) biliyor. Yoksa birisi şurada, filanca tarafından öldürülsün gibi bir tayin sözkonusu değildir. Ya da şu insan az yaşasın, şu çok. Allah'ın koyduğu "sünnetullah" denilen yasa bu konuda da işlemektedir. Yani, "sağlığına dikkat edersen daha uzun yaşarsın" gibi. Ancak Allah'ın müdahale hakkı her zaman saklıdır. Dilediği kişinin canını, dilediği zaman alır. Ama bunu kullarına fatura etmez. Aynı şey "musibet" için de geçerlidir. Kul ister, Allah verir. Ya da kul istemez, Allah verir ve bununla onu sınar. Ama asıl olan birincisidir.Yüce Allah, insanları hür iradeleriyle seçecekleri şeylerin nerede ve ne şekilde seçileceğini ezeli yani zamanla sınırlı olmayan mutlak ilmiyle bilir ve bu bilgisine göre diler, yine Allah bu dilemesine göre takdir buyurup zamanı gelince kulun seçimi doğrultusunda yaratır. Bu durumda Allah'ın ilmi kulun seçimine bağlı olup, Allah'ın ezeli manada bir şeyi bilmesinin, kulun irade ve seçimi üzerinde zorlayıcı bir etkis yoktur. Aslında insanlar, Allah'ın kendileri hakkında sahip olduğu bilgiden habersizdirler ve pratik hayatta bu bilginin etkisi altında kalmaksızın kendi iradeleriyle davranmaktadırlar. Yüce Allah bildiği için belli şeyleri yapmıyoruz. Bizim bu işleri yapacağımız, O'nun tarafından ezeli ve ebedi ve mutlak anlamında bilinmektedir. Allah, kulu seçen ve seçtiklerinden sorumlu olan bir varlık olarak yaratmış, onu emir ve yasaklarla sorumlu ve yükümlü tutmuştur. Ayrıca Allah Teala kulun seçimine göre fiilin yaratılacağı noktasında bir ilahi kanun da belirlemiştir.
Kaza ve kadere inanmak iman esaslarındandır. Ancak insanlar kaderi bahane edere kendilerini sorumluluktan kurtaramazlar. Bir insan"Allah böyle yazmış, alın yazım buymuş, bu şekilde takdir etmiş, ben ne yapayım?" diyerek günah işleyemeyeceği gibi, günah işledikten sonra da kendisini suçsuz gösteremez, kaderi mazeret olarak ileri süremez. Çünkü bu fiiller, insanlar böyle tercih ettikleri için bu seçime uygun olarak Allah tarafından yaratılmışlardır. Ayrıca sır olan kaderin içyüzü Allah 'tan başkası tarafından bilinemez. O halde kader ve kazaya güvenip çalışmayı bırakmak, olumlu sonucun sağlanması ya da olumsuz sonuçların önlenmesi için gerekli sebeplere sarılmamak ve tedbirleri almamak, İslam'ın kader anlayışı ile bağdaşmaz. Allah her şeyi birtakım sebeplere bağlamıştır. İnsan bu sebepleri yerine getirirse Allah da o sebeplerin sonucunu yaratacaktır. Bu da bir İlahi kanundur ve kaderdir.
Kur'an-Kerim de ve Hadislerde Kader


Kadere iman farzdır. Bu husus Kur'an-ı kerim ve hadis-i şerifler ile bildirilmiştir. Allahü teâlâ, ezeli ilmiyle, insanların ve diğer mahlûkatın, ne zaman doğacağını, ne zaman öleceğini ve ne yapacaklarını bilir. İlahın her şeyi bilmesi, her şeye gücü yetmesi gerekir. Bilmeyen, gücü yetmeyen, muhtaç olan, ölebilen ilah olamaz. Allahü teâlâ, herkesin ne yapacağını bilir. Kur'an-ı kerimde mealen, (Allah, onların işlediklerini ve işleyeceklerini bilir) buyuruluyor. (Bekara 255)

İnsanların başına gelecek olaylar, doğacakları, ölecekleri ve ne iş yapacakları gibi bütün bilgiler, levh-i mahfuz denilen bir kitaptadır. Bu kitaptaki bilgilere kader deniyor. Kader hakkında birçok âyet-i kerime vardır. Birkaçının meali şöyledir

(Yeryüzünde vuku bulan ve başınıza gelen bir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir kitapta [levh-i mahfuzda yazılmış] olmasın. Elbette bu, Allah’a kolaydır.)
[Hadid 22]

(Ölümü Allah’ın iznine bağlı olmayan hiç kimse yoktur.)
[Al-i İmran145]

(Ölüm zamanını takdir eden ancak Allah’tır.)
[Enam 2]

(Yaptıkları küçük büyük her şey, satır satır kitaplarda yazılmıştır.)
[Kamer 52, 53]

(Her ümmetin bir eceli vardır, gelince ne bir an geri kalır, ne de bir an ileri gider.)
[Araf 34]

(Biz, her şeyi kader ile [bir ölçüye göre] yarattık.)
[Kamer 49]

(Allah her canlının durduğu yeri ve sonunda bırakılacağı mekânı bilir. Hepsi açık bir kitapta [levh-i mahfuzda] dır.)
[Hud 6]

(Göklerde ve yerde zerre miktarı bir şey, Ondan gizli kalmaz. Bundan daha küçük ve daha büyüğü de, apaçık kitaptadır.)
[Sebe 3]

(Bir canlıya verilen ömür ve ömrünün azaltılması da mutlaka bir kitaptadır.)
[Fatır 11]

Peygamber efendimiz, bu âyet-i kerimeleri açıklamıştır. Kadere inanmak, imanın altı şartından biridir. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:

(İman; Allah’a, meleklere, kitaplara, peygamberlere, ahiret gününe, [yani Cennete, Cehenneme, hesaba, mizana], kadere, hayrın ve şerrin Allah’tan olduğuna, ölüme, öldükten sonra dirilmeye, inanmaktır. Allah’tan başka ilah olmadığına ve benim Onun kulu ve resulü olduğuma şehadet etmektir.)
[Buhari, Müslim, Nesai]

(ALINTIDIR)


Selam ve dua kalın kardeşim, elimden geldiği kadar paylaşmaya çalıştım, umarım faydalı olur sana Allaha emanet ol dua ile...
 

gonul85

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Ağu 2008
Mesajlar
11
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Teşekkür ederim kardeşim eline yüreğine sağlık sende
Allaha emanet ol
Hayırlı ve Bereketli günler...
 

leyla-1

Altın Üye
Katılım
4 May 2007
Mesajlar
39,167
Tepki puanı
5,689
Puanları
163
Yaş
51
Selam Aleyküm kardeşim hoşgeldiniz üyeliğiniz hayırlı ve daim olsun inşallah.
Allah insanlara iki yol vermiştir doğru yol ve kötü yol bu yoldan birisini seçmesi kendi iradesindedir eğer insan doğru you seçerse Rabbim'in razı olduğu bir kuldur bu dünya bizler için birer imtihandır Rabbim hepimizi çeşitli şekilde imtihandan geçiriyor burda Allah kulu sabır mı edecek yoksa isyan mı edecek diye..
Allah her iki dünyada sabrımızın mükafatını kat kat almak nasip etsin Rabbim hepimize sabırlar dayanma gücü versin inşallah.
Allah her iki dünyada umduklarımıza nail olmak duaları kabul olunan kullar olmak nasip etsin Rabbim.
Allah hepimizin yar ve yardımcısı olsun hiç birimizi darda sıkıntıda çıkmazda çaresiz bırakmasın kendi kapısından başka kul kapısına muhtaç etmesin Rabbim.
Allah korktuğumuza uğratmasın hepimizin sonunu hayırlara vesile etsin Rabbim.
Selam ve dua ile Allah'a emanet olun herşey gönlünüzce olsun hayırlı cuamalar...
 

gonul85

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Ağu 2008
Mesajlar
11
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Güzel duaların inşallah kabul olur.sağolasın
yüreğine sağlık.
Hayırlı cumalar...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt