Esselamu aleykum,
Kıymetli zodehala rumuzlu kardeşimiz ,
Okumuş olduğunuz kitaptaki yazılanları anlamakta zorluk çektiğinizi ve zaten vesvese içinde olmanızdan dolayı şeytanın sizi kolay kandırdığını zan ediyorum,zaten siz de kader hakkında bir bunalım yaşadığınızı beyan etmişsiniz bunu zandan daha ileri bir söz ile de söylemek mümkündür...
Bu kanıya nasıl vardığımıza gelince sizin madde madde yazdığınız sözlerin hiç birisi Abdulkadir Geylani kuddise sırruhu hazretlerinin beyanlarında yoktur,nasılmı?
Buyrun beraber bakalım;
Siz diyorsunuz ki;
1- Dört numaralı cümle için : Bu cümlede benim dua ile istediğim şeyin dışına çıkma var yani Ben mavi kalem istiyorum. Ben kırmızı kalem ile tatmin olmak istemiyorum. veya ben istanbuldan izmire tatile gitmek istiyorum amacaım tosbağa ile yavaş yavaş manzarayı seyrede seyrede gitmek istiyorum.o hissiyatı yaşamak istiyorum burdan bilet alıp 1 saatte izmire gitmek istemiyorum.
Ama Abdulkadir Geylani hazretleri buyuruyorki;
4.Eğer istediğin o rızık ezelde senin için taktir edilmemişse Allah seni o şeye muhtaç kılmaz. ve kendinden gelenlere rıza gösterme nimetine ihsan eder
Bakınız burada bizim bilmediğimiz ama ALLAH TEALA nın ezeli ilminde bildiği ve bizlere taktir ettiği bir hayat var bu hayatın ismine kader deniyor,biz ne yaşayacağımızı bilmiyoruz kaç gün hayatta kalacağımız ALLAH TEALA tarafından takdir edilmiştir,bu ömür günlerinde ne kadar ekmek,ne kadar su,ne kadar sebze ve meyve veya et tüketimi yapılacağı bir takdir gereğidir,bir hadisi şerifte buyrulurki ''Bir insan anne rahmine düştükten 40 gün sonra bir melek rahimdeki (cenine) ruh üfler ve ona şakimi-müslümanmı olacağı,ne kadar yaşayacağı,hangi rızıktan yiyeceği yazılır...'' hadisi şerifi aklımda kaldığı şekli ile yazdım tam ibare aklımda değil...
Şimdi bu husus hakkında dahada geriye gitmek gereklidir ki olayın özünü anlayalım,
ALLAH TEALA arşı yarattıktan sonra kalemi ve levhi mahfuzu yarattı kaleme yaz diye emrettiği zaman kalem ne yazayım rabbim diye söylendi ALLAH TEALA bütün olacakları yaz diye buyurdu,ve kalem levhi mahfuza ALLAH TEALAnın ezeli ilmindeki kaderi yazdı yani başlangıçtan sona kadar herşey yazıldı,peki madem herşey yazıldı ise dua niye ediyoruz diye sormuşsun yani dua birşeyi değiştiren bir olgu olamaz diye dert yanmışsın,ancak cevabı şudur ki,kalemin yazdığı yani levhi mahfuzda olan yazıların yine her yıl değişmesi mümkün olur bunun hakkında bir rivayet duymuştum bir yılda 365 kere kalem levhi mahfuza değer diye...
Buradan anlaşılıyorki kader yazgısını değiştiren bir etken var peki bu etken ne olabilir?
Hasgül kardeşimizinde üstünde durduğu gibi bu etken duadır! Evet duamız olmasaydı ne ehemmiyeti vardı.
Ancak yinede sizin nerede yanlış anladığınızı açıklamış olamadık çünkü Adulkadir Geylani hazretleri 4 numaralı sözlerinde şöyle diyor;
Senin için bir rızık eğer yazgında varsa O rızık seni buluncaya kadar ALLAH TEALA seni O rızık hakkında kimseye muhtaç kılmaz hatta sen O rızka bile muhtaç olmazsın,rızık seni bulduğu zamanda sen bu rızkın ALLAH TEALA dan geldiği bilirsin buda sana ALLAH TEALA nın bir ihsanıdır.
Hatta daha detaylı anlatım şekli ile,
Diyelimki sizin için kaderinizde 2011 de bir arabaya kavuşacağınız yazılı olsun,malum siz bunu bilemezsiniz ,bu arada çalıştığınız işten ayrıldınız yeni işiniz ise evinize çok uzakta,siz bir dua ettiniz veya etmediniz fark etmez 2011 yılında bir arabaya kavuştunuz çünkü ya duanıza cevap olarak yada olmayarak araba size taktir edilmişti,ama siz bu araba için kimsenin kapısını çalmadınız daha önce şayet iş değiştirmeseydiniz belkide arabaya muhtaç olmayacaktınız sonra anladınızki sizin işi değişmenizden sonra ettiğiniz duaya karşılık yada değil,ALLAH TEALA size bu araba nimetini nasip etmiş,sizin bu anlama kabiliyetinizde rıza ya dayalı birşey olarak yine arabayı ihsan edenin bir ihsanıdır,kader sizin bilmediğiniz fakat yaşadığınız şeydir,öyleki ALLAH TEALA levhi mahfuza sizin arabanız olacağını kaderiniz olarak yazdırmışsada bu arabaya sebep olarak sizin ona dua ile münacatınızın sebebi olarak bunu daha evvelden bilmeside şaşılacak birşey değildir,yani siz bugün dua ettiniz araba istediniz ama ALLAH TEALA sizin bir dua edip araba isteyeceğinizi elbette daha sizi yaratmadan biliyordu,şimdi dua et kulum benden isteki sana bende icabet edeyim diyen yaradanına ''Kaderimde varsa verirsin yoksa vermezsin...'' demek cahilliğin ta kendisidir,sen dua etmiş istemişsen şayet verecek olan ALLAH TEALA da ezelde sana istediğini vermeyi murad etmiş ve kaderine yazmıştır...
Kader zor bir bilmece değildir kardeşler,kaderin değişmesi olayını anlamak zor gelebilir bu konuyu isteyen olursa başka bir zamanda daha detaylı konuşabiliriz...
2-Yedi numaralı cümle için : Millet gırtlağa kadar borç içinde. nerdeyse peygamberin hadisi gerçek olcak " fakirlik şirke götürür" borç tan faizden intihar edicek. 10 kuruş kaznamak için millet yahudini köpeği olmuş vaziyette bankaların durumu belli. Ben şirke faize bulaştıktan sonra ahirette gelicek sevabı ne yapayım ?Zaten şirk yüzünden ahireti de kaybetmişsin.
6-7/ Eğer ezelde borçlu olmak takdir edilmişse ve sende borçtan kurtulmak için dua edersen. Allah alacaklıyı. sana kötü muamaele etme halinden vaz geçirir. Hatta borcundan azaltma veya hepsini bağışlama haline çevirir.Eğer dünyada borçlu halden kurtarmassa buna karşılık sana bol sevap verir
6 ve 7 numara bir biri ile alakalı olduğu için beraber işlemekte fayda vardır,yine burada da ezelde olan bir yazgı varki sen bu yazgıya ne yaparsan yap birşey olmayacak ancak duanın ehemmiyeti burada da ortaya çıkıyor,şudur ki bir insan alacaklısı kapısına geldiği zaman ezilir bükülür bu onun için dünyanın en fena işidir,işte diyorki Abdulkadir Geylani hazretleri sen dua etmeye devam et şayet kaderinde bu borç yazgısı varsa ve değişmeyeceksede ALLAH TEALA sana öyle bir alacaklı nasip ederki evliya gibi bir adam olur ve seni mahcup etmez seni borcundan dolayı rencide etmez işte buda ALLAH TEALA nın duana icabetidir,ancak sen istiyordunki borcun gitsin borcun ödensin yada hiç borcun olmasın ama olacak olacakta sana sıkıntı vermeyecek dua etmeye devam et...
Şayet alacaklıyı yinede sana karşı sakin kılmazsa senin bu borcunu senden almazsa sen yinede dua etmeye devam et çünkü senin duan ve sabrının mükafatı olarak ahirette sana sevap olarak nimetler verecektir.
Kardeşim Abdulkadir Geylani hazretleri oğluna nasihat etmektedir,sizinde beyan ettiği gibi 3 kuruşa dinini satanlara değil bu hususda müsterih olunuz ve ayrıca o zamanın insanları yokluktan,darlıktan borçlanırlardı bizim gibi arabam olsun evim olsun içide dolu eşya olsun kaynana düğünde 10 burma istedi yapmazsak elaleme rezil oluruz borçları değil,yada tatil için banka kredisi aldım,yada kredi kartı şişti gibi rezalet borçları değil birde bu insanlar utanmadan '' Ya rabbi dünyalar kadar borcum var bana yardım et...'' diye dua etmeleri yokmu bizi bile çilden çıkarıyor...
3-Beş numaralı cumle için : Ben sağlıklı ibadet için sağlık dilemişsem ve bu bana verilmemişse ve bunun karşılığı ahirete kalmışsa bence sevabının beş kuruş değeri yoktur. Çünkü ibadet bu dünyada lazım ben hastalıktan dolayı ibadetin hazzını alamıyosam ahirette bişey gelemsede olur.
5/Eğer Allah senin için fakirlik ve hastalık dilemişse sende Allaha bundan kurtulmak için yalvarırsan o zaman Allah sana razı ve memnun olacağın bir hal verir.
Kardeşim senin aklındaki islam çok farklı islamın aslı ise dahada farklı mesela sen beden sağlığı olan bir insanın sakat olandan daha iyi ibadet ettiğini düşünüyorsun işte burada yanılıyorsun çünkü ibadet kalb ile yapılır beden ise ibadetin aracıdır şayet senin yaklaşımın doğru olsa idi sakat doğan veya sonradan sakat olanlar ibadeti bırakmak zorunda kalırlardı halbuki ibadet sakatlık dinlemiyor kafan sakat olmadığı kalbin küfür ile dolmadığı müddetçe ibadet etmeye mecbursun bu senin kulluk görevin ancak başına bir musibet gelmişse ve senin ibadetini sağlam halinde yapmaya müsaade etmiyorsa sakatlığının tesiri nasılsa ona göre ibadet etmen gereklidir,sana verilen musibet için ALLAH TEALA ''Ben kulumun canından,malından,evlatlarından eksiltirim,onu imtihan ederim şayet buna sabrederse ne mutlu ona ahirette cennet vaad ediyorum...'' diye buyuruyor,sen ise istemiyorum senin 3 kuruşluk sevabını beni dünyada sakat bıraktın diye ALLAH TEALA ya isyan ediyorsun ,halbuki sana sorsalar cennetmi cehennemmi? diye elbette cennet dersin peki kardeşim cennete gitmenin bir bedeli yokmu sanıyorsun,elbette sakat kalacaksın ki elbette musibetlere sabredeceksinki cenneti hak edesin,bu yazdığınız cümlede 3 kuruşluk sevap sözünüzden dolayı sizi TEVBE ye davet ediyorum...
Ve Abdulkadiri Geylani hazretlerinin sözünün manası ise ALLAH TEALA sana sakatlık yada fakirlik vermişse sen bundan kurtulmak için dua etmiş isen ancak yagın değişmedi de sen hala sakat ve fakir isende korkma senin bu halinden dolayı sana bir sıkıntı yoktur çünkü ALLAH TEALA kuluna taşıyamayacağı yükü yüklemez sana öyle bir hal verirki sen sakat ve fakir olmakla övünürsün...
Bu yazının geneli hakkında konuşursak kusura bakmayın ama ben bundan anladığım şudur. Dua hiç bir işe yaramaz . zaten sana yazılı ise geliyo. hiç boşa geceler boyu ibadet edip dua etmeye gerek yok nasılsa ezelde yazılmış sana. Ne yorulucan ki ?
Vel hasıl kelam. Gavs-ı azam Abdulkadir geylani böle bi hata yapmış olamaz. Herhalde bu işte tercüme hatası vardır diye düşünüyorum. siz ne dersiniz
Siz ne dersiniz diye sordunuz bizde cevap verdik,siz yanılıyorsunuz...
Abdulkadir Geylani hazretleri dua etmeyin demiyor akise dua et evladım duadan düşme diyor,
Siz diyorsunuzki duanın bir işe yaradığı yoktur o zaman,
Abdulkadir Geylani hazretleri diyorki,senin başına gelen yazgıyı dua tersine döndürmesede duanın hürmetine bu musibetler gözünde ve gönlünde hafifletilir eğer bu dünyada bir değer bulazsada ahirette kesin olarak mükafatı vardır...
Kıymetli kardeşim umarım faydamız dokunmuştur,yazıda ne matbaa nede çeviri hatası yoktur hata varsa sadece anlayış hatasıdır,rabbini tanıyan bilen kul asla böyle vesveseler ile kalbini meşgul ettirmez...
Baki selamlar ve dualarımızla...