Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kabir Hayatı (1 Kullanıcı)

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
Kabir Hayatı




Kabir hayatı âhiret hayatının ilk durağıdır. Dünyadan başlayıp kabre, haşre ve ebede kadar uzanıp giden beşer yolculuğunun ilk istasyonudur.

Kabir istasyonundan sonra yolculuk da devam ediyor, hayat da! Hayat devam ediyor, çünkü ruh bâkîdir. Kabirde insan ceset bakımından ölmüştür, fakat rûhen hayy’dır, yani hayattadır, yani yaşıyor.

Kabir suâli haktır. Kabir azabı haktır. Kabir saadeti haktır. Kabirden sonra ruhun cesetle birlikte yeniden dirilişi haktır. Cenâb-ı Hak buyuruyor ki,

“İnsan diyor ki, ‘Öldüğüm zaman gerçekten diri olarak (kabrimden) çıkarılacak mıyım?’ İnsan düşünmez mi ki, daha önce o hiçbir şey olmadığı halde biz kendisini yaratmışızdır?”2

Kabirde azabı ruh çeker, saadeti de ruh görür. Fakat ceset hissesiz de kalmaz! Kabir hayatı açısından ceset ölmüştür, fakat rûha gelen darbelerin veya mutlulukların çok da uzağında değildir. Çünkü günahlarda ruhun irâde beyanı ve şer tercihi her ne kadar ön plânda idiyse de, cesedin fiilî rolü ve bizâtihî iştirâki göz ardı edilebilir mi?

Meselâ, koğuculuğu isteyen ve teşvik eden rûhî kuvveler ise de, bilfiil icrâ eden dil değil mi? Meselâ, hırsızlığa yönlendiren rûhî güçler ise de, hırsızlıktan fiilen beslenen ve faydalanan beden değil mi? Meselâ, içkiye sürükleyen rûhî temâyüller ise de, içkiyi tadan, haram eğlenceden beslenen ve keyif alan beden değil mi?

Bunun aksi sevap ve hayır noktasında da düşünülebilir. Hayra yönlendiren kalbin duyarlılığı ise de, hayır için çok çilelere katlanan bedenden başkası değildir.

Meselâ, namaz için camiye gitmeye yönlendirdiğimiz ayaklarımızın hakkından geçebilir miyiz? Bir ihtiyaç sahibinin elini tutmakta kullandığımız ellerimizin hakkını görmezden gelebilir miyiz? Haramlardan yana sevk etmediğimiz ve helâl dâirede terbiye ettiğimiz bedenimizin muhtelif organlarının mükâfâtı hak etmediğini söyleyebilir miyiz?

Hiç şüphesiz asıl cismânî lezzet de, cismânî azap da “ba’sü ba’de’l-mevtten” sonra, yani dirilişi müteâkip kurulacak mîzandan sonra, yani mahşerden sonra hayatın Cennet ve Cehennem şeklinde tecellîsi çerçevesinde görülecektir. Ve kabir hayatı genel itibariyle ruhânîdir. Fakat bir takım tecellîlerden cesedin de hissesini alacağı anlaşılmaktadır.
Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm şöyle buyurmuştur, “Kabir, âhiret konaklarından ilkidir. Eğer insan ondan kurtulursa, gerisi kolaydır! Şâyet kurtulamazsa, gerisi daha ağırdır.”3

Ebû Hüreyre (ra) anlatmıştır, Resûl-i Ekrem Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm şöyle buyurdu,

“Ölen kişi defnedildiği zaman ona siyah ve mavi gözlü iki melek gelir. Bunlardan birine Münker, öbürüne de Nekir denir.

“Melekler sorarlar, ‘Bu zât için ne demiştin?’

“Adam, ölmeden önce söylediğini aynen söyler, ‘O, Allah’ın kulu ve Resûlüdür. Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm’ın O’nun kulu ve Resûlü olduğuna şehâdet ederim.’

“Melekler, ‘Senin bunu söylediğini esasen biliyorduk!’ derler.

“Sonra onun kabri yetmiş metre kare olarak genişletilir, içi onun için aydınlatılır. Sonra ona, ‘İstirahat et!’ denir.

“O da öyle sevinir ki, ‘Âileme dönüp onlara haber vereyim mi?’ der.

“Melekler, ‘Gelin-güvey gibi uyu’ derler.

“Onları âilesinden en çok sevdiği kişi uyandırır! O kişi, Allah onu yatağından mahşerde kaldırıncaya kadar rahatça istirahat eder.

“Şâyet ölen münâfık ise, meleklerin sorusuna, ‘İnsanların ona Peygamber dediklerini işitirdim! Ve ben de aynı şeyi söylerdim! Fakat hakikat mıdır, bilemiyorum!’ der.

“Bunun üzerine melekler, ‘Senin böyle söylediğini esasen biliyorduk!’ derler.

“Sonra toprağa, ‘Onun üzerine eğil!’ denilir. Toprak onun üzerine eğilir. Yan kaburga kemikleri yerlerinden oynar. Ve Allah onu yatağından mahşerde kaldırıncaya kadar, böylece toprakta devamlı olarak azap içinde kalır.”

Yâ İlâhenâ, Rabbimiz sensin. Bizi kabir azabından, âhiret azabından ve Cehennem ateşinden muhafaza eyle. Âmîn.

 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
Kabir hayatı

Kabir hayatı

Kabir hayatı

İmtihan etmek için kulları cenab- Hak,
Yaratıp, bu dünyaya gönderdi ilk olarak.

Öldükten sonra ise, ta kıyamete kadar,
Onları, kabirlerde bulundurur bir miktar.

(Kabir hayatı) diye bir hayat var ki yarın,
İnanması lazımdır buna her müslümanın.

Hadiste buyuruldu: (Bir konaktır ki kabir,
Ahiret yolundaki konakların ilkidir.)

Buradan, kolaylıkla kurtulursa bir kişi,
Sonraki konaklardan, kolay olur geçişi.

Kolay kurtulamazsa her kim eğer kabirde,
Daha çok zahmet çeker daha sonrakilerde.

Haktır kabir azabı, elbet yapılacaktır.
Hem ruha, hem bedene birlikte olacaktır.

Olur hem de bu azap, laf, söz taşıyanlara.
Ve helada, üstüne idrar sıçratanlara.

Hakiki azap olup, rüya gibi değildir.
Bir görüntü olmayıp, azabın kendisidir.

Geçici olsa bile dünya azabı gibi,
Ahiret azapları cinsindendir tabii.

Yani çok şiddetlidir ahiret azapları.
Hiç kalır buna göre dünya sıkıntıları.

Dünyaya bir kıvılcım gelse hem Cehennemden,
Dünyadaki her şeyi, yakar, yok eder hemen.

Bir gün Hasan-ı Basri buyurdu: (Bu kabirler,
Size, bu sonsuz yolda bir konak gibidirler.)

Ata-i Horasani buyurdu ki: (Bu kabir,
İnsanın, ölümünden sonraki ilk halidir.

Başka bir hayat ile hayattadır bu yerde.
Ya azap içindedir, yahut da nimetlerde.)

Şa’biye dediler ki: (Filanca etti vefat.)
Buyurdu ki: (Kabirde başladı ona hayat.

Şimdi o, ne dünyada, ne de ahirettedir.
İkisi arasında, kabir âlemindedir.)

Enes bin Malik dahi buyurdu ki: (Bu toprak,
Her gün, insanoğluna nida eder muhakkak.

Der ki: Ey Ademoğlu, bu gün günah işlersin.
Ve lakin yarın ölür ve içime girersin.

Bu gün, Rabbine karşı kalkışırsın isyana.
Lakin bunun hesabı, sorulur yarın sana.

Gülüp oynuyorsun da bu gün sen üzerimde,
Girip ağlayacaksın yarın benim içimde.

Helal haram demeden, yersin her bulduğunu.
Yarın, benim içimde kurtlar yer vücudunu.

Sen, bu gün üzerimde, neşe ve sevinçtesin.
Ama yarın içimde, pek çok üzüleceksin.

Bu gün, mal toplasan da, helal haram demeden,
Yarın, benim içimde sorarlar bunu senden.

Bu gün, büyüklenirsin hep benim üzerimde.
Lakin zelil olursun yarın benim içimde.

Bu gün, aydınlıklarda hep gezinip durursun.
Lakin yarın içimde, karanlıkta olursun.

Bu gün, sık sık gidersin, dost ve arkadaşına.
Yarın, benim içimde kalırsın tek başına.)​


HUZUR PINARI - İslamiyet, İslam Dini, Ehl-i Sünnet İtikadı, İlmihal, Kitaplar...
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
Kabir hayatı

İmtihan etmek için kulları cenab- Hak,
Yaratıp, bu dünyaya gönderdi ilk olarak.

Öldükten sonra ise, ta kıyamete kadar,
Onları, kabirlerde bulundurur bir miktar.

(Kabir hayatı) diye bir hayat var ki yarın,
İnanması lazımdır buna her müslümanın.

Hadiste buyuruldu: (Bir konaktır ki kabir,
Ahiret yolundaki konakların ilkidir.)

Buradan, kolaylıkla kurtulursa bir kişi,
Sonraki konaklardan, kolay olur geçişi.

Kolay kurtulamazsa her kim eğer kabirde,
Daha çok zahmet çeker daha sonrakilerde.

Haktır kabir azabı, elbet yapılacaktır.
Hem ruha, hem bedene birlikte olacaktır.

Olur hem de bu azap, laf, söz taşıyanlara.
Ve helada, üstüne idrar sıçratanlara.

Hakiki azap olup, rüya gibi değildir.
Bir görüntü olmayıp, azabın kendisidir.

Geçici olsa bile dünya azabı gibi,
Ahiret azapları cinsindendir tabii.

Yani çok şiddetlidir ahiret azapları.
Hiç kalır buna göre dünya sıkıntıları.

Dünyaya bir kıvılcım gelse hem Cehennemden,
Dünyadaki her şeyi, yakar, yok eder hemen.

Bir gün Hasan-ı Basri buyurdu: (Bu kabirler,
Size, bu sonsuz yolda bir konak gibidirler.)

Ata-i Horasani buyurdu ki: (Bu kabir,
İnsanın, ölümünden sonraki ilk halidir.

Başka bir hayat ile hayattadır bu yerde.
Ya azap içindedir, yahut da nimetlerde.)

Şa’biye dediler ki: (Filanca etti vefat.)
Buyurdu ki: (Kabirde başladı ona hayat.

Şimdi o, ne dünyada, ne de ahirettedir.
İkisi arasında, kabir âlemindedir.)

Enes bin Malik dahi buyurdu ki: (Bu toprak,
Her gün, insanoğluna nida eder muhakkak.

Der ki: Ey Ademoğlu, bu gün günah işlersin.
Ve lakin yarın ölür ve içime girersin.

Bu gün, Rabbine karşı kalkışırsın isyana.
Lakin bunun hesabı, sorulur yarın sana.

Gülüp oynuyorsun da bu gün sen üzerimde,
Girip ağlayacaksın yarın benim içimde.

Helal haram demeden, yersin her bulduğunu.
Yarın, benim içimde kurtlar yer vücudunu.

Sen, bu gün üzerimde, neşe ve sevinçtesin.
Ama yarın içimde, pek çok üzüleceksin.

Bu gün, mal toplasan da, helal haram demeden,
Yarın, benim içimde sorarlar bunu senden.

Bu gün, büyüklenirsin hep benim üzerimde.
Lakin zelil olursun yarın benim içimde.

Bu gün, aydınlıklarda hep gezinip durursun.
Lakin yarın içimde, karanlıkta olursun.

Bu gün, sık sık gidersin, dost ve arkadaşına.
Yarın, benim içimde kalırsın tek başına.)​


HUZUR PINARI - İslamiyet, İslam Dini, Ehl-i Sünnet İtikadı, İlmihal, Kitaplar...




Esselamun aleyküm ve rahmetullahi ve berekatüh.
Allah razı olsun kardeşim, katkınız için teşekkür ederim,
Allah’a emanet olun, Selam ve baki dua ile kalın.



gif078tw8jw5.gif

Kedi, Aslangiller familyasındandır. Ama 40 tane Kedi bir araya gelse, bir tane Aslan etmez.
 

emimur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Ara 2007
Mesajlar
157
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
48
Selamün aleyküm kardeşlerim ALLAH razı olsun sizlerden Mevlam cümlemizi kabir azabından cehennem ateşinden korusun inşallah.ALLAHım cümlemizi yolundan ayırmasın ona layık kul olabilmeyi cümlemize nasip eder inşallah.
 

Nevin_1982

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2006
Mesajlar
5,000
Tepki puanı
8
Puanları
38
Yaş
42
Konum
sakarya
SEVGİLİ KARDEŞİM SÖZÜM ONA BAZI ALİMLER NE DEMİŞ!!!!SELAMETLE ALLAH RAZI OLSUNB)

M. İslamoğlu'nun (Arif Çevikel = Sami Hocaoğlu) sitesindeki bir yazıda aynen şu ifadeler var:
Kabir Azabı Kabir azabı olduğuna inanmayan arkadaşım var. Kendisinin Kur'anı Kerim'i incelediğini ve kabirle ilgili bir bilgi bulamadığından inanmadığını söylüyor.Kesin delilleri nerede geçmektedir? 03/03/2007
CEVAP: Kabir azabı, İslam ekolleri arasında temel bir tefrika konusu olmuştur. Savunanlar da reddedenler de Kur'an'dan bazı ayetleri delil getirmişler, fakat bu deliller doğrudan kabir azabının varlığına ya da yokluğuna delalet etmediği için iki tarafın tezi de temelsiz kalmıştır. Kabir azabı ancak hadislerle temellendirilebilir. Hadisler ise akaide konu olmazlar. Dolayısıyla kabir azabı iman veya inkarın konusu değildir.
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
SEVGİLİ KARDEŞİM SÖZÜM ONA BAZI ALİMLER NE DEMİŞ!!!!SELAMETLE ALLAH RAZI OLSUNB)

M. İslamoğlu'nun (Arif Çevikel = Sami Hocaoğlu) sitesindeki bir yazıda aynen şu ifadeler var:
Kabir Azabı Kabir azabı olduğuna inanmayan arkadaşım var. Kendisinin Kur'anı Kerim'i incelediğini ve kabirle ilgili bir bilgi bulamadığından inanmadığını söylüyor.Kesin delilleri nerede geçmektedir? 03/03/2007
CEVAP: Kabir azabı, İslam ekolleri arasında temel bir tefrika konusu olmuştur. Savunanlar da reddedenler de Kur'an'dan bazı ayetleri delil getirmişler, fakat bu deliller doğrudan kabir azabının varlığına ya da yokluğuna delalet etmediği için iki tarafın tezi de temelsiz kalmıştır. Kabir azabı ancak hadislerle temellendirilebilir. Hadisler ise akaide konu olmazlar. Dolayısıyla kabir azabı iman veya inkarın konusu değildir.


Değerli Kardeşimiz;


Her insan ister ölerek toprağa gömülsün, ister boğularak denizin dibinde kalsın veya yırtıcı bir hayvan karnında bulunsun veya yanarak külü havaya karışsın, mutlaka kabir hayatı geçirecektir. İnsan öldükten sonra kabre konulunca, Münker ve Nekir adında iki melek, kendisine gelerek; "Rabbin kimdir? Peygamberin kimdir? Dinin nedir?" diye sorarlar. İman ve güzel amel sahipleri bu gibi sorulara doğru cevap verirler. Bu gibi ölülere cennet kapıları açılır ve Cennet kendilerine gösterilir. Kâfir veya münafık olanlar ise bu sorulara doğru cevap veremezler. Onlara da Cehennem kapıları açılır, oradaki azap kendilerine gösterilir. Müminler nimet içerisinde, sıkıntısız ve huzurlu yaşarken, kâfir ve münâfıklar ise kabirde azap göreceklerdir

Kabirde azap ve nimetin varlığını gösteren birtakım ayet ve hadisler vardır. Bir ayet-i kerimede; "Firavun ve adamları sabah-akşam ateşe atılırlar. Kıyametin kopacağı gün de denilir ki; Firavun hanedanını ateşin en şiddetlisine sokun" (el-Mümin, 40/46) buyurulur. Buna göre kıyamet kopmadan önce de yani kabirde de azap vardır. Peygamber efendimiz; "Allah, iman edenlere bu dünya hayatında ve ahirette, o sabit sözlerinde daima sebat ihsan eder" (İbrahim, 14/17) ayetinin kabir nimeti hakkında indiğini açıklamıştır (Buhârî, Tefsîr, sure: 14).


Kabir azabı, ruha ve cesede birlikte olmaktadır. Çünkü, küfrü ve günahları ruh ve beden birlikte yapmaktadır. Yalnız ruha azab yapılması, ilahi adalete uygun değildir. Beden kabirde çürüyüp yok olmakta görülüyor ise de, Allahü teâlânın ilminde vardır.

Resulullah (sav)'ın ahiret konusundaki söylediği sözlere harfiyyen inanır. Buna göre kabir azabı vardır. Ehl-i Sünnet'e göre kabir, müminler için cennet bahçesi, imansızlar için ise cehennem çukurlarından bir çukurdur.
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
Selamün aleyküm kardeşlerim ALLAH razı olsun sizlerden Mevlam cümlemizi kabir azabından cehennem ateşinden korusun inşallah.ALLAHım cümlemizi yolundan ayırmasın ona layık kul olabilmeyi cümlemize nasip eder inşallah.


ve aleyküm selam kardeşim
allah sizden de razı olsun
amin inşaallah kardeşim
allaha emanet olun
 

Huyela

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2006
Mesajlar
2,345
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
41
Konum
İstanbul
SEVGİLİ KARDEŞİM SÖZÜM ONA BAZI ALİMLER NE DEMİŞ!!!!SELAMETLE ALLAH RAZI OLSUNB)

M. İslamoğlu'nun (Arif Çevikel = Sami Hocaoğlu) sitesindeki bir yazıda aynen şu ifadeler var:
Kabir Azabı Kabir azabı olduğuna inanmayan arkadaşım var. Kendisinin Kur'anı Kerim'i incelediğini ve kabirle ilgili bir bilgi bulamadığından inanmadığını söylüyor.Kesin delilleri nerede geçmektedir? 03/03/2007
CEVAP: Kabir azabı, İslam ekolleri arasında temel bir tefrika konusu olmuştur. Savunanlar da reddedenler de Kur'an'dan bazı ayetleri delil getirmişler, fakat bu deliller doğrudan kabir azabının varlığına ya da yokluğuna delalet etmediği için iki tarafın tezi de temelsiz kalmıştır. Kabir azabı ancak hadislerle temellendirilebilir. Hadisler ise akaide konu olmazlar. Dolayısıyla kabir azabı iman veya inkarın konusu değildir.

Abla sinsiliğe bakarmısın. Sadece hadislerle temellendirilirmiş... Acaba öylemi...

Kabir azabı haktır


Sual: Kabir azabı gerçekten var mı?
CEVAP
Kabir azabının varlığını bildiren vesikalardan bazıları şöyledir:

İmam-ı a'zam hazretleri buyurdu ki:
Kur'an-ı kerimde (Onlar, sabah-akşam ateşe sokulurlar. Kıyametin kopacağı günde, "Firavun hanedanını azabın en çetinine sokun!" denilecek) buyuruldu. (Mümin 46)

Sabah-akşam görecekleri azap, Kıyametten öncedir. Âyetin devamında onların şiddetli azaba sokulacağı bildiriliyor. Birincisi kabir azabı, ikincisi ise Cehennem azabıdır. (El-Kavl-ül fasl)

İmam-ı Gazali hazretleri de, (Bu âyet-i kerime kabir azabını gösteriyor) buyurdu. (İhya)

Nuh suresinin, (Günahları yüzünden suda boğuldular, ardından da ateşe atıldılar) mealindeki 25. âyet-i kerimesinde geçen Feüdhılu kelimesindeki F harfi, hiç ara verilmediğini gösterir. Yani (Suda boğulduktan hemen sonra kabirdeki azaba maruz kaldılar) demektir. (El-Kavl-ül fasl)

Al-i imran suresinin, (Allah yolunda öldürülenleri [şehidleri] ölü sanmayın! Bilakis onlar diridir) mealindeki 169. âyet-i kerimesi de, kabir hayatını bildirmektedir. (El-Kavl-ül fasl)

İmam-ı Şarani hazretleri buyuruyor ki:
Taha suresinin 124. âyet-i kerimesindeki "Maişeten danken" kabir azabını bildiriyor. Çünkü hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Mümin kabrinde yemyeşil bir bahçe içindedir. Ayın ondördü gibi aydınlatılır. "Feinne lehü maişeten danken" âyeti, kâfirlerin kabirde görecekleri azabı bildirir. 99 tinnin kâfirleri kıyamete kadar kabrinde sokup azap eder.) [Tirmizi]

Tekasür suresinin 3. âyetindeki, bu övünmenizin kötü akıbetini "İleride bileceksiniz!" demek, "Ölürken" demektir. 4. âyetindeki "Yine ileride bileceksiniz" ise "Kabirde" demektir. (Celaleyn, Medarik, M.Tezkire-i Kurtubi)

Bekara suresinin, (Ölü iken sizi diriltti. Tekrar öldürecek ve tekrar diriltecek) mealindeki 28. âyetinde bildirilen, ikinci dirilme kabirde olacaktır. İmam-ı Nesefi de bu âyetin kabir azabı ve nimetine işaret ettiğini bildirmiştir. (Tefsiri Şeyhzade)

İmam-ı Nesefi hazretleri, Araf suresinin, (Orada yaşayıp, orada öleceksiniz, yine oradan dirilip çıkarılacaksınız) mealindeki 25. âyetindeki "Orada"dan maksat kabir hayatıdır. (Şeyhzade)

İmam-ı Nesefi buyurdu ki:
Casiye suresinin, (Allah sizi diriltir, sonra öldürür) mealindeki 26. âyetinde, diriltmenin kabirde olacağını bildiriyor. (Şeyhzade), Tevbe suresinin, (Onları iki defa azaba uğratacağız) mealindeki 101. âyetindeki azabın birisi kabir azabıdır. (Kadi Beydavi)
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
Ne kötü bir dünya bu; sevgisiz, acımasız
Yaşarken dolu dizgin, ölüvermek apansız
Sen, en güzel yerinde olsan bile yaşamın
Alırlar, götürürler bir yerlere zamansız
Bütün o sevdiklerin, dostların, yakınların
Koyup giderler seni oraya yapayalnız
Çalkalanır gidersin kapkara bir boşlukta
Ne sevinç, ne de keder; artık her şey anlamsız.
Hakkın yok üşümeye, ağlamaya, gülmeye
Unutma! Ölüsün sen, boş bir kalıpsın cansız
Her şey geride kaldı, ne sandın yalan dünya
Gördüğün gibi işte; bir ölüm var yalansız.;
Öleceğiz, müjdeler olsun, müjdeler olsun.
Ölümü de öldüren Rabbe, secdeler olsun.
Ölüm muhakkak
Ve ölüm mutlak
Tek kapısıdır ölümsüzlüğün.
"Yerin altında devam etmesidir bence ölüm,
Yerin üstünde görüp geçtiğimiz rü'yânın."
Bir gün çağrıyı duyar, insan ölür çaresiz;
Ölür kuşlar, ağaçlar, ölür sahil ve deniz.
Er geç kulağımızın dibinde çınlayacak
Ölümün soğuk sesi; biraz gelir misiniz?
Ölümse / Gel dese / Tak tak tak / Muhakkak!
"Hiç durmadan hayât öğütür devreden bu çark;
Ölmek sırayladır, sıralanmakta varsa fark!"
Yaprak nasıl düşerse akıp kaybolan suya
Ruh öyle yollanır uyanılmaz bir uykuya.
"Ölmek değildir ömrümüzün en fecî işi;
Müşkil budur ki ölmeden evvel ölür kişi."
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
"Sonsuz yaşamaya karar veren ölümden korkmaz."
"Şerefli bir ölüm, şerefsiz bir ömürden daha iyidir."
 

osman gazi

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
28 Ara 2008
Mesajlar
716
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
SEVGİLİ KARDEŞİM SÖZÜM ONA BAZI ALİMLER NE DEMİŞ!!!!SELAMETLE ALLAH RAZI OLSUNB)

M. İslamoğlu'nun (Arif Çevikel = Sami Hocaoğlu) sitesindeki bir yazıda aynen şu ifadeler var:
Kabir Azabı Kabir azabı olduğuna inanmayan arkadaşım var. Kendisinin Kur'anı Kerim'i incelediğini ve kabirle ilgili bir bilgi bulamadığından inanmadığını söylüyor.Kesin delilleri nerede geçmektedir? 03/03/2007
CEVAP: Kabir azabı, İslam ekolleri arasında temel bir tefrika konusu olmuştur. Savunanlar da reddedenler de Kur'an'dan bazı ayetleri delil getirmişler, fakat bu deliller doğrudan kabir azabının varlığına ya da yokluğuna delalet etmediği için iki tarafın tezi de temelsiz kalmıştır. Kabir azabı ancak hadislerle temellendirilebilir. Hadisler ise akaide konu olmazlar. Dolayısıyla kabir azabı iman veya inkarın konusu değildir.

m islamoğlu gibi cahillerin şerrinden ALLAHCC CÜMLE ÜMMETİ MUHAMMEDİ MUHAFAZA BUYURSUN...PAYLAŞIM İÇİN TEŞEKKÜRLER...
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38

Bu dünyanın adalet terazisi çökmüş
Dini para olan eli bos göçmüş
Göğsünde imanı taşıyan, uçurumun kenarından dönmüş
Kendini bulamayan karanlık kuyuya düşmüş


İnanmayanlar, kaptansız gemiler gibi birer birer batmış
Nefsi uğruna hem dünyasını hem ahiretini satmış
Vicdaninin sesini duymamak için kendinden kaçmış
Ölümden kaçarken; yasayan ölü olduğunun farkına varamamış


Gençliğine güvenen, ölümü kapısında bulmuş
Eyvah deyip başını taşlara vurmuş
Üç günlük dünya deyip Hesap vereceğini unutmuş
Hesap gününü bilen Allah deyip kurtulmuş

deleterx2.gif



gif078tw8jw5.gif


Düşmanlarım bana ne yapabilir ki ?
Ben cennetimi yüreğimde taşıyorum, nereye gitsem o benimle gelir.
Hapsedilmem halvet, sürgün edilmem hicret, öldürülmem şehadettir.
Değil mi ki, göğsümde Allah'ın Kitabı ve Rasulü'nün sünneti vardır!
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38
Fadâle İbnu Ubeyd (radıyalahu anh) anlatıyor: "Her ölenin ameline son verilir, ancak Allah yolunda ölen murâbıt müstesna. Çünkü onun ameli kıyamet gününe kadar artırılır. Ayrıca o, kabir azabına da uğratılmaz."

Tirmizî, Fedâilu'1-Cihad 2,(1621); Ebu Dâvud, Cihâd 16, (2500).
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt