Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Kabir azabının sebepleri nelerdir? Kabir azabı çekmeyecek olanlar kimlerdir? (1 Kullanıcı)

smyyes

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Eyl 2009
Mesajlar
3,791
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
30
Kabir azabının sebepleri nelerdir? Kabir azabı çekmeyecek olanlar kimlerdir?


Her günahın, her haramın Kabir azabına neden olacağını düşünerek terk etmek; her iyiliğin, her ibadetin de kabir nimetine vesile olacağını hesab ederek yerine getirmek gerekir. Bazı rivayetlerde kabir azabına neden olacağı ya da kabir nimetine vesile olacağı açıklanan ameller vardır. Ancak bunlar birer örnektir. İslamın bütün yasaklarının azaba, emirlerinin de nimete neden olacağını söyleyebilriz.

Azap, Allah’ı tanımayan veya emirlerine karşı gelenlere dünyada ve ahirette verilen ilahi cezadır. Azap “terk etmek, vazgeçmek, vazgeçirmek” gibi manalara gelen “azb” kökünden isim olup “işkence, eziyet ve elem” anlamında kullanılır. Kur’an’da türevleriyle birlikte 490 yerde geçen azap, genellikle ilahi emirlere karşı gelenlere verilen cezanın adı olarak kullanılır. Kur’an’da azap manasında geçen başka kelimeler de vardır. Bunlardan en çok tekrarlananlar “ nâr, cehennem, ricz, be’s ve ikab”dır. İlgili ayetlerin incelenmesinden anlaşıldığına göre ilahi azap dünyada, kabir hayatında ve ahirette olmak üzere üç safhada gerçekleşmektedir.1

Kabir azabına sebep olan amelleri hadisi şeriflerden öğrenmekteyiz. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz:
1- Kabir azabı nemime ve bevlden sakınmama sebebiyle olmaktadır.

Buhari ve Müslim, Abdullah b. Abbas (r. a)’ın şöyle söylediğini rivayet etmişlerdir: Rasulullah (a. s) iki kabrin yanından geçti ve şöyle buyurdu: “Bu kabirlerde yatanlar azap görmektedirler. Ama büyük bir şeyden dolayı azap görmüyorlar”. Rasulullah (as) daha sonra sözüne şöyle devam etti: “Evet bunlardan birisi, insanlar arasında söz taşırdı. Diğeri ise bevlinden (idrarını üzerine sıçratmaktan) sakınmazdı. 2
2- Ölen kişinin ardından ağıt yakılması halinde ölü kabirde bu ağıt sebebiyle azap görmektedir.

Ömer İbni Hattab (r. a) Rasulullah (a. s)’ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: “Ölü kabirde ağıt sebebiyle azap görür. ”3 Bu konudaki hadisler çoktur. Bu hadislerde ölünün üzerine yakılan ağıt sebebiyle azap göreceğine delalet vardır. Ancak bu durumda şu problem ortaya çıkmaktadır: Kişi başkasının yaptığı bir şeyle niye azap görür? Bu soruya verilen cevaplar farklı farklı olup Hz. Âişe bunu kabul etmemiş ve “kimse kimsenin günahını çekmez”4 ayetiyle delil getirerek başkasının ağıt yakması sebebiyle ölünün kabirde azap çekmeyeceğini söylemiştir. Ebu Hureyre de bu konuda Hz. Âişe ile aynı görüştedir.5 Bazı âlimler de bu hadisi te’vil etmişler ve “bu durum ağıt yakılmasını vasiyet etmiş ise öyledir. Vasiyet etmemişse azap görmez” demişlerdir.6

3- Kabir azabı ganimet mallarından gizlemek sebebiyledir.

Ömer İbni Hattab (r. a) şöyle dedi: “Hayber gazvesi günü idi. Nebi (s. a. v. )’in ashabından bir grup geldi ve “falanca şehittir. Falanca şehittir” dediler. Sonra bir adamın yanından geçtiler: “falanca kimse de şehittir” dediler. Nebi (s. a. v. ): “Hayır, ben onu ganimetten çaldığı bir hırka –veya aba- içinde cehennemde gördüm” buyurdu.7

Görüldüğü üzere kişi şehit olsa bile cehenneme gidebilmektedir. Bunun sebebi de her ne kadar şehitlik, kişinin birçok günahına kefaret olsa da ammenin malına hıyaneti ve kul haklarını ortadan kaldırmaz. Bu sebeple, Peygamber Efendimiz şehit olduğu haber verilen bir kişinin ganimetten çaldığı bir hırkadan dolayı cehennemde olduğunu bildirmiş, amme malına ihanetin ve kul hakkının affedilmeyeceğini ümmete öğretmiştir. 8

4- Kabir azabı borç sebebiyledir. Kişi ödemediği borçları ödeninceye kadar azap görür.
Bu konuda Ebû Hüreyre’den Rasulullah (s. a. v)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “Müminin borcu ödeninceye kadar ruhu borcuna takılıdır. ”9

Ölen kimsenin dünya ile alakası kesilir. Ancak bu hadisi şerif, bu ilginin bir konuda devam ettiğini bildirmektedir: Borç. Borçlu olarak ölen mü’minin ruhu kavuşacağı ikram ve iyiliklere borcu ödeninceye kadar ulaşamaz. Bir başka anlayışa göre, borçlu ölmüş mü’min hakkında, ilk iş olarak borcunun ödenip ödenmediğine bakılır. Her iki yoruma göre de borçlu ölen mü’min için borcu, bir çeşit ayak bağıdır, onu yerinden kıpırdatmaz. 10 Borç Beyhaki’nin belirttiğine göre kabir azabına sebep olan şeylerden birisidir. 11

5- Allah Teala’ya isyan olan her davranış da kabirde azaba sebeptir. Çünkü kabirdeki azabın Kâfir ve Münafıklarla, Allah’a asi olan mü’min kullara olacağı belirtilmektedir.12

6- Hadesten temizlenmeyi terk etmenin de kabirde azaba sebep olacağı söylenmiştir.


7- Yardım etme gücü ve imkânı varken mazluma yardım etmeyi terk etmek de kabir azabına sebep olan ameller arasında zikredilmiştir.

8- Allah’ın zikrinden yüz çevirmek de kabir azabına sebep olan davranışlardandır.
Cenab-ı Hak K. Kerim’de: “Benim kitabımdan yüz çeviren bilsin ki onun dar bir geçimi olur ve kıyamet günü de onu kör olarak haşrederiz”15 buyurarak Allah’ın zikrinden yüz çevirmenin kabir azabına sebep olacağını belirtmiştir. Ayette geçen dar geçimi Peygamberimiz bizzat kendisi kabir azabı olarak açıklamıştır. 16



Kabirde azaba sebep olan amellerin yanında bir takım ameller de vardır ki onlar da kişiyi kabirdeki azaptan muhafaza ederler. Bu amelleri şu şekilde sıralamak mümkündür:

1- Allah’a itaat edip onun emirlerine karşı gelmekten sakınmanın kabir azabından koruyacağı söylenmiştir.
Nitekim Cenab-ı Hak: “Kim inkâr ederse inkarı kendi aleyhine olur. Yararlı iş işleyen kimseler kendileri için rahat bir yer hazırlamış olurlar. Çünkü Allah inanıp yararlı iş işleyenlere lütfundan karşılık verecektir. Doğrusu o inkârcıları sevmez. ”18 Buyurmaktadır. Mücahid ayette geçen, “kendileri için rahat bir yerin” kabir olduğunu haber vermektedir. 19

2- Allah yolunda sınırda nöbet tutmak kabir azabından kişiyi koruyacağı umulan ameller arasındadır.
Selman (r. a) Rasulullah (s. a. v. )’i şöyle buyururken işittim demiştir: “Bir gün ve bir gece hudut nöbeti tutmak, gündüzü oruçlu gecesi ibadetli geçirilen bir aydan daha hayırlıdır. Şayet kişi bu nöbet esnasında vazife başında iken ölürse, yapmakta olduğu işin ecri ve sevabı kıyamete kadar devam eder, şehit olarak rızkı da devam eder ve kabirdeki sorgu meleklerinden güven içinde olur”20

Bir kimse askerlik görevi yaparken vazife başında ölürse, o şehit olarak Rabbine kavuşur. Şehidin amel defteri kapanmaz ve dünyada işlediği güzel ve hayırlı işlerin sevabı da kıyamete kadar devam eder. Şehit kabirde meleklerin sorgulamalarından ve kabir azabından muaf tutulur. Sağlıklı bir imana ve cihad ruhuna sahip olmak bunun yegâne şartıdır. 21

3- Allah yolunda şehit olmak da kabir azabından koruyan amellerdendir.
Cenab-ı Mevla “Allah yolunda öldürülenlere “ölüler” demeyiniz. Bilakis onlar diridirler. Lakin siz anlamazsınız”22 buyurmaktadır. Bir başka ayet bu konuda biraz daha bilgi vermektedir : “Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilakis onlar diridirler. Allah’ın lütuf ve kereminden kendilerine verdikleri ile sevinçli bir halde Rableri yanında bol bol nimetler içindedirler. ”23 Görüldüğü üzere şehitler bizim fark etmediğimiz bir hayatı yaşamakta ve Allah’ın nimetleriyle nimetlenmektedirler.

4- Mülk Suresini okumak da kişiyi kabir azabından koruyan amellerdendir.

Ebû Hüreyre (r. a)’den rivayet edildiğine göre Rasulullah (s. a. v. ) şöyle buyurdu: “Kur’an’da otuz ayetten ibaret bir sure bir adama şefaat etti. Neticede o kişi bağışlandı. O sure; تبارك الذى بيده الملك’tür. ” 24

Mülk suresi Kur’an’ın 67. suresi olup 30 ayetten ibarettir. Bu sure Mülk suresi diye anılır ve Kur’an’daki adı böyledir. Ancak ona Mânia, Münciye, Vakiye gibi isimler de verilmiştir. Bu surenin bir adama şefaat etmesi ve bu vesileyle onun mağfirete nail olup bağışlanması, onu sürekli okuması ve kadrini kıymetini bilmesi sebebiyledir. Bu şekilde davrananları Cenab-ı Hak kabir azabından koruyacak veya kıyamet gününde kendilerini bağışlayıp affedecektir. Hatta sureye “Mânia” ve “Münciye” adlarının verilmesinin sebebi, onun mana ve mahiyetini kavrayarak ve inanarak okuyanın kabir azabı görmesine engel olacağı ve kurtuluşuna da vesile teşkil edeceği içindir. 25

5- İshal hastalığından ölenin de kabir azabından korunacağı söylenmiştir.

Nesai, Abdullah b. Dinar (r. a)’ın şöyle söylediğini rivayet etmiştir; “Ben, Süleyman b Surad ve Halid b. Arfata birlikte oturuyorduk. Bu sırada bir adamın ishalden öldüğünü söylediler. Baktım, benimle beraber olan (adı geçen) iki kişi öldüğü bildirilen adamın cenazesinde bulunmayı arzu ediyorlar. Bunlardan birisi diğerine: Rasulullah (a. s): “Kim ishalden ölürse, kabrinde azap görmez” diye buyurmadı mı? diye sordu. Öteki de: “Evet öyle buyurdu” diye cevap verdi. 26

Ebu Hüreyre (r. a)’den rivayet edildiğine göre Rasulullah (s. a. v. ) ; “Siz kimleri şehit sayıyorsunuz? diye sordu. Sahabiler “Ya RasulAllah! Kim Allah yolunda öldürülürse o şehittir” dediler. Peygamber Efendimiz: “Öyleyse ümmetimin şehitleri oldukça azdır” buyurdu. Ashab: “O halde kimler şehittir Ya RasulAllah?” dediler. Rasulü Ekrem: “Allah yolunda öldürülen şehittir. Bulaşıcı hastalıktan ölen şehittir. İshalden ölen şehittir. Boğularak ölen şehittir” buyurdu.27

Görüldüğü üzere Peygamberimiz ishalden ölenleri de şehit saymıştır. Biz bunlara bilindiği üzere Hükmî Şehit diyoruz. Diğer hükmî şehitleri de ishalden ölene kıyas edersek onların da kabir azabından korunacağı ortaya çıkar.

6- Cuma gecesi ölmenin kabir fitnesinden korunmaya sebep olacağı umulmaktadır. 28

7- Hadesten temizlenmek kabir azabından korur. 29


8- Emri bil Ma’ruf Nehyi ani’l-Münker yapmak da kabir azabından koruyan amellerdendir.
Çünkü bunda insanlar için dinleri hususunda çok büyük faydalar vardır.

Hadisi şeriflerde kabirlerde olacak azap şekilleri hakkında da bilgiler verilmiştir. Kabirdeki azap gayba ait bilgilerden olduğu için akılla bilinemez ancak Allah ve Rasulü’nün bildirmesiyle bilinebilir. Orada karşılaşılan azap dünya şartlarında düşündüğümüz azabın tamamen dışındadır. Bizler varlığını kabul ederiz fakat nasıl olacağını bilemeyiz. Hz. Peygamberin haber verdiğiyle yetiniriz.




kaynak:
1- Yavuz, Yusuf Şevki, T. D. V. İslam Ansiklopedisi, c. 4, s. 302
2- Buhari, Vudu, 56; Müslim, Taharet, 34; Nesai, Cenaiz, 166; Diğer rivayetler için bkz. Beyhaki, Ebû Bekir Ahmed b. el-Hüseyin, “İsbatü Azabi’l-Kabr ve Suali’l-Melekeyn”, Mektebetü’t-Turas, Kahire trs s. 115
3- Buhari, Cenaiz, 34; Müslim, Cenaiz, 28; Beyhaki, a.g.e., s. 124.
4- İsra, 17/15.
5- es-Sanâni, Muhammed b. İsmail, Sübülü’s-Selam Şerhu Buluğu’l-Meram, c. 2, s. 183.
6- Beyhaki, a.g.e., s. 124; Diğer teviller için bkz. es-Sanani, Muhammed b. İsmail, “Sübülü’s-Selam Şerhu Buluğu’l –Meram min Cemi Edilleti’l-Ahkam” ,(I-IV), Daru’l –Marifet 6. baskı, Beyrut 2000, c. 2, s. 184; Abdulcebbar b. Ahmed, a.g.e., s. 732.
7- Müslim, İman, 182; ayrıca bkz. Buhari, Cihad, 190; Beyhaki, a.g.e., s. 125.
8- Nevevi, Riyazü’s-Salihin Peygamberimizden hayat ölçüleri (Terc. Ve Şerh M. Yaşar Kandemir ve Ark. ) c. 2, s. 163-164, İst. 1997.
9- Tirmizi, Cenaiz, 74; Ahmed b. Hanbel, c. 2, s. 508; ayrıca bkz. Beyhaki, a.g.e., s. 127.
10- Nevevi, Ebu Zekeiyya Muhyiddin b. Şeref, “Şerhu Sahihi Müslim”, baskı yeri yok. 1991. (Terc. Ve Şerh) c. 4, s. 585.
11- Beyhaki, a.g.e., s. 127.
12- Taftazani, Sa’duddin, Şerhu’l-Makasıd, c. 5, s. 113; en-Nesefi, Ebu’l-Muin, Tebsıratü’l-edille fi Usuli’d-din, c. 2, s. 763.
13- el-Hanbeli, Ebû’l-Ferec Zeynuddin Abdurrahman b. Ahmed, “Ehvalü’l-Kubur ve Ahvalü Ehliha ile’n-Nuşur”, Daru’l-Kitabi’l-Arabi, 3. Baskı, Beyrut 1995, s. 90.
14- el-Hanbeli, İbn Recep, a.g.e., s. 90.
15- Taha, 20/124.
16- Bkz. Beyhaki, a.g.e., s. 71.
17- Beyhaki, a.g.e., s. 130.
18- Rum, 30/44-45.
19- Beyhaki, a.g.e., s. 130.
20- Müslim, İmaret, 163; Ayrıca bkz. Fezailü’l-Cihad, 2; Nesai, Cihad, 39; İbn Mace, Cihad, 7.
21- Nevevi, , Riyazü’s-Salihin (Terc. Ve Şerh M. Yaşar Kandemir ve Ark. ) c. 6, s. 24, İst. 1997.
22 -Bakara, 2/154.
23- Ali İmran, 3/169-170.
24- Ebu Davud, Salat, 327; Tirmizi, Fezailü’l-Kur’an, 9; ayrıca bkz. İbn Mace, Edep, 52.
25- Nevevi, a.g.e., c. 5, s. 139.
26- Nesai, Cenaiz, 111; Tirmizi, Cenaiz, 65.
27- Müslim, İmare, 165, ayrıca bkz. İbn Mace, Cihad, 17.
28- Beyhaki, a.g.e., s. 141.
29- el-Hanbeli, İbn Recep, s. 90.
30- el-Hanbeli, İbn Recep, a.g.e., s. 90.
 
H

hado77

selamün aleyküm ve rahmetullahi ve berakatühü

efendimiz(SAS) evlerinizi kelam okuyarak şenlendirin ölü evine çevirmeyin der. kelamullah ayet ayet kabir azabı önündeki engeldir. ev ölü evi olunca kalp ölür yürüyen ölüye de uygulanan sıkıntı gaybi değil fiili kabir azabı olur. bu yüzden düşünce ufku açık tefekküre yatkın ruh olmayı talep edebiliriz. böylece ALLAH(cc) ÜN ayetleri tefekküri olarak kalbi tınılara o da bu evde ölü yok nidasıyla ALLAH(cc) ün azap bekçilerine bir sayha olarak çıkar.

kabir veya diğer azap halleri efendimiz(SAS) bildirmesi dışında da tefekküre açıktır. en açık halinin ona gösterilmesi namaz ibadetine olan bağlılığı ile açıklanır. yoksa azabı ve cenneti her kul bu dünyada taktir edebilmelidir. yoksa sorgunun anlamı kalmaz.

kabir azabı denen ayakta bevl idrar torbasında üreye o da iltihaplara ve evliler için her türlü hastalığın bulaşmasına yol açar azabın görünen halidir. cinsi ve hissi bir sürü problem olur. söz taşıyanın selam verecek arkadaşı olmaz ve bunun dünyevi görünümü beni kimse anlamıyor olur. yani bunlar dünyevi azaptır ve görünen haldir.

efendimiz(SAS) in bahsettiği azap kabirde olanı ise bu hususları kasıtlı olarak yapan güruhu kasteder. yani fiil olarak karşı taraf mazlumken yaptığın ameli ALLAH(cc) elini kolunu bağlayarak sana da yapacakın haberini verir. insanlar umumen en yakınlarını incittiklerinden bu azaba ses de çıkaramazlar ve ALLAH(cc) ten gelen azaba neden ses çıkarılamayacağı anlaşılır esasen kendimni ilah edenin kendine cezası olduğundan ses çıkarılmaz. asıl azap bu da değildir. ALLAH(cc) merhametiyle göstermediği azap bu değildir. asıl azap görüldüğü anda dünyevi inkara eden uhrevi olaerak da benden başka ilah yokken bana azap etmek kime düşmüş dder. işte efendimiz (SAS) in gördüğü ve göstermek istemediği insan tipi buydu.

suskunluk kabul edişlik rıza göstermek değil, o kişi iman ile kaim değilse. kibirin ene üst hali olarak bana ancak ben ceza veririmin açıklamasıdır. hal olarak en tehlikeli haldir ve bu hal şeytanın varlığı halidir.

efendimiz(SAS) in kapattığı kusur ALLAH(cc) ün rahmetiyle göstermediği hal denilebilir.

hayat içinde olur öyle şeyler denilen her hal kendi yaptığı olunca herkes kardeş olur. aynı pislik ben de olunca ben şefaatçıyım yani benden/bizden başaka ilah yok muhabbeti/geyiği munis gelene rıza gösteren kul gibi gözükür. o kişi namazı ile orucu ile kaim değilse zaten kabirdeki yılandır ve sokulur durursunuz. ses verin ki ölmediğinize kanaat getiren ALLAH(cc) yardım etsin.

kabir azabı kelam ekseni bozulmuş dünyanın nifak dolu yüzüdür ibret alan okur ve görür ALLAH(cc) masum ve muhafaza buyursun. yoksa gaybi değil vicahidir ve her kula açıktır. efendimiz(SAS) salat ve selam ki o türden insanlaraı tam manasıyla göstermedi onları yüzündeki hayasızlığı ALLAH(cc) giden KAHHAR(cc) zikriyle bizdeki her bozuk hal kadar gösterilmesine vesile oldu. kabir bu dünyadır mümmin cennetle müjdelenen 10 sahabinin 11. sidir ki o öldüğünde üzerine yergök ağlar da şefaatçi olur çıktığı dünya hesapsız rızka döner.

ALLAH(cc) bizlerden razı olsun.
 

Cileli54

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Ocak 2010
Mesajlar
329
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
69
Allah emeklerinizin karsiligini elbette verecektir,gönlümde amelinizin salih olduguna inaniyorum,güzellliklere sebep olmak ömrümüzün sonuna kadar terketmesin sizi,günde yasadiginizin cogu Yüce Rabb'imin Cennetine daha da yakin etsin,ebedi biraksin Orda sizi ve sevdiklerinizi de insALLAH
 

smyyes

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Eyl 2009
Mesajlar
3,791
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
30
selamün aleyküm ve rahmetullahi ve berakatühü

efendimiz(SAS) evlerinizi kelam okuyarak şenlendirin ölü evine çevirmeyin der. kelamullah ayet ayet kabir azabı önündeki engeldir. ev ölü evi olunca kalp ölür yürüyen ölüye de uygulanan sıkıntı gaybi değil fiili kabir azabı olur. bu yüzden düşünce ufku açık tefekküre yatkın ruh olmayı talep edebiliriz. böylece ALLAH(cc) ÜN ayetleri tefekküri olarak kalbi tınılara o da bu evde ölü yok nidasıyla ALLAH(cc) ün azap bekçilerine bir sayha olarak çıkar.

kabir veya diğer azap halleri efendimiz(SAS) bildirmesi dışında da tefekküre açıktır. en açık halinin ona gösterilmesi namaz ibadetine olan bağlılığı ile açıklanır. yoksa azabı ve cenneti her kul bu dünyada taktir edebilmelidir. yoksa sorgunun anlamı kalmaz.

kabir azabı denen ayakta bevl idrar torbasında üreye o da iltihaplara ve evliler için her türlü hastalığın bulaşmasına yol açar azabın görünen halidir. cinsi ve hissi bir sürü problem olur. söz taşıyanın selam verecek arkadaşı olmaz ve bunun dünyevi görünümü beni kimse anlamıyor olur. yani bunlar dünyevi azaptır ve görünen haldir.

efendimiz(SAS) in bahsettiği azap kabirde olanı ise bu hususları kasıtlı olarak yapan güruhu kasteder. yani fiil olarak karşı taraf mazlumken yaptığın ameli ALLAH(cc) elini kolunu bağlayarak sana da yapacakın haberini verir. insanlar umumen en yakınlarını incittiklerinden bu azaba ses de çıkaramazlar ve ALLAH(cc) ten gelen azaba neden ses çıkarılamayacağı anlaşılır esasen kendimni ilah edenin kendine cezası olduğundan ses çıkarılmaz. asıl azap bu da değildir. ALLAH(cc) merhametiyle göstermediği azap bu değildir. asıl azap görüldüğü anda dünyevi inkara eden uhrevi olaerak da benden başka ilah yokken bana azap etmek kime düşmüş dder. işte efendimiz (SAS) in gördüğü ve göstermek istemediği insan tipi buydu.

suskunluk kabul edişlik rıza göstermek değil, o kişi iman ile kaim değilse. kibirin ene üst hali olarak bana ancak ben ceza veririmin açıklamasıdır. hal olarak en tehlikeli haldir ve bu hal şeytanın varlığı halidir.

efendimiz(SAS) in kapattığı kusur ALLAH(cc) ün rahmetiyle göstermediği hal denilebilir.

hayat içinde olur öyle şeyler denilen her hal kendi yaptığı olunca herkes kardeş olur. aynı pislik ben de olunca ben şefaatçıyım yani benden/bizden başaka ilah yok muhabbeti/geyiği munis gelene rıza gösteren kul gibi gözükür. o kişi namazı ile orucu ile kaim değilse zaten kabirdeki yılandır ve sokulur durursunuz. ses verin ki ölmediğinize kanaat getiren ALLAH(cc) yardım etsin.

kabir azabı kelam ekseni bozulmuş dünyanın nifak dolu yüzüdür ibret alan okur ve görür ALLAH(cc) masum ve muhafaza buyursun. yoksa gaybi değil vicahidir ve her kula açıktır. efendimiz(SAS) salat ve selam ki o türden insanlaraı tam manasıyla göstermedi onları yüzündeki hayasızlığı ALLAH(cc) giden KAHHAR(cc) zikriyle bizdeki her bozuk hal kadar gösterilmesine vesile oldu. kabir bu dünyadır mümmin cennetle müjdelenen 10 sahabinin 11. sidir ki o öldüğünde üzerine yergök ağlar da şefaatçi olur çıktığı dünya hesapsız rızka döner.

ALLAH(cc) bizlerden razı olsun.
katkınızdan dolayı sağolun abi..
 

smyyes

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Eyl 2009
Mesajlar
3,791
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
30
Allah emeklerinizin karsiligini elbette verecektir,gönlümde amelinizin salih olduguna inaniyorum,güzellliklere sebep olmak ömrümüzün sonuna kadar terketmesin sizi,günde yasadiginizin cogu Yüce Rabb'imin Cennetine daha da yakin etsin,ebedi biraksin Orda sizi ve sevdiklerinizi de insALLAH

amin amin amin kardeşim.sağolun çok güzel dualar bunlar.cümlemiz için hayırlısıyla geçerli olsun inşallah.
Allah a emnaet olun
 

smyyes

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Eyl 2009
Mesajlar
3,791
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
30
Her günahın, her haramın Kabir azabına neden olacağını düşünerek terk etmek; her iyiliğin, her ibadetin de kabir nimetine vesile olacağını hesab ederek yerine getirmek gerekir. Bazı rivayetlerde kabir azabına neden olacağı ya da kabir nimetine vesile olacağı açıklanan ameller vardır. Ancak bunlar birer örnektir. İslamın bütün yasaklarının azaba, emirlerinin de nimete neden olacağını söyleyebilriz.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt