ibni_erkan
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 27 Şub 2007
- Mesajlar
- 56
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
On gün önce üzerinde neredeyse hiç durulmayan öyle bir ziyaret gerçekleşti ki, böylesine bir hadise en iyi ihtimalle ancak rüyamızda görebileceğimiz ya da gerçeküstü bir filmde rastlayabileceğimiz türdendi...
İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad'ın Suudi Arabistan'a yaptığı ilk resmi ziyaretten bahsediyorum...
Humeyni Devrimi'nden bu yana ilk kez bir İran lideri bir Suudi kralın konuğu oluyordu: Ortadoğu'da bir araya gelmesi kesinlikle mümkün görünmeyen iki ülkenin liderleri buraya özellikle dikkat edin "ABD'ye rağmen" kucaklaştılar!
İnanılır gibi değil, ama yüzde yüz gerçek...
Bir tarafta Washington'ın "şer güç" muamelesi yaptığı, nükleer çifte standart uygulayıp sürekli tepesine binmekle tehdit ettiği İran; diğer yanda ABD'nin "Ortadoğu'daki bir numaralı müttefiki" çok yakın zamanlara kadar neredeyse su içmek için bile Amerika'dan izin almak durumunda olan Suudi Arabistan!
Bush yönetiminin bütün engellemelerine rağmen gerçekleşti, bu tarihî görüşme...
İki ülke İslam dünyasını bölme planlarına karşı güç birliği yapacaklarını açıkladılar...
Ortadoğu'daki en büyük ezberlerden birini çöpe atan Suudi Arabistan-İran birlikteliğinin gerçekleşmesinde Ankara çok önemli bir rol oynadı...
Nasıl mı? Ahmedinecad'tan görüşme talebi geldiğinde Suudi yönetimi Türkiye'yi arayıp görüşmenin uygun olup olmayacağı hususunu Ankara'ya sordu ve olumlu cevabı aldıktan sonra randevu verdi: Bu anlattığım (tamamen gerçek bir haber) asla bir kamera şakası değil ya da gördüğüm bir rüyayı yazıyor değilim!
Geçen Ağustos'ta tarihte ilk kez bir Suudi kralının (hani şöyle maaile, Riyad'dan bütün mahalle) Türkiye'ye geldiğini unutmuş olamazsınız. Ziyareti ABD engellemeye çalışmış ancak başaramamıştı. Türkçesi, Suudi Kralı'na artık Sam Amca'nın efsunu işlemiyordu!
Tam bu noktada, kısa bir süre önce Mekke'de Suudi yönetiminin himayesinde gerçekleşen ve kısmi bir uzlaşma ile sonuçlanan Hamas-El Fetih Zirvesi'ni de hatırlayalım. Ankara Mekke Zirvesi'nde de başroldeydi. (Bu zirveyi de "sürrealist filmimize" dahil edebilirsiniz!)
Elbette, bitmedi: Önceki hafta sonu Kahire'de toplanan Arap Ligi'ne Türkiye Dışişleri Bakanı'nın ilk defa ve 'misafir' statüsünde kabul edilmiş olması da tarihî bir gelişme idi...
Arap Birliği, Ankara'nın çok önem vererek üzerinde çalıştığı "2010'da BM Güvenlik Konseyi'ne üyelik" hedefine destek vereceğini beyan etti. Artı, Arap Ligi'nin önde gelen iki ülkesi Mısır ve Suudi Arabistan'ın teklifi ile Türkiye-Arap Birliği ilişkilerinin artırılması için platform oluşturulması kararı alındı. Arap Birliği fonundan bu forum için kaynak ayrılacak. Söz konusu gelişmeler Mısır başta olmak üzere Arap dünyasındaki siyasi otoriteler tarafından "Uzun yıllardır birbirine uzak duran iki milletin yeniden buluşması" diye nitelendi!
Başka? İki hafta önce Türkiye'nin de aralarında bulunduğu 7 İslam ülkesinin dışişleri bakanları İslamabad'da bir araya gelerek Ortadoğu'daki sorunlara çözüm arayacak yeni bir girişimin temellerini attılar. Girişimin öncülüğünü Pakistan lideri Müşerref yapacak...
Son dönemdeki olağandışı gelişmeler Pakistan-İran-Türkiye ile Türkiye-İran-Suriye Hattı'nı doğurdu. İlk kez bir Suriye Cumhurbaşkanı'nın Türkiye'ye geldiğini hatırlayalım, Suriye-İran'ın karşılıklı ziyaretlerini de resme ekleyelim...
Final: Bütün bunlar 1 Mart Tezkeresi'nin reddedilmesi ile başlayan süreçte (ABD, Türkiye'yi kaybetti) gerçekleşti. Türkiye bölgesinde sözü dinlenen/hayli etkili/gerçek bir güç haline geldi. Devamında daha büyük ve hayırlı gelişmelere tanık olacağız
İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad'ın Suudi Arabistan'a yaptığı ilk resmi ziyaretten bahsediyorum...
Humeyni Devrimi'nden bu yana ilk kez bir İran lideri bir Suudi kralın konuğu oluyordu: Ortadoğu'da bir araya gelmesi kesinlikle mümkün görünmeyen iki ülkenin liderleri buraya özellikle dikkat edin "ABD'ye rağmen" kucaklaştılar!
İnanılır gibi değil, ama yüzde yüz gerçek...
Bir tarafta Washington'ın "şer güç" muamelesi yaptığı, nükleer çifte standart uygulayıp sürekli tepesine binmekle tehdit ettiği İran; diğer yanda ABD'nin "Ortadoğu'daki bir numaralı müttefiki" çok yakın zamanlara kadar neredeyse su içmek için bile Amerika'dan izin almak durumunda olan Suudi Arabistan!
Bush yönetiminin bütün engellemelerine rağmen gerçekleşti, bu tarihî görüşme...
İki ülke İslam dünyasını bölme planlarına karşı güç birliği yapacaklarını açıkladılar...
Ortadoğu'daki en büyük ezberlerden birini çöpe atan Suudi Arabistan-İran birlikteliğinin gerçekleşmesinde Ankara çok önemli bir rol oynadı...
Nasıl mı? Ahmedinecad'tan görüşme talebi geldiğinde Suudi yönetimi Türkiye'yi arayıp görüşmenin uygun olup olmayacağı hususunu Ankara'ya sordu ve olumlu cevabı aldıktan sonra randevu verdi: Bu anlattığım (tamamen gerçek bir haber) asla bir kamera şakası değil ya da gördüğüm bir rüyayı yazıyor değilim!
Geçen Ağustos'ta tarihte ilk kez bir Suudi kralının (hani şöyle maaile, Riyad'dan bütün mahalle) Türkiye'ye geldiğini unutmuş olamazsınız. Ziyareti ABD engellemeye çalışmış ancak başaramamıştı. Türkçesi, Suudi Kralı'na artık Sam Amca'nın efsunu işlemiyordu!
Tam bu noktada, kısa bir süre önce Mekke'de Suudi yönetiminin himayesinde gerçekleşen ve kısmi bir uzlaşma ile sonuçlanan Hamas-El Fetih Zirvesi'ni de hatırlayalım. Ankara Mekke Zirvesi'nde de başroldeydi. (Bu zirveyi de "sürrealist filmimize" dahil edebilirsiniz!)
Elbette, bitmedi: Önceki hafta sonu Kahire'de toplanan Arap Ligi'ne Türkiye Dışişleri Bakanı'nın ilk defa ve 'misafir' statüsünde kabul edilmiş olması da tarihî bir gelişme idi...
Arap Birliği, Ankara'nın çok önem vererek üzerinde çalıştığı "2010'da BM Güvenlik Konseyi'ne üyelik" hedefine destek vereceğini beyan etti. Artı, Arap Ligi'nin önde gelen iki ülkesi Mısır ve Suudi Arabistan'ın teklifi ile Türkiye-Arap Birliği ilişkilerinin artırılması için platform oluşturulması kararı alındı. Arap Birliği fonundan bu forum için kaynak ayrılacak. Söz konusu gelişmeler Mısır başta olmak üzere Arap dünyasındaki siyasi otoriteler tarafından "Uzun yıllardır birbirine uzak duran iki milletin yeniden buluşması" diye nitelendi!
Başka? İki hafta önce Türkiye'nin de aralarında bulunduğu 7 İslam ülkesinin dışişleri bakanları İslamabad'da bir araya gelerek Ortadoğu'daki sorunlara çözüm arayacak yeni bir girişimin temellerini attılar. Girişimin öncülüğünü Pakistan lideri Müşerref yapacak...
Son dönemdeki olağandışı gelişmeler Pakistan-İran-Türkiye ile Türkiye-İran-Suriye Hattı'nı doğurdu. İlk kez bir Suriye Cumhurbaşkanı'nın Türkiye'ye geldiğini hatırlayalım, Suriye-İran'ın karşılıklı ziyaretlerini de resme ekleyelim...
Final: Bütün bunlar 1 Mart Tezkeresi'nin reddedilmesi ile başlayan süreçte (ABD, Türkiye'yi kaybetti) gerçekleşti. Türkiye bölgesinde sözü dinlenen/hayli etkili/gerçek bir güç haline geldi. Devamında daha büyük ve hayırlı gelişmelere tanık olacağız