Yazının başlığına bakıp da hemencecik Ben kötü bir anne, kötü bir baba mıyım, şeklinde bir kaygıya kapılmayın Başlıkda amaçlanan bu değil! İyi ya da kötü bir ebeveyn şeklinde sizi test etmek gibi bir davranışa kalkışmak, sizi yargılamak anlamına gelir. Buna da hakkım yok
Kastım yalnızca davranışlarınızın çocukların dünyasına etkilerini açımlamak. Hatta böyle bir ahvalde Çocuklarınızı çok sevin! gibi bir emrivaki de yapmayacağım. Çünkü kim sevmez ciğerpareleri olan, miski amber kokan, gül yüzlü çocuklarını... Onlar geleceğimiz, umudlarımız, hayata tutamaklarımızdır. Onları sevmek bize güç verip dinamizm aşılar.
İyi bir anne ve baba olmak için neler yapılmalıdır, sorusunu cevaplamaya çalışırken dikkat çekmek istediğim yalnızca bazı gözden kaçan küçük ayrıntılardır. Bu ayrıntıların bazen hayati derecede önem taşıyıp çocuğun dünyasında yer etmesidir. Şayet bu küçük önerileri dikkate alırsanız yaşam kaynağınız olan çocuklarımızın dünyası kararmaz, onlar daha sağlıklı bir ortamda, daha güvenli yetişmiş olurlar. Dolayısıyla size yapacağımız öneriler, onlarla daha kolay bir iletişimin kapısını aralayacaktır. Dilerseniz şimdi bu önerilerden bazılarını aktaralım:
Yargılamayın: Anne babaların çocuklarından bazı beklentileri vardır. Bu beklentileri onlar davranışlarıyla ortaya koyarlar. Şayet istenilen şekilde davranmıyorlarsa, bir anda ölçüsüz şekilde onlara kızıp bağırmaya kalkışmayın. Onların hatalı davranışları karşısında yapacağınız ilk şey öfkenizi kontrol etmek, inisiyatifi elinizde tutmak ve ona göre davranmaktır. Aksi takdirde öfkenin verdiği olumsuzluktan dolayı aklınıza her geleni sayıp dökerseniz, aranızdaki iletişimi koparmış, ona hiç de hak etmediği bir olumsuzluğu yaşatmış olursunuz. Aranızdaki iletişim ciddi şekilde zedelendiği için, ona değer vermeyen bir ebeveyn rolünü de üstlenmiş olursunuz. Böyle bir koşutta çocuk kendini yalnız hissedecek ve size gönül kapısını kapatacaktır. Bu gerçekten çok tehlikeli bir gidişattır. O yüzden çocukla iletişimde ölçüyü asla kaçırmayın
Dinleyin: Çocuğunuzun dünyasıyla, çevresiyle yakından ilgilenin. Hata yaptığı takdirde kontrolsüz bir öfkeyle onu sorgulamak yerine, gereksiz tehditler yerine önce onu dinleyin, hatasının nedenlerini öğrenmeye çalışın. Yalnızca hatalı davranışlar sonrasında değil, yaşının kaç olduğuna bakmaksızın gününün nasıl geçtiğini, okulunda derslerin nasıl gittiğini, arkadaşlarının neler yaptığını ona sorun. Bu gibi konuları onun size severek ve isteyerek anlatmasına zemin hazırlayın ve dinlediğinizi gösterin. Özellikle de ihtiyaçlarını görmezden gelmeyin. Sorunlarının çözümünde iş birliğine gidin. Her zaman sorununu önce kendisinin çözmesine imkân tanıyın. Zorlandığı yerde direk devreye girip sorunu bir çırpıda halletmek yerine, onun halletmesi için destek verin. Ona güven telkin edin, problemlerini çözme konusunda onu yüreklendirin
Kıyaslamayın: Çocuklarınızı biteviye başkalarının çocuklarıyla kıyaslamayın. Falancanın oğluna, filancanın kızına bak!, Millette ne çocuklar var, Çocuk dediğin işte öyle olur gibi Böyle bir durum alış onun güvensizliğini tetikleyecek ve hem örnek verdiğiniz arkadaşlarına karşı olumsuz tavır almasını, hem de sizden uzaklaşmasına zemin teşkil edecektir. Ayrıca, onun çevresinde yalnızlaşmasına sebep olacaktır. Hayata bakışta insanların durum alışlarını hep kıyaslama konusunda da ona olumsuz bir alışkanlık kazandıracaktır. Bu da çok yanlış bir davranış biçimidir. Unutmayın ki her çocuğun davranış biçimi ve algı kapasitesi bir değildir
Tehdit etmeyin: Çocuklara bir şey söylerken, onlardan bir şey yapmalarını beklerken, ya da olumsuz davranışlar sonrasında Şayet bunu yapmazsan bedelini fazlasıyla ödersin, İşte o zaman dünyanın kaç bucak olduğunu görürsün, Şayet başaramazsan istediğin her şey hayal olacak, “Bundan sonra sana harçlık marçlık yok, televizyon, bilgisayar yok gibi Bir de şayet “yok” diyorsanız, bunun takipçisi olun. Aksi takdirde inandırıcılığınızı ve etkinizi yitirir, çocuğunuz tarafından dikkate dahi alınmazsınız.
Her başarısını ödüllendirmeyin: Çocuğunuz başarılı biriyse, derslerden yüksek notlar alıyorsa, her başarısından sonra onun sırtını sıvazlayıp hemen mükâfat verirseniz, onun kendi başarısını sanki sizin için başarmış gibi anlamsız bir duyguya kapılmasına zemin hazırlarsınız. Bu davranış onu olumsuz etkiler. Böyle bir süreçte sanki o masaya otururken sizin için oturmuş, sizin hatırınıza ders çalışmış, sizin için yüksek not almış olacaktır. Okulda zor bir dersten yüksek not aldığında yalnızca sırtını sıvazlayın. Başarısının sizin hayatınızdan çok, kendi hayatını anlamlaştıracağını onlara öğretin.
Taleplerini frenleyin: Çocukların her istediğini hemen almayın. İsteklerini dinleyin. Şayet taleplerini yerine getir(e)meyecekseniz, nedenini kısaca izah edin.
Güven dilini öne çıkarın: Çocukla konuşurken tehdit etmek, cezalandırmak gibi bir üslûp yerine “Ben sana güveniyorum. Bunu başaracağından kuşkum yok şeklinde ona güven ve itimat telkin eden bir dil kullanın. Böylece söylediğiniz şeyi başarma konusunda daha büyük bir azim ve gayret gösterecektir.
Ona karşı tutarlı olun: Sizler de anne babalar olarak davranışlarınızda hata yapabilirsiniz. Şayet davranışınız hatalıysa, yanlışınıza bahaneler bulmak, davranışına gerekçeler aramak yerine, hatalı olduğunuzu uygun bir dille itiraf etmekten çekinmeyin. Yani onlara karşı açık olun
Fedakârlık abidesi olmayın: Evin günlük rutin işlerine kız erkek çocuk ayrımı yapmadan onları da dâhil edin. Evladım sen çalış ben yaparım, sen dersine bak ben hazırlarım gibi davranışlara iltifat etmeyin. Onların işlerinize yardımcı olmasını sağlayın. Mutfağa yalnızca kız çocuklarını değil, erkek çocuklarını da sokun. Özellikle erkek çocuklarını yeme içme konusunda hazırcılığa alıştırmayın. Yoksa geleceğin despot bir aile reisini yetiştirmiş olursunuz. Yaptığınız fedakârlıklar ise çocukların umurunda dahi olmaz.
Örnek olun: Davranışlarınızda tutarlı olduğunuz gibi aynı zamanda örnek olun. Onların yanında oturup kalkmanıza, yeme içmenize dikkat edin. İbadetlerinizi yaparken, namazlarınızı kılarken Çocuğum haydi sen de kıl! demek yerine, Haydi namazlarımızı birlikte kılalım! şeklinde birlikte ibadet yapmanın lezzetini onlara tattırın. İbadetleri sizin hatırınız için değil, Allahın emri olduğu için yapması gerektiğini onlara telkin edin, öğretin
Sözün özü, iyi bir anne baba olmak kolay olmadığı gibi, iyi birer çocuk olmak da kolay değildir. Muhatabınızın bir insan olduğunu, yaptığınız her şeyi sizi sevdiği için taklit edeceğini ve yalnızca üzüm üzüme baka baka değil, çocukların da annelerine ve babalarına baka baka ağarıp, kararacağını hiç unutmayın
Fahri Gün /MİLLİ GAZETE
Kastım yalnızca davranışlarınızın çocukların dünyasına etkilerini açımlamak. Hatta böyle bir ahvalde Çocuklarınızı çok sevin! gibi bir emrivaki de yapmayacağım. Çünkü kim sevmez ciğerpareleri olan, miski amber kokan, gül yüzlü çocuklarını... Onlar geleceğimiz, umudlarımız, hayata tutamaklarımızdır. Onları sevmek bize güç verip dinamizm aşılar.
İyi bir anne ve baba olmak için neler yapılmalıdır, sorusunu cevaplamaya çalışırken dikkat çekmek istediğim yalnızca bazı gözden kaçan küçük ayrıntılardır. Bu ayrıntıların bazen hayati derecede önem taşıyıp çocuğun dünyasında yer etmesidir. Şayet bu küçük önerileri dikkate alırsanız yaşam kaynağınız olan çocuklarımızın dünyası kararmaz, onlar daha sağlıklı bir ortamda, daha güvenli yetişmiş olurlar. Dolayısıyla size yapacağımız öneriler, onlarla daha kolay bir iletişimin kapısını aralayacaktır. Dilerseniz şimdi bu önerilerden bazılarını aktaralım:
Yargılamayın: Anne babaların çocuklarından bazı beklentileri vardır. Bu beklentileri onlar davranışlarıyla ortaya koyarlar. Şayet istenilen şekilde davranmıyorlarsa, bir anda ölçüsüz şekilde onlara kızıp bağırmaya kalkışmayın. Onların hatalı davranışları karşısında yapacağınız ilk şey öfkenizi kontrol etmek, inisiyatifi elinizde tutmak ve ona göre davranmaktır. Aksi takdirde öfkenin verdiği olumsuzluktan dolayı aklınıza her geleni sayıp dökerseniz, aranızdaki iletişimi koparmış, ona hiç de hak etmediği bir olumsuzluğu yaşatmış olursunuz. Aranızdaki iletişim ciddi şekilde zedelendiği için, ona değer vermeyen bir ebeveyn rolünü de üstlenmiş olursunuz. Böyle bir koşutta çocuk kendini yalnız hissedecek ve size gönül kapısını kapatacaktır. Bu gerçekten çok tehlikeli bir gidişattır. O yüzden çocukla iletişimde ölçüyü asla kaçırmayın
Dinleyin: Çocuğunuzun dünyasıyla, çevresiyle yakından ilgilenin. Hata yaptığı takdirde kontrolsüz bir öfkeyle onu sorgulamak yerine, gereksiz tehditler yerine önce onu dinleyin, hatasının nedenlerini öğrenmeye çalışın. Yalnızca hatalı davranışlar sonrasında değil, yaşının kaç olduğuna bakmaksızın gününün nasıl geçtiğini, okulunda derslerin nasıl gittiğini, arkadaşlarının neler yaptığını ona sorun. Bu gibi konuları onun size severek ve isteyerek anlatmasına zemin hazırlayın ve dinlediğinizi gösterin. Özellikle de ihtiyaçlarını görmezden gelmeyin. Sorunlarının çözümünde iş birliğine gidin. Her zaman sorununu önce kendisinin çözmesine imkân tanıyın. Zorlandığı yerde direk devreye girip sorunu bir çırpıda halletmek yerine, onun halletmesi için destek verin. Ona güven telkin edin, problemlerini çözme konusunda onu yüreklendirin
Kıyaslamayın: Çocuklarınızı biteviye başkalarının çocuklarıyla kıyaslamayın. Falancanın oğluna, filancanın kızına bak!, Millette ne çocuklar var, Çocuk dediğin işte öyle olur gibi Böyle bir durum alış onun güvensizliğini tetikleyecek ve hem örnek verdiğiniz arkadaşlarına karşı olumsuz tavır almasını, hem de sizden uzaklaşmasına zemin teşkil edecektir. Ayrıca, onun çevresinde yalnızlaşmasına sebep olacaktır. Hayata bakışta insanların durum alışlarını hep kıyaslama konusunda da ona olumsuz bir alışkanlık kazandıracaktır. Bu da çok yanlış bir davranış biçimidir. Unutmayın ki her çocuğun davranış biçimi ve algı kapasitesi bir değildir
Tehdit etmeyin: Çocuklara bir şey söylerken, onlardan bir şey yapmalarını beklerken, ya da olumsuz davranışlar sonrasında Şayet bunu yapmazsan bedelini fazlasıyla ödersin, İşte o zaman dünyanın kaç bucak olduğunu görürsün, Şayet başaramazsan istediğin her şey hayal olacak, “Bundan sonra sana harçlık marçlık yok, televizyon, bilgisayar yok gibi Bir de şayet “yok” diyorsanız, bunun takipçisi olun. Aksi takdirde inandırıcılığınızı ve etkinizi yitirir, çocuğunuz tarafından dikkate dahi alınmazsınız.
Her başarısını ödüllendirmeyin: Çocuğunuz başarılı biriyse, derslerden yüksek notlar alıyorsa, her başarısından sonra onun sırtını sıvazlayıp hemen mükâfat verirseniz, onun kendi başarısını sanki sizin için başarmış gibi anlamsız bir duyguya kapılmasına zemin hazırlarsınız. Bu davranış onu olumsuz etkiler. Böyle bir süreçte sanki o masaya otururken sizin için oturmuş, sizin hatırınıza ders çalışmış, sizin için yüksek not almış olacaktır. Okulda zor bir dersten yüksek not aldığında yalnızca sırtını sıvazlayın. Başarısının sizin hayatınızdan çok, kendi hayatını anlamlaştıracağını onlara öğretin.
Taleplerini frenleyin: Çocukların her istediğini hemen almayın. İsteklerini dinleyin. Şayet taleplerini yerine getir(e)meyecekseniz, nedenini kısaca izah edin.
Güven dilini öne çıkarın: Çocukla konuşurken tehdit etmek, cezalandırmak gibi bir üslûp yerine “Ben sana güveniyorum. Bunu başaracağından kuşkum yok şeklinde ona güven ve itimat telkin eden bir dil kullanın. Böylece söylediğiniz şeyi başarma konusunda daha büyük bir azim ve gayret gösterecektir.
Ona karşı tutarlı olun: Sizler de anne babalar olarak davranışlarınızda hata yapabilirsiniz. Şayet davranışınız hatalıysa, yanlışınıza bahaneler bulmak, davranışına gerekçeler aramak yerine, hatalı olduğunuzu uygun bir dille itiraf etmekten çekinmeyin. Yani onlara karşı açık olun
Fedakârlık abidesi olmayın: Evin günlük rutin işlerine kız erkek çocuk ayrımı yapmadan onları da dâhil edin. Evladım sen çalış ben yaparım, sen dersine bak ben hazırlarım gibi davranışlara iltifat etmeyin. Onların işlerinize yardımcı olmasını sağlayın. Mutfağa yalnızca kız çocuklarını değil, erkek çocuklarını da sokun. Özellikle erkek çocuklarını yeme içme konusunda hazırcılığa alıştırmayın. Yoksa geleceğin despot bir aile reisini yetiştirmiş olursunuz. Yaptığınız fedakârlıklar ise çocukların umurunda dahi olmaz.
Örnek olun: Davranışlarınızda tutarlı olduğunuz gibi aynı zamanda örnek olun. Onların yanında oturup kalkmanıza, yeme içmenize dikkat edin. İbadetlerinizi yaparken, namazlarınızı kılarken Çocuğum haydi sen de kıl! demek yerine, Haydi namazlarımızı birlikte kılalım! şeklinde birlikte ibadet yapmanın lezzetini onlara tattırın. İbadetleri sizin hatırınız için değil, Allahın emri olduğu için yapması gerektiğini onlara telkin edin, öğretin
Sözün özü, iyi bir anne baba olmak kolay olmadığı gibi, iyi birer çocuk olmak da kolay değildir. Muhatabınızın bir insan olduğunu, yaptığınız her şeyi sizi sevdiği için taklit edeceğini ve yalnızca üzüm üzüme baka baka değil, çocukların da annelerine ve babalarına baka baka ağarıp, kararacağını hiç unutmayın
Fahri Gün /MİLLİ GAZETE