Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Istiğfarin ehemmiyeti (1 Kullanıcı)

evşan

Eposta Onaylanmamış Üyeler
Katılım
25 Ocak 2010
Mesajlar
337
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
29
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:

• Her derdin devası vardır. Muhakkak günahların devası da istiğfardır.

• "Bütün âdemoğlu için iki sahife vardır. Sahifenin birine gündüz işlediği ameller yazılır. Diğerine de gece işlediği ameller yazılır. Sonra bu iki sahife dürülür. Eğer onlarda, -bir günah için de olsa- istiğfar varsa nur saçarlar. İstiğfar yoksa, karanlık ve simsiyah bir şekilde dürülürler."

• "Her gün, iki defa, yâni sabah ve akşam istiğfar getirmeyen kimse kendine zulmetmiştir."

• "Israrla beraber küçük günah kalmaz (büyük olur), istiğfarla da büyük günah kalmaz (af olunur)."

İstiğfar, üzüntülerden kurtulmak için bir çıkış yoludur.

Hz. Huzeyfe (r.a.) buyurdu ki: "Aileme karşı dilimde kötü sözler olurdu. Ben bunu Resûlullâh'a sordum. Bana, 'Ey Huzeyfe, istiğfarla aran nasıl? Ben Allah'a, günde yüz defa istiğfar ederim. Ümmetimin hayırlıları, iyilik yaptıkları zaman sevinirler, kötülük yaptıkları zaman da istiğfar ederler.' buyurdu."

İstiğfar; malı, hattâ evlâdı da çoğaltır buyurulmuştur.

Bir adam, Hasan-ı Basrî'ye (r.h.) gelip kıtlıktan şikâyet etti. 'Allah'a istiğfar et.' dedi. Başka birisi gelip fakirlikten şikâyet etti, başka biri, neslinin az olmasından, bir başkası da toprağının verimsizliğinden şikâyette bulundu. Bun-ların hepsine Allah'a istiğfar etmelerini emretti. Bunun üzerine Rabî' bin Sabîh, 'Sana adamlar geldi. Hepsi farklı şeylerden şikâyet ettiler ve senden yardım istediler. Sen de hepsine aynı şeyi söyledin.' deyince, Hasan-ı Basrî (r.h.) cevap olarak "Gelin dedim: Rabbinizin mağfiretini isteyin, çünkü O, mağfireti çok bir Gaffardır. Bol hayır ile üzerinize semâyı (yağmuru) salsın ve size mallar ve oğullarla imdat eylesin ve sizin için cennetler yapsın, sizin için ırmaklar yapsın."
mealindeki (Nuh sûresi, 10-12.) âyet-i kerîmeleri okudu.
 
H

hado77

selamün aleyküm ve rahmetullahi ve berakatühü

günah işlendiği anda bir değeri ifsad eder. bu değere ALLAH(cc) ten başkası muttali değilse tevbe ve istiğfar anlamlı ve kabule şayandır. ya ondan başkaları da bu günaha muttali ise ne olacak.efendimiz(SAS) in başta tevbe ve istiğfar ile ilgili durum açık günahlar için olmadığı gibi gizli günahlar içinde değildir. bu bakımdan nifak hali olan gizli günahın da işlenmemesi halinde olası haller sözkonusu olursa mağfiret istenir. yani gizli günah işlediğimden ALLAH(cc) ün başıma verdiği musibet denmez. hal günaha en uzak haldir açık veya gizli ama başta bir sıkıntı vardır.

ALLAH(cc) ün mağfireti denen halde ALLAH(cc) kudret eliyle yaptığı iş anlaşılır. yani kula azim bir karşılık vardır. günahkar(GİZLİ/AÇIK) kula değil ehil kula bir cevaptır.

günah işle istiğfar et değil. adam gibi dur istiğfar et denir bu açıdan mağfirete yani ALLAH(cc) günaha kapalı olduğum halde bu musibetten ne murat buyurmuşu öğren denir. en büyük belalar musibetler peygamber(AS) Lara geldi demek bu halde anlamlı. gelen musibet değil marifettir ve ALLAH(cc) ün eksiklikleri halinde bu kulları cehennemde nasıl ağırlayacağının hatırlatılmasıdır. yani peygamber(AS) lara gelen bela veya musibet değil marifet yani nübüvvet ve bu mağfiretin karşısında durana musibet yani cehennemi bir basamak anlatılır.
bu açıdan istiğfar günaha tevbeden farklı olarak vazife bilincidir ve açık gizli günaha bağlı değildir. devamlı yapılması çevredeki eksikliklerin temaşası olmalıdır. yoksa ebter bir durum ALLAH(cc) ün dilemesi değil karşı karşıya kalma halinde senin tepkin ne olacak ve ben bunu sana bela olarak yazmadım şükret manaları taşır.

her soruna istiğfar evvelinde salavatı gerektirir. bu şundan önemli sıkıntılı hallerde bana salavatı çoğaltaın diyen efendimiz(SAS) gelen musibetin nevini bilmektedir. rahatsızlık veren musibet peygamberlerin(AS) vazifeleri olan halleri çağrıştırır. istiğfar günaha yönelik değilse hal budur denilebilir. bu açıdan istiğfarla birlikte salavat da getirmek böyle bir halde kurtarıcı olur. yoksa tek başına bir yanlış halde tevbe edin demek aslen iseviliktir benimle birlikte gelen bir günahın işareti gibi durur ve babımın veya atalarımın günahını yüklenmişim gibi bir izlenim uyandırı.

yani musibet halinde allahumme salli ala seyyidina muhammedin ve ala ali seyyidina muhammed demek musibetin mensubu bulunduğun din bakımından karşılanması ve gelen kişinin konumlama yaparak mevkisini musibete karşı belirtmesi gerekir. ben müslümanlardanım demek hali salavatla bütünleşir. ve istiğfar artık ümmetin günahlarına af/tevbe/mağfiret kapısı olur.

ALLAH(cc) bizlerden razı olsun.
 

Kaim

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
11 Ocak 2010
Mesajlar
2,197
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Tövbe estağfurullah

Et Tevvab
 

smyyes

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Eyl 2009
Mesajlar
3,791
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
31
Allah razı olsun kardeşim.
istiğfarlarımız ,tevbelerimiz kabul olur inşallah.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt