Büyük velîlerden Sıbgatullah Arvâsî hazretleri, bir gün nasîhat isteyen bir gence;
- Yavrum! Kıyâmette işe yarayacak olan şey, İslâmiyetin gösterdiği yolda yürümektir, buyurdu.
Ve ekledi:
- Hâller, güzel rüyâlar ve kerâmetler, bu yolda iken olurlarsa, büyük nîmettirler. Amaa...
Delikanlı merak etti:
- Aması ne efendim?
- İslâmiyetten kıl kadar ayrılık varsa, bütün bunlar istidrâcdır.
- İstidrac ne hocam?
- İstidrac, Allahü teâlânın aldatmasıdır ki, o kimsenin felâketine sebep olur.
Şöyle devam etti:
- Evliyânın büyüklerinden Cüneyd-i Bağdâdî hazretlerini, öldükten sonra, rüyâda görüp;
- Nasılsın? diye sordular.
Cevap olarak;
- Güzel rüyâlarımın, kerametlerimin hiç faydası olmadı. Bir gece yarısı kıldığım “İki rekât namaz” imdâdıma yetişti, buyurdu.
Bir insanı kurtarmak
Bir gün de, birkaç sevdiğine;
- Cenâb-ı Hak lutfetti, bizi insan ve Müslüman olarak yarattı. Üstelik de ehl-i sünnet îtikadını nasîb etti, buyurdu.
Dinleyenler;
- Elhamdülillah, dediler.
- Bu, bir şanstır. Bir başkası bu şansa sâhip değilse, ona kızılır mı? Bilmiyor çünkü.
Sordular:
- Onlara ne yapabiliriz hocam?
- Bilmeyenlere anlatalım. Kitap verelim. Bir insanı kurtarmak, dünyâyı kurtarmak gibi sevaptır.
Eshab, çok edebliydi
Bir gün de sohbetinde;
- Eshâb-ı kirâm, Resûlullah’a karşı fevkalâde edebliydiler, buyurdu.
- Nasıl? dediler.
- Meselâ Resûlullahın huzurunda lüzumsuz konuşmaz, bir fikir beyan etmezlerdi. Hattâ bir gün Efendimiz; “Bugün, günlerden ne?” diye sordu da, bunu dahî söylemekten çekindiler.
Cemaat merak etti:
- Peki ne dediler hocam?
- Allah ve Resûlü daha iyi bilir, dediler.
- Yavrum! Kıyâmette işe yarayacak olan şey, İslâmiyetin gösterdiği yolda yürümektir, buyurdu.
Ve ekledi:
- Hâller, güzel rüyâlar ve kerâmetler, bu yolda iken olurlarsa, büyük nîmettirler. Amaa...
Delikanlı merak etti:
- Aması ne efendim?
- İslâmiyetten kıl kadar ayrılık varsa, bütün bunlar istidrâcdır.
- İstidrac ne hocam?
- İstidrac, Allahü teâlânın aldatmasıdır ki, o kimsenin felâketine sebep olur.
Şöyle devam etti:
- Evliyânın büyüklerinden Cüneyd-i Bağdâdî hazretlerini, öldükten sonra, rüyâda görüp;
- Nasılsın? diye sordular.
Cevap olarak;
- Güzel rüyâlarımın, kerametlerimin hiç faydası olmadı. Bir gece yarısı kıldığım “İki rekât namaz” imdâdıma yetişti, buyurdu.
Bir insanı kurtarmak
Bir gün de, birkaç sevdiğine;
- Cenâb-ı Hak lutfetti, bizi insan ve Müslüman olarak yarattı. Üstelik de ehl-i sünnet îtikadını nasîb etti, buyurdu.
Dinleyenler;
- Elhamdülillah, dediler.
- Bu, bir şanstır. Bir başkası bu şansa sâhip değilse, ona kızılır mı? Bilmiyor çünkü.
Sordular:
- Onlara ne yapabiliriz hocam?
- Bilmeyenlere anlatalım. Kitap verelim. Bir insanı kurtarmak, dünyâyı kurtarmak gibi sevaptır.
Eshab, çok edebliydi
Bir gün de sohbetinde;
- Eshâb-ı kirâm, Resûlullah’a karşı fevkalâde edebliydiler, buyurdu.
- Nasıl? dediler.
- Meselâ Resûlullahın huzurunda lüzumsuz konuşmaz, bir fikir beyan etmezlerdi. Hattâ bir gün Efendimiz; “Bugün, günlerden ne?” diye sordu da, bunu dahî söylemekten çekindiler.
Cemaat merak etti:
- Peki ne dediler hocam?
- Allah ve Resûlü daha iyi bilir, dediler.