İŞTE BUNLARDIR TAKVA SAHİPLERİ
Ezbere ,alışkanlık olarak,yürekten gelmeden yapılan ne olursa olsun hayretmez.İster ibadet olsun ister bir iyilik. İçinde gösteriş olan ,riya kokan her davranış her ilahi kitapta yada kitabı olmayan dinlerde de hoş görülmemiştir.Esas olarak insandan istenen insanın kendi öz benliğinden istemesi gereken , dürüst olmak,ikiyüzlülükten kaçınmak,bu dindendir diyerek keyfi anlamlar,bir başka deyişle ilahi yasalara tepeden bütünlük içinde değil de yerden ufki bakarak keyfi ya da sathi ya da tehlikeli derecede yanlış anlamlar yüklenen yanlış düşünce ve davranışlardan kaçınmak.Bu son cümle üzerinde özellikle çok düşünmeli insan.Yaşamımız anlamı olmayan ama anlam yüklenen öyle saçmalıklarla dolu ki…Hatta bu saçmalıklar bizi de ahlaki olarak öyle aşağılara iter ki.Ama biz yüksek ahlaklı olduğumuzu göklere yükseldiğimizi sanırız.Tanrının rahmeti bize olmayacak ta kime olacak duygusu gizli bir yerlerde durur.Kimseye itiraf etmeyiz.Ama bazen kafirleri kurtarıp Müslüman yapmaya çalışırız,Bazen oruç ayında sigara içenleri bir güzel döveriz.Bazen de daha sevap olsun diye zaten sıkışmış vaziyette namaz kılan insanların arasına dalar onları tam bir pestile çevirir nasıl namaz kılacaklarını şaşırtırız.Eğer hepsini yazmaya kalksak bilgisayar çöker.Tekrar edelim, bu dindendir diyerek keyfi anlamlar,bir başka deyişle ilahi yasalara tepeden bütünlük içinde değil de yerden ufki bakarak keyfi ya da sathi ya da tehlikeli derecede yanlış anlamlar yüklenen yanlış düşünce ve davranışlardan kaçınmak.
İnsan olmanın tek olmazsa olmazı var.Allah’a inanmak.Bu öyle bir duygu ki en basit bir davranış biçiminden en komplike anlaşılmaz çözümsüz olaylara kadar her şeye egemendir.Allah’a inanmamak var mı acaba.En üst düzeyde bilim insanları da olsak,en alt düzeyde cahil de olsak,bu koca evrene bakıp bu evren tesadüfen yaratılmış ta desek, kendi dünyamızla baş başa kaldığımızda başlarız sorular sormaya kendimize.Şov bitmiş gerçekler olağanüstülükler beynimize beynimize vurmaya başlamıştır.Yanıtlar yok olmuş ya da tıkanmıştır.Bulduğumuz yanıtlar kanıtlar olamamakta ,kimseyi kandıramamaktadır.Ama zamanlar içinde toplumu kandırmaya çalışmış ,akımlar oluşturmuş başarılı olamamışızdır.İnanç bazında olsun olmasın herkesin içinde bir yerlerde Allah vardır.Çünkü kendisini,doğanın görünen muhteşem yüzünü,öfkeli yüzünü,evrenin büyüklüğünü anlatan verileri izlediğinde ,bunları yaratan bir büyük güç olmalı diye düşünmek zorunda kalacaktır. Eğer bu
kişi biraz da aklını işleten biri ise bu gücün sınanamayacağını,öyle dünyadaki güçlere hiç te benzemediğini anlamakta gecikmeyecektir.Fakat pek çok yazar,bilim adamı,sanatçıda, matrix filminde olduğu gibi , insan olarak ben kullanılıyorum,beni kullanan da öyle abartı büyük değil sadece daha akıllı ,öyleyse savaşılabilir ,ben de akıllıyım düşüncesi Tanrıyı sınama noktasına getirecektir onları.Daha sonra gizli bir yerlerinde o büyük gücü hep algıladıkları halde itiraf etmeye gururları engel olacak ,söylemleri devam edecektir. Bunları yazma amacımız ne ateistlerle tartışmak,ne de matrix filminin eleştirisi değildir.Söylemek istediğimiz Allah inkar edilse de inkar edenlerin dahil,her insanın aklına yüreğine hakimdir.Vardır,birdir,biz ise onun kulları olmanın savaşını vermeliyiz.
Buraya gelmişken bir noktaya da dikkat çekmeden olmaz. İnsanların hangi dinden ,hangi ad altında olurlarsa olsunlar, Allah’a inanıyorum elbette, bu da nasıl soru diyeceklerin sayısı her zaman, demiyeceklerden ezici şekilde çoğunluktadır.Bunda bir sorun yok.Ama isyancıların şu haklı sorusu da yabana atılır mı.Tamam kardeşim inanıyorsun da bu nasıl Allah’a inanmak.Sen her türlü pisliğe bulaşmışsın.Ya da büyük düşünür Nietzhe’yi Allah’ı öldürdüm diye bağırtan papazlarla sahtekar inanç sahiplerinin Allah’ı nasıl Allah ,diye soranların, haklı yönleri yok mu…Her insan inandığı Allah ile ne kadar iç içe, hiç kendisine soruyor mu ? Yoksa inandım işte kardeşim daha ne diyerek olayı kapatıyor mu.Bilgi çağı olan bu çağda ,bilgisayarın bir tuşuna basarak her bilgiye ulaşmak varken boşa zaman mı öldürülüyor.
Allah.O her yerde .Neden ? Çünkü her nesneyi yaratan o değil mi.Düşünceyi yaratan o değil mi ? Ve insan hep nesnelerle ve düşüncelerle iç içe yaşamıyor mu? O zaman her yerde Allah’ı görüyoruz biz.Acaba görüyor muyuz ?Sorun burada.Biz kandil ramazan mevlit gibi özel günler ve olaylar yaratmışız kendimize.Belki o günlerde görür gibi yapıyoruz.Öyle diyorum çünkü bu olaylar bile tebrikleşme basitliğine indirgenmiş.Namaz bile öyle değil mi.Namazı bakkala borç öder gibi kılmıyor muyuz.Oysa Allah’ı anmak için kılmamız gerekmiyor mu…
Farkına varmalıyız ki Allah tanımlanamayacak kadar büyük bir güç.Biz hiçbir şeye boyun eğmeyebiliriz ama yalnız Allah’a severek korkarak isteyerek boyun eğeceğiz.İstemesek bile boyun eğdirilmişizdir ama farkında değiliz…İhlas suresinin şu anlamını hiç düşünüp de ürperdiniz mi ? Allah’ın eşi benzeri dengi yoktur.Bildiğimiz değildir Allah.Eşsiz ve denksiz bir şey düşünün.Ve o gördüğümüz görmediğimiz her şeyi yarattı.Yok etme gücüne sahip.Öldürme diriltme yeniden yaratma devamlı yaratma gücüne sahip,Anlatılmayacak kadar güçlü ama insanları insan düşüncesine göre hemen yok edebilecekken,o Tanrı olduğu için yok etmiyor.İnsanları özgür iradeleriyle baş başa bırakıyor.Onları Tanrısal özgürlüğe doğru koşturuyor.Yarış bu.Gerçek özgürlüğe kim koşacak kim oturup kalacak,tembellik yapacak.Ama önce nereye koştuğunu bilecek düzeye gelmeli insan.Allah yaranmacılığından,peygamberi Allah’a ortak etmekten, kendine evliyavari teselliler yaratmaktan kendini kurtarmalı.Gerçek bir yönelişle Allah’a yönelmeli.Bu öyle bir günde olmaz elbette.Çaba ister,çile ister,özveri ister,yaşarken ölmek ister…
Allah’a varmanın çok yolu var.Allah insanları kısıtlamamış yollarında.Sahte yol rehberleri yollar gösterirler.Namaz kıl cenneti alayı bulursun.Tamam mümin bu dar alandan çıkamaz artık.Namaz kurtarıcıdır.Ya da oruç.Yada kandil.Hayır hayır,o kadar basit değil ,emeksiz olmaz …Allah elbet bağışlayıcı affedici ama tembelleri değil , çaba gösterip çile çekenleri.Öyle olmasaydı fecr suresinde kulları arasına girmemizi ister miydi…Sonuçta Allah’ın merhameti tembeli de kapsar ama huzura boynu bükük çıkmak niye…
Bu yüzden unutma yetimizi Allah’ı unutma yolunda bol bol kullanırız.İşimize gelir.Sorumluluklarımızdan kaçmamızı sağlar.Bir düşünün bir günde Allah yüreğimizi titretircesine kaç kez aklımıza gelir.Ya ayda yılda kaç kez.Acı bir gerçekle karşılaşırız.Allah’la alay ediyoruz.Hal ve davranışlarımızla sanki şöyle diyoruz.Allah’ım sana tüm kalbimizle inanıyoruz ama senin dediklerini de yapmıyoruz.Şeytanın dediklerini senin dediklerinden daha çok seviyoruz.Senin yolundan çok şeytanın yolunda yürüyoruz.Ama herkese senin yolunda yürüdüğümüzü söylüyoruz.Bazen o kadar ileri gidiyoruz ki,kendimiz bile yolunda yürüdüğümüze inanıyoruz tam da yolundan sapmışken.Bazen de geçim derdimize işimizin çokluğuna sığınıyoruz.Onlar da ibadettir dememiz bundan.Tamam da onların dışında öyle boş zamanlarımız ve bu boş zamanları eğlenerek harcadığımız oluyor ki dört rekat namazı bile kılmıyoruz gösterişten uzak bir odada.Ama maroken koltuklarda atılan kahkahalar kahvehanelerde atılan kahkahalara karışıyor.Kütüphaneler ise suskun ağlamaklı.
Her atılan adımda ,her işimizde davranışımızda,her yapılan ibadette ,riyasız olarak Allah’ı aramadıkça işimiz zor…İnsan olmanın olmazsa olmaz koşulu bu.İnkarı mümkün olmayan…
Melekler var.Melekler ki Allah’ın emrinden asla şaşmayan.Verdiği görevleri hakkıyla yapan.Aslında insanın kurani yanıdır melek.Niye melek olmuyoruz demeyeceğim ama niye melek yanımız yerine şeytani yanımızı hep ortaya sürmekten hoşlanırız.Güç ,şan şöhret,gurur kibir,para hırsı tatlı gelir de ,saçını okşamak bir çocuğun,okumak meali günde üç satır,günaydın demek asansörde rastladığımız birine,zor gelir.Melek yanımız niye daha çok ortaya çıkmaz.Çünkü melek yanda çıkarcılık yok.Çünkü melek yanda tam anlamıyla Allah’a yönelmek var.Evet melekler var .İnsansak onlara inanırız ,melek olamasak ta melek yanlarımızı geliştiririz.
Çünkü en sonunda ömrün bir bitiş noktası var.En sonunda başka bir dünya var.Ahret var.Orada hızlı görülen bir hesap var.Orada anında gösterilen bir yaşanmış ömrün melek ve şeytani olayları var.Orada mazeret ve inkar yok.Orada gerçek var,öz var,pişmanlıklar var,mutluluklar var.İnsan olmanın şartlarından biri daha bu :Ahret yaşamı var diyerek inanmak. Ama hiç unutmamalıdır ki oraya insanlardan geçerek varılır…Her gözüne baktığın insan oraya bir yoldur.O gözüne baktığımız insanların orada da gözlerine bakabilecek miyiz, yoksa başımız öne mi eğilecek…
Oysa bize eşi benzeri olmayan ve olmayacak olan kıyamete kadar tüm zamanlara söyleyecek sözleri olan kutsal bir kitap verilmiş ve uyun denilmişti.Muhkem ayetler bu kitabın anasıdır size yeter denilmişti.Ne kadar da anlaşılırdı muhkem ayetler.Merak bile etmedik.Kuran darıldı bize beni bir kenara atıp keyfinizin her istediğini yazan kitaplara mı inanıyorsunuz diye.Aldırmadık.Kamer suresinin 17,22,32,ve 40. ayetlerinde biz size bu Kur’an’ı kolaylaştırdık ama düşünen mi var diye 4 kere harfi harfine aynı şeyleri yazdı aldırmadık.Oysa insan olmanın olmazsa olmazlarını bakın oradan yazıyorum.Evet insan olmanın en önemli şartlarından biridir Kur’an’ın, özellikle anası olan muhkem ayetlerin manasını merak edip, bir meal alıp okumak.
İSMAİL UYSAL ÖZDEN ÖZGÜR
Ezbere ,alışkanlık olarak,yürekten gelmeden yapılan ne olursa olsun hayretmez.İster ibadet olsun ister bir iyilik. İçinde gösteriş olan ,riya kokan her davranış her ilahi kitapta yada kitabı olmayan dinlerde de hoş görülmemiştir.Esas olarak insandan istenen insanın kendi öz benliğinden istemesi gereken , dürüst olmak,ikiyüzlülükten kaçınmak,bu dindendir diyerek keyfi anlamlar,bir başka deyişle ilahi yasalara tepeden bütünlük içinde değil de yerden ufki bakarak keyfi ya da sathi ya da tehlikeli derecede yanlış anlamlar yüklenen yanlış düşünce ve davranışlardan kaçınmak.Bu son cümle üzerinde özellikle çok düşünmeli insan.Yaşamımız anlamı olmayan ama anlam yüklenen öyle saçmalıklarla dolu ki…Hatta bu saçmalıklar bizi de ahlaki olarak öyle aşağılara iter ki.Ama biz yüksek ahlaklı olduğumuzu göklere yükseldiğimizi sanırız.Tanrının rahmeti bize olmayacak ta kime olacak duygusu gizli bir yerlerde durur.Kimseye itiraf etmeyiz.Ama bazen kafirleri kurtarıp Müslüman yapmaya çalışırız,Bazen oruç ayında sigara içenleri bir güzel döveriz.Bazen de daha sevap olsun diye zaten sıkışmış vaziyette namaz kılan insanların arasına dalar onları tam bir pestile çevirir nasıl namaz kılacaklarını şaşırtırız.Eğer hepsini yazmaya kalksak bilgisayar çöker.Tekrar edelim, bu dindendir diyerek keyfi anlamlar,bir başka deyişle ilahi yasalara tepeden bütünlük içinde değil de yerden ufki bakarak keyfi ya da sathi ya da tehlikeli derecede yanlış anlamlar yüklenen yanlış düşünce ve davranışlardan kaçınmak.
İnsan olmanın tek olmazsa olmazı var.Allah’a inanmak.Bu öyle bir duygu ki en basit bir davranış biçiminden en komplike anlaşılmaz çözümsüz olaylara kadar her şeye egemendir.Allah’a inanmamak var mı acaba.En üst düzeyde bilim insanları da olsak,en alt düzeyde cahil de olsak,bu koca evrene bakıp bu evren tesadüfen yaratılmış ta desek, kendi dünyamızla baş başa kaldığımızda başlarız sorular sormaya kendimize.Şov bitmiş gerçekler olağanüstülükler beynimize beynimize vurmaya başlamıştır.Yanıtlar yok olmuş ya da tıkanmıştır.Bulduğumuz yanıtlar kanıtlar olamamakta ,kimseyi kandıramamaktadır.Ama zamanlar içinde toplumu kandırmaya çalışmış ,akımlar oluşturmuş başarılı olamamışızdır.İnanç bazında olsun olmasın herkesin içinde bir yerlerde Allah vardır.Çünkü kendisini,doğanın görünen muhteşem yüzünü,öfkeli yüzünü,evrenin büyüklüğünü anlatan verileri izlediğinde ,bunları yaratan bir büyük güç olmalı diye düşünmek zorunda kalacaktır. Eğer bu
kişi biraz da aklını işleten biri ise bu gücün sınanamayacağını,öyle dünyadaki güçlere hiç te benzemediğini anlamakta gecikmeyecektir.Fakat pek çok yazar,bilim adamı,sanatçıda, matrix filminde olduğu gibi , insan olarak ben kullanılıyorum,beni kullanan da öyle abartı büyük değil sadece daha akıllı ,öyleyse savaşılabilir ,ben de akıllıyım düşüncesi Tanrıyı sınama noktasına getirecektir onları.Daha sonra gizli bir yerlerinde o büyük gücü hep algıladıkları halde itiraf etmeye gururları engel olacak ,söylemleri devam edecektir. Bunları yazma amacımız ne ateistlerle tartışmak,ne de matrix filminin eleştirisi değildir.Söylemek istediğimiz Allah inkar edilse de inkar edenlerin dahil,her insanın aklına yüreğine hakimdir.Vardır,birdir,biz ise onun kulları olmanın savaşını vermeliyiz.
Buraya gelmişken bir noktaya da dikkat çekmeden olmaz. İnsanların hangi dinden ,hangi ad altında olurlarsa olsunlar, Allah’a inanıyorum elbette, bu da nasıl soru diyeceklerin sayısı her zaman, demiyeceklerden ezici şekilde çoğunluktadır.Bunda bir sorun yok.Ama isyancıların şu haklı sorusu da yabana atılır mı.Tamam kardeşim inanıyorsun da bu nasıl Allah’a inanmak.Sen her türlü pisliğe bulaşmışsın.Ya da büyük düşünür Nietzhe’yi Allah’ı öldürdüm diye bağırtan papazlarla sahtekar inanç sahiplerinin Allah’ı nasıl Allah ,diye soranların, haklı yönleri yok mu…Her insan inandığı Allah ile ne kadar iç içe, hiç kendisine soruyor mu ? Yoksa inandım işte kardeşim daha ne diyerek olayı kapatıyor mu.Bilgi çağı olan bu çağda ,bilgisayarın bir tuşuna basarak her bilgiye ulaşmak varken boşa zaman mı öldürülüyor.
Allah.O her yerde .Neden ? Çünkü her nesneyi yaratan o değil mi.Düşünceyi yaratan o değil mi ? Ve insan hep nesnelerle ve düşüncelerle iç içe yaşamıyor mu? O zaman her yerde Allah’ı görüyoruz biz.Acaba görüyor muyuz ?Sorun burada.Biz kandil ramazan mevlit gibi özel günler ve olaylar yaratmışız kendimize.Belki o günlerde görür gibi yapıyoruz.Öyle diyorum çünkü bu olaylar bile tebrikleşme basitliğine indirgenmiş.Namaz bile öyle değil mi.Namazı bakkala borç öder gibi kılmıyor muyuz.Oysa Allah’ı anmak için kılmamız gerekmiyor mu…
Farkına varmalıyız ki Allah tanımlanamayacak kadar büyük bir güç.Biz hiçbir şeye boyun eğmeyebiliriz ama yalnız Allah’a severek korkarak isteyerek boyun eğeceğiz.İstemesek bile boyun eğdirilmişizdir ama farkında değiliz…İhlas suresinin şu anlamını hiç düşünüp de ürperdiniz mi ? Allah’ın eşi benzeri dengi yoktur.Bildiğimiz değildir Allah.Eşsiz ve denksiz bir şey düşünün.Ve o gördüğümüz görmediğimiz her şeyi yarattı.Yok etme gücüne sahip.Öldürme diriltme yeniden yaratma devamlı yaratma gücüne sahip,Anlatılmayacak kadar güçlü ama insanları insan düşüncesine göre hemen yok edebilecekken,o Tanrı olduğu için yok etmiyor.İnsanları özgür iradeleriyle baş başa bırakıyor.Onları Tanrısal özgürlüğe doğru koşturuyor.Yarış bu.Gerçek özgürlüğe kim koşacak kim oturup kalacak,tembellik yapacak.Ama önce nereye koştuğunu bilecek düzeye gelmeli insan.Allah yaranmacılığından,peygamberi Allah’a ortak etmekten, kendine evliyavari teselliler yaratmaktan kendini kurtarmalı.Gerçek bir yönelişle Allah’a yönelmeli.Bu öyle bir günde olmaz elbette.Çaba ister,çile ister,özveri ister,yaşarken ölmek ister…
Allah’a varmanın çok yolu var.Allah insanları kısıtlamamış yollarında.Sahte yol rehberleri yollar gösterirler.Namaz kıl cenneti alayı bulursun.Tamam mümin bu dar alandan çıkamaz artık.Namaz kurtarıcıdır.Ya da oruç.Yada kandil.Hayır hayır,o kadar basit değil ,emeksiz olmaz …Allah elbet bağışlayıcı affedici ama tembelleri değil , çaba gösterip çile çekenleri.Öyle olmasaydı fecr suresinde kulları arasına girmemizi ister miydi…Sonuçta Allah’ın merhameti tembeli de kapsar ama huzura boynu bükük çıkmak niye…
Bu yüzden unutma yetimizi Allah’ı unutma yolunda bol bol kullanırız.İşimize gelir.Sorumluluklarımızdan kaçmamızı sağlar.Bir düşünün bir günde Allah yüreğimizi titretircesine kaç kez aklımıza gelir.Ya ayda yılda kaç kez.Acı bir gerçekle karşılaşırız.Allah’la alay ediyoruz.Hal ve davranışlarımızla sanki şöyle diyoruz.Allah’ım sana tüm kalbimizle inanıyoruz ama senin dediklerini de yapmıyoruz.Şeytanın dediklerini senin dediklerinden daha çok seviyoruz.Senin yolundan çok şeytanın yolunda yürüyoruz.Ama herkese senin yolunda yürüdüğümüzü söylüyoruz.Bazen o kadar ileri gidiyoruz ki,kendimiz bile yolunda yürüdüğümüze inanıyoruz tam da yolundan sapmışken.Bazen de geçim derdimize işimizin çokluğuna sığınıyoruz.Onlar da ibadettir dememiz bundan.Tamam da onların dışında öyle boş zamanlarımız ve bu boş zamanları eğlenerek harcadığımız oluyor ki dört rekat namazı bile kılmıyoruz gösterişten uzak bir odada.Ama maroken koltuklarda atılan kahkahalar kahvehanelerde atılan kahkahalara karışıyor.Kütüphaneler ise suskun ağlamaklı.
Her atılan adımda ,her işimizde davranışımızda,her yapılan ibadette ,riyasız olarak Allah’ı aramadıkça işimiz zor…İnsan olmanın olmazsa olmaz koşulu bu.İnkarı mümkün olmayan…
Melekler var.Melekler ki Allah’ın emrinden asla şaşmayan.Verdiği görevleri hakkıyla yapan.Aslında insanın kurani yanıdır melek.Niye melek olmuyoruz demeyeceğim ama niye melek yanımız yerine şeytani yanımızı hep ortaya sürmekten hoşlanırız.Güç ,şan şöhret,gurur kibir,para hırsı tatlı gelir de ,saçını okşamak bir çocuğun,okumak meali günde üç satır,günaydın demek asansörde rastladığımız birine,zor gelir.Melek yanımız niye daha çok ortaya çıkmaz.Çünkü melek yanda çıkarcılık yok.Çünkü melek yanda tam anlamıyla Allah’a yönelmek var.Evet melekler var .İnsansak onlara inanırız ,melek olamasak ta melek yanlarımızı geliştiririz.
Çünkü en sonunda ömrün bir bitiş noktası var.En sonunda başka bir dünya var.Ahret var.Orada hızlı görülen bir hesap var.Orada anında gösterilen bir yaşanmış ömrün melek ve şeytani olayları var.Orada mazeret ve inkar yok.Orada gerçek var,öz var,pişmanlıklar var,mutluluklar var.İnsan olmanın şartlarından biri daha bu :Ahret yaşamı var diyerek inanmak. Ama hiç unutmamalıdır ki oraya insanlardan geçerek varılır…Her gözüne baktığın insan oraya bir yoldur.O gözüne baktığımız insanların orada da gözlerine bakabilecek miyiz, yoksa başımız öne mi eğilecek…
Oysa bize eşi benzeri olmayan ve olmayacak olan kıyamete kadar tüm zamanlara söyleyecek sözleri olan kutsal bir kitap verilmiş ve uyun denilmişti.Muhkem ayetler bu kitabın anasıdır size yeter denilmişti.Ne kadar da anlaşılırdı muhkem ayetler.Merak bile etmedik.Kuran darıldı bize beni bir kenara atıp keyfinizin her istediğini yazan kitaplara mı inanıyorsunuz diye.Aldırmadık.Kamer suresinin 17,22,32,ve 40. ayetlerinde biz size bu Kur’an’ı kolaylaştırdık ama düşünen mi var diye 4 kere harfi harfine aynı şeyleri yazdı aldırmadık.Oysa insan olmanın olmazsa olmazlarını bakın oradan yazıyorum.Evet insan olmanın en önemli şartlarından biridir Kur’an’ın, özellikle anası olan muhkem ayetlerin manasını merak edip, bir meal alıp okumak.
İSMAİL UYSAL ÖZDEN ÖZGÜR