Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İŞte Bİzİm Bayram Anlayisimiz! (1 Kullanıcı)

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
Büyüklerden biri yatsı namazından sonra caminin avlusuna çıkıp herkese elini uzatarak:


- Bayramım mübarek olsun, diye tokalaşıyormuş. Kendisini ikaz etmişler:
- Efendi demişler, eski bayram geçti, yenisi de daha gelmedi, bekle de gelince bayramlaş!

Cevaba bakın.


- Hayır, der büyük zat. Benim bayramım bugün. Çünkü der, bugün ben günah işlemedim. Günaha maruz kalmadığım gün benim bayram günümdür!..
İşte size Müslüman'ın bayram anlayışı!.. Demek asıl bayram, günah işlemeden tamamladığımız günün bayramı. Bundan dolayıdır ki; bilhassa bayram günlerinde günaha maruz kalmamaya dikkat edilir. Çünkü günah işlenen gün, bayram olmaktan çıkar, matem gününe bile dönüşebilir.

- Bayram günü de günah işlenir mi demeyesiniz? Asıl günahlar maalesef bayram günü işlenir.

Hatta öyle günahlar vardır ki; sadece bayram günlerinde işlenir. Onlara "bayram günahları" adı verilir.


- Mesela, çoluk çocuğunuzu sevindirmezseniz, akraba ve komşuları ziyaret edip bayramlaşmazsanız, sahip olduğunuz imkândan ihtiyaç sahibi komşularınıza, dostlarınıza ulaştırmazsanız... Başka günah aramaya hiç gerek yoktur bayram günü. Bu ihmal ve ilgisizlikleriniz yeter de artar bile bayram günahları olarak size.

Halbuki bayramı ortak yapacaktık. Bilhassa akraba ve yakınlarımızla, dost ve komşularımızla yeniden bir daha kucaklaşacak, gönül alacak, kalp kazanacaktık bayram günü vesilesiyle. Hatta sahip olduğumuz imkândan sahip olmayanlara da ulaştıracak, hisselerini hemen gönderecektik. Mesela, komşumuza göndermeden yiyeceğimiz kurban eti bizim de boğazımızdan geçmeyecekti.

Tıpkı Efendimiz'in (sas) muhteşem komşuluk anlayışında olduğu gibi.
Hatırlayacaksınız bir bayram sabahı eve gelince Aişe validemize sorduğu ilk soru kurban etinin dağıtımı sorusu olur:


- Aişe, kurbanın etini dağıttınız mı? Cevap, kitaplık çapta muhteşem:

- Hem de öylesine dağıttık ki, bize bir buttan başka hiçbir şey kalmadı!
Bu dağıtıma sevinen Efendimiz'in cevabı da kitaplık çapta:

- Desene ey Aişe, bir buttan başka hepsi de bize kaldı!..

- Neden öyle?

Çünkü bizimle gidecek olan sadece dağıttıklarımızdır. Ne kadarını konu komşuya dağıtmışsak o kadarı aslında bize kalmış, amel defterimizde kayda geçmiştir. Dağıtmayıp kendimize harcadığımız da burada kalmış, amel defterimizde kayda geçmemiştir. Bundan dolayı Kurban Bayramı'nda et dağıtımı sırasında kulaklarda yankılanan söz hep bu olur.

-Desene ey Aişe, bir buttan başka hepsi de bize kaldı!

"İşte ne verirsen elinle, o gider seninle!" sözü de buradan kalmıştır.
İsterseniz çok tekrar edilmeye layık bir başka komşuluk örneği daha arz edeyim bu vesile ile.

Yine bir bayram sabahı erkenden hazırlanan kurban etini Efendimiz'in önüne koyup buyur, ederler. Tereddütle bakar, getirilen kurban etine. Sonra da bizlere örnek olacak tarihi sorusunu şöyle sorar:

- Komşularımızda şu anda et yemeye başladılar mı?

- Hayır, derler. Henüz onlara kurban eti ulaşmadı.

Erkenden önüne konulan toprak tabağı elinin tersiyle öteye iterken meşhur sözünü söylediği duyulur:

- Götürün bu eti, ne zaman komşularımızın bacasından dumanlar tüter de onların da kurban eti pişirip yemeye başladıkları anlaşılırsa işte o zaman getirin benim önüme!.. Komşusunun yemediğini yiyip giymediğini giyerek onlardan ayrı bayram yapanlardan olmak istemem!..
İslam, konu komşu ile bizi böylesine kucaklaştırır, dert ve sevinçte böylesine ortaklaştırır. Yazımızı bir başka muhteşem hadisle bağlayalım:
- Müslüman'ın derdiyle dertlenmeyen bizden değildir!
Böyle muhteşem değerler etrafında toplanacağımız nice bayramlar dileğimizle!


**** Önemli bir hatırlama daha: Arife günü sabah namazından itibaren başlamış bulunan teşrik tekbirlerini unutmayınız. Kadın- erkek herkesin alması vacip olan bu tekbirlere, sabah namazının selamından sonra: - "ALLAHü ekber, ALLAHü ekber. Lailahe illellahü vALLAHü ekber. ALLAHü ekber ve lillahil hamd" diyerek başlanır, bayramın dördüncü günü ikindi namazından sonraki tekbirle tamamlanmış olur.


AHMED SAHİN
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt