Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İsrail’in Son Umudu: Kılıçdaroğlu! (1 Kullanıcı)

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
50
Gandi Kemal İsrail televizyon kanalında Türkiye’nin başbakanını şikayet ediyor, programcının mutluluktan ağzı kulaklarına varıyor.

Gandi’ye Anayasa Mahkemesi’nden başka yeni bir şikayet kapısı daha açılmış, rastgelsin!..

Elbette Gandi’den mazlumlara sahip çıkmasını beklemiyorduk. Fakat Mavi Marmara olayında İsrail’in uluslararası karasularında 9 Türk vatandaşını şehit etmesine ilişkin söylediği sözlere bakar mısınız?

Kılıçdaroğlu’na kim akıl veriyorsa, onu ya gerçekten yerin dibine batırmak istiyor, ya da gerçekten İsrail sevgisinden ölüyor olması gerek.

Kılıçdaroğlu’nun yurt içinde söylediği hiç güven vermeyen beyanatları yine de değişim için bir umut içeriyordu. Bu gitgeller arasında yolunu bulacak, derin CHP’yi yıkacak diye çok küçük de olsa ümit besliyorduk.

Ama, Türkiye’nin ulusal onurunu bile ayaklar altına almaktan çekinmediği bu konuşmadan sonra, Kılıçdaroğlu’na diyecek söz kalmamıştır. “Yazıklar olsun”dan başka....


devami var
 

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
50
İki kere hayır”mış, hayır demeleri için de haklı nedenleri varmış...
Peki siz aylardır haklı nedenlerinin ne olduğunu anlayabildiniz mi?

Bu “hayır” çetesindekiler, bugüne kadar haklı olabilecek bir tek neden söyleyebildiler mi?

Tek söyledikleri, Ak Parti yargıyı ele geçirecekmiş. Sanki ilelebet Ak Parti iktidarda kalacakmış gibi. Tersinden okununca “biz hiç iktidara gelemeyeceğimizi biliyoruz” demek olan bu aptalca cümleyi nasıl sarfedebiliyorlar, anlaşılır gibi değil.

Ülke “bir karpuz gibi ikiye bölünmüş”, bundan sonra da böyle olacakmış.

Bakın siz konuşanlara...

Kılıçdaroğlu tek başına yetmediğini görünce Baykal’a sarılmak zorunda kaldı. Sanki CHP cumhuriyet tarihi boyunca ülkeyi ikiye bölmemiş gibi.

CHP’liler ayrı bir dünyada, halk ayrı bir dünyada yaşıyordu bu ülkede. Cumhuriyet tarihinin büyük bir bölümü, halkın CHP ile mücadelesinden ibarettir.

Sizin aydınlığınıza, demokratlığınıza, ilericiliğinize beş çekti bu halk.

“Halk” partisi olarak CHP’nin halktan öğreneceği çok şey var bu ülkede. Çok yavaş öğreniyorlar, bu kendilerinin sorunu, ama öğrenecekler.

Eskiye nazaran bugün Kılıçdaroğlu’nun dilinden duyduğumuz olumlu sözleri CHP ağzına yakıştıramıyoruz ama, olacak, hepsi devletin halk için olduğunu, kendilerinin halkın temsilcileri olduğunu öğrenecekler.

Bugüne kadar aptal yerine koydukları insanlardan yavaş yavaş özür bile dileyecekler.

Tabi bunlar iyimser bayram temennileri. Hiçbiri olmayacaksa, bu cumhuriyeti herkes ele geçirir de CHP sittin sene geri alamaz!..

elif çakir (star gazetesi)
 

snr35

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Kas 2009
Mesajlar
16
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Ben Mavi Marmara olayının gündemde olduğu günlerde Kılıçdaroğlu ve camiasının büyük mutlulukla izlediklerini ve hatta hahha şunların haline bakın diye gülüp alaya aldıklarından adım gibi eminim...Kılıçdaroğlunun hükümete ve anayasa değişikliğine olan tavırlarını ve gerekçelerini gereksiz ve önemsiz buluyorum bakın Kılıçdaroğlu daha CHP nin genel başkanlığında yoktu ve ben bu adam hakkında şunu demiştim "Bu adam bizim mahalleye muhtar olsa iyi çalışmalar yapar" demiştim... Ya bu adamdan olsa olsa mahalle muhtarı olur Türkiye yi yönetmek çocuk oyuncağımıdır yani... Bu ve bunlara benzer köstekler tarihimizde hep oldu isimleri azınlıktı bunların ve belli güçlerle desteklenip buralara kadar geldiler soyları sopları belli çok şükür korkum yok tek korkum elimizdekine şükretmesini bilmeyenlerin izlediği yollar bırakın bizim bir farkımız olsun biz azınlıklara uyup köstek değil destek olalım başımızdakinin elimizdekinin kıymetini bilelim herşeyin başı sabırdır her şey hemen olmaz ki böyle bir sistemin içinde mücadelemizden şüphemiz olmasın....
 

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
50
Ben Mavi Marmara olayının gündemde olduğu günlerde Kılıçdaroğlu ve camiasının büyük mutlulukla izlediklerini ve hatta hahha şunların haline bakın diye gülüp alaya aldıklarından adım gibi eminim...Kılıçdaroğlunun hükümete ve anayasa değişikliğine olan tavırlarını ve gerekçelerini gereksiz ve önemsiz buluyorum bakın Kılıçdaroğlu daha CHP nin genel başkanlığında yoktu ve ben bu adam hakkında şunu demiştim "Bu adam bizim mahalleye muhtar olsa iyi çalışmalar yapar" demiştim... Ya bu adamdan olsa olsa mahalle muhtarı olur Türkiye yi yönetmek çocuk oyuncağımıdır yani... Bu ve bunlara benzer köstekler tarihimizde hep oldu isimleri azınlıktı bunların ve belli güçlerle desteklenip buralara kadar geldiler soyları sopları belli çok şükür korkum yok tek korkum elimizdekine şükretmesini bilmeyenlerin izlediği yollar bırakın bizim bir farkımız olsun biz azınlıklara uyup köstek değil destek olalım başımızdakinin elimizdekinin kıymetini bilelim herşeyin başı sabırdır her şey hemen olmaz ki böyle bir sistemin içinde mücadelemizden şüphemiz olmasın....

konuya katkida bulundugunuz için tesekkurler kardesim
selametle
 

kalbiminurlandır

Eposta Onaylanmamış Üyeler
Katılım
7 Tem 2008
Mesajlar
4,040
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
elif çakır'a sonsuz teşekkürler. gurbette kardeşim emeğine sağlık.

bu burjuvalar da öğrenir elbet halka karışmayı :H
 

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
50
elif çakır'a sonsuz teşekkürler. gurbette kardeşim emeğine sağlık.

bu burjuvalar da öğrenir elbet halka karışmayı :H

tesekkurler degerli kardesim bende bu vesileyle degerli yazara ( elif çakir ) tesekkur ediyorum bu degerli yazisiyla hislerimize tercuman oldugu için...
referandum yapildi gördügümuz üzere millete hakaret (evet oyu verenlere) gecen secimlerde oldugu gibi yine CEHAPE tarafindan yapildi!
islah olurlar insaALLAH
selam ve baki dualarimla
 

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
50
CHP İzmir Milletvekili Arıtman referandum sonucunda çıkan yüzde 58 evet'i iki nedene bağladı.

Referandum sonuçlarına yönelik CHP içindeki değerlendirmeler sürerken milletvekillerinden de açıklamalar gelmeye başladı. CHP'nin yaptığı açıklamalarla çok tartışılan milletvekillerinden Arıtman, "Halkın kararına saygı duyacağız. Demek ki biz ‘hayır’ın gerekçelerini yeterince iyi anlatamadık. Sayın Başbakan daha iyi anlattı demek ki" derken ülkesi ve çocukları adına üzgün olduğunu söyledi.

Referandumdan çıkan evet sonucuna çok şaşırmadığını ifade eden Arıtman asıl bombayı ise bu noktada patlattı. Arıtman, "Türkiye’de gerçek anlamda demokrasi var demek için işsizliği, eğitimsizliği ortadan kaldırmamız lazım. ‘Evet’ ve ‘hayır’ oylarına bir bakarsak eğitim düzeyinin yüksek olduğu yerlerde 'hayır' çıkıyor. Eğitimsizliğin, yoksulluğun çok olduğu yerlerde 'evet' çıkıyor.” yorumunda bulundu.

ARITMAN'IN İNCİLERİ

Arıtman daha önce Cumhurbaşkanı Gül'ün Ermenilerden özür kampanyasını desteklemesine tepki gsötermiş ve 'Anne tarafından etnik kökenini araştırırsanız görürüsünüz' iması büyük eleştirilere neden olmuştu.

Arıtman'ın büyük eleştiri aldığı bir başka yorumu ise türbanla ilgili tartışmaların yoğun olduğu dönemde, türbanı Sümerler döneminde fahişelerin taktığıyla ilgili bazı benzetmeler oldu. Arıtman türbanlı kadınları başörtülerini çıkarıp özgürleşmeye davet etmişti.
ihlas son dakika. com
 

Horanta

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Şub 2008
Mesajlar
225
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
Her şey aslına rücu eder.

Yahudiden doğan rafızilik gene onun kucağına oturacaktır.
 

kalbiminurlandır

Eposta Onaylanmamış Üyeler
Katılım
7 Tem 2008
Mesajlar
4,040
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
ARITMAN'IN İNCİLERİ başına taş olup yağacak inşAllah...
 

emin-43

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Mar 2008
Mesajlar
581
Tepki puanı
0
Puanları
16
Yaş
71
oy kullanmasını bile beceremiyen bir adamdan ne beklenirki :)
 

_ZÜMRA_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Eki 2007
Mesajlar
9,962
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
46
CHP İzmir Milletvekili Arıtman referandum sonucunda çıkan yüzde 58 evet'i iki nedene bağladı.

Referandum sonuçlarına yönelik CHP içindeki değerlendirmeler sürerken milletvekillerinden de açıklamalar gelmeye başladı. CHP'nin yaptığı açıklamalarla çok tartışılan milletvekillerinden Arıtman, "Halkın kararına saygı duyacağız. Demek ki biz ‘hayır’ın gerekçelerini yeterince iyi anlatamadık. Sayın Başbakan daha iyi anlattı demek ki" derken ülkesi ve çocukları adına üzgün olduğunu söyledi.

Referandumdan çıkan evet sonucuna çok şaşırmadığını ifade eden Arıtman asıl bombayı ise bu noktada patlattı. Arıtman, "Türkiye’de gerçek anlamda demokrasi var demek için işsizliği, eğitimsizliği ortadan kaldırmamız lazım. ‘Evet’ ve ‘hayır’ oylarına bir bakarsak eğitim düzeyinin yüksek olduğu yerlerde 'hayır' çıkıyor. Eğitimsizliğin, yoksulluğun çok olduğu yerlerde 'evet' çıkıyor.” yorumunda bulundu.

ARITMAN'IN İNCİLERİ

Arıtman daha önce Cumhurbaşkanı Gül'ün Ermenilerden özür kampanyasını desteklemesine tepki gsötermiş ve 'Anne tarafından etnik kökenini araştırırsanız görürüsünüz' iması büyük eleştirilere neden olmuştu.

Arıtman'ın büyük eleştiri aldığı bir başka yorumu ise türbanla ilgili tartışmaların yoğun olduğu dönemde, türbanı Sümerler döneminde fahişelerin taktığıyla ilgili bazı benzetmeler oldu. Arıtman türbanlı kadınları başörtülerini çıkarıp özgürleşmeye davet etmişti.
ihlas son dakika. com
yoo hiç alakası yok ömrüm izmir-aydın da geçti geçiyor hem izmir hem aydında mahallede etrafımdakilerin yüzde doksanı ilkokul mezunu. sevmiyorlar başörtüsünü sanki akp ya da evet olunca onlara da başörtüsü zorla taktıracaklar falan zannediyorlar. başörtüsü namaz onlar için önemli değil kalbin temiz olacak diyorlar. cahillik işte. Allah hidayet versin.
 

_ZÜMRA_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Eki 2007
Mesajlar
9,962
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
46
bir de bugün haberlerde izledim chp istanbul başkanıymış galiba biz chp olarak başardık başarı bize ait diyordu mhpyi atıvermiş köşeye. işte bunlar böyle mhp uymasaydı keşke o tarafta olmasaydı. anlamışlardır artık.
 

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
50
yoo hiç alakası yok ömrüm izmir-aydın da geçti geçiyor hem izmir hem aydında mahallede etrafımdakilerin yüzde doksanı ilkokul mezunu. sevmiyorlar başörtüsünü sanki akp ya da evet olunca onlara da başörtüsü zorla taktıracaklar falan zannediyorlar. başörtüsü namaz onlar için önemli değil kalbin temiz olacak diyorlar. cahillik işte. Allah hidayet versin.

bir de bugün haberlerde izledim chp istanbul başkanıymış galiba biz chp olarak başardık başarı bize ait diyordu mhpyi atıvermiş köşeye. işte bunlar böyle mhp uymasaydı keşke o tarafta olmasaydı. anlamışlardır artık.

Allah Teala hidayet versin.
baki selamlar
 

Gülfidan

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Nis 2008
Mesajlar
679
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
siyasetten pek anlamam

Fakat bu kılıctarOğlunda bir çamurluk sezmiş durumdayım.

Çirkef birisi gibi geliyor bana

sezgilerim genelde yanılmaz.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
YOBAZLAR ‘SİZ HİÇ SENFONİ ORKESTRASI DİNLEDİNİZ Mİ?

Şayet dinlemediyseniz söylediklerimizi anlamayacaksınız, çünkü yobazsınız!.. Hayret bir şey; nasıl olur da insan senfoni dinlemez. 21. asırda hem de… Yazık, çok yazık! Bu geri kalmışlıkla bu ülke nereye gider. Çağdaş uygarlık seviyesi falan; hani ne oldu?..

30 Eylül 2011 tarihli Star’daki haber şöyle:

“CHP’li belediye başkanına senfoni orkestrası baskını.”

Belediye başkanı Prof. Dr. Mustafa Zengin dahil 10 kişi gözaltına alınarak adliyeye sevkedilmiş. Çıkışta gazeteciler başkana, “Neden gözaltındasınız?” diye soruyorlar. Cevab müthiş(!), “Siz hiç senfoni orkestrası dinlediniz mi? Dinlemediyseniz beni anlayamazsınız, çağdaşlığı bilemezsiniz, çağdaşlığın düşmanlarını da bilemezsiniz”…

Mesele şu; 2009 yılının Haziran ayında Maltepe Belediyesi, “Senfoni Orkestrası Hizmet Alımı” adı altında bir, ihale açıyor, orada yolsuzluk yapıldığı iddiası var vs… Yani mesele, üç kağıtçılık nisbeti üzerinden yürüyor. Başkan suçludur suçsuzdur onu bilemeyiz. Ama, tam bir ters köşe hamlesine kalkıp gazetecileri senfoni dinlemedikleri için küçümsemesi densizliğin daniskası. Adam, çağdaşlığın düşmanı savcılarla boğuşuyor. Az iş mi?

Sanatkâr ruhlu başkan’a sormak lâzım, bu milletin bir zamanlar itibar ettiği Türk Sanat Musikisi’ni kim yasaklatmıştı? Kendi partisinin bu işi yaptığını iyi bilir başkan… Halkçı parti, halkın ve elitlerin itibar ettiği müzik türünü iplemeyip senfoni peşinde koşuyor. Tabiî onun zevk tercihine kimsenin diyeceği bir şey yok ama, o tercih insanları küçümsemeyi gerektiriyorsa, “Tüküreyim öyle zevkin içine” demek yanlış olmaz.

CHP zihniyeti bu. Adam olmaz. Üstad Necib Fazıl’ın ifadesiyle; “Kökü DDT (Fare ilacı) ile kurutulması gereken zihniyet”…

Demek bizim savcılar da senfoni orkestrası dinlemiyor ki, başkanı ifadeye çağırmışlar. Bizim savcılar da pek yobazmış; canım senfoni dinleyen adam yolsuzluk yapar mı? Siz gidin, arabeskçileri, türkücüleri, sanat müziği müdavimlerini takib edin. Onlarda bu işi yapan çok olur; hem de ifadeye çağırıldıklarında hökelenmezler, boyunları bükük suçlarını (!) kabul ederler.

Savcılar ayıp ediyor.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
YENİ ANAYASAYI İSTEMEYENLER

İlahi Adâlete dayanmayan hukuk’u kabul etmemiz mümkün değil elbet… Bu ilk ve son düşüncemiz olarak kalacak İMAN mevzumuz…

‘Realite başka’ diyenlere sözümüz bu olduktan sonra, meselenin tahlîlini yapmaya dair söyleyeceklerimize gelince.

Bu ülke zihniyet işgaline uğramış. Servislerin güdümüne girmiş çeteler eliyle idare ediliyordu… Arab Baharı nasıl diktatörlere direnişin misâliyse, Türkiye’de de on yıldır kansız bir direniş sözkonusu… Zaman zaman önü tıkanan, zaman zaman yol bulup yürüyen bir direniş… Bu direnişin muarızları, bu ülkenin ve milletin kılcal damarlarına kadar girdiklerinden öyle bir hamlede sökülüp atılamıyorlar hâliyle. Köşebaşlarındakiler kovalanmış olsa bile, alt katmanlardaki yoğunluk kolay tasfiye edilemiyor… Hem kemikleşmiş yapıdalar, hem şartların yavaş değişiminden istifâdeyi sürdürüyorlar, hem de dış bağlantılarının onları ölümüne desteklemesi söz konusu.

Meselenin en ehemmiyetli kısmı da bu dış bağlantılardır… Yüzyılların hesabı olarak kurulmuş ağlantıların derin kökleri haliyle öyle kolay koparılıp atılamıyor. Fakat, buna rağmen gidişat her yönüyle milletin menfaatine görünüyor, zîra karşı taraf bir çok alanda yenilgiyi kabul ettiği gibi, gittikçe umudunu yitiriyor.

Gelelim anayasaya. Kim neden istemez, istemiyor?

Son seçimlerden önce çok şey denenecek diye düşünüyorduk, denendi… Başbakan birkaç kez suikast atlattı. Birçok asker öldürüldü vs… Seçimden önce başarılamayanlar, seçimden sonra denenecek demiştik, denendi, deneniyor. Çukurca’da 300 kişilik PKK’lının 24 askeri öldürmesi, polis ve sivil vatandaşlara karşı katliamlar… Ve, karşı taarruz olarak Türk Ordusu’nun 10 bin askerle sınır ötesi harekata girişmesi. Detayları haberlerde verilmeye devam ediliyor.

Bütün bu olup bitenler anayasanın değişmemesi için… İçten ve dıştan sarılmış ülke insanı bir avuç oligarşinin elinde oyuncak olmaya devam etmesi lâzım ki, servislerin eli karıştırıcı rolüyle menfaatlenmeye devam etsin. Şayet ülke rahatlayacak bir anayasaya kavuşuyorsa biraz olsun vesâyetten kurtulmuş olacak.

Neden ‘biraz olsun’ diyoruz?

Zîra, hürriyet ruh’la alâkalı bir mevzudur, siz ‘ileri demokrasi’ deseniz ve bunu başarsanız bile, ruh’un hürriyetini temin etmeniz mümkün olmaz… Olsaydı, demokrasinin mucidi olan Batı’da olurdu. Oldu mu?

Tabiî işin şu yönünü unutmamak lâzım; teorik demokrasinin yüzde altmışı pratiğe aksetsin gerisi kolay. Üstad Necib Fazıl’ın ifadesiyle “Yarım ihtilâl yeter”… Yani, bu; içinde bulunulan korkunç vesayetten kurtulmanın ön adımları atılıyor demektir, bütün çaba da bu adımları engellemek.

Bu minvalde olmak üzere bir anektod:

“Toros Üniversitesi’ndeki panelistlerden eski Ak Parti Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat, bu dönem milletvekili adayı gösterilmeyen isimlerden biri… Parti içinde demokratik kimliğiyle bilinen Fırat, yeni bir anayasa yapma konusunda kaygılı.

Bu kaygısını da mevcut siyasi partilerin demokrasi anlayışına ve vesayet sistemine başlıyor.

“Bu partiler demokratik özgürlükçü bir anayasa yapmakta zorlanacaklar. Daha baştan anlaşamayacaklar. Çünkü demokrasi tanımında ortaklık yok. Bu nedenle yeni bir anayasa değil ama belki güncelleme olabilir.” (Mahmut Övür, 21 Ekim 2011 Sabah)

Anlaşılıyor ki, mevcut kafaların ‘yüzde altmış’ı’ pratiğe aktarma kâbiliyetleri yok… Birinci engel taş kafalılık demek!

İkinci engele gelince.

“Fırat’ı kaygılandıran öteki konu ise hala gücünü koruyan vesayetçi sistem… 2007’de yapımına başlanan ve yarım kalan yeni anayasa komisyonu üyesi olan Fırat, o dönem anayasa yapma girişimlerinin nasıl engellendiğini şu sözlerle anlatıyor:

“Bir milletvekili aracılığıyla bize bir talimat geldi. ‘Bu çalışmayı durdurun. Durdurmadığınız takdirde partiniz kapatılacaktır.’ İlk kez burada söylüyorum, inanmadık. Ama 4 gün sonra Yargıtay Başsavcılığı iddianameyi Anayasa Mahkemesine sundu.”

Peki, kimdi bu talimatı verenler?

Fırat, kısa bir cevab veriyor: “Bize bu tebligatı iletenler bugün yargıya hesab verenlerdir.”

Evet… Geri adım atanlar onlar oldular ki, bugün yargıya hesab veriyorlar. Buna rağmen meselenin kolay olduğu zannedilmesin. Bütün Batı, KÖKLER’imize dönüş yollarımızı mayınlamak için gayret sarfediyor. Fakat unutulan bir şey var; tarihte dönüm noktaları vardır, mesele gelip o noktaya dayandığında hiçbir engel gidişatı durduramaz, değiştiremez. İçinde bulunduğumuz dönem de böyle bir dönem.

Bu satırlar Kaddafî’nin öldürüldüğü günün ertesine yazıldı… İbretlik işler devam ediyor. Bir sene öncesine kadar kimsenin aklının ucundan geçmeyen bir şeydi bu… Wall Street’in işgal edilmesi ve eylemin bir an’da dünya çapında yayılması… Vs. vs.

Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; Türkiye’de anayasa yapmak isteyenlerle, yaptırmak isteyemeyenler 2012’nin sonunda İlâhî Adalet’in temsili bir anayasayla karşılaşabilirler. Bunca şaşırtıcı ve çarpıcı hâdiselerin bunca hızlı devam ettiği dünyada buna kim itiraz edebilir ki? Muhtaç olduğunuz hakikat, KUL OLMA BİLİNCİDİR…

Şu ironik satırlara da bir göz atınız. Ki, devâsa boyutlarda gözümüze sokulan resimlerin ne kadar aldatıcı olduğu görülsün. Her şeyin nasıl yalanlar üzerine bina edildiği de:

“Şu kepazeliğe bakınız:

PKK 200 kişilik kuvvetle ve nakilleri günlerce süren ağır piyâde silahlarıyla sekiz koldan mevzîlerimizi vurup elini kolunu sallaya sallaya çekiliyor ve bizimkiler her zamanki gibi dağa taşa milyonlarca dolarlık bomba yağdırarak bize PKK ile mücadele ettikleri martavalını yutturmaya yelteniyorlar. Üstelik bu kaçıncı!!! 28 yıldır yaza yaza helâk oldum, akılları fikirleri general olup kendileri ve zevceleri için dünya nîmetlerinden yararlanmak olan bu kumandan kadrosuyla ve müstakbel emekli maaşlarından gayri hesap bilmeyen, ama askerlikten gayri her işe burunlarını sokmaktan marîz bir zevk alan bu omuzu kalabalıklarla bir yere varılamaz!” (Yağmur Atsız, 21 Ekim 2011 Star)

Bunlardan bir tanesinin işi (Özden Örnek, Ergenekon’dan tutuklu general) de, arkasına yüze yakın subayı takarak Furkan Dergisi’ne dava açmak olmuştu. Milyarlık tazminat istiyorlardı. Şimdi anlıyoruz ki, zevceleri için dünya nimetleri tedârik edeceklermiş.

Herkes gözünü açmalı… Bu taifenin yönlendirilmesi, yönetilmesi gayet kolaydır, servisler üzerinden ecnebî ülkeler bunu başarmışlardır… Hükümetin el atması gereken konulardan biri de Atsız’ın parmak bastığı bu meseleyi kökünden halletmesidir. O zaman, savaş etmeyi de, anayasa yapmayı da başarmak kolaydır.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53

CHP ZİHNİYETİNE BÜKÜLEN BAZI AKP’LİLERE SERDAR ARSEVEN’DEN FIRÇA

6 Aralık 2011 tarihli Yeni Akit’teki yazısının başlığını “Melih Gökçek’e gıcık olmak” diye atmış Arseven. Önemli bir psikolojiye parmak basmış. Muhafazakâr geçinenlerin aşağılık komplekslerine değinmiş.

Nicedir kendilerini bu ülkenin asli sahibleri zanneden yabancılaşmışlar, bu ülke insanının, karşılarında boynu bükük durmalarını isterler ve bunu da temin ederlerdi. Fakat zamanla devran değişti. Değişen devranda külahı kaptıranlar kuduzlaşırken, bedavacılar da nane mollalığa prim vermeye devam ediyorlar.

Arseven yazısında bu tiplerden birini konu etmiş, şöyle diyor:

“Bir grup “ünlü gazeteci” arkadaşımızla birlikte Roma sokaklarını dolaşıyorduk…

Biri dedi ki; “Melih Gökçek gelsin de burada belediyecilik eğitimi alsın!..”

O böyle deyince, “muhafazakâr” takımından bir arkadaş atıldı: “Şimdi Melih Gökçek tartışması açıp da, beni Melih Gökçek gibi bir adamı savunmaya mecbur etme!..”

Uygun bir zamanda bu arkadaşı kenara çektim:

“Melih Gökçek gibi bir adamı derken bunlara… Neydi kastın?..”

Dedi ki: “Baksana, işi gücü CHP’lilerle kavga etmek!..”

Güldüm…

“Allah sizleri pençesinde kıvrandığınız bu ‘aşağılık kompleksi’nden kurtarsın!..”

Melih Gökçek onla bunla kavga ediyormuş…” Bizimkinin kızma sebebi buymuş!..

Bu tür tepkilere sağda solda rastlıyorum…

Ak Parti’in en amansız düşmanları olan Emin Çölaşangillerin Melih Gökçek’e kızma sebebi ile Ak Parti’den beslenen bazı “atanmış muhafazakârların” kızma sebebi aynı!..”

Evet, tuzu kuru tâbir edilen yumuşakcagiller daima bu istikameti tercih ederler. Hiç gocunmazlar. Arseverin dediği gibi, Allah bunları, pençesinde kıvrandıkları aşağılık kompleksinden kurtarsın… Nasibleri yoksa, gelecek zamanların maksatları olarak afişe edilmeye hazır olsunlar.

Bu kadar mı olur?.. Adamlar her Allah’ın günü seni aşağılarlar, dinine küfrederler, dik durup haysiyetini kurtarman gerekirken ‘mamacık-cancık’ hatırına eğilmeler bükülmeler. Haysiyet kaybı ne ki, yeter ki küçük menfaatleri zedelenmesin. Şerefsiz soytarılar.

Arsever şöyle devam etmiş:

“Melih Gökçek’i gündemine alan; Kanaltürk’te Sami Dadallıoğlu kardeşimin sunduğu Pazar Politika adlı programda ve sonrasında bizim de iştirak ettiğimiz –Twıtter’daki takipçileriyle buluşmasında söyledikleri oldu.

Her iki etkinlikte de soruldu kendisine:

“En çok gıcık olunanlar arasında yer almanızın kritiğini yaptığınızda… Elinizi vicdanınıza koyup söyleyin, hatalarınızın da payı yok mu!..”

Melih Gökçek’in bu sorulara verdiği karşılık bakın ne denli manidardı:

“Bunca yıl, bu kadar göz önünde bulunan ve saldırılan bir insanın elbette hataları olabilir. Ama şunu görmek lazım: Bilhassa Refah, Fazilet dönemlerinde sağ tandanslı insanlar, televizyonlarda, şuralarda buralarda tabiri caizse evrile çevrile dövülürdü. Hep tek taraflı hücumlar olurdu. Bunlar, bu CHP zihniyetli adamlar, bizim sağ tandanslı insanlarımız, karşılarında hep böyle el pençe divan dursun istiyorlardı. Sayın Başbakanımız Tayyip Bey’le ben bu kanaati zannediyorum ki yıktık.

Geçtiğimiz günlerde bir gazetenin sayfasında, çok bilir kişi olarak tanınan birileri Türkiye’nin en fazla gıcık kapılan dört kişisinden biri olarak beni işaret etmiş… Okuyunca memnun oldum; sebeplerden biri de Emin Çölaşan’ı yok etmemmiş, bundan dolayı gıcık kapıyorlarmış!.. Bundan daha doğal olay olamaz.”

Gökçek, Türkiye’ye sakız çiğneyerek gelen Fransa’nın Başkanı Sarkozy’yi de havaalanından sakız çiğneyerek yolcu etmişti, hani; madem öyle, işte böyle hesabı. Mamacı muhafazakârcıklar bu davranışa da kızmışlardır herhâlde!

Yeter ki onların “tenleri incinmesin”, gerisi hikâye… Haysiyetmiş, şerefmiş kaç yazar? Ahlâksız ve de dangalaklar.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt