Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İSRA ve Mİ'RAÇ MUCİZESİ (1 Kullanıcı)

Ravza_Nur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Tem 2006
Mesajlar
8,116
Tepki puanı
3
Puanları
0
Mekkeli müşrikler, Hz. Ebu Bekire gelip alaycı bir ifadeyle, Duydun mu? Arkadaşın Muhammed bir anda Kudüsteki Mescidi Aksaya, oradan da göklere çıkıp Allahla görüştüğünü söylüyor. Buna da inanacak mısın şimdi sen! dediler. Hz. Ebu Bekir, Efendimizle uzun zamandır arkadaştı. Zira ikisi de cahiliye âdetlerine uymuyor, akıl ve mantığın kabullenemeyeceği, puta tapma, kız çocuklarını diri diri toprağa gömme, fakirleri ve zayıfları ezme gibi uygulamalar karşısında tavır alıyorlardı. Bu alay ifade eden cümlelere Hz. Ebu Bekir kendisine dosdoğru, tasdik eden, doğrulayan manasına gelen Sıddîk lakabını kazandıracak şu sözleri söyledi O (sas) söylüyorsa doğrudur. Dahası Efendimiz, Allahtan kendisine vahiy geldiğini söylüyor ve Hz. Ebu Bekir de tereddütsüz buna inanıyordu. Niçin inanmasındı ki, arkadaşı şakalarında dahi yalana tenezzül etmemiş, yüce ahlak ve karakter sahibi bir insandı. Efendimiz Allahın kendisine verdiği peygamberlik vazifesini her şeye rağmen devam ettiriyordu. Mekke’de baskılar artmış, müşrikler hak ve hakikatin seslendirilmesine dahi tahammül edemez hale gelmişlerdi. Allah Resulü, bir ümitle Taife gitmiş fakat orada da çocuklara taşlattırılmıştı. Mekkede Müslümanlar boykot altına alınıyor, binbir çeşit işkence yapılıyordu. Kendisini her türlü tehlikeye karşı koruyan amcası Ebu Talip ölmüş, ilk mümin ve vefakâr eşi Hz. Hatice de (r. anha) vefat etmişti. Her taraftan baskı üstüne baskının olduğu o dönemde hicretten bir sene kadar önce Recep ayının 27 nci gecesi Allah, Peygamber’nin kalbini rahatlatmak, azametini göstermek, Ona ve ümmetine bazı lütuflarda bulunmak üzere Resulünü mucizevî bir şekilde huzuruna çağırdı. Efendimizin kalbi de huzura hazır hale getirildikten sonra Cebrail ile Miraç yolculuğuna çıktı. Allah Resulü önce Mekke’den Kudüs’teki Mescidi Aksaya gitmiş, orada peygamberlerin ruhlarına imamlık yaptıktan sonra Miraç yolculuğu, insan idrakini aşkın bir tarzda Cenabı Hakkın huzuruna kadar devam etmişti. Miraç hediyeleri Bu kutlu yolculuk sonunda Allah Resulü, ümmetine kıyamete kadar kalıcı bazı hediyeler getirmişti. Miraç hediyelerinden en önemlisi beş vakit namazdır. Miraç öncesi Müslümanlar sabah ve gece (yatsı) namaz kılıyorlardı. Miraç’ta günde 50 vakit namaz kılmanın sevabına denk beş vakit namaz farz kılındı. Miracın namazla ilişkisini anlatırken Efendimiz, namazın müminin miracı olduğunu ifade buyuruyorlar. Bundan dolayı biz de her namaza Allah Resulünün miracı gözüyle bakabilir ve kendi seviyemizde bir miraç yapabiliriz. Bunun için her namazdan önce kalbimizi kinden, öfkeden ve diğer kötü duygulardan temizleyip Rabbimizin huzuruna öyle çıkmalıyız. Miraç hediyelerinden biri de, Efendimize ümmeti içinde, ne kadar günahkâr olursa olsun, Allaha ortak koşmayan kimselerin cezalarını çektikten sonra cennete girecekleri müjdesidir. İçinde Müslümanlara pek çok müjde ve zaruri bilginin olduğu Bakara sûresinin son iki ayeti Miraç Gecesi’nde gelmiştir. Resulü Ekremin (sas) şahsında insanlığın önüne sınırsız derecede yükselme, insan mahiyetine konulan istidat ve kabiliyetleri sonuna kadar kullanarak en yüce makamlara çıkabilme kapıları ardına kadar açıldı. Miraç gecesinde ne yapabiliriz? Miraç hadisesinden önce olan olayları; Müslümanların ve Peygamber Efendimizin (sas) yaşadığı sıkıntıları hatırlayıp, bunların sonucunda Cenabı Hakkın bir ikram olarak Peygamberini huzuruna alışını düşünebiliriz. Bundan çıkacak sonuç da şudur: İnsan hak yolda ne kadar sıkıntı çekerse çeksin, neticede Allah’ın kendisine büyük bir lütfu ve mükafatı olacaktır. Bununla sıkıntılara karşı daha sağlam durabiliriz. Bu gece çocuklarımıza ve diğer aile fertlerine Miraç yolculuğunu sahih kaynaklardan anlatabilir; bu yolculuğun bizim için ne mânâ ifade ettiğini gösterebiliriz. Miracın en büyük hediyesi olan namaza bu gece özel bir yer ayırabilir, Allah için nafile namazlar kılabilir, elden geldiğince kaza namazlarımızı tamamlamaya çalışabiliriz. Ancak miraç gecesi dahil hiçbir mübarek gece için, rekat sayısı ve okunacak sûrelerin ve ayetlerin belli olduğu bir namaz olmadığını da unutmamalıyız. Bizim için bir yükselme ve miraç kapısı olan namazla bu gece zirveleri kollayabiliriz. Miraç için özel hediyeler almak bu gecenin önemini göstermesi adına faydalı olacaktır. Çocuklarımıza, Bunu bana annem/babam miraç kandili hediyesi olarak aldı diyebilecekleri bir hediye veya hediyeler almak onlar için miracı, tekrarı beklenen unutulmaması gereken bir gece yapacaktır. Cep telefonlarının hayatımıza girmesiyle başlayan kandil mesajlarını miracı değerlendirme ve insanlara bu vesileyle olumlu bir şeyler söyleme fırsatını değerlendirebiliriz. Hiç olmazsa bugün normal sohbetlerimizi bir işe yaramayan boş şeyler üzerine yapmayıp mümkün olduğunca bize dünya ve özellikle ahirette fayda sağlayacak meseleleri konuşabiliriz. Bu gece televizyonu yok saymak ve ona göre davranmak da biz ve ailemiz için Miraçın özel bir gece olduğunun en önemli alameti olacaktır. Diğer kandillerde olduğu gibi, Miraç Kandili’ni de bir muhasebe zamanı olarak değerlendirebilir; bir kere daha geçmişimizin muhasebesini ve geleceğin planlarını yapabiliriz. Miraç nasıl gerçekleşti? Miraç bir mucizedir. Mucizeler, insan gücünü aşan hadiselerdir. Ancak insanlar daha sonra ilimde gelişip mucizelere yaklaşabilirler. Günümüzde henüz miracı tam olarak anlayabilecek seviyeye ulaşmadı insanlık. Allah Rasulü, zamanla daha iyi anlaşılabilecek olan miracı bazı yönleriyle anlatır Buhari, Müslim ve diğer temel hadis kitaplarında. Şimdi bu kaynak kitaplarda anlatıldığı şekliyle miracı hatırlayalım. Allah Rasulü, Kâbe’nin avlusunda uyku ile uyanıklık arasında bir durumdaydı. Bu arada biri geldi ve göğsünü yarıp kalbini çıkardı. Çıkardığı kalbi zemzem ve su ile yıkadı. Yıkadığı kalbin içini iman ve hikmet ile doldurduktan sonra yerine yerleştirdi. Bundan sonra Peygamberimiz (sas) daha önce hiç görmediği, merkepten büyük katırdan küçük beyaz bir hayvana bindirildi. Adına Burak denilen Allah Rasulü’nün bu biniti, gözün ulaştığı noktaya adımını atıyordu. Yolculuk dünya semasına geldi. Cebrail kapıyı çaldı ve açılmasını bekledi. İçerden gelenin kim olduğu soruldu. Cebrail kendisini tanıttıktan sonra yanında da Hz. Muhammed (sas) olduğunu söyledi. İçerden, Ona miraç daveti gönderildi mi? diye soruldu. “Evet!” cevabı üzerine kapı açıldı ve Efendimiz Hz. Ademi gördü ve ona selam verdi. Hz. Adem, Allah Rasulünü “Salih evlat hoş geldin! diyerek karşıladı. Daha sonra Cebrail’le birlikte ikinci semaya çıktılar. Burada da teyzeoğulları olan Hz. Yahya ve Hz. İsa ile karşılaştı. Onlarla da sohbet ettikten sonra yükselme devam etti. Üçüncü kat semada, Hz. Yusuf’la karşılaştı ve aynı sorulara aynı cevaplar verildikten sonra dördüncü kata Hz. İdrisin yanına çıktılar. Beşinci katta Hz. Harun, altıncı katta Hz. İbrahim’le karşılaştılar. Bütün katlarda sorulan sorular ve verilen cevaplar aynı şekildeydi. Bütün peygamberler de Efendimiz’e hoşamedî ettiler. Peygamberler bir bir ziyaret edildikten sonra Allah Rasulü Sidretü’l-Münteha’ya çıkarıldı. Efendimiz hiçbir beşerin ulaşamadığı İlahi huzura çıktı ve yukarıda anlattığımız miraç hediyeleri ile orada gördüğü güzellikleri insanlara anlatmak üzere dünyaya döndü. (Hadisler için bkz: Buhari, Enbiya 22, 43 Müslim, İman 264) YAZAR:ELİF URBAY/AİLEM/ZAMAN
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt