Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İslâmi Cihad Hareketi'nin Genel Sekreterinden Çağrı (1 Kullanıcı)

nakşibendi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Mar 2006
Mesajlar
1,946
Tepki puanı
0
Puanları
0
Tehlikeli bir tarihi dönemeçten geçtiğimiz şu günlerde düşman, bütün güçleriyle, mukaddesatımıza ve halkımıza karşı basite alınamayacak bir savaş açmış bulunuyor. Biz İslâmi Cihad Hareketi'nin bütün fertlerini Filistin yurdunun imdadına koşmak için halkımızın değerli güçlerinden yararlanarak savaşlarını daha da şiddetlendirmeye ve onur savaşında, esir edilen mukaddes varlıklarımız için yürütülen intifadada düşmana daha etkili darbeler vurmaya çağırıyoruz.
Kahraman mücahitlerimizi, düşmanın ortak silahı karşısında tek bir beden halini alan ve ortak yaraya sahip yaralı halimizi savunmak için siyonist düşmanın yığınlarına ve hedeflerine karşı silahlı mücadeleyi daha da şiddetlendirmeye davet ediyoruz.
Bu arada halklarının yanında yer alarak siyonist düşmana karşı verilen savaşta onlarla birlikte çarpışmalara katılan kahraman Filistinli polisleri de selâmlıyoruz. Düşmanla işbirliği içinde hareket eden ve aşağılanmış durumdaki özerk yönetim liderliğinin tutumunu ise şiddetle kınıyoruz. Bu yönetim halkın iradesine rağmen hâlâ düşmanın attığı kurşunlara karşı durulmaması yönünde talimatlar vermektedir. Aynı şekilde düşmanın çıkarı için mücahitleri tutuklamaya da devam etmektedir. Biz bu yönetimi siyonist düşmanla görüşmeleri kesmeye, zindanlarında tuttuğu bütün tutukluları serbest bırakmaya ve vakit geçmeden kendine gelmeye çağırıyoruz. Yalancı barışın ve bir serâbın ardından bu kadar koşulması yeter. İşte kurşun yağmurları yine insanların üzerine yağıyor ve direnişçi yine gecekondusundan çıkmış mücadele ediyor. Halkımız hiçbir engel tanımadığını ve düşmanla yapılan anlaşmalara itibar etmeyerek şehadet, savaş ve Filistin'in tamamı kurtarılıncaya kadar cihad etmekte kararlı olduğunu ispat etmiştir.
Biz bütün İslâm ümmetini Filistin'deki halkımıza, sürdürdüğü çetin savaşta yardımcı olmaya çağırıyoruz. Bu halk, Müslümanların ilk kıblelerini ve ümmetin Filistin'deki mukaddes varlıklarını ve şerefini savunmak için bu savaşa girmiştir.
Cihad ve savaş yolunda ilerleyelim. Allah uludur. Zafer halkımızın ve ümmetimizin olacaktır
 

tuts@k

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Eki 2007
Mesajlar
124
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Web Sitesi
www.zulmekarsiyiz.tr.cx
ALLAH yardimciniz olsun.. Sizlerleriz.. FILISTINLIYIZ, CECENIZ,AFGANIZ,PAKISTANIZ, AZERIYIZ.. ..

ALLAH razi olsun kardesim...
 

seherce

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Eki 2007
Mesajlar
76
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
ALLAH yar ve yardimcilari olsun ya benim güzel ülkemin güzel asil askerleri ...önce vatan
 

nakşibendi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Mar 2006
Mesajlar
1,946
Tepki puanı
0
Puanları
0

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Selamün Aleyküm kardeşim..Cihadla ilgili paylaşımlarınız çok güzel ve güncel mesajlar içeren konular..Emeğinize sağlık.Forumda cihadla ilgili konular gördüğüme sevindim..Rabbimiz c.c razı olsun sizden, ecrinizi en hayırlısıyla versin inşallah kardeşim..Rabbimiz c.c küffar milletine karşı tüm islam ümmetinin yar ve yardımcısı olsun, muzafferiyete eriştirsin kardeşlerimizi inşallah..Dualarımız her daim onlarla..Rabbimiz c.c, siyonistleri El-Kahhar ismiyle kahru perişan eylesin...Selam ve dua ile.
 

nakşibendi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Mar 2006
Mesajlar
1,946
Tepki puanı
0
Puanları
0
Selamün Aleyküm kardeşim..Cihadla ilgili paylaşımlarınız çok güzel ve güncel mesajlar içeren konular..Emeğinize sağlık.Forumda cihadla ilgili konular gördüğüme sevindim..Rabbimiz c.c razı olsun sizden, ecrinizi en hayırlısıyla versin inşallah kardeşim..Rabbimiz c.c küffar milletine karşı tüm islam ümmetinin yar ve yardımcısı olsun, muzafferiyete eriştirsin kardeşlerimizi inşallah..Dualarımız her daim onlarla..Rabbimiz c.c, siyonistleri El-Kahhar ismiyle kahru perişan eylesin...Selam ve dua ile.


İçişleri Bakanlığı okulları dini kavramlar konusunda uyardı, İslamcı terör, kara çarşaflı, şeriat, batı, kışla, laikçi gibi 45 kelimenin kullanılması yasaklandı.

YASAK OLAN KELİMELER
Yazıda, dini motifli terör örgütlerinin söylemlerinde geçen 45 sözcüğün de bu anlamıyla kullanılmaması istendi. Kullanılmaması istenen sözcükler şöyle sıralandı: Batı, bel'am, beyt'ül mal, biat, cemaat, cihad, dar'ül erkan, dar'ül harp, dar'ül İslam, emir (lider anlamında) emir'ül müminin, fetva, firavun, halife, hicret, hilafet'ül müminin, Hizbullah, hizbuşeytan, imam, imamet, infak, kafir, karun, kışla, laikler, laikçiler, Medine dönemi, medrese, Mekke dönemi, melle, mücahid, mümin, münafık, müstaz'af, müstekbir, seyda, şehadet, şehit, şeriat, şeyh, şeyh'ül İslam, şirk, şura, tağut, tebliğ, tekke ve tevhid. Bakanlık ayrıca, bir süre önce anlamı üzerinde tartışmaların yaşandığı "ılımlı İslam" da dahil olmak üzere birçok kavramın tanımını yaparken, bunlardan bazılarının hiç kullanılmamasını, bazılarının ise dikkatli kullanılmasını istedi. İçişleri Bakanlığı, bu konuda yapılan çalışmaların her ayın 10'una kadar bakanlığa rapor edilmesi talimatı verdi. Bunun için bir de form hazırlandı. Formda, her tedbir ile ilgili nasıl uygulama yapıldığı, uygulama yapılmadıysa gerekçesi belirtilecek. Her okul, ayın 25'ine kadar okuldaki durumu il milli eğitim müdürlüğüne rapor edecek, müdürlükler valiliklere ve valilikler de her ayın 10'una kadar bakanlığa gönderecek.

Ve aleyna aleyküm Selam ve Rahmetullahi ve Berekatuhü.Biz bu miras aldığımız kelimeleri yaşatma mücadelesindeyiz..İnşaAllah Herkez bir gün bunun bilincine varır..

Kanım dökülsün soğuk zindana
Deşilsin Yüreğim Kur'an uğruna
Paramparça ulaşayım rahmana
Yeter artık gel ey kutlu ŞEHADET

HAK ETMESEMDE TALİBİNİM...
HAYDİ BİR GÜN APANSIZIN ÇIKIP GELİVER EY ÖZLEMİM...
EY CENNET SOKAKLARININ NAZLI GÜLÜ...
GEL EY MİS KOKULU ÖLÜMSÜZ SEVGİLİ...
GEL EY ŞEHADET...


İman edenler ve hicret edip Allah yolunda cihad edenler var ya, işte bunlar, Allah'ın rahmetini umabilirler. Allah, gafûr ve Rahîmdir.
(Bakara; 218)
 

herhangibiryer

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Kas 2007
Mesajlar
3
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
* Bu çağrıyı okuduktan sonra ister istemez şu soruyu sordum kendi kendime...
"Onlar (kardeşlerimiz) orada zor şartlarda çabalarken,savaşırken, acı çekerken , Ben izmirde sıcak işyerinde veya evimde oturup gülüp eyleniyorum . Acaba hesaba çekildiğimiz zaman bu durum hakkında sorulan sorulara nasıl cevap verebilirim?"

* En azından şunu mu yabilirim acaba "ALLAH YARDIMCINIZ OLSUN !" , dua etmek. Ve kardeşlerimizin düşmanlarının mallarınını boykot edip satın almamak. Uyanık olmak. Düşmanın yalakalarına oy vermemek. Oyuna gelmemek.
 

_intifada_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Kas 2007
Mesajlar
10
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Rabbim şehadet aşkını daim eylesin inşaALLAH....heleki son cümlene yürekten katılıyorum..her müslüman bir kova su alıp dökse İsrail'i su alır.müslümanların bir an önce intifada ya geçmesi dileği ile...Rabbim cümlemizin yardımcısı olsun.SELAMETLE
 

Sevgi Gülü

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2007
Mesajlar
277
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
50
S.a Nakşibendi Kardeşim Yine çok Doğru Yazmişsiniz Rabbim Razi Olsun Her Gece Mutlaka Dua Ediyorun Onlar Için Her Hatmede Dua Ediyorum Biliyorum Duada Yetersiz Cihat Uğruna Başka şeyler Yapmaliyim Ama Elimden Bu Kadari Geliyor Ne Yazikki
Geçen Internetin Bir Yerinde şöyle Bir şey Okudum Yahudiler Müslüman Hamile Kadinlar Için Bahse Giriyormuş Kizmi Erkekmi Diye Sonrada O Kadini Karnini Kesip Bakiyorlarmiş Resmen Vahşet Daha Bizim Bilmediğimiz Rabbimin Bildiği Neler Yapiyorlar Rabbim Inşallah Onlarin Ve Bizim Yardimcimiz Olsun Bizlerde Savaşta Değiliz Ama Sirf Başimiz örtük Diye Türlü Türlü Hakaretler Duyuyoruz Devletin Bir çok Koluna Giremiyorum Okumak Isteyen Kizlarimiz Okuyamiyor Benim Ailemden Biri Askeriyede Gidemiyorum Sanki Benim Başimin örtüsü Onlarin Silahina Ne Zarar Verdiyse Işte Böyle Sofi Kardeşim Onlar Savaşta Zulüm Görüyorlar Bizler Kendi Vatanimizdan Dişlaniyoruz Ya Açacan Yada Modern örtecekmişiz O Nasil Oluyorsa
Rabbime Emanet Ol Hakkini Helal Et Biraz Konu Dağildi Da Ama çok Doluyum Artik Taşiyor
 

nakşibendi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Mar 2006
Mesajlar
1,946
Tepki puanı
0
Puanları
0
Ve Aleyna Aleyküm Selam ve Rahmetullahi ve Berekatuhü...Sizlerde hakkınızı helal ediniz uzun süreden beri burada olmadıgım için konulara cevap yazamamıştım..Nasip bu güne imiş..Burada sadece farklı bir bakış açısı ile Yusuf Suresine ve Hz. Yusuf'un başına gelenlere dikkat çekmek isterim ki o benim için hayatımda bir çok soruya cevaptır..İnşaAllah sizlerde okuduktan sonra ne demeye çalıştığımı anlarsınızz...

Müminler içinde yaşadıkları toplum tarafından tarihin her döneminde iftiraya maruz kalmışlardır. Kimi zaman büyücülükle, kimi zaman yalancılıkla bazen de delilikle suçlanmışlardır. Allah'ın yeryüzündeki en sevgili kulları olan Peygamberlerinden Hz. Yusuf da, iftira neticesinde uzun yıllar zindan da yaşamıştır.

Hz. Yusuf çocukluğundan itibaren en yakınları tarafından zulüm görmüş, iftiraya maruz kalmış peygamberlerimizden biridir. Çocukluk yıllarından itibaren, çok temiz ve güzel ahlaklı bir insan olmasına rağmen kendi öz kardeşleri kıskançlıkları nedeniyle onu öldürmeye yeltenmişlerdir.

Allah'tan korkan, daima Allah'ın rızasını gözeten bu tertemiz insan, hırsızlık ve zina gibi her toplumda ayıplanarak kınanan suçlarla itham edilmiş, suçsuzluğu açıkça ortada olmasına rağmen kendisine atılan iftira nedeniyle yıllarca hapiste tutulmuştur. İlerleyen satırlarda, inkarcıların Hz. Yusuf'a attıkları iftiraların asılsızlığının nasıl ortaya çıktığı, Kuran'da bildirilen ayetler doğrultusunda anlatılmaktadır.

Vezirin Karısının İftirası

Hz. Yusuf, daha küçük yaşta iken Allah'ın kendisine ilim verdiği peygamberlerden biridir. Kendisini kıskanan kardeşleri tarafından çocuk yaştayken bir kuyuya bırakılmış, kuyuda Hz. Yusuf'u bulan bir kafile, onu az bir değere Mısırlı bir azize satmıştır. Yetişkin çağına eriştiğinde, yanında kaldığı vezirin karısı Hz. Yusuf'tan ayette geçen ifade ile "murad almak" istemiştir.

Ancak imanı ve Allah korkusu nedeniyle, Hz. Yusuf vezirin karısının bu isteğini reddetmiştir. Ancak vezirin karısı, kendisinden kaçmak isteyen Hz. Yusuf'a arkadan yetişerek gömleğinden tutup çekmiş ve bu esnada Hz. Yusuf'un gömleği arkadan yırtılmıştır. Tam bu sırada kadının kocası olan vezirle karşılaşmışlar, kadın kendi suçunu gizlemek için Hz. Yusuf'a iftira atmış; onu kendisinden "murad almak" istemekle suçlamıştır. Allah, vezirin karısının Hz. Yusuf'a yönelttiği bu suçlamayı Kuranda şöyle bildirmektedir:

"Erginlik çağına erişince, kendisine hüküm ve ilim verdik. İşte Biz, iyilik yapanları böyle ödüllendiririz. Evinde kalmakta olduğu kadın, ondan murad almak istedi ve kapıları sımsıkı kapatarak: "İsteklerim senin içindir, gelsene" dedi. (Yusuf) Dedi ki: "Allah'a sığınırım. Çünkü O benim efendimdir, yerimi güzel tutmuştur. Gerçek şu ki, zalimler kurtuluşa ermez." Andolsun kadın onu arzulamıştı, -eğer Rabbinin (zinayı yasaklayan) kesin kanıt (burhan)ını görmeseydi- o da (Yusuf da) onu arzulamıştı. Böylelikle Biz ondan kötülüğü ve fuhşu geri çevirmek için (ona delil gönderdik). Çünkü o, muhlis kullarımızdandı. Kapıya doğru ikisi de koştular. Kadın onun gömleğini arkadan çekip yırttı. (Tam) Kapının yanında kadının efendisiyle karşılaştılar. Kadın dedi ki: "Ailene kötülük isteyenin, zindana atılmaktan veya acı bir azaptan başka cezası ne olabilir?" (Yusuf Suresi, 22–25)

Kadının bu suçlamasına karşı Hz. Yusuf kendisini "Onun kendisi benden murad almak istedi..." (Yusuf Suresi, 26) diyerek savunmuş, bunun üzerine kadının yakınlarından bir kişi aralarında şahitlik etmiştir.

" Eğer onun gömleği ön taraftan yırtılmışsa bu durumda kadın doğruyu söylemiştir, kendisi ise yalan söyleyenlerdendir. Yok eğer onun gömleği arkadan çekilip yırtılmışsa, bu durumda kadın yalan söylemiştir ve kendisi doğruyu söyleyenlerdendir." (Yusuf Suresi, 27)

Ayette bildirildiği gibi gömleğinin arkadan yırtılmış olması Hz. Yusuf'un doğru söylediğinin bir delilidir. Ancak, iffetine dair apaçık deliller bulunmasına rağmen Hz. Yusuf zindana atılmıştır.

Burada Hz. Yusuf, Allah'tan korkmayan, mevki ve makam sahibi bazı insanların tuzakları ile karşı karşıya kalmıştır. Üstelik zindana atılabilmesi için de işlemediği bir suç üzerine yüklenmiştir. İtham edildiği bu suç ise toplum tarafından en çok ayıplanacak, dedikodusu en çok yapılacak, yüz kızartıcı bir suç olan "zina"dır. Böylesine çirkin bir iftiraya uğramasının nedeni ise "zina" yapmayı reddetmesi ve iffetli, üstün ahlaklı bir Müslüman olmasıdır. Hz. Yusuf'a uygulananlar, inkarcıların, samimi Müslümanları kendi yollarına döndürmek veya onları baskı ile hak olan dinden vazgeçirtmek için uyguladıkları "geleneksel" yöntemlerdendir.

Bu olayla ilgili dikkat çekici bir diğer konu ise şöyledir: Kadın Hz. Yusuf'u zinaya zorlamakta, yani onu kendi inançsız ve ahlaksız dünyasına katılmaya çağırmaktadır. Ama istediği gibi davranmadığı ve Müslüman ahlakı gösterdiği için, Hz. Yusuf'u zina iftirası ile zindana attırmaktadır. Hz. Yusuf'un örneğinde görüldüğü gibi, inkarcılar çoğu zaman kendi işledikleri ve hayatlarının birer parçası olan suç ve ahlaksızlıklarla iman edenlere iftira eder ve bunun sonucunda onların cezalandırılmalarını sağlamaya çalışırlar. (Harun Yahya, Hazreti Yusuf)

Hz. Yusuf, kendisine bir düzen kurulduğunu bilmektedir, ancak Allah'ın hoşnutluğunu her şeyin üzerinde tutan her Müslüman gibi, o da, zindanı inkarcıların çağırdıkları ahlaksızlığa tercih etmiş ve uzun bir süre zindanda kalmıştır. Allah, Hz.Yusuf'un duasını Kuranda bizlere şu sözlerle bildirmektedir:

(Yusuf) Dedi ki: "Rabbim, zindan, bunların beni kendisine çağırdıkları şeyden bana daha sevimlidir. Kurdukları düzeni benden uzaklaştırmazsan, onlara (korkarım) eğilim gösterir, (böylece) cahillerden olurum." Böylece Rabbi, duasını kabul etti ve onların hileli düzenlerini kendisinden uzaklaştırdı. Çünkü O, işitendir, bilendir." (Yusuf Suresi, 33–34)

Bir insanın hiçbir maddi dayanağı olmadan, içinde bulunduğu toplumun önde gelen kişilerini karşısına alarak, sadece Allah'ı razı etmek için hapse girmeyi kabul etmesi, onun ne derece yüksek bir imana sahip olduğunun göstergelerindendir. Bu olaydaki şartları gerçekçi bir bakış açısı ile bir kez daha gözden geçirmekte fayda vardır. Hz. Yusuf iftiraya uğramıştır. İşlemediği bir suçtan ötürü onu mahkum etmişlerdir. Uzun bir süre hapiste kalacaktır. Çevresindeki insanlardan sürekli düşmanca ve adaletsiz tavırlar görmektedir. İçerisinde bulunduğu şartlara bakıldığında, onu temize çıkaracak herhangi bir kişi veya durum söz konusu değildir. Suçsuzluğu açıkça ortada olmasına rağmen Hz. Yusuf'u hapse atmakta kararlı olmaları, o dönemde hem büyük bir adaletsizliğin hüküm sürdüğünün, hem de iffetini korumaya çalışan bir insanın cahiliye toplumu içerisinde nasıl karşılık görebildiğinin bir göstergesidir. Dikkat edilirse deliller ortaya konmuş olmasına rağmen toplum içindeki bu zulme izin verilmekte, çok iyi bildikleri halde insanların hiçbiri haklıdan yana olmamaktadır. Yapılan zulme rıza göstermekte, kendi menfaatlerini ön planda tutmakta ve suçsuz olmasına rağmen bir insanın zindana atılmasına razı olabilmektedirler. Allah, Kuranda bu durumu şöyle bildirmektedir:

"Sonra onlarda (Yusuf'un iffetine ilişkin) delilleri görmelerinin ardından, mutlaka onu belli bir vakte kadar zindana atmak (görüşü) ağır bastı." (Yusuf Suresi, 35)

Sonuçta Hz. Yusuf zindanda yıllarca kalmıştır (Yusuf Suresi, 42). Her ne kadar olayların dıştan görünüşü, açığa çıkarılması güç gibi görünse de, her şeyin özünü bilen müminler için durum böyle değildir. Müminler nasıl bir zorluk ve sıkıntı ile karşı karşıya gelirlerse gelsinler, daima Allah'a tevekkül eder, hiçbir zaman ümitsizliğe kapılmazlar. Her koşulda Allah'tan razı olur ve her olayda Allah'ın yarattığı bir güzellik ve hayır olduğuna kesin bir bilgiyle iman ederler. Gerçekten de Hz. Yusuf'un bir iftira sonucunda zindana atılması cahiliye bakış açısıyla bir olumsuzluk gibi görünse de, sonuç onun için hem dünyada hem de ahirette büyük bir hayra dönüşmüştür.

Hz. Yusuf'un zindanda bulunduğu sırada, dönemin hükümdarı gördüğü bir rüyanın yorumlanmasını istemiştir. Hükümdarın hizmetinde çalışan ve yıllar önce Hz. Yusuf'la aynı zindanda kalan bir adam, rüyanın yorumunu yapması için Hz. Yusuf'a başvurur. Hz. Yusuf'un zindanda tutulduğunun yıllar sonra hatırlanması, Allah'ın belirlediği kader doğrultusunda, bu şekilde gerçekleşir. Hz. Yusuf'un rüyaya getirdiği hikmet dolu yorum üzerine hükümdar onu huzuruna çağırır. Ancak Hz. Yusuf öncelikle kendisine atılan iftiranın araştırılmasını ve kendisinin kesin olarak temize çıkarılmasını ister:

"Hükümdar dedi ki: "Onu bana getirin." Ona elçi geldiğinde (Yusuf:) "Efendine (Rabbine) dön de ona sor: "Ellerini kesen o kadınların durumu neydi? Doğrusu benim Rabbim, onların hileli düzenlerini gerçekten bilendir." (Yusuf Suresi, 50)

Hükümdar olayın şahidi olan kadınları huzurunda toplamış ve kadınlar -vezirin karısı da dahil olmak üzere- Hz. Yusuf'un suçsuz olduğunu itiraf etmişler ve böylelikle Hz. Yusuf'un suçsuzluğu ortaya çıkmıştır: "(Hükümdar topladığı o kadınlara:) "Yusuf'un nefsinden murad almak istediğinizde sizin durumunuz neydi?" dedi. Onlar: "Allah için, haşa" dediler. "Biz ondan hiçbir kötülük görmedik." Aziz (Vezir)in de karısı dedi ki: "İşte şu anda gerçek orta yere çıktı; onun nefsinden ben murad almak istemişim. O ise gerçekten doğruyu söyleyenlerdendir." (Yusuf Suresi, 51)

Hz. Yusuf bu itiraf karşısında şunları söylemiştir:

"Bu, (itiraf Vezirin) yokluğunda gerçekten kendisine ihanet etmediğimi ve gerçekten Allah'ın ihanet edenlerin hileli-düzenlerini başarıya ulaştırmadığını kendisinin de bilip öğrenmesi içindi." (Yusuf Suresi, 52)

Hz. Yusuf'un, iftiraya uğramasına rağmen güzel bir sabır ve teslimiyet göstermesi ve yıllarca zindanda kalmayı tercih etmesi, bütün müminlere örnek olacak bir davranıştır. Allah, Hz. Yusuf'a gösterdiği üstün ahlak, tevekkül ve teslimiyetin ardından, zindandan çıktıktan sonra Mısır'da güç ve iktidar vermiştir. Bu elbette Allahın güzel ahlakı nedeniyle Hz. Yusuf'a dünyada vermiş olduğu bir karşılıktır. Allah, bu gerçeği ayetinde şu şekilde belirtmektedir:

"İşte böylece Biz yeryüzünde Yusuf'a güç ve imkan (iktidar) verdik. Öyle ki, orada (Mısır'da) dilediği yerde konakladı. Biz kime dilersek rahmetimizi nasib ederiz ve iyilik yapanların ecrini kayba uğratmayız. Ahiretin karşılığı ise, iman edenler ve takvada bulunanlar için daha hayırlıdır." (Yusuf Suresi, 56–57)

Hz. Yusuf'un hayatında da gördüğümüz gibi, müminlere atılan iftira, aleyhlerine kurulan tuzak ne kadar güçlü olursa olsun, Allah'ın salih kulları er geç temize çıkarlar. Nitekim Allah, Müslümanlara karşı düzenlenen bu tür hileli düzenlerin başarıya ulaşamayacağını Kuranın pek çok ayetiyle haber vermiş ve Hz. Yusuf'un hayatı ile ilgili bu kıssayı da tüm insanlara örnek ve ibret vesilesi olarak bildirmiştir.
Müminler içinde yaşadıkları toplum tarafından tarihin her döneminde iftiraya maruz kalmışlardır. Kimi zaman büyücülükle, kimi zaman yalancılıkla bazen de delilikle suçlanmışlardır. Allah'ın yeryüzündeki en sevgili kulları olan Peygamberlerinden Hz. Yusuf da, iftira neticesinde uzun yıllar zindan da yaşamıştır.

Hz. Yusuf çocukluğundan itibaren en yakınları tarafından zulüm görmüş, iftiraya maruz kalmış peygamberlerimizden biridir. Çocukluk yıllarından itibaren, çok temiz ve güzel ahlaklı bir insan olmasına rağmen kendi öz kardeşleri kıskançlıkları nedeniyle onu öldürmeye yeltenmişlerdir.

Allah'tan korkan, daima Allah'ın rızasını gözeten bu tertemiz insan, hırsızlık ve zina gibi her toplumda ayıplanarak kınanan suçlarla itham edilmiş, suçsuzluğu açıkça ortada olmasına rağmen kendisine atılan iftira nedeniyle yıllarca hapiste tutulmuştur. İlerleyen satırlarda, inkarcıların Hz. Yusuf'a attıkları iftiraların asılsızlığının nasıl ortaya çıktığı, Kuran'da bildirilen ayetler doğrultusunda anlatılmaktadır.
 

nakşibendi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Mar 2006
Mesajlar
1,946
Tepki puanı
0
Puanları
0
devamı...

devamı...

Vezirin Karısının İftirası

Hz. Yusuf, daha küçük yaşta iken Allah'ın kendisine ilim verdiği peygamberlerden biridir. Kendisini kıskanan kardeşleri tarafından çocuk yaştayken bir kuyuya bırakılmış, kuyuda Hz. Yusuf'u bulan bir kafile, onu az bir değere Mısırlı bir azize satmıştır. Yetişkin çağına eriştiğinde, yanında kaldığı vezirin karısı Hz. Yusuf'tan ayette geçen ifade ile "murad almak" istemiştir.

Ancak imanı ve Allah korkusu nedeniyle, Hz. Yusuf vezirin karısının bu isteğini reddetmiştir. Ancak vezirin karısı, kendisinden kaçmak isteyen Hz. Yusuf'a arkadan yetişerek gömleğinden tutup çekmiş ve bu esnada Hz. Yusuf'un gömleği arkadan yırtılmıştır. Tam bu sırada kadının kocası olan vezirle karşılaşmışlar, kadın kendi suçunu gizlemek için Hz. Yusuf'a iftira atmış; onu kendisinden "murad almak" istemekle suçlamıştır. Allah, vezirin karısının Hz. Yusuf'a yönelttiği bu suçlamayı Kuranda şöyle bildirmektedir:

"Erginlik çağına erişince, kendisine hüküm ve ilim verdik. İşte Biz, iyilik yapanları böyle ödüllendiririz. Evinde kalmakta olduğu kadın, ondan murad almak istedi ve kapıları sımsıkı kapatarak: "İsteklerim senin içindir, gelsene" dedi. (Yusuf) Dedi ki: "Allah'a sığınırım. Çünkü O benim efendimdir, yerimi güzel tutmuştur. Gerçek şu ki, zalimler kurtuluşa ermez." Andolsun kadın onu arzulamıştı, -eğer Rabbinin (zinayı yasaklayan) kesin kanıt (burhan)ını görmeseydi- o da (Yusuf da) onu arzulamıştı. Böylelikle Biz ondan kötülüğü ve fuhşu geri çevirmek için (ona delil gönderdik). Çünkü o, muhlis kullarımızdandı. Kapıya doğru ikisi de koştular. Kadın onun gömleğini arkadan çekip yırttı. (Tam) Kapının yanında kadının efendisiyle karşılaştılar. Kadın dedi ki: "Ailene kötülük isteyenin, zindana atılmaktan veya acı bir azaptan başka cezası ne olabilir?" (Yusuf Suresi, 22–25)

Kadının bu suçlamasına karşı Hz. Yusuf kendisini "Onun kendisi benden murad almak istedi..." (Yusuf Suresi, 26) diyerek savunmuş, bunun üzerine kadının yakınlarından bir kişi aralarında şahitlik etmiştir.

" Eğer onun gömleği ön taraftan yırtılmışsa bu durumda kadın doğruyu söylemiştir, kendisi ise yalan söyleyenlerdendir. Yok eğer onun gömleği arkadan çekilip yırtılmışsa, bu durumda kadın yalan söylemiştir ve kendisi doğruyu söyleyenlerdendir." (Yusuf Suresi, 27)

Ayette bildirildiği gibi gömleğinin arkadan yırtılmış olması Hz. Yusuf'un doğru söylediğinin bir delilidir. Ancak, iffetine dair apaçık deliller bulunmasına rağmen Hz. Yusuf zindana atılmıştır.

Burada Hz. Yusuf, Allah'tan korkmayan, mevki ve makam sahibi bazı insanların tuzakları ile karşı karşıya kalmıştır. Üstelik zindana atılabilmesi için de işlemediği bir suç üzerine yüklenmiştir. İtham edildiği bu suç ise toplum tarafından en çok ayıplanacak, dedikodusu en çok yapılacak, yüz kızartıcı bir suç olan "zina"dır. Böylesine çirkin bir iftiraya uğramasının nedeni ise "zina" yapmayı reddetmesi ve iffetli, üstün ahlaklı bir Müslüman olmasıdır. Hz. Yusuf'a uygulananlar, inkarcıların, samimi Müslümanları kendi yollarına döndürmek veya onları baskı ile hak olan dinden vazgeçirtmek için uyguladıkları "geleneksel" yöntemlerdendir.

Bu olayla ilgili dikkat çekici bir diğer konu ise şöyledir: Kadın Hz. Yusuf'u zinaya zorlamakta, yani onu kendi inançsız ve ahlaksız dünyasına katılmaya çağırmaktadır. Ama istediği gibi davranmadığı ve Müslüman ahlakı gösterdiği için, Hz. Yusuf'u zina iftirası ile zindana attırmaktadır. Hz. Yusuf'un örneğinde görüldüğü gibi, inkarcılar çoğu zaman kendi işledikleri ve hayatlarının birer parçası olan suç ve ahlaksızlıklarla iman edenlere iftira eder ve bunun sonucunda onların cezalandırılmalarını sağlamaya çalışırlar. (Harun Yahya, Hazreti Yusuf)

Hz. Yusuf, kendisine bir düzen kurulduğunu bilmektedir, ancak Allah'ın hoşnutluğunu her şeyin üzerinde tutan her Müslüman gibi, o da, zindanı inkarcıların çağırdıkları ahlaksızlığa tercih etmiş ve uzun bir süre zindanda kalmıştır. Allah, Hz.Yusuf'un duasını Kuranda bizlere şu sözlerle bildirmektedir:

(Yusuf) Dedi ki: "Rabbim, zindan, bunların beni kendisine çağırdıkları şeyden bana daha sevimlidir. Kurdukları düzeni benden uzaklaştırmazsan, onlara (korkarım) eğilim gösterir, (böylece) cahillerden olurum." Böylece Rabbi, duasını kabul etti ve onların hileli düzenlerini kendisinden uzaklaştırdı. Çünkü O, işitendir, bilendir." (Yusuf Suresi, 33–34)

Bir insanın hiçbir maddi dayanağı olmadan, içinde bulunduğu toplumun önde gelen kişilerini karşısına alarak, sadece Allah'ı razı etmek için hapse girmeyi kabul etmesi, onun ne derece yüksek bir imana sahip olduğunun göstergelerindendir. Bu olaydaki şartları gerçekçi bir bakış açısı ile bir kez daha gözden geçirmekte fayda vardır. Hz. Yusuf iftiraya uğramıştır. İşlemediği bir suçtan ötürü onu mahkum etmişlerdir. Uzun bir süre hapiste kalacaktır. Çevresindeki insanlardan sürekli düşmanca ve adaletsiz tavırlar görmektedir. İçerisinde bulunduğu şartlara bakıldığında, onu temize çıkaracak herhangi bir kişi veya durum söz konusu değildir. Suçsuzluğu açıkça ortada olmasına rağmen Hz. Yusuf'u hapse atmakta kararlı olmaları, o dönemde hem büyük bir adaletsizliğin hüküm sürdüğünün, hem de iffetini korumaya çalışan bir insanın cahiliye toplumu içerisinde nasıl karşılık görebildiğinin bir göstergesidir. Dikkat edilirse deliller ortaya konmuş olmasına rağmen toplum içindeki bu zulme izin verilmekte, çok iyi bildikleri halde insanların hiçbiri haklıdan yana olmamaktadır. Yapılan zulme rıza göstermekte, kendi menfaatlerini ön planda tutmakta ve suçsuz olmasına rağmen bir insanın zindana atılmasına razı olabilmektedirler. Allah, Kuranda bu durumu şöyle bildirmektedir:

"Sonra onlarda (Yusuf'un iffetine ilişkin) delilleri görmelerinin ardından, mutlaka onu belli bir vakte kadar zindana atmak (görüşü) ağır bastı." (Yusuf Suresi, 35)

Sonuçta Hz. Yusuf zindanda yıllarca kalmıştır (Yusuf Suresi, 42). Her ne kadar olayların dıştan görünüşü, açığa çıkarılması güç gibi görünse de, her şeyin özünü bilen müminler için durum böyle değildir. Müminler nasıl bir zorluk ve sıkıntı ile karşı karşıya gelirlerse gelsinler, daima Allah'a tevekkül eder, hiçbir zaman ümitsizliğe kapılmazlar. Her koşulda Allah'tan razı olur ve her olayda Allah'ın yarattığı bir güzellik ve hayır olduğuna kesin bir bilgiyle iman ederler. Gerçekten de Hz. Yusuf'un bir iftira sonucunda zindana atılması cahiliye bakış açısıyla bir olumsuzluk gibi görünse de, sonuç onun için hem dünyada hem de ahirette büyük bir hayra dönüşmüştür.

Hz. Yusuf'un zindanda bulunduğu sırada, dönemin hükümdarı gördüğü bir rüyanın yorumlanmasını istemiştir. Hükümdarın hizmetinde çalışan ve yıllar önce Hz. Yusuf'la aynı zindanda kalan bir adam, rüyanın yorumunu yapması için Hz. Yusuf'a başvurur. Hz. Yusuf'un zindanda tutulduğunun yıllar sonra hatırlanması, Allah'ın belirlediği kader doğrultusunda, bu şekilde gerçekleşir. Hz. Yusuf'un rüyaya getirdiği hikmet dolu yorum üzerine hükümdar onu huzuruna çağırır. Ancak Hz. Yusuf öncelikle kendisine atılan iftiranın araştırılmasını ve kendisinin kesin olarak temize çıkarılmasını ister:

"Hükümdar dedi ki: "Onu bana getirin." Ona elçi geldiğinde (Yusuf:) "Efendine (Rabbine) dön de ona sor: "Ellerini kesen o kadınların durumu neydi? Doğrusu benim Rabbim, onların hileli düzenlerini gerçekten bilendir." (Yusuf Suresi, 50)

Hükümdar olayın şahidi olan kadınları huzurunda toplamış ve kadınlar -vezirin karısı da dahil olmak üzere- Hz. Yusuf'un suçsuz olduğunu itiraf etmişler ve böylelikle Hz. Yusuf'un suçsuzluğu ortaya çıkmıştır: "(Hükümdar topladığı o kadınlara:) "Yusuf'un nefsinden murad almak istediğinizde sizin durumunuz neydi?" dedi. Onlar: "Allah için, haşa" dediler. "Biz ondan hiçbir kötülük görmedik." Aziz (Vezir)in de karısı dedi ki: "İşte şu anda gerçek orta yere çıktı; onun nefsinden ben murad almak istemişim. O ise gerçekten doğruyu söyleyenlerdendir." (Yusuf Suresi, 51)

Hz. Yusuf bu itiraf karşısında şunları söylemiştir:

"Bu, (itiraf Vezirin) yokluğunda gerçekten kendisine ihanet etmediğimi ve gerçekten Allah'ın ihanet edenlerin hileli-düzenlerini başarıya ulaştırmadığını kendisinin de bilip öğrenmesi içindi." (Yusuf Suresi, 52)

Hz. Yusuf'un, iftiraya uğramasına rağmen güzel bir sabır ve teslimiyet göstermesi ve yıllarca zindanda kalmayı tercih etmesi, bütün müminlere örnek olacak bir davranıştır. Allah, Hz. Yusuf'a gösterdiği üstün ahlak, tevekkül ve teslimiyetin ardından, zindandan çıktıktan sonra Mısır'da güç ve iktidar vermiştir. Bu elbette Allahın güzel ahlakı nedeniyle Hz. Yusuf'a dünyada vermiş olduğu bir karşılıktır. Allah, bu gerçeği ayetinde şu şekilde belirtmektedir:

"İşte böylece Biz yeryüzünde Yusuf'a güç ve imkan (iktidar) verdik. Öyle ki, orada (Mısır'da) dilediği yerde konakladı. Biz kime dilersek rahmetimizi nasib ederiz ve iyilik yapanların ecrini kayba uğratmayız. Ahiretin karşılığı ise, iman edenler ve takvada bulunanlar için daha hayırlıdır." (Yusuf Suresi, 56–57)

Hz. Yusuf'un hayatında da gördüğümüz gibi, müminlere atılan iftira, aleyhlerine kurulan tuzak ne kadar güçlü olursa olsun, Allah'ın salih kulları er geç temize çıkarlar. Nitekim Allah, Müslümanlara karşı düzenlenen bu tür hileli düzenlerin başarıya ulaşamayacağını Kuranın pek çok ayetiyle haber vermiş ve Hz. Yusuf'un hayatı ile ilgili bu kıssayı da tüm insanlara örnek ve ibret vesilesi olarak bildirmiştir.

Es-Selamun Aleyküm...Duayla kalınız..
 

hasgül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Mar 2009
Mesajlar
1,965
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Tehlikeli bir tarihi dönemeçten geçtiğimiz şu günlerde düşman, bütün güçleriyle, mukaddesatımıza ve halkımıza karşı basite alınamayacak bir savaş açmış bulunuyor.

Biz İslâmi Cihad Hareketi'nin bütün fertlerini Filistin yurdunun imdadına koşmak için halkımızın değerli güçlerinden yararlanarak savaşlarını daha da şiddetlendirmeye ve onur savaşında, esir edilen mukaddes varlıklarımız için yürütülen intifadada düşmana daha etkili darbeler vurmaya çağırıyoruz.

Kahraman mücahitlerimizi, düşmanın ortak silahı karşısında tek bir beden halini alan ve ortak yaraya sahip yaralı halimizi savunmak için siyonist düşmanın yığınlarına ve hedeflerine karşı silahlı mücadeleyi daha da şiddetlendirmeye davet ediyoruz.

Bu arada halklarının yanında yer alarak siyonist düşmana karşı verilen savaşta onlarla birlikte çarpışmalara katılan kahraman Filistinli polisleri de selâmlıyoruz.

Düşmanla işbirliği içinde hareket eden ve aşağılanmış durumdaki özerk yönetim liderliğinin tutumunu ise şiddetle kınıyoruz. Bu yönetim halkın iradesine rağmen hâlâ düşmanın attığı kurşunlara karşı durulmaması yönünde talimatlar vermektedir. Aynı şekilde düşmanın çıkarı için mücahitleri tutuklamaya da devam etmektedir. Biz bu yönetimi siyonist düşmanla görüşmeleri kesmeye, zindanlarında tuttuğu bütün tutukluları serbest bırakmaya ve vakit geçmeden kendine gelmeye çağırıyoruz.

Yalancı barışın ve bir serâbın ardından bu kadar koşulması yeter. İşte kurşun yağmurları yine insanların üzerine yağıyor ve direnişçi yine gecekondusundan çıkmış mücadele ediyor.

Halkımız hiçbir engel tanımadığını ve düşmanla yapılan anlaşmalara itibar etmeyerek şehadet, savaş ve Filistin'in tamamı kurtarılıncaya kadar cihad etmekte kararlı olduğunu ispat etmiştir.

Biz bütün İslâm ümmetini Filistin'deki halkımıza, sürdürdüğü çetin savaşta yardımcı olmaya çağırıyoruz. Bu halk, Müslümanların ilk kıblelerini ve ümmetin Filistin'deki mukaddes varlıklarını ve şerefini savunmak için bu savaşa girmiştir.

Cihad ve savaş yolunda ilerleyelim. Allah uludur.
Zafer halkımızın ve ümmetimizin olacaktır.
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Biz İslâmi Cihad Hareketi'nin bütün fertlerini Filistin yurdunun imdadına koşmak için halkımızın değerli güçlerinden yararlanarak savaşlarını daha da şiddetlendirmeye ve onur savaşında, esir edilen mukaddes varlıklarımız için yürütülen intifadada düşmana daha etkili darbeler vurmaya çağırıyoruz.

.

Zafer halkımızın ve ümmetimizin olacaktır.
İnşaALLAH...
 

_SeNaToR_

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2008
Mesajlar
1,220
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Ümmet cihadı terk etti,Rabbim zilleti indirdi.
Zillet bulutlarını ancak Keleş sesleri dağıtır.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt