osmanyusuf
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 18 Ara 2007
- Mesajlar
- 387
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 55
Ali İbn Ebu Talib (r.a.) kendisi için de*ğerli olan bir zırhını kaybetmişti...
Çok geçmeden, onu Küfe çarşısında satan zimmî [3] bir adamın elinde gördü...
Hz, Ali onu görünce tanıdı ve şöyle dedi:
«Bu benim zırhımdır. Şöyle bir gecede, şöyle bir yerde devem*den düşmüştü...»
Zimmî şu cevabı verdi;
«Hayır, bu benim zırhımdır ve benim elimdedir, ey müminlerin emîfi!»
Hz. Ali:
«Hayır, o benim zırhımdır. Ben onu kimseye satmadım. Kimseye bağışlamadım ki senin eline geçsin...» dedi.
Zimmî: «Aramızda müslümanların kadısı var» dedi. Hz. Ali: «Tamam, haydi ona gidelim» dedi.
Daha sonra Kadı Şureyh'e gittiler. Kadılık makamında, Şureyh Hz. Ali'ye sordu: «Müminlerin emîrî! Ne diyorsun?»
Hz. Ali şu cevabı verdi: «Ben şu zırhımı bu adamda buldum. O zırh benden şöyle bir gecede, şöyle bir yerde düşmüştü. Aslında zırh ona ne satış ne de bağış yoluyla ulaştı».
Şureyh zimmîye: «Sen ne diyorsun ya?« dedi.
Zimmî: «Zırh benimdir ve işte benim elimdedir.
Ama müminlerin emîrini yalancılıkla da itham etmiyorum,.,»
Şureyh Ali'ye dönüp:
«Ey müminlerin emîri! Söylediklerinin doğru olduğunda şüphem yok. Zırh sana aittir. Fakat iddia ettiğin şeyin doğruluğuna şehadet eden iki şahidin olması lâzım» dedi.
Hz. Ali: «Evet.
Azatlı kölem Kanber ve oğlum el-Hasen bana şahitlik yaparlar...» dedi.
Şureyh: «Müminlerin emîrî! Fakat oğulun babaya şahitliği caiz ol*maz» dedi.
Hz. Ali: «Fe sübhanellah!
Cennetlik bir adamın şahitliği caiz olmaz mı!»
Resûlüllah'ın (s.a.v.) «El-Hasen ve el-Hüseyin, cennet halkını gençlerinin efendileridir dediğini duymadın mı?» dedi.
Şureyh: «Duydum, müminlerin emîri!
Ancak oğulun babaya şahitliğini caiz göremem» dedi.
Böylece Ali zimmîye dönüp:
«Zırhı al, benim bu ikisinden başka şahidim yok» dedi.
Zimmî, «Fakat ben zırhın sana ait olduğuna şehadet ediyorum» dedi.
Sonra şunu ilâve etti:
«Müminlerin emîrî benimle kadısının önünde mahkemeleşiyor!
Onun kadısı benim lehimde onun aleyhinde hükmediyor.
Bunu emreden dinin gerçekten hak olduğuna şehadet ediyorum...
Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in (s.a.v.) onun ku-iu ve elçisi olduğuna şehadet ediyorum.
Ey Kadı! Şunu bil ki, zırh müminlerin emîrinin zırhıdır. Sıffîn'e [4] giderken orduyu takip ettim. Zırh onun boz devesinden düştü ve ben aldım».
A!i ona şöyle dedi:
«Sen artık müslüman oldun. Ben onu sana verdim. Onunla bir*likte sana bu atı da verdim...»
Bu olayın üzerinden uzun zaman geçmeden adamın Nehrevan gü*nünde [5] Hz. Ali'nin sancağı altında haricilerle dövüştüğünü veşehîd
oluncaya kadar savaşta gayret gösterdiğine şahid olundu.
Şu da Şureyh'in enteresan davranışlarındandır.
Çok geçmeden, onu Küfe çarşısında satan zimmî [3] bir adamın elinde gördü...
Hz, Ali onu görünce tanıdı ve şöyle dedi:
«Bu benim zırhımdır. Şöyle bir gecede, şöyle bir yerde devem*den düşmüştü...»
Zimmî şu cevabı verdi;
«Hayır, bu benim zırhımdır ve benim elimdedir, ey müminlerin emîfi!»
Hz. Ali:
«Hayır, o benim zırhımdır. Ben onu kimseye satmadım. Kimseye bağışlamadım ki senin eline geçsin...» dedi.
Zimmî: «Aramızda müslümanların kadısı var» dedi. Hz. Ali: «Tamam, haydi ona gidelim» dedi.
Daha sonra Kadı Şureyh'e gittiler. Kadılık makamında, Şureyh Hz. Ali'ye sordu: «Müminlerin emîrî! Ne diyorsun?»
Hz. Ali şu cevabı verdi: «Ben şu zırhımı bu adamda buldum. O zırh benden şöyle bir gecede, şöyle bir yerde düşmüştü. Aslında zırh ona ne satış ne de bağış yoluyla ulaştı».
Şureyh zimmîye: «Sen ne diyorsun ya?« dedi.
Zimmî: «Zırh benimdir ve işte benim elimdedir.
Ama müminlerin emîrini yalancılıkla da itham etmiyorum,.,»
Şureyh Ali'ye dönüp:
«Ey müminlerin emîri! Söylediklerinin doğru olduğunda şüphem yok. Zırh sana aittir. Fakat iddia ettiğin şeyin doğruluğuna şehadet eden iki şahidin olması lâzım» dedi.
Hz. Ali: «Evet.
Azatlı kölem Kanber ve oğlum el-Hasen bana şahitlik yaparlar...» dedi.
Şureyh: «Müminlerin emîrî! Fakat oğulun babaya şahitliği caiz ol*maz» dedi.
Hz. Ali: «Fe sübhanellah!
Cennetlik bir adamın şahitliği caiz olmaz mı!»
Resûlüllah'ın (s.a.v.) «El-Hasen ve el-Hüseyin, cennet halkını gençlerinin efendileridir dediğini duymadın mı?» dedi.
Şureyh: «Duydum, müminlerin emîri!
Ancak oğulun babaya şahitliğini caiz göremem» dedi.
Böylece Ali zimmîye dönüp:
«Zırhı al, benim bu ikisinden başka şahidim yok» dedi.
Zimmî, «Fakat ben zırhın sana ait olduğuna şehadet ediyorum» dedi.
Sonra şunu ilâve etti:
«Müminlerin emîrî benimle kadısının önünde mahkemeleşiyor!
Onun kadısı benim lehimde onun aleyhinde hükmediyor.
Bunu emreden dinin gerçekten hak olduğuna şehadet ediyorum...
Allah'tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed'in (s.a.v.) onun ku-iu ve elçisi olduğuna şehadet ediyorum.
Ey Kadı! Şunu bil ki, zırh müminlerin emîrinin zırhıdır. Sıffîn'e [4] giderken orduyu takip ettim. Zırh onun boz devesinden düştü ve ben aldım».
A!i ona şöyle dedi:
«Sen artık müslüman oldun. Ben onu sana verdim. Onunla bir*likte sana bu atı da verdim...»
Bu olayın üzerinden uzun zaman geçmeden adamın Nehrevan gü*nünde [5] Hz. Ali'nin sancağı altında haricilerle dövüştüğünü veşehîd
oluncaya kadar savaşta gayret gösterdiğine şahid olundu.
Şu da Şureyh'in enteresan davranışlarındandır.