HUSEYIN SASMAZ
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 11 Eyl 2009
- Mesajlar
- 1,204
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 61
İslam’da Yönetim Şekli İmparatorluk Değildir
İmparatorluk da İslâmi bir yönetim şekli değildir. Bilakis imparatorluk sistemi İslâm’ın tamamen dışında bir sistemdir. İslâm’ın hakim olduğu bölgeler her ne kadar çeşitli ırktan ve coğrafyadan insanları içerse de tek bir idari merkeze bağlıdırlar. İslâm bu farklı bölgeleri imparatorluk sistemi gibi kendisi ile çelişen bir sistemle yönetmez. İmparatorluk sistemi, İmparatorluğun farklı coğrafyalarında yaşayan ırklar arasında yönetimde eşitlik ilkesini gözetmez. Aksine yönetimde sosyal ve ekonomik açıdan imparatorluk merkezinin belirgin bir ayrıcalığı vardır.
Yönetim noktasında İslâm Devleti ülkenin her tarafında ve her uygulamasında yönetilenler arasında tam bir eşitlik gözetir. İslâm bu çerçevede her türlü ırki tutuculuğu reddettiği gibi İslâm Devletinin tebası olan gayri müslimlere tebalık hakkını ve sorumluluklarını verir. Müslümanlar için söz konusu olan görev ve sorumluluklar onlar için de geçerlidir. Daha da önemlisi İslâm tebaanın herhangi bir ferdine mezhebi ne olursa olsun öyle haklar verir ki Müslüman da olsa tebaadan olmayan başka birisi bu haklara sahip olmaz. İşte bu temel farklar dolayısı ile İslâm’ın yönetim nizamı imparatorluk sisteminden tamamen farklılaşır. İslâm yönetimi egemen olduğu bölgeleri ne sömürür ne de o bölgeleri merkezin çıkarları doğrultusunda her türlü kaynakları merkeze aktarılan yerler olarak görür. Aksine İslâm yönetim sisteminde, merkeze uzaklıkları ve ırkları ne olursa olsun tüm bölgeleri devletin asli bir unsuru olarak görür ve bölge halkına tüm haklarını teslim eder. İslâm yönetiminde yönetim otoritesi, düzeni ve tüm yasaları devletin her bölgesinde bir farklılık arz etmeksizin aynıdır.
İmparatorluk da İslâmi bir yönetim şekli değildir. Bilakis imparatorluk sistemi İslâm’ın tamamen dışında bir sistemdir. İslâm’ın hakim olduğu bölgeler her ne kadar çeşitli ırktan ve coğrafyadan insanları içerse de tek bir idari merkeze bağlıdırlar. İslâm bu farklı bölgeleri imparatorluk sistemi gibi kendisi ile çelişen bir sistemle yönetmez. İmparatorluk sistemi, İmparatorluğun farklı coğrafyalarında yaşayan ırklar arasında yönetimde eşitlik ilkesini gözetmez. Aksine yönetimde sosyal ve ekonomik açıdan imparatorluk merkezinin belirgin bir ayrıcalığı vardır.
Yönetim noktasında İslâm Devleti ülkenin her tarafında ve her uygulamasında yönetilenler arasında tam bir eşitlik gözetir. İslâm bu çerçevede her türlü ırki tutuculuğu reddettiği gibi İslâm Devletinin tebası olan gayri müslimlere tebalık hakkını ve sorumluluklarını verir. Müslümanlar için söz konusu olan görev ve sorumluluklar onlar için de geçerlidir. Daha da önemlisi İslâm tebaanın herhangi bir ferdine mezhebi ne olursa olsun öyle haklar verir ki Müslüman da olsa tebaadan olmayan başka birisi bu haklara sahip olmaz. İşte bu temel farklar dolayısı ile İslâm’ın yönetim nizamı imparatorluk sisteminden tamamen farklılaşır. İslâm yönetimi egemen olduğu bölgeleri ne sömürür ne de o bölgeleri merkezin çıkarları doğrultusunda her türlü kaynakları merkeze aktarılan yerler olarak görür. Aksine İslâm yönetim sisteminde, merkeze uzaklıkları ve ırkları ne olursa olsun tüm bölgeleri devletin asli bir unsuru olarak görür ve bölge halkına tüm haklarını teslim eder. İslâm yönetiminde yönetim otoritesi, düzeni ve tüm yasaları devletin her bölgesinde bir farklılık arz etmeksizin aynıdır.