Esselamü Aleyküm
Nurettin Yıldız-İslamda Siyaset
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark
İslamda Siyaset (1 Kullanıcı)
- Konuyu başlatan ibra
- Başlangıç tarihi
Selam Aleyküm kardeşim konu açılmadı ama ne olursa olsun kimsenin birbirini kırmaya hakkında olumsuz söz söylemeye hakkı yok ama maalesef
Herkes aynı düşünceye aynı görünüşe sahip olayabilir ama birbirlerine saygı duymak gerekiyor.
Allah hepimizin yar ve yardımcısı olsun bilerek ve idrak edenlerden olmak nasip etsin Rabbim.Herkes Peygamber Efendimiz(S.A.V.) ders alısnlar lüften.
Selam ve dua ile Allah'a emanet olun herşey gönlünüzce olsun.
Herkes aynı düşünceye aynı görünüşe sahip olayabilir ama birbirlerine saygı duymak gerekiyor.Allah hepimizin yar ve yardımcısı olsun bilerek ve idrak edenlerden olmak nasip etsin Rabbim.Herkes Peygamber Efendimiz(S.A.V.) ders alısnlar lüften.
Selam ve dua ile Allah'a emanet olun herşey gönlünüzce olsun.
Selam Aleyküm kardeşim konu açılmadı ama ne olursa olsun kimsenin birbirini kırmaya hakkında olumsuz söz söylemeye hakkı yok ama maalesef
Allah hepimizin yar ve yardımcısı olsun bilerek ve idrak edenlerden olmak nasip etsin Rabbim.Herkes Peygamber Efendimiz(S.A.V.) ders alısnlar lüften.
Selam ve dua ile Allah'a emanet olun herşey gönlünüzce olsun.
Ablacım evet size %100 katılıyorum
Ama zaten videoda kışkırtıcı veya kırıcı hiçbirşey yok
:a12:Link yenilenmiştir izleye bilirsiniz:a12:
Anlattığı problemler doğruda, bu problemlere karşı getirdiği çözümleri batıl malesef.
Paylaşım için saol ibra kardeşim
Paylaşım için saol ibra kardeşim
SelamunAleyküm.
İbra nikli kardeşim videonu beğendim Nurettin Yıldız kardeşimiz dedikleri doğrudur.
Yanlış deyen batıl deyen islamda siyasetin ne olduğunu bilmiyor siyasetle politikayı karıştırıyor islamın tümü siyasettir ama bu konuyla günümüzün insanlarını yanlış mecralara yönlendirdiler Nurettin kardeşinde dediği gibi günümüzün insanlarına konuyu yanlış adabte ettiler. Yani dinde siyaset yoktur din siyasete karışmaz diye bu düşünçeyi insanların sabırla işlediler tabiki günümüzün insan toplumu bu yanlış düşünçeyi benliğinden silmesi kolay değil haliyle ters çevaplar vereçekler bu kolay değl yıllarca insanlara yanlışı doğru diye tanıttılar.
Bizim görevimiz bildiğimizi söylemek ister kabul edilir ister edilmez.Yani Emribirmaarruf.
Siz değerli kardeşlerim için siyaset konusunun ne anlama geldiği hakkında bir araştırma yaptım.Eğer sabır gösterip konuyu okursanız bilgi sahibi olacağınıza inanıyorum
İslamda siyasetin yeri
Siyaset, halkı dünya ve ahirette kurtulacakları yola irşad etmekle onların salah ve menfaatine çalışmaktır. Siyaset, `siyaset-i amme` ve `siyaset-i hassa` olmak üzere iki kısımdır. Siyaset-i amme, bütün bir cemiyetin salah ve intizamı için gerekli olan bir kısım hükümlerdir. Siyaset-i hassa ise, bazı cürüm işleyenler hakkında, velev katil suretiyle olsun, vuku bulacak zecir ve te`dibdir. Çünkü iman esaslarından sonra şeriatın etrafında dönüp dolaştığı nokta alemin beka ve devamı için fitne ve fesad maddelerini kökünden kesmektir. Hamevi`den naklen Haşiye-i Miskin`de zikredilmiştir ki, siyaset ağır bir şeriat olup iki nevidir: `Siyaset-i zalime: Halkın haklarına zıt olan bir siyasettir ki, şeriat bunu haram kılmıştır. Siyaset-i adile: Halkın haklarını zalimlerin elinden kurtaran, zulüm ve fenalıkları defeden, fitne ve fesad ehlini men eden siyasettir ki şeriattan sayılır. Bu siyaset bahsinin tafsili Kaadı Alaaddin`in Mutnü`l-Hükkam isimli te`lifinde açıklanmıştır.`
Bu nefis açıklamalardan anlıyoruz ki; siyaset, şeriatla adaletli bir taban bulabilir. Buradaki `şeriat` kelimesi kanun ve hukuk manasındadır. İslam için özel kullanıldığında, İslam kanunları manasına gelmektedir. Siyaset, şeriattan bağımsızlığını ilan edince mutlaklaşır ve bizzat zulmün kaynağı kesilir.
İslam alimleri, siyaseti, alemin sağlıklı devamında imandan sonra en önemli dinamik olarak görmüşlerdir. Fakat hepsinin de ortak noktası, siyasetin iki kısma ayrıldığı hususudur. Bunlardan birincisi zalim siyasettir. Zalim siyaset, halkın haklarına zıt ve zulüm ve fenalıkları yayan siyasettir. Şeriat ise İbn-i Abidin`in deyimiyle bu tür siyaseti haram kılmıştır.
Modern çağ tevhidden uzaklaşınca, herşeyi ve herkesi atomize etmeye başlamıştır. Modern çağda artık herşey ve herkes ayrı, kendinden menkul bir değer haline gelmiştir. Bu değerlerden birisi de siyasettir. İnsan yönetmek, onların üzerinde iktidar olmak tek başına hiçbir şey olmasa da teşvik edilir olmuştur. Bu ise siyaset kavramının ve kurumunun mutlaklaşmasına vesile olmuştur. Din ve ahlaktan soyutlanan, hatta bu soyutlanmayı laiklik ilkesi gereği görev bilen siyaset müessesi; tek başına değer üreten bir kavram haline gelmiştir. Üniversitelerde öğretilen siyaset bilimi dersleri, iktidarda kalmanın ve insanları yönetmenin inceliklerini öğretmektedir, ama insanların nasıl yönetileceği konusunda bir fikir sunmamaktadır. Makyavelizm, pragmatizm, propaganda sanatı ve manipülasyon siyasi iktidarın başında olanların anahtar kavramlarıdır. Demagoji, tezvirat ve yalan zalim politika ile uğraşanların genel ahlaklarıdır. Hukuk, adalet ve idealden yoksun olan siyaset başlı başına kötülüklerin kaynağıdır.
Reel Politika kavramının arkasına sığınıp güçlü zalimlerle her şeye rağmen işbirliği yapmak şeytanla sözleşme imzalamak gibidir. Reel şartları gözetmek başka bir şeydir, her şeye rağmen zalimlerle zulüm üzere işbirliğine gitmek apayrı bir şey. Hz. Muhammed, (sav.) ilk davete başladığı zaman, zalim siyasetin Mekke idaresinde bütün boyutları ile egemen olduğu malumdur. Buna rağmen Hz. Muhammed (sav.) zalimlerle işbirliğine gitmemiş, aksine yeni ve adalete dayanan bir siyaset tarzı gütmüştür. Çünkü, zulmü veri kabul edip zulüm üzere siyaset takip edip adalete ulaşmak mümkün değildir. Irak`ın işgal sürecinde ABD`ye Türkiye topraklarını açmak isteyen AKP Hükümeti`nin uyguladığı siyaset tarzını Başbakan Erdoğan, `reel politika` diye adlandırmıştır. Reel politikanın birçok zulme ve katliama sebep olabileceği de biliniyordu. Buna rağmen, reel politika da ısrar edip tezkerenin meclise kadar gelmesi, adaleti esas almayan siyasetin çirkin yüzünü bir kez daha göstermiştir. Yapılması gereken adalet üzere siyaset takip edip adalet çerçevesinde siyasi bir denge oluşturmaktır. Aksi takdirde, yapılan siyaset her türlü kutsaldan arınmış bir hale gelir ki; bizzat bu siyasetin başında olanlar, çevrelerindeki insanların aç gözlülüklerine ve hırslarına hakim olamazlar. Zira siyaset mutlaklaşırsa ve adalete hizmet etmeyi bir kenara bırakırsa, felaketler ardı ardına gelmekten çekinmez.
İbra nikli kardeşim videonu beğendim Nurettin Yıldız kardeşimiz dedikleri doğrudur.
Yanlış deyen batıl deyen islamda siyasetin ne olduğunu bilmiyor siyasetle politikayı karıştırıyor islamın tümü siyasettir ama bu konuyla günümüzün insanlarını yanlış mecralara yönlendirdiler Nurettin kardeşinde dediği gibi günümüzün insanlarına konuyu yanlış adabte ettiler. Yani dinde siyaset yoktur din siyasete karışmaz diye bu düşünçeyi insanların sabırla işlediler tabiki günümüzün insan toplumu bu yanlış düşünçeyi benliğinden silmesi kolay değil haliyle ters çevaplar vereçekler bu kolay değl yıllarca insanlara yanlışı doğru diye tanıttılar.
Bizim görevimiz bildiğimizi söylemek ister kabul edilir ister edilmez.Yani Emribirmaarruf.
Siz değerli kardeşlerim için siyaset konusunun ne anlama geldiği hakkında bir araştırma yaptım.Eğer sabır gösterip konuyu okursanız bilgi sahibi olacağınıza inanıyorum
İslamda siyasetin yeri
Siyaset, halkı dünya ve ahirette kurtulacakları yola irşad etmekle onların salah ve menfaatine çalışmaktır. Siyaset, `siyaset-i amme` ve `siyaset-i hassa` olmak üzere iki kısımdır. Siyaset-i amme, bütün bir cemiyetin salah ve intizamı için gerekli olan bir kısım hükümlerdir. Siyaset-i hassa ise, bazı cürüm işleyenler hakkında, velev katil suretiyle olsun, vuku bulacak zecir ve te`dibdir. Çünkü iman esaslarından sonra şeriatın etrafında dönüp dolaştığı nokta alemin beka ve devamı için fitne ve fesad maddelerini kökünden kesmektir. Hamevi`den naklen Haşiye-i Miskin`de zikredilmiştir ki, siyaset ağır bir şeriat olup iki nevidir: `Siyaset-i zalime: Halkın haklarına zıt olan bir siyasettir ki, şeriat bunu haram kılmıştır. Siyaset-i adile: Halkın haklarını zalimlerin elinden kurtaran, zulüm ve fenalıkları defeden, fitne ve fesad ehlini men eden siyasettir ki şeriattan sayılır. Bu siyaset bahsinin tafsili Kaadı Alaaddin`in Mutnü`l-Hükkam isimli te`lifinde açıklanmıştır.`
Bu nefis açıklamalardan anlıyoruz ki; siyaset, şeriatla adaletli bir taban bulabilir. Buradaki `şeriat` kelimesi kanun ve hukuk manasındadır. İslam için özel kullanıldığında, İslam kanunları manasına gelmektedir. Siyaset, şeriattan bağımsızlığını ilan edince mutlaklaşır ve bizzat zulmün kaynağı kesilir.
İslam alimleri, siyaseti, alemin sağlıklı devamında imandan sonra en önemli dinamik olarak görmüşlerdir. Fakat hepsinin de ortak noktası, siyasetin iki kısma ayrıldığı hususudur. Bunlardan birincisi zalim siyasettir. Zalim siyaset, halkın haklarına zıt ve zulüm ve fenalıkları yayan siyasettir. Şeriat ise İbn-i Abidin`in deyimiyle bu tür siyaseti haram kılmıştır.
Modern çağ tevhidden uzaklaşınca, herşeyi ve herkesi atomize etmeye başlamıştır. Modern çağda artık herşey ve herkes ayrı, kendinden menkul bir değer haline gelmiştir. Bu değerlerden birisi de siyasettir. İnsan yönetmek, onların üzerinde iktidar olmak tek başına hiçbir şey olmasa da teşvik edilir olmuştur. Bu ise siyaset kavramının ve kurumunun mutlaklaşmasına vesile olmuştur. Din ve ahlaktan soyutlanan, hatta bu soyutlanmayı laiklik ilkesi gereği görev bilen siyaset müessesi; tek başına değer üreten bir kavram haline gelmiştir. Üniversitelerde öğretilen siyaset bilimi dersleri, iktidarda kalmanın ve insanları yönetmenin inceliklerini öğretmektedir, ama insanların nasıl yönetileceği konusunda bir fikir sunmamaktadır. Makyavelizm, pragmatizm, propaganda sanatı ve manipülasyon siyasi iktidarın başında olanların anahtar kavramlarıdır. Demagoji, tezvirat ve yalan zalim politika ile uğraşanların genel ahlaklarıdır. Hukuk, adalet ve idealden yoksun olan siyaset başlı başına kötülüklerin kaynağıdır.
Reel Politika kavramının arkasına sığınıp güçlü zalimlerle her şeye rağmen işbirliği yapmak şeytanla sözleşme imzalamak gibidir. Reel şartları gözetmek başka bir şeydir, her şeye rağmen zalimlerle zulüm üzere işbirliğine gitmek apayrı bir şey. Hz. Muhammed, (sav.) ilk davete başladığı zaman, zalim siyasetin Mekke idaresinde bütün boyutları ile egemen olduğu malumdur. Buna rağmen Hz. Muhammed (sav.) zalimlerle işbirliğine gitmemiş, aksine yeni ve adalete dayanan bir siyaset tarzı gütmüştür. Çünkü, zulmü veri kabul edip zulüm üzere siyaset takip edip adalete ulaşmak mümkün değildir. Irak`ın işgal sürecinde ABD`ye Türkiye topraklarını açmak isteyen AKP Hükümeti`nin uyguladığı siyaset tarzını Başbakan Erdoğan, `reel politika` diye adlandırmıştır. Reel politikanın birçok zulme ve katliama sebep olabileceği de biliniyordu. Buna rağmen, reel politika da ısrar edip tezkerenin meclise kadar gelmesi, adaleti esas almayan siyasetin çirkin yüzünü bir kez daha göstermiştir. Yapılması gereken adalet üzere siyaset takip edip adalet çerçevesinde siyasi bir denge oluşturmaktır. Aksi takdirde, yapılan siyaset her türlü kutsaldan arınmış bir hale gelir ki; bizzat bu siyasetin başında olanlar, çevrelerindeki insanların aç gözlülüklerine ve hırslarına hakim olamazlar. Zira siyaset mutlaklaşırsa ve adalete hizmet etmeyi bir kenara bırakırsa, felaketler ardı ardına gelmekten çekinmez.