FATMA-ZEHRA
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 28 Ağu 2007
- Mesajlar
- 486
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 36
بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Ma'lum ola ki: namaz, ALLAH'u Azze ve Celle'nin, kulları üzerine "mi'rac"da farz kıldığı en azim fi'ili bir ibadettir. Bize farz kılındığı gibi, bizden önceki ümmetlere de farz kılınmıştır.
ALLAH'u Azze ve Celle bu ibadet'ten bir cüz olan "secde" ile melekleri imtihana tâbi tutarak, itaat edip "secde" edenler "fıtrat" ya'ni "islâm" üzere kalmışlardır, isyan eden iblis de kibirlenip secde etmekten imtina ettiği için kâfirlerden olmuştur.
İşte bu ibadet: böylelikle, “iman” ile “küfür,” “islâm” ile “şirk” ve “dinli” ile “dinsiz” arasında bir alamet’i farika olmuştur. Zira namazın edası ile insan “mü'min” terki ile de “kâfir” olmaktadır.
Kendisinden başka ilah olmayan ALLAH'u Azze ve Celle'nin “vucudiyyeti'ni” “la ilahe illALLAH” sözü ile itiraf eden kulun, eda etmekle mükellef olduğu ilk ibadet “namaz”dır.
Lisanen ALLAH'dan başka ilah olmadığını söyleyen kişinin kendisine “namaz'ın” farziyyeti ulaştığı halde daha hâlâ Âlemlerin Rabbi olan ALLAH'u Azze ve Celle'nin önünde rüku ve secde etmemesi, kelime’i tevhid’in hakikatini anlamadığına delalet eder. Kelime'i tevhid'in hakikatini anlamadan kişinin onu telaffuz etmesi hiç bir şey ifade etmez.
Nasıl ki “namaz” kelime'i tevhid'den sonra emredilen ilk ibadet'tir, dinin bekasıda onunladır. Çünkü dinde en son terk edilen ibadet odur. Binaenaleyh “namazı terk edenin’de dini yoktur.” Zira namaz ibadetinin olmadığı hiç bir “din’i semavi” yoktur.
Zira ALLAH Resûlü'nün ashabıda “namaz’dan başka hiç bir ibâdet’in terkini küfür görmezlerdi.”
“Namazın” dindeki bu azim mevki'i, tam bir ihtimamı gerektirirken, ilim ehlinin gayretsizliği ile her gelen nesil indinde bu azim ibadet ihtimamsızlık kaydetmiştir.
Artık zamanımızda da öyle olmuştur ki, “namazı terk eden müslüman” namazı terk etmenin zemmi hakkında varid olan Hadis'i Şeriflerden bahsetmek, geçmişteki gayretsizlerin bıraktıkları alışkanlığa muhalefet olduğu için, sapıklık olmuştur. Zira geçmişteki gayretsizler bu ümmet'e namazı terk edenin kâfir, müşrik, imansız ve dinsiz olduğunu söylememişlerdir. Binaenaleyh kendilerinin müslüman olduğunu zanneden binlerce insanda kitab ve sünnet davetçilerinden bu hakikatları işitince, adeta çıldırırcasına isyan etmektedirler. Bunlarda nereden çıktı biz büyüklerimizden ve âlimlerimizden böyle bir şey işitmedik demektedirler.
Ma'lum ola ki: namaz, ALLAH'u Azze ve Celle'nin, kulları üzerine "mi'rac"da farz kıldığı en azim fi'ili bir ibadettir. Bize farz kılındığı gibi, bizden önceki ümmetlere de farz kılınmıştır.
ALLAH'u Azze ve Celle bu ibadet'ten bir cüz olan "secde" ile melekleri imtihana tâbi tutarak, itaat edip "secde" edenler "fıtrat" ya'ni "islâm" üzere kalmışlardır, isyan eden iblis de kibirlenip secde etmekten imtina ettiği için kâfirlerden olmuştur.
İşte bu ibadet: böylelikle, “iman” ile “küfür,” “islâm” ile “şirk” ve “dinli” ile “dinsiz” arasında bir alamet’i farika olmuştur. Zira namazın edası ile insan “mü'min” terki ile de “kâfir” olmaktadır.
Kendisinden başka ilah olmayan ALLAH'u Azze ve Celle'nin “vucudiyyeti'ni” “la ilahe illALLAH” sözü ile itiraf eden kulun, eda etmekle mükellef olduğu ilk ibadet “namaz”dır.
Lisanen ALLAH'dan başka ilah olmadığını söyleyen kişinin kendisine “namaz'ın” farziyyeti ulaştığı halde daha hâlâ Âlemlerin Rabbi olan ALLAH'u Azze ve Celle'nin önünde rüku ve secde etmemesi, kelime’i tevhid’in hakikatini anlamadığına delalet eder. Kelime'i tevhid'in hakikatini anlamadan kişinin onu telaffuz etmesi hiç bir şey ifade etmez.
Nasıl ki “namaz” kelime'i tevhid'den sonra emredilen ilk ibadet'tir, dinin bekasıda onunladır. Çünkü dinde en son terk edilen ibadet odur. Binaenaleyh “namazı terk edenin’de dini yoktur.” Zira namaz ibadetinin olmadığı hiç bir “din’i semavi” yoktur.
Zira ALLAH Resûlü'nün ashabıda “namaz’dan başka hiç bir ibâdet’in terkini küfür görmezlerdi.”
“Namazın” dindeki bu azim mevki'i, tam bir ihtimamı gerektirirken, ilim ehlinin gayretsizliği ile her gelen nesil indinde bu azim ibadet ihtimamsızlık kaydetmiştir.
Artık zamanımızda da öyle olmuştur ki, “namazı terk eden müslüman” namazı terk etmenin zemmi hakkında varid olan Hadis'i Şeriflerden bahsetmek, geçmişteki gayretsizlerin bıraktıkları alışkanlığa muhalefet olduğu için, sapıklık olmuştur. Zira geçmişteki gayretsizler bu ümmet'e namazı terk edenin kâfir, müşrik, imansız ve dinsiz olduğunu söylememişlerdir. Binaenaleyh kendilerinin müslüman olduğunu zanneden binlerce insanda kitab ve sünnet davetçilerinden bu hakikatları işitince, adeta çıldırırcasına isyan etmektedirler. Bunlarda nereden çıktı biz büyüklerimizden ve âlimlerimizden böyle bir şey işitmedik demektedirler.