Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İSLAMDA ENGELLİ İNSANLAR (1 Kullanıcı)

SEHADETTTT

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Ağu 2006
Mesajlar
1
Tepki puanı
0
Puanları
0
selamun aleykum herkese arkadaş ben şunu belirtmek istiyorum din de engelli insan gercekden engellenmişmidir yoksa bu nedir bu konu hakkında bilgilerinizi paylaşırsanız sevinirim
MURAT YAYLACI
 

eliff bilgee

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Eki 2008
Mesajlar
2
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
islamda engelli insanlar

islamda engelli insanlar

s.a kardeşim ben senin soruna cevap vermek isteriyorum


insan, varlıklar arasında en üstün bir konuma sahiptir. İster ruhen ve bedenen sağlıklı, isterse müptelâ olduğu bir rahatsızlık sebebiyle engelli olsun, islâm’ın anlayışına göre bütün insanlar saygı ve hürmete lâyıktır.

engelliler konusu üzerinde bıkmadan, usanmadan durulması gereken bir konudur. bugün dünyada engelli nüfusu 500 milyonu aşmış bulunmaktadır. esasen engelliler konusu temelde bir insan hakkı meselesidir. bu anlamda, engelli insanlar ile diğerleri arasında haklara sahip olma açısından da bir ayırım söz konusu değildir.

yasalara göre zihinsel ve bedensel engelliler toplumsal hayatta sağlıklı insanlarla eşit haklara sahiptir. “bedensel ve zihinsel engelleri nedeniyle insanlar arasında ayırım yapılmasına izin verilmeyecektir” vb. ilkelerle engelli hakları; insan hakları evrensel beyannamesi, gibi çeşitli uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmıştır.

ancak günümüzde; sorunların çözümü, sorunun tartışılması ve gündemde tutulması ile gerçekleşmektedir. özellikle bu konuya ilişkin yapılacak her tür katkıya ihtiyaç duyulmaktadır. konuyu gündemde tutmak ve bu sosyal yaranın iyileştirilmesi yada giderilmesine dair her tür çalışmaya destek vermek temel görev olarak algılanmalıdır.

islâm’da ‘hayat’ hakkı esas olduğundan engelli olmak eşit yaşama prensibini de ortadan kaldırmaz. “allah herkesi ancak gücünün yettiği ölçüde sorumlu tutar...”[kuran: 2/286], “allah size kolaylık diler, zorluk dilemez” [kuran: 2/285] gibi ayetlerle kolaylığı genel bir ilke olarak kabul eden islâmiyet, engelli kimselere de güçlerinin yetmeyeceği şeyleri yüklememiştir. bu sebeple mesela ağır zihinsel engelliler ibadetle yükümlü değildir.

toplumun her kesimi ile ilgilenen hz. peygamber ’in, zihinsel engellilerle de ilgilenmiş ve onları ihmal etmemiştir. nitekim, akıl hastalarının dini yükümlülüklerden muaf tutulduklarını şu sözleri ile dile getirmişlerdir: “üç kimseden sorumluluk kaldırılmıştır: buluğ çağına erinceye kadar çocuktan, uyanıncaya kadar uyuyandan ve şifa buluncaya kadar akıl hastasından.” [buhari, ebu davud ve tirmizi] bu hadis, zihinsel engellilerin sorumluluklarının çerçevesinin belirlenmesinde temel teşkil eden başlıca delillerdendir.

ibadet yerine yürüyerek gidemeyecek derecede hasta olan kimseler, kendilerini götürecek birisi olsa dahi ebu hanife'ye göre cuma namazını kılmakla yükümlü değildir. yine, farz namazları ayakta kılmaya güç yetiremeyen kimselerle, ayakta kıldıkları takdirde başka bir rahatsızlığı oluşan veya hastalığının artması, ya da iyileşmesinin gecikmesi söz konusu olan kimseler, namazlarını oturarak kılarlar. rükû ve secde yapmaya güç yetiremeyen kimse ise namazını îmâ ile kılar.

islam peygamberi hz. muhammed insanlara engelli-engelsiz oluşuna göre davranmazdı. görme engelli olan abdullah ibn ümmi mektumu müezzin olarak görevlendirmişti. hz. peygamber, bizzat engellilerle ilgilenmiş, onlara güçlerinin yetmediği alanlarda görevlendirmemiş, yeteneklerine göre kamusal alanda vazife vermiş, topluma kazandırmaya çalışmış; engellileri başkalarının maddi manevi yardımına muhtaç bir tabaka olarak görmemiştir.

insanın görme işitme, konuşma vb. bir yetisinin olmaması elbette kişi için bir meşakkat ve oldukça zor bir durumdur. ancak hz. peygamber, engelli olup da sabredenlerin cennetle ödüllendirileceğini bildirmiştir. bir kudsi hadisde; “herhangi bir kulumu gözlerinden mahrum bırakmak suretiyle imtihana tabi tuttuğumda, sabrederse, gözlerine karşılık ona cenneti veririm” [buhari, merda, 7] buyruluyor.

hz peygamber, durumlarına göre engellileri mesleki hayattan ve çalışmaktan alıkoymamış, bilakis onların ticaret yapmasını kolaylaştırıcı hükümler getirmiştir. bununla birlikte, engellileri mazeretleri sebebiyle güç yetiremeyecekleri işlerden de muaf tutmuştur.

ibn abbas, ata b.ebi rebah’a; “sana cennet ehlinden bir kadını göstereyim mi?” dedi. ata; “evet, göster” dedi. ibn abbas; “işte, şu siyah kadındır ki; bu kadın, hz. peygambere geldi ve “sara hastalığım tutuyor ve üstüm başım açılıyor. iyileşmem için allah’a dua edin” dedi. hz. peygamber; “istersen sabreder, cennetlik olursun; istersen sana afiyet vermesi için allah’a dua ederim” dedi. bunun üzerine kadın; “o halde sabredeceğim. ancak sara tuttuğu zaman üstümün başımın açılmaması için dua buyurunuz” dedi. hz. peygamber de ona dua etti.” [buhari ve müslim]

hz. peygamber, sağlıklı insanların engellilerle ilişkilerini yönlendiren ahlaki düzenlemelerde de bulunmuştur. nitekim, görme engelli bir kimseye yol göstermeyi, işitme ve konuşma engelliye söz anlatmayı sadaka olarak değerlendirmiştir. [ibn hanbel, 169]

hayatımızda bizi sevindirecek ve huzur duyacağımız şeylerle karşılaşmamızı nasıl doğal buluyorsak, bizi üzecek bir durumla karşılaşmayı da normal bulmalı ve sabretmeliyiz. bu durumda bize isabet eden bir hastalığı tabii karşılamanın en iyi yolu, sabırdan geçer. nitekim hz. peygamber; “yorgunluk, hastalık, tasa, üzüntü, sıkıntı ve gamdan, ayağına batan dikene varıncaya kadar, müslümanın başına gelen her şeyi, allah bağışlama vesile kılar.” [buhari ve müslim] sözüyle bu müjdeyi vermektedir.

geleneğimizde ise yunus emre'nin veciz ifadesiyle, “yaratılanı severiz, yaratan'dan ötürü” anlayışının doğrultusunda, tarih boyunca engelli insanlara karşı yakın ilgi ve şefkatle yaklaşılmıştır.

sonuç olarak çağımızda, engellilerin kendi kendine yeterli hale gelmesi, belli bir bilgi ve kültür düzeyine ulaşması, meslek edinerek üretken hale gelmesi ve çevresiyle sağlıklı ilişkiler kurarak toplumsal hayata katılmasının sağlanması hususunda herkese görev düşmektedir.

bireylerin, hayatının her döneminde, çeşitli nedenlerle engelliliği yaşayabileceğini düşündüğümüzde, engelliler için yapılacak olan çalışmalara, engelli olan ve olmayan herkesin tam katılımının sağlanması gereği ortaya çıkmaktadır.

engellilerin haklarına saygı ve onlara gereken ilginin gösterilmesi gerektiğine inanıyoruz. Onlar, daima toplumun ayrılmaz birer parçası halinde görülmelidir.

Ne mutlu, karşılaştığı bütün zorluklara sabrederek mutlu sona erişenlere!..
 

ebrarcicek

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2008
Mesajlar
11
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Kendiniz “Ben engelliyim” diyerek düşünceleriniz varsa yazabilirsiniz.

İşte benim düşüncelerim (kısaca yazıyorum örnek olarak);
Ben işitme engelliyim. Sessiz olmak benim için çok farklı. İşitme engelli olduğum için ya mutlu ya mutsuz olarak yaşadım. İşitme engellilerle karşılaşmak ve konuşmak ve de el işaretler yapmak onlardan çok şeyler öğrendim. İşitme engelli olmak çok farklı bir duygu. Bu duyguyu yaşadığım için mutluyum.

Sizin düşüncelerinizi öğrenmek istedim. Paylaşmak ve tartışmak için yazabilirsiniz :)
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt