Değerli Kardeşlerim:
İslâmın şartı 5 değildir. İslamda şart yoktur. Lailahe illallah vardır. Allah'tan başka ilah yoktur. İlla Allah vardır. Bu cümleyi söyleyen kişi İslâma girmiştir. Ve Müslümandır. Kanı, katli haramdır. Savaş esnasında bile söylemiş olsa dahi. Peygamberimizin hayatında bu yaşanmıştır. Namaz, Hac, Zekât ve Oruç Müslümanın mü'min olması, müttakî olması, ittika sahibi olması dahası insan-ı kâmil olması için emr-i ilahidir. Müslüman bu emirleri yerine getirerek hakiki insan yani kâmil insan olur. Kelime-i Şahadet'i anlayıp hakiki şahit olur. Kur'an-ı Kerim de gayet iyi bir şekilde açıklanmıştır.
Bu tür söylemler her ne kadar Müslüman kardeşlerimizi yaşantılarında daha dikkatli ve emr-i ilahiye ye uygun yaşamalarını sağlamaya yönelik söyleniyor, teşvik ediliyor olsa da günümüz insanında yanlış anlamların çıkmasına sebep olmaktadır. Örneğin İslâm'a girmek ve Müslüman olmak için Oruç, Zekat, Hac ve Namaz'ın şart olduğunu söylediğimizde günümüzdeki insanların bir çoğu İslâma girmemiş ve Müslümanda olamamış sayılmaktadır. İslam olmayan kişi de kâfirdir. Dolayısıyla bu şart olarak kabul edilen emr-i ilahilerden birini veya bir kaçını yapmayan veya ara sıra yapan veya eksik yapan kişilerin islâm ve de Müslüman olmaları muhaldir. Bu türlü söylem ne tür açıklama yapılırsa yapılsın bu anlam da önde kalacaktır.
Dolayısıyla insanımıza bunlardan bahsederken emr-i ilahiyi olduğu gibi almalıyız. İslâm da şart olmadığını, Allah'a inan herkesin İslam ve Müslüman olduğunu söylemeliyiz. Bu ibadetleri yapmayan insanlar ise günahkârdır. Ve bu günahkârlarda işlediklerinden sorumlu tutulacaktırlar.
Değerli arkadaşlarım; Kur'an-ı Kerim'in başında bakınız rabbımız ne diyor:
"Kendisinde hiçbir şekilde şüphe olmayan o kitap müttakiler için bir hidayet kaynağı ve yol göstericidir." (Bakara Suresi, 2)
"Müttakiler ki, gayba inanırlar, namaz kılarlar kendilerine verdiğimiz mallardan muhtaçlara yardım ederler." (Bakara Suresi, 3)
"Yine onlar sana indirilenlere ve senden önce indirilen kitab ve peygamberlere ve ahiret gününe iman ederler." (Bakara Suresi, 4)
"Onlar Rabbilerinden bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa ermişler ancak onlardır." (Bakara Suresi, 5)
İşte Hazret-i Kur'an'ın baş sahifesinde Cenab-ı Hakk'ın buyruğunun anlamını, belki bildiği halde, ben biliyorum hazzı olsa gerek, teşvik kastı ile, iman kalbine yerleşmemiş sadece İslâm_ı kabul etmiş kişiye "İslam'ın şartı" diye; İttika sahibi, Muttaki kullarının emr-i ilahiye uygun ibadet ve taatlarını, henüz Allah'ın varlığını yeni kabül etmiş ademe, Hazret-i Allah'ın emrine sadakatle uymasını, imanın şartlarını, hele Kelime-i Şehadet ki imanın zirvesini nasıl yakıştırıp henüz iman kalbine yerleşmedi buyrulan beni ademi imanın zirvesi ile yükümlü kılıyorsun?
"BEDEVİLER: İNANDIK, DEDİLER. DE Kİ: SİZ İMAN ETMEDİNİZ, AMMA İSLÂM OLDUK, DEYİN. HENÜZ İMAN KALPLERİNİZE YERLEŞMEDİ. EĞER ALLAH'A VE ELÇİSİNE İTAAT EDERSENİZ ALLAH İŞLERİNİZDEN HİÇBİR ŞEYİ EKSİLTMEZ. ÇÜNKÜ ALLAH ÇOK BAĞIŞLAYAN, ÇOK ESİRGEYENDİR" (Hucurat Suresi, 14)
"Lâ ilahe illallah" diyen kişi hiç bir şarta tabi olmadan emr-i ilahiyeye göre"müslümandır" kardeşindir!.
"Dini doğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin" diye, din olarak Nuh’a tavsiye ettiğimizi, sana vahyettiğimizi, İbrâhîm'e, Mûsâ'ya ve Îsâ'ya tavsiye ettiğimizi, sizin için hukuk düzeni yaptı. Fakat kendilerini çağırdığın bu nizam ALLAH'a ortak koşanlara ağır geldi. ALLAH dilediğini kendisine seçer ve kendisine yöneleni de doğru yola iletir." (Şûrâ Suresi, 13)
Hazret-i ALLAH'ın bildirdiği ahir zaman PEYGAMBERİ HZ. MUHAMMET MUSTAFA (S.T.A.V.) Efendimizin tebliğ eylediği gibi İslam'ı izah edelim lutfen!..
Kaynak: www.galibi.com
İslâmın şartı 5 değildir. İslamda şart yoktur. Lailahe illallah vardır. Allah'tan başka ilah yoktur. İlla Allah vardır. Bu cümleyi söyleyen kişi İslâma girmiştir. Ve Müslümandır. Kanı, katli haramdır. Savaş esnasında bile söylemiş olsa dahi. Peygamberimizin hayatında bu yaşanmıştır. Namaz, Hac, Zekât ve Oruç Müslümanın mü'min olması, müttakî olması, ittika sahibi olması dahası insan-ı kâmil olması için emr-i ilahidir. Müslüman bu emirleri yerine getirerek hakiki insan yani kâmil insan olur. Kelime-i Şahadet'i anlayıp hakiki şahit olur. Kur'an-ı Kerim de gayet iyi bir şekilde açıklanmıştır.
Bu tür söylemler her ne kadar Müslüman kardeşlerimizi yaşantılarında daha dikkatli ve emr-i ilahiye ye uygun yaşamalarını sağlamaya yönelik söyleniyor, teşvik ediliyor olsa da günümüz insanında yanlış anlamların çıkmasına sebep olmaktadır. Örneğin İslâm'a girmek ve Müslüman olmak için Oruç, Zekat, Hac ve Namaz'ın şart olduğunu söylediğimizde günümüzdeki insanların bir çoğu İslâma girmemiş ve Müslümanda olamamış sayılmaktadır. İslam olmayan kişi de kâfirdir. Dolayısıyla bu şart olarak kabul edilen emr-i ilahilerden birini veya bir kaçını yapmayan veya ara sıra yapan veya eksik yapan kişilerin islâm ve de Müslüman olmaları muhaldir. Bu türlü söylem ne tür açıklama yapılırsa yapılsın bu anlam da önde kalacaktır.
Dolayısıyla insanımıza bunlardan bahsederken emr-i ilahiyi olduğu gibi almalıyız. İslâm da şart olmadığını, Allah'a inan herkesin İslam ve Müslüman olduğunu söylemeliyiz. Bu ibadetleri yapmayan insanlar ise günahkârdır. Ve bu günahkârlarda işlediklerinden sorumlu tutulacaktırlar.
Değerli arkadaşlarım; Kur'an-ı Kerim'in başında bakınız rabbımız ne diyor:
"Kendisinde hiçbir şekilde şüphe olmayan o kitap müttakiler için bir hidayet kaynağı ve yol göstericidir." (Bakara Suresi, 2)
"Müttakiler ki, gayba inanırlar, namaz kılarlar kendilerine verdiğimiz mallardan muhtaçlara yardım ederler." (Bakara Suresi, 3)
"Yine onlar sana indirilenlere ve senden önce indirilen kitab ve peygamberlere ve ahiret gününe iman ederler." (Bakara Suresi, 4)
"Onlar Rabbilerinden bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa ermişler ancak onlardır." (Bakara Suresi, 5)
İşte Hazret-i Kur'an'ın baş sahifesinde Cenab-ı Hakk'ın buyruğunun anlamını, belki bildiği halde, ben biliyorum hazzı olsa gerek, teşvik kastı ile, iman kalbine yerleşmemiş sadece İslâm_ı kabul etmiş kişiye "İslam'ın şartı" diye; İttika sahibi, Muttaki kullarının emr-i ilahiye uygun ibadet ve taatlarını, henüz Allah'ın varlığını yeni kabül etmiş ademe, Hazret-i Allah'ın emrine sadakatle uymasını, imanın şartlarını, hele Kelime-i Şehadet ki imanın zirvesini nasıl yakıştırıp henüz iman kalbine yerleşmedi buyrulan beni ademi imanın zirvesi ile yükümlü kılıyorsun?
"BEDEVİLER: İNANDIK, DEDİLER. DE Kİ: SİZ İMAN ETMEDİNİZ, AMMA İSLÂM OLDUK, DEYİN. HENÜZ İMAN KALPLERİNİZE YERLEŞMEDİ. EĞER ALLAH'A VE ELÇİSİNE İTAAT EDERSENİZ ALLAH İŞLERİNİZDEN HİÇBİR ŞEYİ EKSİLTMEZ. ÇÜNKÜ ALLAH ÇOK BAĞIŞLAYAN, ÇOK ESİRGEYENDİR" (Hucurat Suresi, 14)
"Lâ ilahe illallah" diyen kişi hiç bir şarta tabi olmadan emr-i ilahiyeye göre"müslümandır" kardeşindir!.
"Dini doğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin" diye, din olarak Nuh’a tavsiye ettiğimizi, sana vahyettiğimizi, İbrâhîm'e, Mûsâ'ya ve Îsâ'ya tavsiye ettiğimizi, sizin için hukuk düzeni yaptı. Fakat kendilerini çağırdığın bu nizam ALLAH'a ortak koşanlara ağır geldi. ALLAH dilediğini kendisine seçer ve kendisine yöneleni de doğru yola iletir." (Şûrâ Suresi, 13)
Hazret-i ALLAH'ın bildirdiği ahir zaman PEYGAMBERİ HZ. MUHAMMET MUSTAFA (S.T.A.V.) Efendimizin tebliğ eylediği gibi İslam'ı izah edelim lutfen!..
Kaynak: www.galibi.com