HUSEYIN SASMAZ
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 11 Eyl 2009
- Mesajlar
- 1,204
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 61
İslâm, Yönetimin Polisiye Yönetim Olmasını Haram Kılar
İslâm’a göre yönetim ve devlet otoritesinden kasıt insanların işlerini şeriat hükümleri gereğince görüp gözetmektir. Bu ise güç ve kuvvetten ayrı bir şeydir. Devletin güç ve kuvvet sahibi olmasındaki amaç, insanların işlerini görüp gözetmek değildir. Yani bunun varlığı, oluşturulması, yürütülmesi, hazırlanması, otorite olmaksızın mümkün olmasa bile otoritenin kendisi değildir. Çünkü güç ve kuvvet meddi bir yapıdan ibarettir. Bu güç, bir bölümünü polis teşkilatının oluşturduğu ordu ile temsil edilir. Yönetici bu güç aracılığıyla hükümleri yürürlüğe koyar, suçluları ve fasıkları cezalandırır. Otoritenin dışına çıkanları, isyankarları yola getirir, taşkınlık yapanlara karşı koyar. Bunu, otoriteyi ve otoritenin üzerinde yükseldiği kavram ve düşünceleri korumak ve dışarıya taşımak için bir araç olarak kullanır.
Tüm bunlar; her ne kadar kuvvet olmaksızın otoritenin yaşaması mümkün olmasa da sultanın (otoritenin) kuvvetten başka bir şey olduğunu net bir şekilde ortaya koymaktadır.
İşte bu nedenle otoritenin bir güç ve kuvvet haline dönüşmesi caiz değildir. Çünkü otorite güç ve kuvvete dönüşecek olursa, insanların işlerinin güdülmesi fesada uğrar. Otoritenin mefhumları ve ölçüleri, insanların işlerini görüp gözetme mefhum ve ölçüleri dışına çıkarak, baskı altında tutmak, kesip atmak, ve tasallut haline gelir. Polisiye bir yönetime dönüşür. Otorite, insanlara karşı terör, baskı, zorlama, kan dökmekten ibaret bir organ haline gelir.
Otorite ve yönetimin bir güç ve kuvvet haline dönüşmesi caiz olmadığı gibi güç ve kuvvetin otorite olması da doğru olmaz. Çünkü sonunda kuvvet mantığına göre insanlara tahakküme dönüşecektir. İnsanların işleri askeri hükümlerin ortaya koyduğu mefhumlarla, baskı ölçüleriyle yürütülmeye başlanır. Her iki durum sonunda ise tahrip ve yok oluş ortaya çıkar. Dehşet, korku ve ürkeklik insanlara egemen olur. Sonunda ümmeti en büyük zarara sebep teşkil edecek olan uçurumun kenarına getirir, bırakır.
Arap ve İslâm ülkelerindeki askeri yönetimler bunun en açık delilidir.
İslâm’a göre yönetim ve devlet otoritesinden kasıt insanların işlerini şeriat hükümleri gereğince görüp gözetmektir. Bu ise güç ve kuvvetten ayrı bir şeydir. Devletin güç ve kuvvet sahibi olmasındaki amaç, insanların işlerini görüp gözetmek değildir. Yani bunun varlığı, oluşturulması, yürütülmesi, hazırlanması, otorite olmaksızın mümkün olmasa bile otoritenin kendisi değildir. Çünkü güç ve kuvvet meddi bir yapıdan ibarettir. Bu güç, bir bölümünü polis teşkilatının oluşturduğu ordu ile temsil edilir. Yönetici bu güç aracılığıyla hükümleri yürürlüğe koyar, suçluları ve fasıkları cezalandırır. Otoritenin dışına çıkanları, isyankarları yola getirir, taşkınlık yapanlara karşı koyar. Bunu, otoriteyi ve otoritenin üzerinde yükseldiği kavram ve düşünceleri korumak ve dışarıya taşımak için bir araç olarak kullanır.
Tüm bunlar; her ne kadar kuvvet olmaksızın otoritenin yaşaması mümkün olmasa da sultanın (otoritenin) kuvvetten başka bir şey olduğunu net bir şekilde ortaya koymaktadır.
İşte bu nedenle otoritenin bir güç ve kuvvet haline dönüşmesi caiz değildir. Çünkü otorite güç ve kuvvete dönüşecek olursa, insanların işlerinin güdülmesi fesada uğrar. Otoritenin mefhumları ve ölçüleri, insanların işlerini görüp gözetme mefhum ve ölçüleri dışına çıkarak, baskı altında tutmak, kesip atmak, ve tasallut haline gelir. Polisiye bir yönetime dönüşür. Otorite, insanlara karşı terör, baskı, zorlama, kan dökmekten ibaret bir organ haline gelir.
Otorite ve yönetimin bir güç ve kuvvet haline dönüşmesi caiz olmadığı gibi güç ve kuvvetin otorite olması da doğru olmaz. Çünkü sonunda kuvvet mantığına göre insanlara tahakküme dönüşecektir. İnsanların işleri askeri hükümlerin ortaya koyduğu mefhumlarla, baskı ölçüleriyle yürütülmeye başlanır. Her iki durum sonunda ise tahrip ve yok oluş ortaya çıkar. Dehşet, korku ve ürkeklik insanlara egemen olur. Sonunda ümmeti en büyük zarara sebep teşkil edecek olan uçurumun kenarına getirir, bırakır.
Arap ve İslâm ülkelerindeki askeri yönetimler bunun en açık delilidir.