muhammed25
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 7 Kas 2008
- Mesajlar
- 879
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 32
İslam Peygamberi Miraç\'ı anlatıyor!
Hz. Muhammed (SAV) anlatıyor: “Mirac gecesinde, bakır tırnakları olan bir kavme
uğradım. Bunlarla yüzlerini ve göğüslerini tırmalıyorlardı. - Ey Cebrâil! Bunlar da
kim?” diye sordum...
Enes (R.A)’den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurdu:
“Mirac gecesinde, bakır tırnakları olan bir kavme uğradım. Bunlarla yüzlerini ve
göğüslerini tırmalıyorlardı.
- Ey Cebrâil! Bunlar da kim?” diye sordum.
- Bunlar, dedi, insanların etlerini yiyenler ve ırzlarını, şereflerini payimal
edenlerdir.”
Ebû Hureyre (R.A.)’den rivayete göre, Mirac gecesinde Resûlullah (S.A.V.) Efendimizin:
Eken ve hasad yapan bir kavme rastladığı, hasadı tamamlar tamamlamaz, olduğu gibi
ekinin yerine geldiği, Hz. Cebrail (A.S.)’ın: “Bunlar mücahidlerdir” haberini
verdiği; sonra: Başlarını taşla ezen bir kavme rastladığını, başı ezildikçe eski
haline döndüğünü, Hz. Cebrail (A.S.)’ın: “Bunlar başları namaza gitmeyen
kimselerdir” dediğini; sonra: Avret yerlerinde bir yama ile hayvanlar gibi otlayan
bir kavme rastladığını, Hz. Cebrail (A.S.)’ın: “Bunlar zekâtlarını vermeyenler”
dediğini; sonra: Pis bir eti çiğ çiğ yiyen fakat pişmiş temiz et isteyen bir kavme
rastladığını, Hz. Cebrail (A.S.)ın: “Bunlar zina yapanlardır” dediğini; sonra: Bir
demet odun toplayan fakat taşıyamayan bir adama rastladığını, adamın bu demete yeni
ilaveler yaptığını, Hz. Cebrail (A.S.)’ın: “Bu, nezdinde emânet olup, emaneti eda
etmeyen, başka emanet talep eden kimsedir” dediğini; sonra: Dil ve dudakları kesilen
ve her kesilişte tekrar eski haline dönen bir kavme rastladığını, Hz. Cebrail
(A.S.)’ın: “Bunlar insanları fitneye çağıran kimselerdir” dediği; sonra: Küçük bir
delikten çıkan büyük bir öküze rastladığı, bu öküzün o delikten tekrar geri gitmek
isteyip muktedir olamadığı, Hz. Cebrail (A.S.)’ın: “Bu, söz söyleyip pişman olan
fakat, istediği halde sözünü geri alamayan kimse olduğu” kaydedilir. Ebû Said
el-Hudri (R.A.)’den rivayete göre, Mirac gecesinde Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz:
- Ey Cebrail! Kimdir, bu? diye sordu. Cebrail (A.S.) da:
- Bu, baban Hz. Adem (A.S.)’dır, dedi. Hz. Adem (A.S.), bana selâm verdi, merhaba
dedi, hayır duada bulundu. Bana:
- Merhaba, ey salih peygamber, ey salih oğul! dedi.
Daha sonra baktım, bir toplum gördüm ki, dudakları deve dudağı gibiydi. Onlara bir
takım memurlar görevlendirilmişti, dudaklarını kesiyorlar ve ağızlarına ateşten bir
taş koyuyorlar, bu taşlar mak’adlarından çıkıyordu.
- Ey Cibril! Bunlar kimler? dedim. Cebrail (A.S.):
- Onlar, yetimlerin mallarını haksızlıkla yiyenlerdir, dedi. Sonra baktım bir toplum
vardı ki, derilerinden sırım kesiliyor ve ağızlarına tıkılıyor. Ve yediğiniz gibi
yiyiniz deniliyor. Ve bu onlara en iğrenç bir şey oluyor.
- Ey Cibril! Bunlar kimler? dedim. Cebrail (A.S.):
- Bunlar o koğucular, fitnecilerdir ki, insanların etlerini yerler ve sövmek ile ırz
ve namuslarına saldırırlar, dedi. Sonra baktım, bir toplum var ki, önlerine bir
sofra kurulmuş, üzerinde benim gördüğüm etlerin en güzellerinden kebaplar var,
etraflarında da leşler var. Onlar, o güzel etleri bırakıp bu leşlerden yemeye
başladılar.
- Bunlar kim? Ey Cebrail! dedim. Cebrail (A.S.):
- Bunlar zinakârlar, ALLAH’ın helal kıldığını bırakırlar da haram kıldığını yerler,
dedi. Sonra baktım bir toplum var ki, karınları evler gibidir. Bunlar Firavun
ailesinin yolu üzerinde bulunuyor. Firavun ailesi sabah ve akşam ateşe atılırken
bunlara uğruyor, uğradı mı bunlar bir fırlıyorlar, fırlayınca her biri karnının ağır
basması ile düşüyor ve bunun üzerine Firavun ailesi bunları ayaklarıyla çiğniyorlar.
- Ey Cibril! Bunlar kimler? dedim... Cebrail (A.S.) dedi ki:
- Bunlar, karınlarında faiz yiyenlerdir. Sonra bir takım kadınlar memelerinden
asılmış ve birtakım kadınlar baş aşağı ayaklarından asılmış.
- Ey Cibril! Bunlar kimler? dedim. Cebrail (A.S.):
- O bunlar zina eden ve çocuklarını öldüren kadınlardır, dedi.
Ve daha bir çok müşahedeler… Neler, neler… Özetlersek: Mi’râc gecesi Resûl-i Zîşân
(S.A.V.) Efendimiz yüksek makamlara çıktı. Melekût âlemini seyretti. Bunda maddî
şartlar, zaman ve mekân kaydı ortadan kalktı. Gökler kademe kademe açıldı, nûrdan
yaratılmış olan melekler mevkibi ile lâhût âleminde dolaştı. Mâverâ göründü. İlâhî
nûr, Rahmânî feyz dalgaları içinde yüzdü. Arş’ı, Ferş’i seyretti. Sidre-i Müntehâ’ya
ulaştı. Makam-ı Mahmûd’a erişti.
Peygamberler içinde en yüksek makam olan “Makam-ı Mahmûd” Hz. Muhammed (S.A.V.)
Efendimize nasib olmuştur. Nasıl ki semavî kitaplar içinde en mükemmel ve mukaddes
olan Kur’an-ı Kerim, kendisine nazil olmuştur. Mirâc, ALLAH Teâlâ’ya yakınlığın en
üstün derecesidir. Her ne kadar Peygamberlerden bâzılarına Meleküt âleminin
sırlarının gösterildiğini Kur’an-ı Kerîm haber vermişse de, cismiyle bu makamlara
yükselen tek Peygamber Hz. Muhammed (S.A.V.) olmuştur.
alıntı
Hz. Muhammed (SAV) anlatıyor: “Mirac gecesinde, bakır tırnakları olan bir kavme
uğradım. Bunlarla yüzlerini ve göğüslerini tırmalıyorlardı. - Ey Cebrâil! Bunlar da
kim?” diye sordum...
Enes (R.A)’den rivayete göre Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz şöyle buyurdu:
“Mirac gecesinde, bakır tırnakları olan bir kavme uğradım. Bunlarla yüzlerini ve
göğüslerini tırmalıyorlardı.
- Ey Cebrâil! Bunlar da kim?” diye sordum.
- Bunlar, dedi, insanların etlerini yiyenler ve ırzlarını, şereflerini payimal
edenlerdir.”
Ebû Hureyre (R.A.)’den rivayete göre, Mirac gecesinde Resûlullah (S.A.V.) Efendimizin:
Eken ve hasad yapan bir kavme rastladığı, hasadı tamamlar tamamlamaz, olduğu gibi
ekinin yerine geldiği, Hz. Cebrail (A.S.)’ın: “Bunlar mücahidlerdir” haberini
verdiği; sonra: Başlarını taşla ezen bir kavme rastladığını, başı ezildikçe eski
haline döndüğünü, Hz. Cebrail (A.S.)’ın: “Bunlar başları namaza gitmeyen
kimselerdir” dediğini; sonra: Avret yerlerinde bir yama ile hayvanlar gibi otlayan
bir kavme rastladığını, Hz. Cebrail (A.S.)’ın: “Bunlar zekâtlarını vermeyenler”
dediğini; sonra: Pis bir eti çiğ çiğ yiyen fakat pişmiş temiz et isteyen bir kavme
rastladığını, Hz. Cebrail (A.S.)ın: “Bunlar zina yapanlardır” dediğini; sonra: Bir
demet odun toplayan fakat taşıyamayan bir adama rastladığını, adamın bu demete yeni
ilaveler yaptığını, Hz. Cebrail (A.S.)’ın: “Bu, nezdinde emânet olup, emaneti eda
etmeyen, başka emanet talep eden kimsedir” dediğini; sonra: Dil ve dudakları kesilen
ve her kesilişte tekrar eski haline dönen bir kavme rastladığını, Hz. Cebrail
(A.S.)’ın: “Bunlar insanları fitneye çağıran kimselerdir” dediği; sonra: Küçük bir
delikten çıkan büyük bir öküze rastladığı, bu öküzün o delikten tekrar geri gitmek
isteyip muktedir olamadığı, Hz. Cebrail (A.S.)’ın: “Bu, söz söyleyip pişman olan
fakat, istediği halde sözünü geri alamayan kimse olduğu” kaydedilir. Ebû Said
el-Hudri (R.A.)’den rivayete göre, Mirac gecesinde Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz:
- Ey Cebrail! Kimdir, bu? diye sordu. Cebrail (A.S.) da:
- Bu, baban Hz. Adem (A.S.)’dır, dedi. Hz. Adem (A.S.), bana selâm verdi, merhaba
dedi, hayır duada bulundu. Bana:
- Merhaba, ey salih peygamber, ey salih oğul! dedi.
Daha sonra baktım, bir toplum gördüm ki, dudakları deve dudağı gibiydi. Onlara bir
takım memurlar görevlendirilmişti, dudaklarını kesiyorlar ve ağızlarına ateşten bir
taş koyuyorlar, bu taşlar mak’adlarından çıkıyordu.
- Ey Cibril! Bunlar kimler? dedim. Cebrail (A.S.):
- Onlar, yetimlerin mallarını haksızlıkla yiyenlerdir, dedi. Sonra baktım bir toplum
vardı ki, derilerinden sırım kesiliyor ve ağızlarına tıkılıyor. Ve yediğiniz gibi
yiyiniz deniliyor. Ve bu onlara en iğrenç bir şey oluyor.
- Ey Cibril! Bunlar kimler? dedim. Cebrail (A.S.):
- Bunlar o koğucular, fitnecilerdir ki, insanların etlerini yerler ve sövmek ile ırz
ve namuslarına saldırırlar, dedi. Sonra baktım, bir toplum var ki, önlerine bir
sofra kurulmuş, üzerinde benim gördüğüm etlerin en güzellerinden kebaplar var,
etraflarında da leşler var. Onlar, o güzel etleri bırakıp bu leşlerden yemeye
başladılar.
- Bunlar kim? Ey Cebrail! dedim. Cebrail (A.S.):
- Bunlar zinakârlar, ALLAH’ın helal kıldığını bırakırlar da haram kıldığını yerler,
dedi. Sonra baktım bir toplum var ki, karınları evler gibidir. Bunlar Firavun
ailesinin yolu üzerinde bulunuyor. Firavun ailesi sabah ve akşam ateşe atılırken
bunlara uğruyor, uğradı mı bunlar bir fırlıyorlar, fırlayınca her biri karnının ağır
basması ile düşüyor ve bunun üzerine Firavun ailesi bunları ayaklarıyla çiğniyorlar.
- Ey Cibril! Bunlar kimler? dedim... Cebrail (A.S.) dedi ki:
- Bunlar, karınlarında faiz yiyenlerdir. Sonra bir takım kadınlar memelerinden
asılmış ve birtakım kadınlar baş aşağı ayaklarından asılmış.
- Ey Cibril! Bunlar kimler? dedim. Cebrail (A.S.):
- O bunlar zina eden ve çocuklarını öldüren kadınlardır, dedi.
Ve daha bir çok müşahedeler… Neler, neler… Özetlersek: Mi’râc gecesi Resûl-i Zîşân
(S.A.V.) Efendimiz yüksek makamlara çıktı. Melekût âlemini seyretti. Bunda maddî
şartlar, zaman ve mekân kaydı ortadan kalktı. Gökler kademe kademe açıldı, nûrdan
yaratılmış olan melekler mevkibi ile lâhût âleminde dolaştı. Mâverâ göründü. İlâhî
nûr, Rahmânî feyz dalgaları içinde yüzdü. Arş’ı, Ferş’i seyretti. Sidre-i Müntehâ’ya
ulaştı. Makam-ı Mahmûd’a erişti.
Peygamberler içinde en yüksek makam olan “Makam-ı Mahmûd” Hz. Muhammed (S.A.V.)
Efendimize nasib olmuştur. Nasıl ki semavî kitaplar içinde en mükemmel ve mukaddes
olan Kur’an-ı Kerim, kendisine nazil olmuştur. Mirâc, ALLAH Teâlâ’ya yakınlığın en
üstün derecesidir. Her ne kadar Peygamberlerden bâzılarına Meleküt âleminin
sırlarının gösterildiğini Kur’an-ı Kerîm haber vermişse de, cismiyle bu makamlara
yükselen tek Peygamber Hz. Muhammed (S.A.V.) olmuştur.
alıntı