Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İSLÂM KOLAYLIKLAR DİNİDİR! (lütfen okuyunuz!) (1 Kullanıcı)

bugrahancan61

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Haz 2007
Mesajlar
120
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Konum
Boztepe-Trabzon
Web Sitesi
www.teksen.org
İslâm'ın kolaylıklar dini olduğunu gösteren, Asr-ı Saâdet'te cereyan etmiş pek çok vâkıa vardır. Onlardan bazılarını burada zikredeceğiz.
Enes bin Mâlik Hazretleri anlatmaktadır:
"Nebî (sav) bir gün mescide girdi. İçeri girer girmez de gözüne mescidin iki direği arasına çekilmiş bir ip ilişti.
- Bu ip nedir? diye sordu. Sahâbîler:
- Bu, Zeyneb'in ipidir. Zeyneb, nâfile namaz kılarken ayakta durmaktan yorulunca, bu ipe tutunuyor, dediler. Peygamber (sav):
- Hayır, (İbadette böyle güçlük ihtiyâr olunmaz.) Bu ipi çözünüz. Sizden biriniz zinde ve neş'eli oldukça namazını ayakta kılsın. Yorulunca da hemen otursun. (.. Ve namazını oturduğu halde tamamlasın.) buyurdu."
* * *
Ebû Mes'ûd el-Ensârî'den:
"Resûlüllah'a (sav) biri gelip:
- Yâ Resûlâllah. Filânca bize namaz kıldırırken o kadar uzatıyor ki, nerdeyse namazı terketmeyi ister hale geliyorum," dedi. Peygamber (sav) derhal cemaata hitaben bir konuşma yaptılar. Onu hiçbir hitabesinde o günkü kadar öfkeli görmeiştim. Buyurdular ki:
- Ey insanlar. Sizler nefret ettiriciler misiniz?
Her kim halka namaz kıldırırsa hafif tutsun. Çünkü cemaatın içinde hasta, zayıf, hâcet sahibi olanlar bulunabilir.."
Görüldüğü gibi Peygamberimiz hiçbir zaman, insanları dinden uzaklaştıracak, soğutacak, nefret ettirecek davranışlara kızdığı kadar başka hiçbir şeye öfkelenmemiştir. Mü'minin vazifesi, İslâm'ı insanlara daima güzel göstermek, onları dine ısındırıp sevdirmek, kolaylaştırmak, güçleştirmemektir.
* * *
Utbe bin Âmir anlatmaktadır:
"Kız kardeşim (Ümmü Hibban) Beytullah'ı yaya olarak ziyaret etmeyi adamış, fakat sonradan buna güç yetiremiyeceğini hissedince, mes'elenin Resûlüllah Efendimiz'den sorulmasını bana emretmişti. Ben Hazret-i Resûlüllah'a sorduğumda, cevaben:
- (İptida) yaya yürüsün, (sonra) bineğinin sırtına binip gitsin.. buyurdu.."
* * *
Hazret-i Enes'den (ra):
"Nebiy-yi Ekrem (sav), iki oğlunun arasında, onlar tarafından taşınarak yürütülen bir ihtiyar kimse gördü. 'Bunun zoru nedir? Niye bir bineğe binmiyor?' diye sordu. Oğulları cevaben:
- Yâ Resûlâllah. Babamız yaya olarak Kâbe'ye gitmeyi nezretmiştir. Bunun için böyle yürütüyoruz, dediler. Resûlüllah Efendimiz:
- Şüphesiz ki Allah, bu ihtiyarın nefsini azâblandırmakla yaptığı ibadetten müstağnidir, buyurdu ve ona, bineğine binerek Kâbe'yi ziyarete gitmesini emretti."
* * *
Abdullah bin Mes'ûd'dan:
"Resûlüllah (sav), va'z hususunda, bize bıkkınlık gelmesin diye halimize bakıp ona göre gün ve saat kollardı."
* * *
Câbir bin Abdillah anlatmaktadır:
"Resûlüllah bir seferde idi. Derken üzeri gölgelendirilmiş olduğu halde yanında insanlar toplanmış bir adam gördü ve 'Onun nesi var' diye sordu. 'Oruçlu bir adam' dediler. Resûlüllah (sav) bunun üzerine:
- Seferde oruç tutmak hâlis bir iyilik ve fazilet değildir. Allah'ın sizin lehinize yapmış olduğu ruhsatlardan ayrılmayınız," buyurdu."
* * *
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt