HUSEYIN SASMAZ
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 11 Eyl 2009
- Mesajlar
- 1,204
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 61
İSLÀM DEVLETİNİ YOK ETMEK
Birinci Dünya Savaşı, müttefik devletlerin kesin zafer elde etmelerinden sonra savaşa katılan ülkeler arasında ateşkes ilân edilerek sona erdi. Osmanlı Devleti, bir çok küçük parçalara bölünüp tahrip edildi. Müttefik devletler bütün Arap beldelerini işgal ettiler. Mısır, Suriye, Filistin, Doğu Ürdün, Irak'ı işgal edip bunları devletten ayırdılar. Osmanlıların ellerinde Türkiye adındaki beldelerinden başka bir yer kalmadı. Müttefikler oraya da girdiler. İngiliz savaş gemileri Boğazlara hakim oldu. İngiliz askerleri başkentin bir kısmını, Çanakkale'nin bütün kalelerini ve Türkiye'nin bütün stratejik ve önemli mevkilerini işgal etti.
Fransız askerleri ise, İstanbul'un bir kısmını işgal edip Senegalli askerlerle doldurdu. İtalyan orduları Pera ve demiryollarını işgal ettiler. Müttefiklerin subayları polis ve jandarmalarının işlerini denetlemeye başladı. Limanı da kontrolleri altına aldılar. Kaleleri silahlardan arındırdılar. Türk ordusunun bir kısmını terhis etmeye başladılar. İttihat ve Terakki Cemiyeti çözülüp dağıldı. Cemal Paşa ve Enver Paşa memleketin dışına kaçtılar. Bu cemiyetin diğer azaları gizlendiler. İşgalci düşmanların emirlerin yerine getirmek için Tevfik Paşa'nın başkanlığında zayıf bir hükümet kuruldu.
Bu esnada halife Vahdeddin idi. O, bir emri vâkiı karşısında kaldığını ve durumun hikmetli uslupla kurtarmanın gerekli olduğunu görüyordu. Onun için parlamentoyu feshedip, hükümet başkanlığını en samimi arkadaşı olan Ferid'e verdi. Ferid Paşa, halifenin müttefiklere karşı mülayim tutumunu ve mukavemette sebeb olmayacak bakışını destekledi. Çünkü mukavemetin memleketin helâkine sebeb olacağını görüyordu. Çünkü savaş sona erdi. Vahdeddin, bu planı uyguladı.
Hal durgun şekilde Türkiye'de 1919 senesinin ortasına kadar devam etti. O günlerde durumlarda değişiklik oldu. Müttefiklerin tutumları zayıfladı. Çünkü İtalya'da, Fransa'da ve İngiltere'de dahili cephelerini parçalayacak ciddî dahili sorunlar, halk arasında da sıkıntılar, rahatsızlıklar başladı. Müttefikler arasında ihtilaf ortaya çıktı. Hatta bu, İstanbul'da müttefiklerin temsilcileri arasında açık şekilde görüldü. Zira onların arasında ihtilaf çıktı ve ganimetler üzerine rekabet halindeydiler. Askerî mevkiler ve iktisadî imtiyazlardan her devlet aslan payı almayı istiyordu. Böylece Türkiye kendi durumunu kurtarmak için son oku atmayı deneme imkânına sahip oldu. Çünkü müttefiklerin zaafı ve anlaşmazlıkları şu dereceye ulaştı: Onlardan her devlet Türklere diğer devlete karşı tahrik edip yardım ediyordu. O zaman daha sulh konferansı henüz yapılmamıştı. Sulh şartları da ortaya atılmamıştı. Böylece ufukta ümit görüntüleri görülmeye başlandı. İngilizler, M. Kemal’i kendi siyasetlerini uygulamak, Hilâfet Devleti’ni yok etmek üzere kendilerine ajan yapmışlardı. Halk arasında ciddî mukavemet harekatı düzenleme imkanına sahip olduklarına inanılmaya başlandı. Düşmanın kontrolü altında kalan silah depolarını çalıp memleketin diğer yerlerine gizli örgütlere göndermek amacı ile İstanbul'da ondan fazla gizli cemiyet oluştu.
Bazı resmî adamları bu işe yardımcı oluyordu
slm Devleti - Takiyyuddin En-Nebhani
Birinci Dünya Savaşı, müttefik devletlerin kesin zafer elde etmelerinden sonra savaşa katılan ülkeler arasında ateşkes ilân edilerek sona erdi. Osmanlı Devleti, bir çok küçük parçalara bölünüp tahrip edildi. Müttefik devletler bütün Arap beldelerini işgal ettiler. Mısır, Suriye, Filistin, Doğu Ürdün, Irak'ı işgal edip bunları devletten ayırdılar. Osmanlıların ellerinde Türkiye adındaki beldelerinden başka bir yer kalmadı. Müttefikler oraya da girdiler. İngiliz savaş gemileri Boğazlara hakim oldu. İngiliz askerleri başkentin bir kısmını, Çanakkale'nin bütün kalelerini ve Türkiye'nin bütün stratejik ve önemli mevkilerini işgal etti.
Fransız askerleri ise, İstanbul'un bir kısmını işgal edip Senegalli askerlerle doldurdu. İtalyan orduları Pera ve demiryollarını işgal ettiler. Müttefiklerin subayları polis ve jandarmalarının işlerini denetlemeye başladı. Limanı da kontrolleri altına aldılar. Kaleleri silahlardan arındırdılar. Türk ordusunun bir kısmını terhis etmeye başladılar. İttihat ve Terakki Cemiyeti çözülüp dağıldı. Cemal Paşa ve Enver Paşa memleketin dışına kaçtılar. Bu cemiyetin diğer azaları gizlendiler. İşgalci düşmanların emirlerin yerine getirmek için Tevfik Paşa'nın başkanlığında zayıf bir hükümet kuruldu.
Bu esnada halife Vahdeddin idi. O, bir emri vâkiı karşısında kaldığını ve durumun hikmetli uslupla kurtarmanın gerekli olduğunu görüyordu. Onun için parlamentoyu feshedip, hükümet başkanlığını en samimi arkadaşı olan Ferid'e verdi. Ferid Paşa, halifenin müttefiklere karşı mülayim tutumunu ve mukavemette sebeb olmayacak bakışını destekledi. Çünkü mukavemetin memleketin helâkine sebeb olacağını görüyordu. Çünkü savaş sona erdi. Vahdeddin, bu planı uyguladı.
Hal durgun şekilde Türkiye'de 1919 senesinin ortasına kadar devam etti. O günlerde durumlarda değişiklik oldu. Müttefiklerin tutumları zayıfladı. Çünkü İtalya'da, Fransa'da ve İngiltere'de dahili cephelerini parçalayacak ciddî dahili sorunlar, halk arasında da sıkıntılar, rahatsızlıklar başladı. Müttefikler arasında ihtilaf ortaya çıktı. Hatta bu, İstanbul'da müttefiklerin temsilcileri arasında açık şekilde görüldü. Zira onların arasında ihtilaf çıktı ve ganimetler üzerine rekabet halindeydiler. Askerî mevkiler ve iktisadî imtiyazlardan her devlet aslan payı almayı istiyordu. Böylece Türkiye kendi durumunu kurtarmak için son oku atmayı deneme imkânına sahip oldu. Çünkü müttefiklerin zaafı ve anlaşmazlıkları şu dereceye ulaştı: Onlardan her devlet Türklere diğer devlete karşı tahrik edip yardım ediyordu. O zaman daha sulh konferansı henüz yapılmamıştı. Sulh şartları da ortaya atılmamıştı. Böylece ufukta ümit görüntüleri görülmeye başlandı. İngilizler, M. Kemal’i kendi siyasetlerini uygulamak, Hilâfet Devleti’ni yok etmek üzere kendilerine ajan yapmışlardı. Halk arasında ciddî mukavemet harekatı düzenleme imkanına sahip olduklarına inanılmaya başlandı. Düşmanın kontrolü altında kalan silah depolarını çalıp memleketin diğer yerlerine gizli örgütlere göndermek amacı ile İstanbul'da ondan fazla gizli cemiyet oluştu.
Bazı resmî adamları bu işe yardımcı oluyordu
slm Devleti - Takiyyuddin En-Nebhani