Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

İslam Cumhuriyeti İran (!) Niçin İsraile Savaş Açmaz! (1 Kullanıcı)

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
İSLAM CUMHURİYETİ İRAN (!) NİÇİN İSRAİLE SAVAŞ AÇMAZ!

Ayetullah Humeyni Şiilerin (İmamiye) nezdinde Mehdi çıkıncaya kadar kafirlerle cihad olmadığını itiraf etmektedir.
İRAN ANALİZ ÖZEL /
İran Şii Devriminin lideri olan Ayetullah Humeyni’nin İslam’la uzaktan
yakından ilgisi olmayan kitaplarını; lakin ne ilginçtir ki, kasıtlı
olarak hiçbiri Türkçeye çevirtilmemiştir!

Gerçek düşünce yapısına, anlayışına, itikadına ve dinine dair gizlenen birçok bilgiyi HUMEYNİNİN ORİJİNAL ESERLERİNE dayanarak İLK DEFA TÜRKÇE olarak yayımlıyoruz.

Tahrirul Vesile adlı İran İslam Cumhuriyeti elçiliği, Şam, 1988 basımlı bu kitapta Ayetullah Humeyni Şiilerin (İmamiye) nezdinde Mehdi çıkıncaya kadar cihad olmadığını itiraf etmektedir.

Tabi Şiilerdeki bu cihad anlayışı, İslam ülkelerini işgal eden düşman ülkelere karşı söz konusu değilken;

Irak’ta, Afganistan’da, Lübnan’da, Kuveyt’te, Bahreyn’de ve ülkemizde Sünni Müslümanlara (yani Navasıblara) karşı söz konusudur!


Bu
arada, Ehli Sünnet mensubu Müslümanlar, “gaib” imamı veya mehdiyi
bekleyen, onların temsilcileri olan Şii âlimlerin fetvalarıyla hareket
eden Şii militanlar tarafından öldürülmektedir!


Hakikat
böyle olunca İran’dan Ahmedinecat’ın, Hamaney’in veya Hizbullah lideri
Nasrallah’ın televizyon ekranlarından çıkıp Filistin halkına karşı
yardım edilmesi çağrılarının gerçekte bir karşılığının olmadığı,
taqiyyeden ibaret olduğu da onların kitapları tarafından teyit
edilmektedir.




Yazının kaynağı : Delil Hakaik el Rafidah
 

leon.

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ocak 2010
Mesajlar
131
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
siz vehhabilerin devleti suudi arabistan ise israil e savaş açana savaş açar çünkü israil i kuran perde gerisindeki ingilizler suudi arabistanı ve vehhabiliğide kurmuştur tabi amaç sünni mezhebiyle idare edilen bir devlet olan ecdadımız osmanlıyı bitirmekti
iran ve suudi arabistan israil le birlikte aynı zamanda müslümanlığın gerçek temsilcisi sünnilerede düşmandır şu anda amarika ve israil in gerçek düşmanı sünni müslümanlardır iran amarikata savaş açsa suudi arabistan bütün gücünü amarikanın istediği şekilde kullanmaktan çekinmez amarikanın gerçek dosttudur suudiler türkiyedeki vehhabilerin bakmayın cihat dediklerine cihat diye vehhabi yetişdirmek için filistin afganistan ı kullanıyorlar diye düşünüyorum......... e
 
F

FiSeBiLiLLaH

Rabbim, israili irana musallat etsin böylece iki büyük islam düşmanını birbirine kırdırsın..İrandaki müslüman(Sünni)kardeşlerimizede yardım etsin.İranda binlerce sünni alim öldürülmektedir ama bundan kimsenin haberi yok.İranın imanı takiyyedir takiyye yapmazlarsa dinden çıkarlar bakmayın filistini savunuyor ayaklarını bu sadece takiyyeden ibarettir yoksa filistin mescidi aksa vs Şiiler için hiçbir değer ifade etmez.
 

leon.

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ocak 2010
Mesajlar
131
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Rabbim, israili irana musallat etsin böylece iki büyük islam düşmanını birbirine kırdırsın..İrandaki müslüman(Sünni)kardeşlerimizede yardım etsin.İranda binlerce sünni alim öldürülmektedir ama bundan kimsenin haberi yok.İranın imanı takiyyedir takiyye yapmazlarsa dinden çıkarlar bakmayın filistini savunuyor ayaklarını bu sadece takiyyeden ibarettir yoksa filistin mescidi aksa vs Şiiler için hiçbir değer ifade etmez.
yukarıdaki mesajımı tasdik etdiniz teşekkürler sizde suudi veya vehhabisiniz demek ki
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
siz vehhabilerin devleti suudi arabistan ise israil e savaş açana savaş açar çünkü israil i kuran perde gerisindeki ingilizler suudi arabistanı ve vehhabiliğide kurmuştur tabi amaç sünni mezhebiyle idare edilen bir devlet olan ecdadımız osmanlıyı bitirmekti
iran ve suudi arabistan israil le birlikte aynı zamanda müslümanlığın gerçek temsilcisi sünnilerede düşmandır şu anda amarika ve israil in gerçek düşmanı sünni müslümanlardır iran amarikata savaş açsa suudi arabistan bütün gücünü amarikanın istediği şekilde kullanmaktan çekinmez amarikanın gerçek dosttudur suudiler türkiyedeki vehhabilerin bakmayın cihat dediklerine cihat diye vehhabi yetişdirmek için filistin afganistan ı kullanıyorlar diye düşünüyorum......... e
Leon,sapla samanı karıştırmışsın yine...
İrana ABD hiçbir zaman savaş açmaz,İranla ABD arasındaki danışıklı döğüşten başkası değil..
Suudi Vahabiliği hakkındaki fikirlerine ise katılıyorum..Suudi Vahabiliği ABDnin dümen suyunda...
Katılmadığım şey ise hakkında,kafirlerle diyolog ve Ilımlı İslam anlayışın...
Kafirlerle diyolog yerine Mücahidlerle diyolog diyorum...
KİM ALLAH VE RESUL DİYORSA BİZ ONDANIZ ODA BİZDEN...
YAŞASIN EHLİ SÜNNET BAĞIMSIZ BİRLEŞİK İSLAM DEVLETİ MÜCADELESİ...
KAHROLSUN DECCAL-KÜFÜR OTORİTESİNE BAŞ KOYANLAR....
 
F

FiSeBiLiLLaH

Mürmüdük ne mücahidlerle diyaloğu yaw.Bunlar mücahidleri terörist adı altında amerikaya ve rusyaya teslim ediyorlar...Bunlar yahudi ve hristiyanları cennete sokarlar yakin mücahidleri cehennemin en alt tabakasını yerleştirirler..Sapık fırkaların en şiddetlisidir bunlar Allah ak dediğine kara dedikleri için.
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Mürmüdük ne mücahidlerle diyaloğu yaw.Bunlar mücahidleri terörist adı altında amerikaya ve rusyaya teslim ediyorlar...Bunlar yahudi ve hristiyanları cennete sokarlar yakin mücahidleri cehennemin en alt tabakasını yerleştirirler..Sapık fırkaların en şiddetlisidir bunlar Allah ak dediğine kara dedikleri için.
Allahcc öylelerinden bizleri ırak eylesin...
Mücahidlerin ayaklarının tozuna kurban olsunlar...
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Murat Karayılan'ı İran kurtardı

15359.jpg


Murat Karayılan ile ilgili bir gelişmenin İran ile Türkiye'nin arasını açtığı iddia ediliyor

Türkiye, 2-3 Ağustos'ta Karayılan ve diğer PKK yöneticilerinin yerini İran'a iletti. Ancak İran gerekli hassasiyeti göstermeyince Karayılan kaçtı. İran'ın "Karayılan'ı yakaladık" açıklamasını da bilinçli olarak yaptığı ileri sürüldü.

Sabah gazetesinde yer alan bir haber gündeme bomba gibi düşecek. Gazete Murat Karayılan'ın yakalanmasıyla ilgili iddiaları ters yüz edecek çarpıcı bir ayrıntıyı okurlarına duyurdu.

20 NOKTADAN İKİSİNDE KARAYILAN KALIYOR BİLGİSİ İRAN'A VERİLDİ

Güvenilir kaynaklardan elde edilen bilgiye göre Türkiye, 2-3 Ağustos tarihlerinde başta Murat Karayılan olmak üzere terör örgütü yöneticilerinin Kandil'de barındıkları bölgelerin koordinatlarını İran'a verdi. Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından Kandil'in İran bölümüne ilişkin verilen 20 noktaya bir an önce operasyon düzenlenmesi talep edildi. Bu noktalardan ikisinin Murat Karayılan'ın sürekli olarak kullandığı bölge olduğu tespiti yapıldı. Buna rağmen İran güvenlik güçlerinin gerekli hassasiyeti göstermediği ortaya çıktı. Karayılan da bulunduğu yeri terk etti.

KASTEN YANLIŞ AÇIKLAMA

Devletin ilgili kurumları arasında yapılan değerlendirmeye göre 13-14 Agustos tarihlerinde İran kaynaklarından gelen "2 numara yakalandı" açıklaması bilinçli olarak yapıldı. İran, "Karayılan'ı ancak ben istersem yakalarım" mesajını vermek için bu açıklamayı yaptı. İran tarafından daha sonra sehven yapıldığı belirtilen açıklamalar üzerine Türkiye, Kandil'in İran bölgesine operasyon önerisi getirdi.

İRAN AĞIR DAVRANINCA

Ancak İran bunu kabul etmedi. İran'ın ağır davranması üzerine Türkiye, Kandil'e operasyon kararı aldı. Bu amaçla terör örgütü liderlerinin tüm hareketleri takip altına alındı. Hükümetin Ramazan sonrasında başlatmayı düşündüğü operasyon Çukurca saldırısı ile öne çekildi. Başbakan Erdogan'ın 17 Ağustos'ta verdiği talimat ile aynı akşam hava harekatı başlatıldı.

İstihbarat birimlerine göre Türkiye'nin Karayılan, Fehman Hüseyin ve Cemil Bayık'ı ele geçirmesini istemeyen bölgesel güçler bu kişileri pazarlık unsuru olarak koruyor. İran'in bu tavrı MGK bildirisine de üstü kapalı olarak yansıdı.

MGK BİLDİRİSİNDE ÜSTÜ KAPALI İRAN ELEŞTİRİLMİŞTİ

Bildirideki "Teröre ve terör örgütü yandaslarına yönelik diş desteğin kesilmesini teminen, basta komşu ülkeler olmak üzere tüm dost ve müttefik ülkelere bu yöndeki sorumluluklarını üstlenmeleri ve somut dayanışma sergilemeleri çağrısı yinelenmiştir" sözlerinin İran'in bu tavrına karşılık olduğu belirtildi.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
İRAN'dan Türkiye'ye Sert Suçlamalar!

rehberfatimavefat2011 (19).jpg


İran'ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney'in en yakın adamlarından Ayetullah Mahmud Haşimi Şehrudi'den Türkiye'ye ağır suçlamalar!

İran, gerçek İslam'ın kendilerinde olduğunu iddia ederek, Türkiye'nin bölgede artan gücünü baltalamak için, "Batı, bölgede gerçek İslam yerine Türkiye'deki liberal İslam'ı yerleştirmeye çalışıyor" çıkışında bulundu.

İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’in en yakın adamlarından ve İran yargı kurumunun eski başkanı Ayetullah Mahmud Haşimi Şehrudi'den Türkiye’ye yönelik zehir zemberek sözler kullandı.

Şehrudi, Türkiye’deki İslam’ı “liberal İslam” olarak niteleyerek, Batı’nın bölgedeki “gerçek İslam” yerine Türkiye’deki liberal İslam’ı yerleştirmeye çalıştığını ileri sürdü.

İran’ın Mehr Ajansı’nın haberine göre, bir dönem yargı kurumunun başında bulunan ve dini lider Hamaney’in yakın çevresinden olan Şehrudi, Türkiye’nin liberal İslam’ı yayarak Ortadoğu’da yaşanan gelişmeleri kendi lehine kullanmaya çalıştığını iddia etti.

Batılı güçlerin, bölge ülkelerinin İran’la ilişki kurmasından korktuğunu öne süren İranlı lider, “Batı bu yüzden Türkiye’deki liberal İslam gibi yeni İslam modelleri ortaya atarak gerçek İslam’ın yerine bunu yerleştirmenin yollarını arıyor” dedi.

Şehrudi, Mısır halkının ABD ve İsrail’e sıcak bakmadığını savunarak, “Fakat İsrail’le ilişki kuran ve ABD’nin müttefiki olan Türkiye, Mısır’daki direnişin hamisi gibi davranarak bizim adımıza çözümler ve inisiyatifler dayatıyor” diye konuştu.

İranlı lider, kendilerinin emperyalist güçlerin komplolarını engelleyerek ezilen Filistin halkıyla direniş cephesine gerçek desteği verdiğini savundu.
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
İran ile Suriye'nin Karayılan oyunu

iran-ile-suriye-nin-karayilan-oyunu.jpg


Şam'dan vazgeçemeyen Tahran'ın Türkiye planı!

Tunus, Mısır, Yemen ve Libya’nın ardından Suriye’deki otokratik iktidarı sallayan Arap Baharı, bölge güçlerinin Şam üzerindeki örtülü emellerini de gün yüzüne taşıyor. Kendi insanlarını katletmeye girişen Beşar Esed iktidarını demokratikleşmeye çağıranların yanında, ön cephe olarak gördükleri Suriye’deki değişime karşı duranlar da var. Türkiye ile İran, Suriye üzerindeki kutuplaşmanın önde gelen iki tarafı.

Ankara, Esed’den silahı bırakıp halkının istediği demokratik reformları hayata geçirmesini isterken; rejimi için tehdit gördüğü Arap Baharı’nı Suriye’de vurmayı hedefleyen Tahran ise Şam’a ‘diren’ mesajı gönderiyor. Türkiye’nin genelde Arap Baharı, özelde de Şam yönetimine karşı tutumundan rahatsız olan Suriye-İran ekseninin, Ankara’nın gardını zayıflatmak için alternatif adımlar attığı da görülüyor. PKK’nın özellikle son iki saldırısını (Silvan ve Çukurca) Türkiye’nin Arap Baharı ve Suriye politikalarına bağlayanlar çoğunlukta. İran’ın, sınırında çatıştığı PJAK’a rağmen geçmişten bugüne Kandil’deki nüfuzunu koruduğu, yer yer de kullandığı biliniyor. Ancak Türkiye ileİranbu kez PKK değil, Suriye üzerinden karşı karşıya geldi.

Osmanlı’dan bu yana aynı havzada nüfuz artırmaya çalışan, bölgedeki kırılmaları kendi lehine çevirebilmek için inisiyatif alan Türkiye ile İran’ın dönem dönem karşı karşıya gelmesi kaçınılmaz aslında. İki ülke ilişkilerinin dünden bugüne kırılgan seyri bu üstü örtülü rekabetin bir sonucu. Ankara’nın komşularla sıfır sorun vizyonu çerçevesinde İran’a yakınlaşıp karşıt uluslararası cepheye rağmenBirleşmiş Milletlerzemininde İran’ı savunmasına karşılık Tahran’dan beklediği dostane dönüşleri alamamasının altında da bu tavır yatıyor. İran’ın yakın müttefiki Esed yönetimini içine düştüğü durumdan kurtarmak için soyunduğu siyaset, PKK konusunda sergilediği zikzaklı tavır (PKK liderlerinden Murat Karayılan operasyonundaki gibi), Ankara-Tahran hattındaki dengeyi sarsıyor. Bozulan dengenin en çok sınır içinde rejim sorunları, sınır ötesinde de nükleer krizle boğuşan İran’ın aleyhine olacağı ortada. Ankara, bozulan ilişkilerin tamiri için Tahran yönetiminden özellikle PKK üzerindeki flu tavrını netleştirmesini bekliyor.

Emekli bir istihbaratçı, PKK’nın Silvan ve Çukurca eylemlerinin genelde Arap Baharı, özelikle de Suriye’deki gelişmelerle bağlantılı olduğunu söylüyor. Ankara’nın, Baas rejimi ile Beşar Esed iktidarına karşı takındığı son tavırla hem Şam’ı hem de Tahran’ı rahatsız ettiğine, Türkiye’de artan PKK saldırılarıyla bu rahatsızlık arasında kuvvetli bir bağ bulunduğuna işaret ediyor:

“PKK son 30 yılda konjonktüre göre Suriye, Irak ve İran’da mevzilendi. Buralardan destek alıp Türkiye’ye karşı eylemlerini sürdürdü. Ankara’nın komşularla sıfır sorun politikası örgütün İran ve Suriye’deki varlığını azaltmıştı. Ancak Arap Baharı çerçevesinde Türkiye’nin kapalı rejimlerin karşısında yer alması, PKK’nın bölgedeki eski ilişkilerini canlandırmasına kapı araladı. Son iki saldırıya imza atan Kandil’deki muhalif Cemil Bayık, Duran Kalkan kanadının Arap Baharı ile, özellikle de Suriye’deki gelişmelerle bağlantılı hareket ettiğini düşünüyorum. Bu kanadın İran ve diğer bazı bölgesel güçlerle bağlantılı olduğunu gösteren ciddi emareler var.”

Aynı kaynak, PKK liderlerinden Karayılan’ın yakalandığına dair İran merkezli haberi Tahran’ın Türkiye’ye karşı duyduğu rahatsızlığın bir parçası olarak değerlendiriyor.

Bölge liderliğine soyunan, Arap Baharı’nda inisiyatif alıp özgürlük isteyen halklara destek veren Türkiye’ye yönelik PKK kartının kullanılması Zirve Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Bezen Coşkun da pek şaşırmıyor. Coşkun, Suriye ve Irak gibi İran’ın da dönem dönem Kürt kartını Türkiye’ye karşı kullandığını hatırlatıyor: “Son dönemde Türkiye’nin Ortadoğu’da öne çıkmasının İran’ı tedirgin etmesi normal. Zira Türkiye, İran’dan rol çalıyor bir bakıma. Hatta İran ile Batı arasında diplomatik bir köprü vazifesi görerek Tahran’ı kendine muhtaç kılıyor. Bu da İran tarafından kolay kabul edilebilir bir durum değil. İran bu desteğe olumlu yaklaşsa, Ankara’nın üstünlüğünü kabul eder pozisyona düşecek. Bu görüntüyü vermemek için PKK üzerinden siyaset yapıyor. İran dengeyi kurmak için PKK’ya karşı operasyonu destekler gözükebilir. Ama bu, bölge liderliği yarışından ve Suriye’den vazgeçtiği anlamına gelmez.”

İran, bugünkü konjonktürde kendisi gibi kapalı bir rejimle yönetilen Suriye’nin rejim değişikliğine maruz kalmasını istemiyor. Zira Suriye’deki Baas rejimi Tahran’daki molla rejimi için bir meşruiyet kaynağı. Bunun yanında Tahran yönetimi Esed’in devrilmesi durumunda isyan dalgasının İran’a uzanacağını hesapladığı için Şam yönetimine arka çıkıyor. Ancak Tahran’ın Şam aşkı yaklaşık 30 yıllık bir stratejik müttefikliğin getirisi. Tahran’daki ‘İslamcı’ devrim rejiminin Şam’daki katı laik ve sosyalist Baas yönetimine arka çıkması tuhaf ancak uzun soluklu bir ilişkinin sonucu. Bu ‘tuhaf’ ilişkinin seyri şöyle:

Bugün müttefiklik olarak nitelendirilebilecek bu ilişkinin temeli, 1979 İran Devrimi’nde atıldı. Devrimden sonra İran’da hâkim olan Caferiler, Şam’da yüzde 7 nüfus desteğiyle iktidarda bulunan Alevi-Nusayri azınlığı Şiiliğe yakın görüp destekledi. Zamanla bu destek Şii ideolojisinin bir gereğine dönüştü. Ancak iki ülke ilişkileri asıl derinliğini 1980-1988 arasındaki Irak-İran savaşı sırasında kazandı. Suriye, bu dönemde Baasçı-Arap Irak’a destek vermek yerine Tahran’ı destekledi; hatta Batı’nın İran’a uyguladığı silah ambargosunu Sovyetler Birliği’nden aldığı silah ve teçhizatı Tahran’a vererek deldi. Bunun yanında İran’ın seçkin savaş gücü Devrim Muhafızları’nın ülkesinde kurulan kamplarda eğitimini sağladı. Suriye yönetimi Arap Birliği dâhil tüm Arap ülkeleri oluşumlarında İran’a karşı negatif bir siyaset izlenmesine imkân vermedi. Hatta dış politikasını Lübnan ve Hizbullah konularında olduğu gibi Tahran’la birlikte hareket edecek şekilde tasarladı. Tahran’da iktidarlar değişse de Suriye ile kurulan stratejik ittifak sürekliliğini korudu. İran da müttefikliğin gereği Şam’dan siyasi ve ekonomik desteğini esirgemedi. Mesela İranlı mollalar, baba Esed’in 1982’de Hama’da giriştiği Müslüman katliamına ses çıkarmadı. Bunun yanında Suriye ne zaman ekonomik açıdan sıkıntıya girse imdadına Tahran yetişti. Yeri geldi nakdi yardımda bulundu, yeri geldi ucuz petrol verdi.

İran’ın Suriye ile stratejik ilişkileri sürdürmesi, Baas rejimini kollaması, Ortadoğu’da soyunduğu bölgesel liderliğin de bir gereği aynı zamanda. Tahran, Suriye ve Irak’la kurduğu ilişkilerle Yemen, Bahreyn, Kuveyt ve Lübnan hattındaki Şii Hilali’ni güçlendiriyor. İran, Şii Hilali üzerinden sağladığı nüfuz ve nüfus gücünü kaybetmemek için Esed iktidarını savunma durumunda. Sonuç olarak tüm baskılara rağmen Şam’daki Baas iktidarı da Tahran rejimi de iki tarafa büyük fırsatlar sunan stratejik ilişkileri zayıflatmak istemeyecektir.Ankaraile karşı karşıya gelme durumunda kalsalar bile!

Yrd. Doç. Dr. Bezen Coşkun, Türkiye ile İran arasındaki limoni ilişkinin 1939’da iki ülke sınırını belirleyen Kasr-ı Şirin Anlaşması’na kadar uzandığına, Ankara’nın Tahran’ın gelgitlerine rağmen münasebetleri dengede tutmaya çalıştığına değiniyor: “ABD ve Batı ile stratejik bağını koruyan Türkiye’nin Tahran yönetimi ile sorunsuz ilişki düzeyini yakalaması beklenmemeli. Zira İran nazarında Türkiye, düşmanlarıyla müttefik konumunda. Bu noktada Türkiye’nin iki taraf arasında sıkışmadan, ince politikalar izleyerek hareket etmesi gerekiyor. İran’la sıfır sorun politikasında ısrarcı olmak yerine yıllardır süregelen denge siyasetini korumaya çalışmalı. Ancak bu şekilde yol alabilir.”

Son tahlilde Türkiye’nin izlediği Suriye’yi demokratikleştirme politikaları sadece İran’ı değil, Şii Hilali’ne giren Lübnan ve Körfez ülkelerinin yanında Baas rejimiyle iş tutan Rusya ile Çin’i de tedirgin ediyor. Şam’daki Baas rejimine karşı atılan adımlara tepkinin çok farklı adreslerden gelebileceği hesaba katılmalı. Zira Öcalan’a rağmen artan PKK eylemleri bu durumun en somut göstergesi.

“Suriye, İran için bir ön cephe”

İran’ı iyi bilen Ortadoğu uzmanlarından biri Arif Keskin. Erdebil doğumlu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde doktora yapan Keskin, İran ve Ortadoğu üzerine 100’den fazla makaleye imza attı. Keskin ile Suriye denkleminde kırılan Türkiye-İran ilişkilerini, İran’ın Suriye ve PKK siyasetini konuştuk.

-İran-Türkiye arasındaki örtülü rekabette mezhebî bir bağ var mı?

Kendini Fars-Şia mezhebinin ‘ana üssü’ gören İran cephesinden bakıldığında Türkiye, Türk-Sünni-Hanefi kültürünün merkezidir. Dolayısıyla İran, Türkiye’yi sadece siyasi alanda değil, kültür ve kimlik alanlarında da rakip görüyor. İran’daki Şii İslamcılığın Fars milliyetçiliğiyle özdeşleştiği düşünüldüğünde, kültürel ve kimliksel rakip algısının ne kadar derinlere işlediği ortaya çıkıyor. Buna siyasi ve ekonomik rekabet ile iki ülkenin farklı küresel kanatta (Türkiye, NATO üyesi, ABD müttefiki ve AB’ye girmeye çalışıyor; İran, ABD ile düşman) yer alması hesaba katıldığında Tahran’daki Türkiye bakışı netleşiyor.

-Aradaki karşıtlığa rağmen Tahran, Ankara’yı neden hedef almıyor?

İran’ın Türkiye’ye düşmanca davranması bölgesel ve küresel çıkarını etkiler. Türkiye, jeopolitiğinin farkında. Ankara, Tahran için Batı dünyasına çıkış yolu. Bu yolu kapatmak istemez. İran Türkiye’ye karşı ihtiyatlı, kontrollü bir siyaset izliyor. İkili ilişkilerin gelişmesini frenliyor. Türkiye ne kadar olumlu adım atarsa atsın (Uranyum Takas Anlaşması,İstanbulgörüşmeleri, BM’deki desteği gibi) İran’daki ihtiyatlı pozisyon kırılmıyor.

-Türkiye-İran ilişkileri hangi değerler üzerinden işliyor o zaman?

İlişkiler ortak değerler üzerine inşa edilmediği için bölgedeki gelişmelere ortak vizyon üretilemiyor. Tarafların bölgesel, küresel arayışları çok farklı. Bu farklılık iki ülkenin Irak, Lübnan, Filistin ve Suriye yaklaşımlarında ortaya çıkıyor.

-Tahran’ın Beşar Esed iktidarını korumasındaki çıkarı nedir?

Lübnan, Filistin veİsrailile kara sınırı olmayan İran, bu coğrafyadaki faaliyetlerini Suriye üzerinden yapıyor. Yine Suriye’nin yardımıyla Sünni Arap devletlerinin kendine dönük çabalarını akim bırakıyor. İran için Suriye, İsrail ve ABD’ye karşı ‘direniş şebekesinin cephe ülkesi’. İran, Esed devrilirse bölgedeki yerleşik yapının kırılacağını, Hizbullah ve Hamas’ın zayıflayacağını, Ortadoğu’daki etkinliğinin azalacağını ve bölgedeki Sünni devletlerin güçleneceğini hesaplıyor. Esed’in devrilmemesi için ekonomik, siyasi ve askerî destek veriyor.

-Suriye üzerinden yaşanan Türkiye-İran geriliminin kaybedeni kim olur?

Kaybeden taraf İran olur. Tahran, uluslararası arenada yalnız ve bunu aşmaya çabalıyor. Eğer Türkiye’yi kaybederse küresel yalnızlığı artar, iç istikrar sorunları yaşamaya başlar. Belki Türkiye ile ilişkileri gerginleştirir ama açık husumete dönüştürmez. İlişkilerde güçlü taraf Türkiye. İran’ın Türkiye’ye daha fazla ihtiyacı var.

-O zaman PJAK’a rağmen PKK kartından neden vazgeçmiyor?

PKK eylemleri, Türkiye’nin iç enerjisini tüketmenin yanında dış politikasını da daraltıyor. Dışa dönük eylem kabiliyetini düşürüyor, dış dünya ile sağlıklı ilişki kurulmasını engelliyor. PKK sorunu bir bakıma Türkiye’yi İran ve Suriye gibi ülkelere muhtaç hâle getiriyor. Bu fotoğrafı gören İran, PKK’nın varlığını ister. Tahran’ın PKK’ya yönelik düşmanlık görüntüsü PJAK’la ilgili. PJAK devreden çıkarsa örgüte bakışı değişir. İran’ın Ankara’ya PKK konusunda verdiği destek sinyali nasıl okunmalı? İkili bir oyun içinde İran. Bir taraftan PJAK’ın devreden çıkmasını, diğer taraftan da Türkiye’nin enerjisinin Suriye üzerinden PKK’ya yoğunlaştırmasını istiyor. Bir taşla iki kuş vurmaya çalışıyor.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt