Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

IsLak AŞK 4.Bölüm (1 Kullanıcı)

Kusursuzalim

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Ara 2008
Mesajlar
67
Tepki puanı
0
Puanları
6
Yaş
41
yeni.gif

ISLAK AŞK
(Gözyaşları nemi sever)
5.Bölüm

''Denizler dalgalanır, yüreklerin ufkunda..''


İkna edici bir hava, güzel kokulu hostesler.. Yalın ayak bir bebek. Frankfurt A-55T uçağı Türkiye sınırlarına yaklaşmakta. Uçakta herkes bir şeyle meşgul, dışarı bakanlar, gazete okuyanlar, karnını doyuranlar..Linda, Rallen’in omuzlarında hafif bir uykuya dalmış vaziyette. Uçak bulutların; Güzel kız, delikanlının omuzlarında süzülüyor gibi.

Paraziti seyrek olan hoparlörlerden anons duyulur:

- Frankfurt A-55T uçağımız 10 dakika sonra İstanbul Atatürk Havalimanına iniş yapacaktır.

Bu anons duyulunca, fark edilir bir toparlanma başlar meşgul kalabalıkta.Herkes emniyet kemerlerini bağlar.Bir müddet sonra A-55T, Havalimanına inişi gerçekleştirir.Yolcular yanındaki eşyaları ile birlikte kapıya yönelirler.Orta yaşlardaki bir kadının, kucağındaki bebeğin çıplak ayağı kapıya yöneliş esnasında, Linda’nın yüzüne değer ve Linda kımıldanır. Rallen anonsu duymasına rağmen uçak tamamen inene kadar Linda’yı uyandırmamıştır.Çünkü uyurken bile güllerin prensesi gibidir.Uçak tamamen durunca, Rallen Linda’yı uyandırır.Linda uyanınca, Rallen’in boynundaki güvercin kolyesini fark eder .Hemen aklına geçen gördüğü rüya gelir. Deniz kokusunu da alınca, rüyanın nereye çıktığını çakmış gibidir.

Birkaç yer dolaşırlar, İstanbul göbeğinde.İkisi de pek bilmediği için bu şehri, körü körüne gezmektedir.Sonra bir ara kaybolduklarını anlarlar.İki taze aşık, Fatih Sultan Mehmet Köprüsünün çevre yolu mevkisinde bir yerdedir.

-Bence tamamen düz gidelim Linda. Sağ sola gitmekle bir yere varamayız.Bu kaybolmamızı daha da kolaylaştırır.
-Peki Rallen haklısın.

E-80 yolunun istikametinde biraz yürürler sonra bir dolmuşa işaret eder Rallen.Türkçe’si yoktur sadece biner Linda ile baraber.Dolmuş tem otoyolunun kıyılarındaki semtlerde tur atmaktadır.Çavuşbaşı caddesi, Çubuklu Acarlar yolu.. Rallen nerede ineceğine de karar veremediği için sersemce bir sessizlik içinde yolculuğunu sürdürmektedir.Linda ise Rallen’in elini sımsıkı tutmakta ve ondan ayrılmamaya kararlı bir şekilde olan biteni izlemektedir.Uzun bir süreden sonra Rallen aniden işaret eder ve dolmuş durur.Şöförün eline 10 euro sıkıştırır.Şöfer şaşkınlık içinde birazda dört köşe olma havasıyla otomatik kapıyı açar. İki sevgili sanki hamamdan dışarı kendilerini atarcasına inerler dolmuştan.İkisi de nerede oldukları hakkında en ufak bir bilgiye sahip değildir.

Aradan 1.5 saat geçer ve Aşağı Duduldu Mahallesine gelirler ve burada bir kafeterya da dinlenme kararı alırlar.Köşe bir masaya kurulur iki genç. Arka masada oturan, çakal gözlü, keskin bakışlı iki adam Linda’yı süzmektedir.Linda bunu fark eder ve rahatsız olur.Rallen’in kulağına eğilip durumu fısıldar ve kafeteryadan çıkarlar.Yalnız sokakta da Lina’yı bir sürpriz beklemektedir. Dışarı adımlarını atıktan birkaç dakika sonra, Linda’nın pembe çantası, 14-15 yaşlarında bir çocuğun eline geçer.Meşhur İstanbul kapkaççılarından biridir.Çocuk o kadar hışımla dalar ki Linda’nın kolundaki çantaya, Linda yere düşmekle beraber Rallen de tökezlenir.Rallen kendine geldikten sonra çocuğun peşine takılır.Birkaç sokak kovalamadan sonra kendisinden baya bir küçük olan çocuğu yakalar ve bir güzel pataklar.Tabi aşkının çantasını da sağ salim kurtarmıştır.
Rallen ve Linda, Anadolu yakasına geçerler bir müddet sonra.Deniz kenarına gelirler ve soğuktan demir kesmiş bir banka otururlar.Oturdukları bankın hemen 10 metre sağ tarafı Kadıköy vapur iskelesidir.Biraz deniz havası soluduktan sonra Kadıköy caddelerinde tura başlarlar.Linda Rallen’e trene binme teklifinde bulunur.Linda ilk kez binecektir çünkü ve merak etmektedir bu demir kokulu taşıtı.Rallen’de treni sevdiğinden tereddütsüz kabul eder Linda’nın teklifini. Söğütlüçeşme garından bir Banliyo trenine atlarlar.

* * *

Tren ılık bir çadırı andırmaktadır.Biraz peynir kokusu, biraz da sigara dumanı.Yeşilimtırak koltuklara otururlar. Rallen düşüncelere boğulur;
Nereye gideceğimizi bilmiyorduk bile. Öylece, kör kurşun gibi yol alıyorduk meçhule.İçimde bir sıkıntı vardı ve buda seyahatten tat almamı engelliyordu.Karşımızda, birkaç koltuk ilerde koyu mavi paltolu, sırıkça biri oturuyordu.Gözlerini bir an olsun bizden ayırmaması dikkatimi çekti.Yabancı olabilirdik bu ülkede ama düşmanmış gibi atılan bakışlardan rahatsız oluyordum.O anda cep telefonum çaldı.Arayan Herwez amcaydı:

- Nasılsınız çocuklar, Seyahatiniz iyi gidiyor mu?
- Evet efendim.Şuan trendeyiz.Akşama doğru otel ayarlamayı düşünüyoruz.
- Güzel güzel.. Kızımla konuşabilir miyim?

Telefonu Linda’ya uzattım.Adam hala bizi izliyordu.Eline bir gazete aldı ve sanki izlediğini gizlercesine yüzünü kapattı.İçime kurt düşmüştü artık.Linda’nın telefon görüşmesini bitirmesini bekliyordum sabırsızlıkla.Başımıza bir iş gelmeden ilk durakta inme kararı canlanmıştı içimde.Dakikalar, közlenmiş bir ateşin karıştırılma esnasındaki çıkan kıvılcımlar gibi yakıcıydı.Linda telefonu kapattı ve ekledi:

- Rallen neyin var, donmuş gibisin?
- Karşımızdaki adamı görüyor musun Linda? Adam bizi izliyor resmen.İlk durakta ineceğiz tamam mı?

Linda susarak evet der gibiydi. Tren kurtuluş balosu gibi bir durakta soluklandı.Hemen attık kendimizi dışarı.Durağın Levhasında Bostancı yazıyordu.Dönüp arkamı kontrol ettim.Baykuş bakışlı adamdan bir iz yoktu.Linda’nın pamuksu eli, avucumun içinde terliyordu.Büfe’nin yanına geçtik arkamızı gazetelere dönerek.Bir bakıma kendimi ve Linda’yı güvende tutma gayretindeydim.Tren usulca mırıldanarak kalktı küflü demirlerin üzerinden.

İki aşık, Bostancı caddeleri arasına daldılar.Rallen otel bulma ve bir an önce dinlenmeye çekilme niyetindeydi.Birkaç aramadan sonra nihayet bir otel bulurlar.Otelin, tamamen cam kapısından içeri girip lobideki danışmaya yönelirler.Danışmadaki kız, çiftin alman olduğundan habersiz:

- Hoş geldiniz.Adım Sevdanur.Size nasıl yardımcı olabilirim?

Rallen ‘’Hi’’ diye karşılık verince, danışmadaki kız turist olduğunu anlar ve hemen lisanını değiştirip İngilizce konuşmaya başlar.33 Numaralı Odanın anahtarını Rallen’e uzatır kız.Ödeme görüşmesini yaptıktan ve gerekli yerleri imzaladıktan sonra anahtarı alıp odalarına çıkarlar.

Güzel bir kahvaltıdan sonra, Linda:

- Dün gece için bir şey demeyecek misin?
- Çok güzel bir geceydi canım, Seni seviyorum!
- Bende seni aşkım.Seninle olmak mutlu ediyor beni.

Linda’nın gözlerinde cümleler gizli gibiydi.Artcher’in yaptığını umarım bana yapmasın der gibi bakıyordu bana.Onunla yada ondan önce cinsel temasa girmiş olabileceğini düşünüyordum.Sonra kırıntı gibi ağzımda dolaşan kelimeleri cümleye boyadım:

- Bende seninle olduğum için mutluyum aşkım.Dün akşam çok güzel bir gece yaşattın bana.(Rallen ilk kez aldığı bu tadın hala etkisindeydi). Ben hayatımda ilk kez birini seviyorum Linda ve Sadakatim sonsuzdur.Bundan emin olabilirsin.Seni ölene dek bırakmayacağım.Söz veriyorum!

Rallen’in bu kendinden emin ve umut saçan tavırları, Linda’yı ne kadar mutlu etmiş gibi gözükse de, Artcher’den aldığı darbenin etkisinden ötürü, eskisi gibi erkeklere güvenemiyordu ama yinede masum tebessümlerini Rallen’e yansıtmaktan geri kalmadı.Öğlen olmak üzereydi.’’Biraz gezelim mi?’’ dedi Rallen. Linda: ‘’Başım ağrıyor biraz, akşam üstü çıksak olmaz mı?’’ İtiraz edecek ne halim nede niyetim vardı.Üstelemedim.Birkaç saati otel odasındaki TV ti izleyerek geçirdik. Bir ara kapı çaldı. Kapıya doğru yöneldim.Gözetleme deliğinden bakmadan kapıyı açtım.Karşımda otuzlu yaşlarında, üzerinde kareli bir oduncu gömleği, derisi hırpalanmış gibi yıpranmış biri dikiliyordu:

- 33 nolu oda burası değil mi? (tebessüm ile)
- Evet bayım ama sanırım bir yanlışlık var.Biz dün gece kiraladık bu odayı.
- NasıL olur ben 5 gün önce almıştım bu odayı ve iki gün yoktum.Benim kontratımın sürdüğünü bilerek size vermeleri saçma.

Tartışmaya girecek halim yoktu.Otel görevlisi danışman kızla konuşmayı önerdim.Adam pek istekli değil gibiydi ve işin ilginç yanı sanki odasından vazgeçmiş edasıyla;
‘’Gerek yok.Böyle bir hizmeti olan otelde bir saniye daha durmam artık’’ deyip çekip gitti.Linda ile bu duruma bir anlam verememiştik.Saat 5 gibi dışarı çıktık.Bostancı caddelerinde turlar attık.Mağazaları gezdik,vitrinlerini kolaçan ettik.Sonra bir parkın yanındaki kaldırımda, Trende rastladığım adamı gördüm.Çivi givi bakışları, anlıma sanki Sniper’in lazer dokunuşları gibi vuruyordu. Linda fark etmemişti durumu.İçimde korku midemden yukarı doğru tırmanmaya başlamış, gırtlağımı zorluyordu.Linda’ya adamın varlığını çaktırmadan, ters istikamete doğru yürümeye başladık.Linda bana bir şeyler diyordu ama sadece sesini duyabiliyordum sevdiğim kızın.Söylediklerini, kafamda çözümleme görevini üstlenen beynimin mantık bölgesi durmuş, tamamen arkamızda gölge misali var olan adama odaklanmıştı.Linda kolumu sarsarak: ‘’Beni dinlemiyor musun sen? İstanbul’a geldiğimizden beri bir tuhaflık var sende.Sebebini de anlamış değilim.Çıkar gerçi yakında kokusu.Hadi sıkıldım artık ben, otele dönelim’’ dedi.Bu cümlesini mantık ekseninde çözebilmiştim ama hala aklımda o adam vardı.Arkama hiç bakmadan otele yürüyüşümüzü sürdürdük.Yolun karşısına geçtik, vızır vızır geçen arabaların arasından.Korku dolu bakışlarla da olsa, cesaretimi toplayıp arkama baktım.Adam elinde telefonla, birine hararetli bir şeyler anlatıyor gibiydi.Otele girdik, bir antilop un çita dan kaçma hızıyla.Bu aceleyi Linda anlamamış ve bir o kadar da şüphelenmişti:

-Kimden kaçıyoruz Rallen? Bana anlatmayı düşünüyor musun? Yoksa o trende gördüğümüz adam mı peşimizde?

Blörf yapmayı düşünmedim bile:

- Evet aşkım.O adam bizi takip ediyor.Sanırım kafayı bizimle bozmuş gibi.
- Polise haber verelim.
- Saçmala
- E ne yapacağız peki.Nasıl kurtulmayı düşünüyorsun adamdan?
- Bilmiyorum Linda, Bilmiyorum. Bir yolunu bulacağız elbet.

Odamıza çekilip, kapıyı 2 kez kilitledikten sonra anahtarı cebime attım.’’Perdeleri kapat Linda’’ diye fısıldadım. Ardından Otel servisini aradım: ‘’ Akşam servisi istemiyoruz.Bizi kimse rahatsız etmesin rica ediyorum’’. Kendimce, belki de acizce önemlerimi alıyordum.

* * *

Hızlı yürüyüşten sonra soluk soluğa kalmıştık.Oda da kurbanlık koyunlar misali sessizce oturuşumuzu sürdürüyorduk.Birkaç dakika içinde kalp atışım normale dönmüştü.Koşuşturmamızın başladığından itibaren, şu ana kadar hiçbir problem yok gibi gözüküyordu.Negatif bir şeyle karşılaşmamıştık.
- Canım ben korkmaya başladım.Zaten tadı da kalmadı gezimizin Rallen.Sana da bir şey olmasından korkuyorum.Hemen dönüş biletlerimizi alıp Frankfurt’a geçelim. Orası bizim için daha huzurlu bir ortam.

Linda, İstanbul’un uğursuz gelmesinden şikayetçi gibiydi. Suçu bir şehire bağlayıvermişti hemen. Rallen, Linda’nın dedikleri ile hemfikirdi. Odadaki kırmızı uğurböceğini andıran telefondan, Atlas Jet firmasının, ajentasını arayıp Frankfurt’a dönüş biletlerini ayırdı.Kapı uzun bir aradan sonra yeniden tıkırdadı. İki genci, müthiş bir adrenalin sarıverdi. Rallen kapıyı açıp açmamakta kararsızdı.Otel servisine ricasını hatırlıyordu.Servis gelmiş olamazdı kapıya.Daha evvel kendi odasının olduğunu iddia eden adamın olma ihtimali ağır basıyordu ama emin değildi o olduğundan.Linda, ‘’açma’’ dedi kapıyı. Rallen gözünü karartıp açacak durumda da değildi zaten.Kapıdaki ses birkaç çalmadan sonra durdu.Derin bir nefes aldılar iki sevgili.
Akşam olmuştu.İçlerindeki korku, denizde dalış gösterisi yapan Yunus Balığı gibi midelerinde dolaşıyordu.
Korkuyorduk.Bir an önce Frankfurt’a dönmek istiyorduk.Bu korkuya rağmen 23 gibi uyku bastırmıştı. Uykunun gücüne daha fazla dayanamayıp daldık.Gece bir tıkırtı ile uyandım.Saatimin ışığına bastım.03:32’i gösteriyordu.Yanımı yokladım Linda mışıl mışıl uyuyordu.Tıkırtının kaynağını pek öğrenmekte istemiyordum hani.Sonra telefon çalmaya başladı.Telefonun sesiyle, aniden yatağından sıçradı Linda. Telefonu açtığımda ses veren çıkmadı.Bende ’’aLo’’ demeye istekli değildim.Kapadım avizeyi.En uzun geceyi yaşıyorduk.Artık uyku bavulunu toplamış, terk etmişti göz kapaklarımızı.Saat 4 olmuştu ve biz hala yatakta oturuyorduk.Sabahın bir an evvel olmasını ve bir an evvel uçağa atlayıp Ülkemize dönmeyi istiyorduk, çölde susuz kalmış birinin suya ihtiyacı olduğu gibi.Nihayet, asır gibi geçen gecenin ardından sabah olmuştu.

Eşyalarımızı, yangından kurtarırcasına toplayıp, iki kez kilitlediğim kapıyı açıp lobiye indik.Son gününde borcunu ödeyerek otelden ayrıldık.Önümüzde ticari taksi duruyordu.Taksinin ön camı açıktı ve içeriden radyo sesleri yankılanıyordu.Şöför bizi fark etti, buyurun dercesine harekette bulundu.Bende kafamla hayır işareti yaparcasına salladım.Sonra Linda’nın elini tutup sol taraftan kaldırım üzerinde yürümeye başladık.Yol boyunca birkaç dakika yürüdük.Bir yandan etrafı kolaçan diyordum.Bizi takip eden o adam veya başka birileri var mı diye.Linda gözlerimin önünde elini yukarı aşağı sallayıp, dikkatimi kendisine çekmek istedi sonra ekledi:

- Aklın hala o adamda dimi? Ya tamam gidiyoruz işte ülkemize.Bizi oraya kadar takip edecek, orada da bulacak değil ya.

Linda’nın çocuksu konuşmaları beynimi rendeliyor gibiydi:

- Henüz uçağa binmiş sayılmayız aşkım.Hele bir emniyet kemerlerimizi bağlayıp koltuğumuza oturalım.Sonra bolca rahat etme zamanımız olur.

Rallen’in içinde Türkiye’den ayrılamayacak hissi vardı sanki.İçindeki bu düşünceler dizlerini dermansızlaştırıyordu.Sıcak biraz bastırma gayretindeydi.Havada hafif bir bulanıklılık ve anlamsız bir sıkıntı vardı. Araba sesleri, bal yapmakta olan arılar gibi sürtüşüyordu sanki birbirine.Kornalar bir düğün konvoyunu andırıyordu.Birden, hızla yanlarında acı bir frenle Mercedes durdu.Arka kapının açılmasıyla, Linda’nın kaybolması bir oldu.Siyah camlı, hamamböceği misali Mercedes, Linda’yı adeta kalbinden sökercesine Rallen’den kopartıp sırra kadem bastı.Linda’nın pembe çantası, üzerinde kapkaççının da izini taşıyarak yerde yatıyordu.

5.Bölüm Sonu.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt