Kusursuzalim
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 14 Ara 2008
- Mesajlar
- 67
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 6
- Yaş
- 41
Fragman Linki
ISLAK AŞK
(Gözyaşları nemi sever)
4.Bölüm
''Dallar kırılır, duyguların içinde.''
Orman yeşili, minyatür titanik şeklindeki 4X4 KIA Sorento Jip, Acı bir frenle Rallen'in Lindaya ilik bağışladığı hastanenin önünde durur.
Rallen hışımla araçtan inerek, alüminyum kaplamalı hastane kapılarını adeta deşerek içeriye dalar.Hayatının sonbaharını yaşamakta olan babası Kalp krizi geçirmiştir.
Babasının bulunduğu odaya gelir.Camdan, babasının hortumlara bağlı halini görür.Başını cama dayar ve gözyaşları nem olur göz çukurlarının altında.Herwez elini Rallen'in omzuna koyarak:
- İyileşecektir Rallen.Baban kuvvetlidir.Hayata direnecektir merak etme.
Linda sessizce oturup beklemeyi yeğlemektedir.İlaç kokan hastane koridorları içinde.Aradan saatler geçer.Rallen iki eli ensesinde diz çökmüş vaziyette babasının bilincinin yerine gelmesini beklemekte,Herwez, bir o yana bir bu yana dikiş dokurcasına koridorda hızlı adımlarla yürüyerek arkadaşının iyileşmesini beklemekte ve Linda.. Linda kafasında bin bir soru işareti ve belirsiz duygular eşliğinde sükunete boğulmuş vaziyettedir.
Aradan 45 Dakika daha geçer,yüzyıl gibi.Bir ara Rallen'in babasının yattığı odanın önünde konuşturma olur.Doktorlar girip çıkıyor, telaşla birbirlerine bir şeyler söylüyorlardır. Rallen ve diğerleri buna bir anlamam verememekte ve çaresizce
olan biteni izlemektedirler.İki Hemşire daha girer odaya.Bir an sesler kesilir.Ortada ne bir parazit vardır nede bir gürültü uğultusu.Kapı yavaşça açılır.Yılların eskittiği yüzünden okunan, bir çınar boyundaki doktor, başı eğik ve mat yüzüyle odadan dışarı çıkar.
Acı haberin kokusu daha şimdiden yanık sessizlikteki koridorlara sinmiştir.Kıyameti kopartacak cümleler dökülür doktorun ağzından:
- Üzgünüz. Hastayı kaybettik.
Rallen yere çöker.Hatta yerle birdir.Herwez'in göz yaşları, göz bebeklerinin tabutunu kaldırmaktadır sanki.Linda mat bir üzüntü içinde, elinden geldiği kadar hüzünlü gözükmektedir.Rallen'in ailesinden tek kalan eser, Ruhunu teslim etmiştir dakikalar önce.
Bunun Rallen için ne ifade ettiğini, Rallen'den başkası bilememektedir.
Ertesi gün..
Cenaze hazırlıkları yapılır ve Mezarlığın yolu tutulur.Dünya karadır Rallen'in gözünde.Yollar zindan kokar, ayaklarının altında. Kalbi o kadar daralmıştır ki, şuracıkta babasının yanına uçmak istemektedir.
Tabutla beraber, yerin altına indirilir Rallen'in babası.Daha doğru dürüst doyamamış babasını artık topraklar paylaşacaktır.Son merasimde düzenlenir ve yavaş yavaş eli eteği çekilir milletin.Rallen mezarı başında babası ile başbaşadır.
.. ve babası ile konuşmaya başlar Rallen, Mezarlıktaki bütün ağaçları ağlatırcasına:
- Babacığım..Sen burada soğuk topraklarla tanıştın, ben yüreğime ilk kez uğrayan aşkla tanışmıştım sen hayatta iken.Sana söylemeye zamanım bile olmadı.Bir kızı sevdim baba.
Sen sorardın ya hep, ''Kız arkadaşın yok mu hiç Rallen?'' diğe. İşte beraber olmasak bile birini seviyorum artık baba.Sen duyuyorsun beni yinede.Biliyorum duyduğunu.Beni bir kızla görmeyi çok istiyordun ama olmadı.Şimdi içimde bir melek yaşıyor.Gidip ona aşkımı haykıracağım.Kabul ederse teklifimi, beraber yanına geleceğiz babacığım.Gül koyacağız, üzerindeki soğuk ve vefasız topraklarının üzerine.Onlar seni benden ayırdılar ya,
Artık hiç sevmiyorum toprağı,kumu, taşı.. Babacığım seni çok sevmeye devam edeceğim, annem gibi.Ölüm ayırsa da ikimizi, sevgime kimse engel olamayacak.
Rallen bu sözleri tamamladıktan sonra, Babasının toprağına bir öpücük kondurur ve ayağa kalkarken bir damla yaş düşer toprağa.Toprak hemen emer Rallen'in bir tanecik gözyaşını.Sanki babası eliyle almıştır gözyaşını, Oğlunun dediklerini dinlemişçesine.
* * *
Linda beyazlıklar içindedir.Etrafında bir o kadarda yeşillik.Rallen mavi giymiştir, karşısında bir prens gibidir.Rallen beyaz bir güvercin verir Linda’ya. Güvercin o kadar tatlı ve masumdur ki, sevgi saçmaktadır Linda’nın avuçlarına.Beraber bir nehir boyuna inerler.Balıkları görürler, rengarenk.Su ışıl ışıldır.Dalgalar yeni doğmuş bebekler gibi minik hareketlerle dans etmektedir, gölgelerde gümüş bilyeler gibi.
Saat 09:44’dür, Linda gözlerini açtığında. Sabahın ışıkları içerisini kolaçan etmektedir.Kızıl ve mavimsi..Güzel bir rüyadan uyandığı için üzgünken, bir o kadarda anlam vermeye çalışmaktadır.Rallen rüyasına girmiştir çünkü.İçinde, ona karşı aşka dair pek bir şey yoktur ama kıvılcımların fısıltılarını duyar gibidir.Linda bu düşüncelerde iken babası girer içeri.Hadi kızım kahvaltı hazır.(Hastalığının üzerinden günler geçmesine rağmen babası hazırlamaktaydı kahvaltıyı.) Beraber kahvaltı masasına oturdular.Babası sıcak çaydan bir yudum çekip kafasını doğrulttu:
- Rallen hakkında ne düşünüyorsun kızım?
- Ne gibi baba?
- Yani iyi bir çocuğa benziyor dimi?
- Sanırım evet.(Linda, aşkının terk edişinden sonra güvenme duygusu, sanki bir fil ordusunun istilasına uğraşmış gibi ezik ve yaralıydı.)
- Bir ara akşam yemeğine misafir edelim mi ne dersin?
Linda, elindeki çatalı, salamların üstünde gezdirmeye başladı ve ekledi: ’’Olabilir’’.
Akşam olmak üzereydi.Herwez, Rallen’e durumu bildirdi ve akşama yemeğe çağırdı.Rallen kabul edip akşama geleceğini söyledi.Hava ısınma ve soğuma arasında kararsızdı.Bulutlar bir o yana bir bu yana dans ediyordu deli rüzgarla ve akşam olmuştu..
Sofra düğün hazırlığından geçmiş gibiydi.Hemen hemen her şey vardı.Herwez varlıklıydı.Zaten babasından da yüklü bir miras kalmıştı.Yerlerini alıp atıştırmaya başladılar.İlk birkaç dakika çatal kaşık sesleri hakimdi ortalığa.Sonra Rallen siftahı yaptı, çatal kaşık seslerini anında kesercesine:
- Okuyor musun Linda?
- Lise mezunuyum.Üniversite sınavlarına girmeyi düşünmedim.
- Neden peki?
Linda sinsi bir tebessümle şımarıkça omuz silkerek:
- Lise yeterli geliyor bana.
Hafif bir tebessüm ettim bende.Babası birkaç hayat hikayesini anlattı, biraz da okul hatıraları dinledik Linda’dan.Sonra yemeğimiz konuşmalar eşliğinde sona erdi.Linda sofrayı toplamaya başladı babası da yardım etti ona. Çay servisi olacaktı sanırım, çünkü balkona doğru yönelmiştik.Çok güzel manzarası vardı evin. Balkonun köşeleri cak caklı zincirlerle süslüydü.Bu güzelliğe çay servisi de eklendi.Çayı çok severim...
Çaylarımıza start verecekken bu sefer Linda söze başladı:
- Sen ne mezunusun, nerede yaşıyorsun. Yaşın kaç.?
Linda sorularını adeta otomatik magnum gibi sıralıyordu yüzüme.Babasının da içeride olmasını fırsat bilerek samimi soruları da yöneltmişti.Üstelik senli benli takılıyordu. Buz mavisi bakışlarına daha fazla dayanamayıp dile geldim:
- Ortaokul mezunuyum.Maddi durumdan ötürü, tahsilimi ilerletemedim.
Linda hımm dercesine kaşlarını yukarı doğru oynatıp çayından bir yudum çekti.Devam ettim:
- Yaşım 22. Hayatta ailemden bir tek babam vardı.Artık yalnızım kimsem yok.
- Peki ya akrabaların?
- 1998 yılında 2 amcam, 2 yengem ve dayımla evin bahçesinde piknikteydik.Babam içeride köfte yoğuruyor, Ben ise dışarıda masaları servise hazırlıyordum.Birden bir gürültü duydum, müthiş bir patlama! Izgaranın tüpü patlamıştı.Izgara başında olan iki amcam oracıkta hayatlarını kaybettiler.Yengemin birisi ağır yaralanmıştı.Hastaneye kaldırılırken hayata gözlerini yumdu.Diğer yengem ise kocasının yokluğuna dayanamayıp 1 ay sonra aşırı stresten komaya girince, onu da kaybettim.Dayıma gelince, piknikteki olaydan dolayı değil ama şuan felçli tamamen.Ben ise hafif sıyrıklarla kurtuldum..
- Çok kötü bir durum Rallen. O an çok üzülmüş olmalısın.Peki sonra kendine gelebildin mi ben olsam bir hafta bunalım geçirirdim.
- Kendimi toplamam zor oldu tabi ama uzun sürmedi.Annemi daha önce kaybetmiş olmam, beni hayatta acılara karşı baya bir güçlü kılmıştı.
- Anlıyorum.(Yüzünü, kurnazca bakışlarınla bürüyerek ve hafif bir pembelikle):
- Kız arkadaşın var mı yada oldu mu?
- Hayır. Hiç olmadı.
Linda buna pek şaşırmamış gibi gözükmeye çalışıyordu ama gizleyemiyordu kendisini.
- Benim, yakın zaman önce vardı ama terk etti beni hastalıktan ötürü.
Edebiyat parçalama fırsatı geçmişti elime:
- Gerçekten sevmiyormuş seni demek. Hakikaten aşık olan bunu yapmaz.
Sanki aşktan anlıyormuşçasına, paçalarımdan deneyim fışkırıyormuş gibi konuşuyordum.Kendimde şaşırmıyor değildim hani.Oda benden aşağı kalmaz bir edebiyatla süslüyordu cümlelerini:
- Haklısın Rallen.Birinin seni gerçekten sevip sevmediğini anlaman için, büyük sınavlardan geçtiğini görmen gerekiyor.Eğer iyi bir puan topluyorsa sadakati tamdır.
Linda, artık Rallen’i büyülemeye başlamıştır.Zaten güzelliği ile 1-0 önde başlayan Linda, artık Rallen’in kalbini feth etmiştir. Rallen aşıktır Lindaya ve Linda da pek kayıtsız değildir eskisi gibi Rallen’e..
Aradan birkaç gün geçer.İki gencin arasındaki samimiyet, iletişim ve sıcaklık belirli boyutlara nüksetmeye başlamıştır.Artık flört kıvamına gelmiştir arkadaşlıkları.Bir gün cafede buluşma kararlaştırırlar.Bu onların ilk çıkışı olacaktır.Artık sevgilidirler.Herwez de artık durumları görmektedir ve memnudur kızının mutlu olmasından.Öyle ki ikisinin birlikte karar aldığı İstanbul Gezisine izin bile verir.Uçak biletlerini alırlar ve onları hava alanına bırakır Herwez.Henüz çıkmalarının 10’uncu gününde, İstanbul’a gezmeye gideceklerdir.İkisinin de yüreklerinde serçe çırpınmaktadır.Linda buna benzer durumu birkaç kez yaşamış olsa da, Rallen ilk kez aşık olduğundan yeni tanışmıştır bu durumla.
Uçak piste kurulur koca bir kartal gibi.Yolcular kontrolden geçirilip uçağa alınmaya başlanır.Rallen ile Linda el eledir.Valiz kontrollerinde bile bir an olsun bırakmazlar birbirlerini.Uçağa binip yerleşirler.Hostesler rutin hatırlatmalarını, rutin nakaratlar gibi, hareketlerinle yerine getirirler.Beyaz, dev kartal, Frankfurt semalarına dalışını gerçekleştirir ve İstanbul semalarında süzülmek için tok bir gürültü ile kalkışa geçer.Türkiye'ye doğru yolculuk başlamıştır..
4.Bölümün Sonu
-devam edecek..-
ISLAK AŞK
(Gözyaşları nemi sever)
4.Bölüm
''Dallar kırılır, duyguların içinde.''
Orman yeşili, minyatür titanik şeklindeki 4X4 KIA Sorento Jip, Acı bir frenle Rallen'in Lindaya ilik bağışladığı hastanenin önünde durur.
Rallen hışımla araçtan inerek, alüminyum kaplamalı hastane kapılarını adeta deşerek içeriye dalar.Hayatının sonbaharını yaşamakta olan babası Kalp krizi geçirmiştir.
Babasının bulunduğu odaya gelir.Camdan, babasının hortumlara bağlı halini görür.Başını cama dayar ve gözyaşları nem olur göz çukurlarının altında.Herwez elini Rallen'in omzuna koyarak:
- İyileşecektir Rallen.Baban kuvvetlidir.Hayata direnecektir merak etme.
Linda sessizce oturup beklemeyi yeğlemektedir.İlaç kokan hastane koridorları içinde.Aradan saatler geçer.Rallen iki eli ensesinde diz çökmüş vaziyette babasının bilincinin yerine gelmesini beklemekte,Herwez, bir o yana bir bu yana dikiş dokurcasına koridorda hızlı adımlarla yürüyerek arkadaşının iyileşmesini beklemekte ve Linda.. Linda kafasında bin bir soru işareti ve belirsiz duygular eşliğinde sükunete boğulmuş vaziyettedir.
Aradan 45 Dakika daha geçer,yüzyıl gibi.Bir ara Rallen'in babasının yattığı odanın önünde konuşturma olur.Doktorlar girip çıkıyor, telaşla birbirlerine bir şeyler söylüyorlardır. Rallen ve diğerleri buna bir anlamam verememekte ve çaresizce
olan biteni izlemektedirler.İki Hemşire daha girer odaya.Bir an sesler kesilir.Ortada ne bir parazit vardır nede bir gürültü uğultusu.Kapı yavaşça açılır.Yılların eskittiği yüzünden okunan, bir çınar boyundaki doktor, başı eğik ve mat yüzüyle odadan dışarı çıkar.
Acı haberin kokusu daha şimdiden yanık sessizlikteki koridorlara sinmiştir.Kıyameti kopartacak cümleler dökülür doktorun ağzından:
- Üzgünüz. Hastayı kaybettik.
Rallen yere çöker.Hatta yerle birdir.Herwez'in göz yaşları, göz bebeklerinin tabutunu kaldırmaktadır sanki.Linda mat bir üzüntü içinde, elinden geldiği kadar hüzünlü gözükmektedir.Rallen'in ailesinden tek kalan eser, Ruhunu teslim etmiştir dakikalar önce.
Bunun Rallen için ne ifade ettiğini, Rallen'den başkası bilememektedir.
Ertesi gün..
Cenaze hazırlıkları yapılır ve Mezarlığın yolu tutulur.Dünya karadır Rallen'in gözünde.Yollar zindan kokar, ayaklarının altında. Kalbi o kadar daralmıştır ki, şuracıkta babasının yanına uçmak istemektedir.
Tabutla beraber, yerin altına indirilir Rallen'in babası.Daha doğru dürüst doyamamış babasını artık topraklar paylaşacaktır.Son merasimde düzenlenir ve yavaş yavaş eli eteği çekilir milletin.Rallen mezarı başında babası ile başbaşadır.
.. ve babası ile konuşmaya başlar Rallen, Mezarlıktaki bütün ağaçları ağlatırcasına:
- Babacığım..Sen burada soğuk topraklarla tanıştın, ben yüreğime ilk kez uğrayan aşkla tanışmıştım sen hayatta iken.Sana söylemeye zamanım bile olmadı.Bir kızı sevdim baba.
Sen sorardın ya hep, ''Kız arkadaşın yok mu hiç Rallen?'' diğe. İşte beraber olmasak bile birini seviyorum artık baba.Sen duyuyorsun beni yinede.Biliyorum duyduğunu.Beni bir kızla görmeyi çok istiyordun ama olmadı.Şimdi içimde bir melek yaşıyor.Gidip ona aşkımı haykıracağım.Kabul ederse teklifimi, beraber yanına geleceğiz babacığım.Gül koyacağız, üzerindeki soğuk ve vefasız topraklarının üzerine.Onlar seni benden ayırdılar ya,
Artık hiç sevmiyorum toprağı,kumu, taşı.. Babacığım seni çok sevmeye devam edeceğim, annem gibi.Ölüm ayırsa da ikimizi, sevgime kimse engel olamayacak.
Rallen bu sözleri tamamladıktan sonra, Babasının toprağına bir öpücük kondurur ve ayağa kalkarken bir damla yaş düşer toprağa.Toprak hemen emer Rallen'in bir tanecik gözyaşını.Sanki babası eliyle almıştır gözyaşını, Oğlunun dediklerini dinlemişçesine.
* * *
Linda beyazlıklar içindedir.Etrafında bir o kadarda yeşillik.Rallen mavi giymiştir, karşısında bir prens gibidir.Rallen beyaz bir güvercin verir Linda’ya. Güvercin o kadar tatlı ve masumdur ki, sevgi saçmaktadır Linda’nın avuçlarına.Beraber bir nehir boyuna inerler.Balıkları görürler, rengarenk.Su ışıl ışıldır.Dalgalar yeni doğmuş bebekler gibi minik hareketlerle dans etmektedir, gölgelerde gümüş bilyeler gibi.
Saat 09:44’dür, Linda gözlerini açtığında. Sabahın ışıkları içerisini kolaçan etmektedir.Kızıl ve mavimsi..Güzel bir rüyadan uyandığı için üzgünken, bir o kadarda anlam vermeye çalışmaktadır.Rallen rüyasına girmiştir çünkü.İçinde, ona karşı aşka dair pek bir şey yoktur ama kıvılcımların fısıltılarını duyar gibidir.Linda bu düşüncelerde iken babası girer içeri.Hadi kızım kahvaltı hazır.(Hastalığının üzerinden günler geçmesine rağmen babası hazırlamaktaydı kahvaltıyı.) Beraber kahvaltı masasına oturdular.Babası sıcak çaydan bir yudum çekip kafasını doğrulttu:
- Rallen hakkında ne düşünüyorsun kızım?
- Ne gibi baba?
- Yani iyi bir çocuğa benziyor dimi?
- Sanırım evet.(Linda, aşkının terk edişinden sonra güvenme duygusu, sanki bir fil ordusunun istilasına uğraşmış gibi ezik ve yaralıydı.)
- Bir ara akşam yemeğine misafir edelim mi ne dersin?
Linda, elindeki çatalı, salamların üstünde gezdirmeye başladı ve ekledi: ’’Olabilir’’.
Akşam olmak üzereydi.Herwez, Rallen’e durumu bildirdi ve akşama yemeğe çağırdı.Rallen kabul edip akşama geleceğini söyledi.Hava ısınma ve soğuma arasında kararsızdı.Bulutlar bir o yana bir bu yana dans ediyordu deli rüzgarla ve akşam olmuştu..
Sofra düğün hazırlığından geçmiş gibiydi.Hemen hemen her şey vardı.Herwez varlıklıydı.Zaten babasından da yüklü bir miras kalmıştı.Yerlerini alıp atıştırmaya başladılar.İlk birkaç dakika çatal kaşık sesleri hakimdi ortalığa.Sonra Rallen siftahı yaptı, çatal kaşık seslerini anında kesercesine:
- Okuyor musun Linda?
- Lise mezunuyum.Üniversite sınavlarına girmeyi düşünmedim.
- Neden peki?
Linda sinsi bir tebessümle şımarıkça omuz silkerek:
- Lise yeterli geliyor bana.
Hafif bir tebessüm ettim bende.Babası birkaç hayat hikayesini anlattı, biraz da okul hatıraları dinledik Linda’dan.Sonra yemeğimiz konuşmalar eşliğinde sona erdi.Linda sofrayı toplamaya başladı babası da yardım etti ona. Çay servisi olacaktı sanırım, çünkü balkona doğru yönelmiştik.Çok güzel manzarası vardı evin. Balkonun köşeleri cak caklı zincirlerle süslüydü.Bu güzelliğe çay servisi de eklendi.Çayı çok severim...
Çaylarımıza start verecekken bu sefer Linda söze başladı:
- Sen ne mezunusun, nerede yaşıyorsun. Yaşın kaç.?
Linda sorularını adeta otomatik magnum gibi sıralıyordu yüzüme.Babasının da içeride olmasını fırsat bilerek samimi soruları da yöneltmişti.Üstelik senli benli takılıyordu. Buz mavisi bakışlarına daha fazla dayanamayıp dile geldim:
- Ortaokul mezunuyum.Maddi durumdan ötürü, tahsilimi ilerletemedim.
Linda hımm dercesine kaşlarını yukarı doğru oynatıp çayından bir yudum çekti.Devam ettim:
- Yaşım 22. Hayatta ailemden bir tek babam vardı.Artık yalnızım kimsem yok.
- Peki ya akrabaların?
- 1998 yılında 2 amcam, 2 yengem ve dayımla evin bahçesinde piknikteydik.Babam içeride köfte yoğuruyor, Ben ise dışarıda masaları servise hazırlıyordum.Birden bir gürültü duydum, müthiş bir patlama! Izgaranın tüpü patlamıştı.Izgara başında olan iki amcam oracıkta hayatlarını kaybettiler.Yengemin birisi ağır yaralanmıştı.Hastaneye kaldırılırken hayata gözlerini yumdu.Diğer yengem ise kocasının yokluğuna dayanamayıp 1 ay sonra aşırı stresten komaya girince, onu da kaybettim.Dayıma gelince, piknikteki olaydan dolayı değil ama şuan felçli tamamen.Ben ise hafif sıyrıklarla kurtuldum..
- Çok kötü bir durum Rallen. O an çok üzülmüş olmalısın.Peki sonra kendine gelebildin mi ben olsam bir hafta bunalım geçirirdim.
- Kendimi toplamam zor oldu tabi ama uzun sürmedi.Annemi daha önce kaybetmiş olmam, beni hayatta acılara karşı baya bir güçlü kılmıştı.
- Anlıyorum.(Yüzünü, kurnazca bakışlarınla bürüyerek ve hafif bir pembelikle):
- Kız arkadaşın var mı yada oldu mu?
- Hayır. Hiç olmadı.
Linda buna pek şaşırmamış gibi gözükmeye çalışıyordu ama gizleyemiyordu kendisini.
- Benim, yakın zaman önce vardı ama terk etti beni hastalıktan ötürü.
Edebiyat parçalama fırsatı geçmişti elime:
- Gerçekten sevmiyormuş seni demek. Hakikaten aşık olan bunu yapmaz.
Sanki aşktan anlıyormuşçasına, paçalarımdan deneyim fışkırıyormuş gibi konuşuyordum.Kendimde şaşırmıyor değildim hani.Oda benden aşağı kalmaz bir edebiyatla süslüyordu cümlelerini:
- Haklısın Rallen.Birinin seni gerçekten sevip sevmediğini anlaman için, büyük sınavlardan geçtiğini görmen gerekiyor.Eğer iyi bir puan topluyorsa sadakati tamdır.
Linda, artık Rallen’i büyülemeye başlamıştır.Zaten güzelliği ile 1-0 önde başlayan Linda, artık Rallen’in kalbini feth etmiştir. Rallen aşıktır Lindaya ve Linda da pek kayıtsız değildir eskisi gibi Rallen’e..
Aradan birkaç gün geçer.İki gencin arasındaki samimiyet, iletişim ve sıcaklık belirli boyutlara nüksetmeye başlamıştır.Artık flört kıvamına gelmiştir arkadaşlıkları.Bir gün cafede buluşma kararlaştırırlar.Bu onların ilk çıkışı olacaktır.Artık sevgilidirler.Herwez de artık durumları görmektedir ve memnudur kızının mutlu olmasından.Öyle ki ikisinin birlikte karar aldığı İstanbul Gezisine izin bile verir.Uçak biletlerini alırlar ve onları hava alanına bırakır Herwez.Henüz çıkmalarının 10’uncu gününde, İstanbul’a gezmeye gideceklerdir.İkisinin de yüreklerinde serçe çırpınmaktadır.Linda buna benzer durumu birkaç kez yaşamış olsa da, Rallen ilk kez aşık olduğundan yeni tanışmıştır bu durumla.
Uçak piste kurulur koca bir kartal gibi.Yolcular kontrolden geçirilip uçağa alınmaya başlanır.Rallen ile Linda el eledir.Valiz kontrollerinde bile bir an olsun bırakmazlar birbirlerini.Uçağa binip yerleşirler.Hostesler rutin hatırlatmalarını, rutin nakaratlar gibi, hareketlerinle yerine getirirler.Beyaz, dev kartal, Frankfurt semalarına dalışını gerçekleştirir ve İstanbul semalarında süzülmek için tok bir gürültü ile kalkışa geçer.Türkiye'ye doğru yolculuk başlamıştır..
4.Bölümün Sonu
-devam edecek..-