Nevin_1982
Kayıtlı Kullanıcı
Tamam kabul etmek lazım güzel bir yüzünüz var. Ama kafatasınızın da sizin kadar güzel olduğunu, en azından bu anlamda, ileri sürebilir misiniz? Mesela, o güzel saçınızı, kepeğe karşı etkili şampuanlarla yıkıyorsunuz ve ahenkle dans ettiriyorsunuz, ama sanırım kafatasında saç olmaz. Zira şampuan reklamlarından aşina olduğumuz 'saç derisi', adından da anlaşılacağı üzere deri üzerinde olduğundan, saçlar da burada bitiyor. Aynı şekilde özene bezene boyadığınız dudaklarınız da kemik üzerinde yer almıyor. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Kısaca şunu söyleyeyim: Sizin kafatasınızın, çok çirkin sayılan insanların kafatasından daha güzel olduğunu savunmak pek makul görünmüyor. Kabrinizde toprak tarafından yenilip hazmedilecek olan deriniz ve etiniz gidince kalacak olan görüntünün hiç iç açıcı olmadığını şimdiden bilmenizde fayda görüyorum. Hatta o kadar ileriye gitmeye de gerek yok. Bir trafik kazasında, bir yangında veya buna benzer bir ölüm olayında, sizi teşhis etmek üzere morga gelecek olan yakınlarınıza şimdiden acıyorum. Şu anki güzelliğiniz oranında, o zamanki dehşetleri de fazla olacak, bugünkü güzel yüzünüz o zaman, dostlarınıza kabus gibi görünecektir.
Evet ben çok kötüyüm. Şu güzel hayatınızı bitirip sizi öldürdüm. Belki uzun bir ömür süreceksiniz kim bilir. Peki, bu uzun ömürde güzelliğinizi koruyabilecek misiniz? Bugün size imrenerek bakanların, yarın iğrenerek bakmayacakları ne malum? Tamam tamam, tıp, özellikle estetik cerrahi çok ilerledi, derinizi 'gerdirir' yağlarınızı 'aldırır'sınız ve meselâ 10 yıl sonra 10 yıl gençleşip bugünkü güzelliğinize yeniden kavuşursunuz. Gerçi, herkes bu güzelliğin sun'i olduğunu bilerek size imalı imalı bakacaktır ama olsun, güzellik güzelliktir. Yalnız şu da var ki, bu gerdirme işini ne zamana kadar sürdürebilirsiniz. Yani çok gerdirmek de insanı germez mi bir süre sonra?
Neyse ki zenginsiniz, şöhretiniz de var. Aklıma yine ne takıldı biliyor musunuz? Diyelim ki bu kadar zengin değilsiniz. Elbise ve takı alacak paranız pek yok. Aldığınız elbisenin her yeri dökülüyor. Bugünkü kadar güzel olur muydunuz? Güzel olsanız ve bunu kimse farketmese, o güzelliğe bugünkü kadar önem verir miydiniz? Kaldı ki, hep böyle zengin ve ünlü olacağınız da bir varsayımdan ibaret. Güzelliğinizi koruyabildiğiniz halde, şöhretinizi koruyamaz, kimsenin bilmediği bir güzel olarak hayatınıza devam edebilirsiniz. Ya da, değil 'gerdirmeye', yemeye içmeye bile para bulamazsanız?
Aman Allah'ım ben de çok kötümserim. Hep böyle zengin kalır ve gerdirerek de olsa güzelliğinizi korursunuz belki, ihtimal dahilinde en azından. İskeletinizi her halükarda görmeyeceğinize göre, sorun da olmaz.
Neyse ki görmeyeceksiniz iskeletinizi. Çünkü anladığım kadarıyla iskeletinize pek güvenemiyorsunuz. Derinize güvendiğinizi elbiselerinizden sıyrılarak verdiğiniz pozlarla gösterdiğiniz halde, iskeletinize güvendiğinizi göstermek için derinizden sıyrılmıyorsunuz. Eh benimki de biraz saçma oldu, bunu yapmak tıbben imkânsız zaten. Ama şu tıbben mümkün: İskeletinizin röntgen filmini çektirmek. Ne dersiniz, boy boy fotoğraflarızı yayımlayan dergiler, bu filmleri de okuyucularına göstermek isterler mi? Dergilerden önce, sizin zaten böyle bir şey istemeyeceğiniz ayan beyan ortada. Okuyucular, 'magazin!' dergisinin neden anotomi dergisine dönüştüğünü soracaktır. Gerçi, bilinen anlamıyla 'çıplak' olan halini anotomiye benzetmeyip, gerçek anlamda 'çıplak' olunca, böyle bir tepki vermeyi anlamak güç, ama -inanmayarak da olsa- iç güzellik daha önemli derken kimse bunu kastetmemişti.
Şu ana kadarki konuşmalarımdan, sizin iskeletinize düşman olduğunuz sonucunu çıkardım. Ne deseniz haklısınız, kendi konuşmamdan sizin hakkınızda yorum çıkarıyorum. Tamam bu bir çelişki ama sonuçta doğru bir şey. Siz, tüm vücudunuzun iskeleti olan iskelete düşmansınız. Düşmanlığınızı, onu tanımayarak, görmeyerek ve göstermeyerek ortaya koyuyorsunuz. İskeletiniz buna rağmen size vefa gösteriyor, düşmanlıktan uzak durarak, dostça davranıyor. Öyle ki, sizin güvendiğiniz teniniz gitse bile o, size ait birşey olarak yıllarca kalıyor.
Başta ki soruyu değiştiriyorum:
İskeletiniz, sizin kadar güzel mi?
17 Ocak 2000
Murad ÇETİN
Evet ben çok kötüyüm. Şu güzel hayatınızı bitirip sizi öldürdüm. Belki uzun bir ömür süreceksiniz kim bilir. Peki, bu uzun ömürde güzelliğinizi koruyabilecek misiniz? Bugün size imrenerek bakanların, yarın iğrenerek bakmayacakları ne malum? Tamam tamam, tıp, özellikle estetik cerrahi çok ilerledi, derinizi 'gerdirir' yağlarınızı 'aldırır'sınız ve meselâ 10 yıl sonra 10 yıl gençleşip bugünkü güzelliğinize yeniden kavuşursunuz. Gerçi, herkes bu güzelliğin sun'i olduğunu bilerek size imalı imalı bakacaktır ama olsun, güzellik güzelliktir. Yalnız şu da var ki, bu gerdirme işini ne zamana kadar sürdürebilirsiniz. Yani çok gerdirmek de insanı germez mi bir süre sonra?
Neyse ki zenginsiniz, şöhretiniz de var. Aklıma yine ne takıldı biliyor musunuz? Diyelim ki bu kadar zengin değilsiniz. Elbise ve takı alacak paranız pek yok. Aldığınız elbisenin her yeri dökülüyor. Bugünkü kadar güzel olur muydunuz? Güzel olsanız ve bunu kimse farketmese, o güzelliğe bugünkü kadar önem verir miydiniz? Kaldı ki, hep böyle zengin ve ünlü olacağınız da bir varsayımdan ibaret. Güzelliğinizi koruyabildiğiniz halde, şöhretinizi koruyamaz, kimsenin bilmediği bir güzel olarak hayatınıza devam edebilirsiniz. Ya da, değil 'gerdirmeye', yemeye içmeye bile para bulamazsanız?
Aman Allah'ım ben de çok kötümserim. Hep böyle zengin kalır ve gerdirerek de olsa güzelliğinizi korursunuz belki, ihtimal dahilinde en azından. İskeletinizi her halükarda görmeyeceğinize göre, sorun da olmaz.
Neyse ki görmeyeceksiniz iskeletinizi. Çünkü anladığım kadarıyla iskeletinize pek güvenemiyorsunuz. Derinize güvendiğinizi elbiselerinizden sıyrılarak verdiğiniz pozlarla gösterdiğiniz halde, iskeletinize güvendiğinizi göstermek için derinizden sıyrılmıyorsunuz. Eh benimki de biraz saçma oldu, bunu yapmak tıbben imkânsız zaten. Ama şu tıbben mümkün: İskeletinizin röntgen filmini çektirmek. Ne dersiniz, boy boy fotoğraflarızı yayımlayan dergiler, bu filmleri de okuyucularına göstermek isterler mi? Dergilerden önce, sizin zaten böyle bir şey istemeyeceğiniz ayan beyan ortada. Okuyucular, 'magazin!' dergisinin neden anotomi dergisine dönüştüğünü soracaktır. Gerçi, bilinen anlamıyla 'çıplak' olan halini anotomiye benzetmeyip, gerçek anlamda 'çıplak' olunca, böyle bir tepki vermeyi anlamak güç, ama -inanmayarak da olsa- iç güzellik daha önemli derken kimse bunu kastetmemişti.
Şu ana kadarki konuşmalarımdan, sizin iskeletinize düşman olduğunuz sonucunu çıkardım. Ne deseniz haklısınız, kendi konuşmamdan sizin hakkınızda yorum çıkarıyorum. Tamam bu bir çelişki ama sonuçta doğru bir şey. Siz, tüm vücudunuzun iskeleti olan iskelete düşmansınız. Düşmanlığınızı, onu tanımayarak, görmeyerek ve göstermeyerek ortaya koyuyorsunuz. İskeletiniz buna rağmen size vefa gösteriyor, düşmanlıktan uzak durarak, dostça davranıyor. Öyle ki, sizin güvendiğiniz teniniz gitse bile o, size ait birşey olarak yıllarca kalıyor.
Başta ki soruyu değiştiriyorum:
İskeletiniz, sizin kadar güzel mi?
17 Ocak 2000
Murad ÇETİN