"Bilakis Allah onu kendisine (ikinci kat semâdaki manevi huzuruna) yükseltti ve Allah (istediğine engel olunmayan) bir Aziz (hiçbir işine itiraz edilmeyen) bir Hakîmdir. Ehli Kitaptan her biri ölümünden evvel, andolsunki O’na (İsa Aleyhisselam'a) mutlaka iman edecektir. Kıyamet günün de (O), onların aleyhine tam bir şahit olacaktır."(1)
Tefsiri Kebirde zikredildiğine göre, İsa Aleyhisselâm'ın göklere kaldırılışı bu ayeti kerime ile sabittir. Bu ayeti celilenin bir naziri (benzeri) de:
"Ey İsa!
Şüphesizki seni öldürecek olan (onlar değil) benim, seni kendime (yükseltip) kaldıracak, seni küfredenlerin içinden tertemiz çıkacak ve sana tabi olanları kıyamet gününe kadar kâfirlerin üstünde kılacak da (benim)."ayeti kerimesidir.
Şu bilinsin ki Allahû Tealâ İsa Aleyhisselâm'a bir çok belâ ve sıkıntının ulaştığını açıkladıktan sonra O’nu kendisine yükselttiğini zikredince bu açıklama, İsa Aleyhisselâm'ı kendisine yükseltmesinin mükâfat bakımından cennetten ve ondaki cismani lezzetlerden daha büyük olduğuna delâlet etmektedir ve bu ayeti kerime ince düşünenlere, ruhani saâdetlerin bilinmesinin kapısını açmaktadır.
Alusi tefsirinde zikredildiği üzere Ebu Hayyan'a göre burada bir muzaf mukadderdir ki bunun takdiri: "Allah O’nu semâsına yükseltti" demektir. Nitekim Mirac hadisinde Resulûllah Sâllallahu Aleyhi ve Sellem’den sahih olarak rivayet edildiğine göre, İsa Aleyhisselâm ikinci kat semâda diridir ve yer yüzüne inip, Deccal'ı öldürerek yeryüzü zulûmle doldurulduktan sonra onu adaletle dolduruncaya kadar ikinci kat semâda ikâmet edecektir.
Sonra yeryüzünde kırk sene yaşayacak veyahut semâya kaldırıldığı otuzüç yaşından kırka kalanı tamamlayacak (yedi sene yaşayacak) sonra diğer insanlar gibi ölerek Resulûllah Sâllallahu Aleyhi ve Sellem'in hücrei saâdetlerinde veya Beyti Mukaddes’te defnolunacaktır.
Seçkin görüşe göre İsa Aleyhisselâm'ın semâya kaldırılışı, kendisine benzeyen kişinin çarmıha gerilmesinden önce olmuştur. O kişinin asılmasından sonra, havarilerden bazısının İsa Aleyhisselâm'ı yer yüzünde görmeleri ise, ruhun tatavvuru (bir hâlden diğer hâle geçmesi) kabilindendir. Zira kudsi(her türlü kötülükten arınmış olan peygamber ve veli)lerin ruhları en yüce makamlara yükseltilse de, onlar için bu alemde değişik şekillerde görünme kuvveti vardır. Nitekim bu ümmetin velilerinden bir çoğunun, sağlıklarında ve vefatlarından sonra değişik şekillerde ve mekânlarda göründükleri, çokça rastlanan bir gerçek olup, bu husustaki menkîbelerin, çokluğundan dolayı anlatmak dahi mümkün değildir.
Peygamberler arasında İsa Aleyhisselâm'ın göklere yükseltilmesinin hikmeti hakkında şöyle de denmiştir:
İsa Aleyhisselâm'ın dünya alemine girişi (babasız olduğu için) şevhet babından olmadığından, dünyadan çıkışı da harikûlade olmuştur. Dolayısıyla O, kudret kapısından girip, izzet kapısından çıkmıştır.
Vehb ibni Münebbih Radıyallahû Anh'ın buyurduğuna göre, İsa Aleyhisselâm'a otuz yaşında peygamberlik verilmiş, otuzüç yaşında Allahû Tealâ O’nu semâya kaldırmıştır. Dolayısîyla nübüvvet süresi üç senedir.
Eğer burada:
"Allahû Tealâ İsa Aleyhisselâm'ı semâya kaldırdıktan sonra tekrar dünyaya niçin dödürmeyip inişini ahir zamana bırakmıştır? denecek olursa, buna cevaben denir ki:
"İsa Aleyhisselâm'ın inişi kıyamete alâmet ve umumi veliliğe nihayet olması için Allahû Tealâ O’nun dünyaya döndürülmesini tehir etmiştir. Çünkü İsa Aleyhiselâm’dan sonra gelecek hiç bir veli yoktur.
Ehli Kitaptan her biri ölümünden evvel, andolsunki O’na (İsa Aleyhısselâm'a) mutlaka iman edecektir. Kıyamet günün de (O), onların aleyhine tam bir şahit olacaktır."
Fahrûrrazari tefsirinde zikredildiğine göre, Mevlâ Tealâ, İşgalci güçlerin rüsvaylıklarını ve çirkin işlerini zikredip, İsa Aleyhisselâm'ı öldürmeyi kastettiklerini, fakât bu maksatlarına erişemediklerini, İsa Aleyhisselâm' ın ise en büyük makam ve en yüce mertebeye ulaştığını açıkladıktan sonra, İsa Aleyhisselâm'a son derece düşman olan o İşgalci güçlerden hiç birinin O’na inanmadan dünyadan çıkamayacağını açıklamak üzere bu ayeti celileyi indirmiştir.
Beğavi, Kurtubi, Alüsi ve hazin tefsirlerinde;
"Ehli kitaptan her biri mutlaka İsa Aleyhisselâm'a inanacaktır" denilmektedir. Müfessirlerden ve ilim ehlinden ekserinin görüşü budur. Bu zamirin Allahû Tealâ'ya veya Muhammed Sâllallahu Aleyhi ve Sellem'e ait olduğu söylenmişse de, bu görüşler uzaktır. Çünkü geriden beri mevzu İsa Aleyhisselâm hakkında devam ettiği için, zamirin O’na icra edilmesi (döndürülmesi) daha uygundur.
"Ölümünden evvel" kavli şerifindeki zamirin kime ait olduğu hususunda ise, ulema başlıca iki görüş üzere ihtilâf etmişlerdir.
İkrime, Mücahid, Dahhak ve Süddi Radıyallahu Anhum Hazeratına göre, bu zamir, Kitabı İşgalci güç ve hristiyanlardan olan herhangi bir kimseye aittir. Buna göre manâ: "Ehli kitaptan olan her bir fert, ölmeden evvel, ölüm meleğini gördüğünde, mutlaka İsa Aleyhisselâm'a inanacaktır." demektir. Lâkin bu iman, dünya hayatından ümit kesilme halinde vuku bulduğu için sahibine fayda vermeyecektir. Dolayısîyle bu ayeti celilenin mufadı (ifade ettiği) ne göre, her İşgalci güç ve nasrani ruhu çıkmadan evvel İsa Aleyhisselâm'ın, Allah’ın kulu ve Resulû olduğuna iman edecekse de, o anda herkese hak belirip, teklif kesildiğinden o vakit, berzah (kabir) aleminden sayılarak iman kabûl edilmeyecektir.
Allahû Tealâ'nın, ölmeden evvel ehli kitaptan her birinin İsa Aleyhisselâm'a inanacaklarını bu ayeti kerimeyle bildirmesindeki hikmeti ise, sahibi Keşşâf şöyle açıklamıştır: "Mevlâ Tealâ, onların ölüm anında iman kendilerine fayda vermeyeceği bir zamanda mutlaka İsa Aleyhisselâm'a inanacaklarını açıklayarak onları imanın kendilerine fayda vereceği sağlık zamanlarında inanmaya teşvik etmiştir.
Ayeti celilede geçen iki zamirin İsa Aleyhisselâm'a ait olduğu da söylenmiştir.
Buna göre mana: "İsa Aleyhisselâm'ın inişinde, dünyada mevcût olan ehli kitaptan her biri, İsa Aleyhisselâm ölmeden mutlaka O’na iman edecek ve neticede bütün dinler tek din olacaktır." bu mananın sıhhatine (doğruluğuna) Ebu Hûreyre Radıyallahû Anh’dan rivayet edilen şu hadisi şerif delâlet etmektedir.
"Nefsim elinde olan Allaha yemin ederim ki, elbette adaletli bir hakem olarak, Meryem oğlu (İsa)’nın sizin aranıza inmesi yaklaşmıştır. O (indiğinde) Salib'i (haçı) kıracak, hınzırı (domuzu) öldürecek, cizye (kâfirlerden alınan vergi) yi kaldıracak, mal o kadar artacak ki, kimse onu kabûl etmeyecek, nihayet bir tek secde dünya ve içindekilerden daha hayırlı olacaktır. (Çünkü o dönemde mal verilerek Allah’a yaklaşmak mümkün olmadığından, Allahû Tealâ'ya ancak secde ve ibadetlerle yaklaşmak mümkün olacaktır)."
Sonra Ebu Hûreyre Radıyallahu Anh: "İsterseniz, Ehli Kitaptan hiç biri hariç olmamak üzere (hepsi) ölümünden evvel andolsun O’na (İsa Aleyhisselâm'a) mutlaka iman edecek, o da kıyamet günü onların aleyhinde bir şahit olacaktır. Ayeti kerimesini okuyun." derdi.(2)
Bazıları:
"İsa Aleyhisselâm indiği zaman teklif kalkacak, aksi takdirde İsa Aleyhisselâm'ın halka emir ve nehyetmesi icabederdi ki, bu da Resulûllah Sâllallahu Aleyhi ve Sellem’den sonra bir peygamber gelmesini gerektirir." Şeklinde görüş açıklamışlarsa da, bu reddedilmiştir.
Çünkü İsa Aleyhiselâm yeni bir şeriâtla inmeyeceği için Resulûllah Sâllalahu Aleyhi ve Sellem'den sonra peygamber olması gerekmez ancak O, Resulûlah Sâllallahu Aleyhi ve Sellem'in şeriâtıyla amel edecektir.
İsa Aleyhisselâm'ın haçı kırmasından maksat:
Kendisinin öldürüldüğünü iddiâ edenlerin yalan söylediklerini ortaya koyarak hristiyanlığın batıl, İslâmiyetin ise hak olduğunu açığa çıkarması demektir. Çünkü hristiyanlar, İşgalci güçlerin İsa Aleyhisselâm'ı çarmıha gerdiğini iddiâ ettiklerinden, İsa Aleyhisselâm'ın haçı kırması kendisinin müslümanlığını ortaya koyacaktır. Domuzu öldürmesinin manâsı ise, Tıybi Rahimehullah'ın beyanına göre domuz beslemenin ve yemenin haram, öldürülmesinin helâl kılınmasıdır. Taberani'nin bir rivayetinde domuzla beraber maymunları da öldüreceği zikredilmiştir.
Cizyeyi kaldırmasına gelince; Cizye kâfirlerden alınan vergidir. İsa Aleyhisselâm müslümanlıktan başka bir din kabûl etmeyeceğinden vergiyi de, harbi de kaldıracaktır ki, bunun manâsı dünyada tek bir din kalacak demektir.
İsa Aleyhisselâm'ın adaleti yüzünden bereket o kadar çoğalacak ki, adetâ mal kapıdan taşacak, fakât insanlar kıyametin çok yakın olduğunu bildikleri için mala mülke rağbet etmeyeceklerdir. Bir tek secdenin dünya ve içindekilerden daha hayırlı kabûl edilmesi de bundandır. Gerçi bir secde daima dünya ve içindekilerden daha hayırlı ise de, bundan maksat o zaman mal ile ibadet edilmeyeceğini anlatmaktır.
1. Nisa Sûresi: 158159
2. Buhari, Enbiya; 50,N.3264, 3/1272, Müslim, İman; 71, No.; 155, 1/135, Tirmizi, Fiten; 54, No: 2233, 4,/506, İbni Mace, Fiten; 33, No: 4078, 2/1363, Ahmed İbni Hanbel, Müsned, No: 7683,3/101
Tefsiri Kebirde zikredildiğine göre, İsa Aleyhisselâm'ın göklere kaldırılışı bu ayeti kerime ile sabittir. Bu ayeti celilenin bir naziri (benzeri) de:
"Ey İsa!
Şüphesizki seni öldürecek olan (onlar değil) benim, seni kendime (yükseltip) kaldıracak, seni küfredenlerin içinden tertemiz çıkacak ve sana tabi olanları kıyamet gününe kadar kâfirlerin üstünde kılacak da (benim)."ayeti kerimesidir.
Şu bilinsin ki Allahû Tealâ İsa Aleyhisselâm'a bir çok belâ ve sıkıntının ulaştığını açıkladıktan sonra O’nu kendisine yükselttiğini zikredince bu açıklama, İsa Aleyhisselâm'ı kendisine yükseltmesinin mükâfat bakımından cennetten ve ondaki cismani lezzetlerden daha büyük olduğuna delâlet etmektedir ve bu ayeti kerime ince düşünenlere, ruhani saâdetlerin bilinmesinin kapısını açmaktadır.
Alusi tefsirinde zikredildiği üzere Ebu Hayyan'a göre burada bir muzaf mukadderdir ki bunun takdiri: "Allah O’nu semâsına yükseltti" demektir. Nitekim Mirac hadisinde Resulûllah Sâllallahu Aleyhi ve Sellem’den sahih olarak rivayet edildiğine göre, İsa Aleyhisselâm ikinci kat semâda diridir ve yer yüzüne inip, Deccal'ı öldürerek yeryüzü zulûmle doldurulduktan sonra onu adaletle dolduruncaya kadar ikinci kat semâda ikâmet edecektir.
Sonra yeryüzünde kırk sene yaşayacak veyahut semâya kaldırıldığı otuzüç yaşından kırka kalanı tamamlayacak (yedi sene yaşayacak) sonra diğer insanlar gibi ölerek Resulûllah Sâllallahu Aleyhi ve Sellem'in hücrei saâdetlerinde veya Beyti Mukaddes’te defnolunacaktır.
Seçkin görüşe göre İsa Aleyhisselâm'ın semâya kaldırılışı, kendisine benzeyen kişinin çarmıha gerilmesinden önce olmuştur. O kişinin asılmasından sonra, havarilerden bazısının İsa Aleyhisselâm'ı yer yüzünde görmeleri ise, ruhun tatavvuru (bir hâlden diğer hâle geçmesi) kabilindendir. Zira kudsi(her türlü kötülükten arınmış olan peygamber ve veli)lerin ruhları en yüce makamlara yükseltilse de, onlar için bu alemde değişik şekillerde görünme kuvveti vardır. Nitekim bu ümmetin velilerinden bir çoğunun, sağlıklarında ve vefatlarından sonra değişik şekillerde ve mekânlarda göründükleri, çokça rastlanan bir gerçek olup, bu husustaki menkîbelerin, çokluğundan dolayı anlatmak dahi mümkün değildir.
Peygamberler arasında İsa Aleyhisselâm'ın göklere yükseltilmesinin hikmeti hakkında şöyle de denmiştir:
İsa Aleyhisselâm'ın dünya alemine girişi (babasız olduğu için) şevhet babından olmadığından, dünyadan çıkışı da harikûlade olmuştur. Dolayısıyla O, kudret kapısından girip, izzet kapısından çıkmıştır.
Vehb ibni Münebbih Radıyallahû Anh'ın buyurduğuna göre, İsa Aleyhisselâm'a otuz yaşında peygamberlik verilmiş, otuzüç yaşında Allahû Tealâ O’nu semâya kaldırmıştır. Dolayısîyla nübüvvet süresi üç senedir.
Eğer burada:
"Allahû Tealâ İsa Aleyhisselâm'ı semâya kaldırdıktan sonra tekrar dünyaya niçin dödürmeyip inişini ahir zamana bırakmıştır? denecek olursa, buna cevaben denir ki:
"İsa Aleyhisselâm'ın inişi kıyamete alâmet ve umumi veliliğe nihayet olması için Allahû Tealâ O’nun dünyaya döndürülmesini tehir etmiştir. Çünkü İsa Aleyhiselâm’dan sonra gelecek hiç bir veli yoktur.
Ehli Kitaptan her biri ölümünden evvel, andolsunki O’na (İsa Aleyhısselâm'a) mutlaka iman edecektir. Kıyamet günün de (O), onların aleyhine tam bir şahit olacaktır."
Fahrûrrazari tefsirinde zikredildiğine göre, Mevlâ Tealâ, İşgalci güçlerin rüsvaylıklarını ve çirkin işlerini zikredip, İsa Aleyhisselâm'ı öldürmeyi kastettiklerini, fakât bu maksatlarına erişemediklerini, İsa Aleyhisselâm' ın ise en büyük makam ve en yüce mertebeye ulaştığını açıkladıktan sonra, İsa Aleyhisselâm'a son derece düşman olan o İşgalci güçlerden hiç birinin O’na inanmadan dünyadan çıkamayacağını açıklamak üzere bu ayeti celileyi indirmiştir.
Beğavi, Kurtubi, Alüsi ve hazin tefsirlerinde;
"Ehli kitaptan her biri mutlaka İsa Aleyhisselâm'a inanacaktır" denilmektedir. Müfessirlerden ve ilim ehlinden ekserinin görüşü budur. Bu zamirin Allahû Tealâ'ya veya Muhammed Sâllallahu Aleyhi ve Sellem'e ait olduğu söylenmişse de, bu görüşler uzaktır. Çünkü geriden beri mevzu İsa Aleyhisselâm hakkında devam ettiği için, zamirin O’na icra edilmesi (döndürülmesi) daha uygundur.
"Ölümünden evvel" kavli şerifindeki zamirin kime ait olduğu hususunda ise, ulema başlıca iki görüş üzere ihtilâf etmişlerdir.
İkrime, Mücahid, Dahhak ve Süddi Radıyallahu Anhum Hazeratına göre, bu zamir, Kitabı İşgalci güç ve hristiyanlardan olan herhangi bir kimseye aittir. Buna göre manâ: "Ehli kitaptan olan her bir fert, ölmeden evvel, ölüm meleğini gördüğünde, mutlaka İsa Aleyhisselâm'a inanacaktır." demektir. Lâkin bu iman, dünya hayatından ümit kesilme halinde vuku bulduğu için sahibine fayda vermeyecektir. Dolayısîyle bu ayeti celilenin mufadı (ifade ettiği) ne göre, her İşgalci güç ve nasrani ruhu çıkmadan evvel İsa Aleyhisselâm'ın, Allah’ın kulu ve Resulû olduğuna iman edecekse de, o anda herkese hak belirip, teklif kesildiğinden o vakit, berzah (kabir) aleminden sayılarak iman kabûl edilmeyecektir.
Allahû Tealâ'nın, ölmeden evvel ehli kitaptan her birinin İsa Aleyhisselâm'a inanacaklarını bu ayeti kerimeyle bildirmesindeki hikmeti ise, sahibi Keşşâf şöyle açıklamıştır: "Mevlâ Tealâ, onların ölüm anında iman kendilerine fayda vermeyeceği bir zamanda mutlaka İsa Aleyhisselâm'a inanacaklarını açıklayarak onları imanın kendilerine fayda vereceği sağlık zamanlarında inanmaya teşvik etmiştir.
Ayeti celilede geçen iki zamirin İsa Aleyhisselâm'a ait olduğu da söylenmiştir.
Buna göre mana: "İsa Aleyhisselâm'ın inişinde, dünyada mevcût olan ehli kitaptan her biri, İsa Aleyhisselâm ölmeden mutlaka O’na iman edecek ve neticede bütün dinler tek din olacaktır." bu mananın sıhhatine (doğruluğuna) Ebu Hûreyre Radıyallahû Anh’dan rivayet edilen şu hadisi şerif delâlet etmektedir.
"Nefsim elinde olan Allaha yemin ederim ki, elbette adaletli bir hakem olarak, Meryem oğlu (İsa)’nın sizin aranıza inmesi yaklaşmıştır. O (indiğinde) Salib'i (haçı) kıracak, hınzırı (domuzu) öldürecek, cizye (kâfirlerden alınan vergi) yi kaldıracak, mal o kadar artacak ki, kimse onu kabûl etmeyecek, nihayet bir tek secde dünya ve içindekilerden daha hayırlı olacaktır. (Çünkü o dönemde mal verilerek Allah’a yaklaşmak mümkün olmadığından, Allahû Tealâ'ya ancak secde ve ibadetlerle yaklaşmak mümkün olacaktır)."
Sonra Ebu Hûreyre Radıyallahu Anh: "İsterseniz, Ehli Kitaptan hiç biri hariç olmamak üzere (hepsi) ölümünden evvel andolsun O’na (İsa Aleyhisselâm'a) mutlaka iman edecek, o da kıyamet günü onların aleyhinde bir şahit olacaktır. Ayeti kerimesini okuyun." derdi.(2)
Bazıları:
"İsa Aleyhisselâm indiği zaman teklif kalkacak, aksi takdirde İsa Aleyhisselâm'ın halka emir ve nehyetmesi icabederdi ki, bu da Resulûllah Sâllallahu Aleyhi ve Sellem’den sonra bir peygamber gelmesini gerektirir." Şeklinde görüş açıklamışlarsa da, bu reddedilmiştir.
Çünkü İsa Aleyhiselâm yeni bir şeriâtla inmeyeceği için Resulûllah Sâllalahu Aleyhi ve Sellem'den sonra peygamber olması gerekmez ancak O, Resulûlah Sâllallahu Aleyhi ve Sellem'in şeriâtıyla amel edecektir.
İsa Aleyhisselâm'ın haçı kırmasından maksat:
Kendisinin öldürüldüğünü iddiâ edenlerin yalan söylediklerini ortaya koyarak hristiyanlığın batıl, İslâmiyetin ise hak olduğunu açığa çıkarması demektir. Çünkü hristiyanlar, İşgalci güçlerin İsa Aleyhisselâm'ı çarmıha gerdiğini iddiâ ettiklerinden, İsa Aleyhisselâm'ın haçı kırması kendisinin müslümanlığını ortaya koyacaktır. Domuzu öldürmesinin manâsı ise, Tıybi Rahimehullah'ın beyanına göre domuz beslemenin ve yemenin haram, öldürülmesinin helâl kılınmasıdır. Taberani'nin bir rivayetinde domuzla beraber maymunları da öldüreceği zikredilmiştir.
Cizyeyi kaldırmasına gelince; Cizye kâfirlerden alınan vergidir. İsa Aleyhisselâm müslümanlıktan başka bir din kabûl etmeyeceğinden vergiyi de, harbi de kaldıracaktır ki, bunun manâsı dünyada tek bir din kalacak demektir.
İsa Aleyhisselâm'ın adaleti yüzünden bereket o kadar çoğalacak ki, adetâ mal kapıdan taşacak, fakât insanlar kıyametin çok yakın olduğunu bildikleri için mala mülke rağbet etmeyeceklerdir. Bir tek secdenin dünya ve içindekilerden daha hayırlı kabûl edilmesi de bundandır. Gerçi bir secde daima dünya ve içindekilerden daha hayırlı ise de, bundan maksat o zaman mal ile ibadet edilmeyeceğini anlatmaktır.
1. Nisa Sûresi: 158159
2. Buhari, Enbiya; 50,N.3264, 3/1272, Müslim, İman; 71, No.; 155, 1/135, Tirmizi, Fiten; 54, No: 2233, 4,/506, İbni Mace, Fiten; 33, No: 4078, 2/1363, Ahmed İbni Hanbel, Müsned, No: 7683,3/101