gurbette
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 11 Eki 2008
- Mesajlar
- 2,850
- Tepki puanı
- 1
- Puanları
- 0
- Yaş
- 50
“İnsanlardan bazıları Allah'tan başkalarını (Nemrud ve Firavun gibi birtakım şahısları) Allah’a ortaklar(putlar)edinir de onları Allah'ı sever gibi severler. İman edenlerin Allah'a olan sevgileri ise çok daha fazladır. Zulmedenler azaba uğrayacakları zaman bütün kuvvetin Allah’ın olduğunu ve Allah’ın azabının pek şiddetli olduğunu bir bilselerdi!”
(Bakara 165)
Ayetten anlaşılan odur ki; bir zümre, liderlerini âdeta Allah’ı sever gibi sever ve Allah’a ibadet eder gibi onlara itaat ve ibadet ederler. İbadet deyince onların önünde secdeye varmak anlamayılım, kula ibadet dünya hayatında kula kul olmaktır. Biraz daha tavzih edecek olursak; önder şahsiyet Allah’ın ahkâmını telkin ve teklif ediyorsa ona itaat Allah’a itaat olur, yok Allah’ın dinini bir tarafa bırakarak kendini güç ve hakimiyet sahibi görüyor ve dinden bağımsız hükümleri tatbike insanları zorluyorsa bu ismi konulmamış bir ilahlık iddiasıdır ve ona iman edenlerde onu Allah’a ortak koşarak putlaştırmışlardır. Sevmediği halde bu hükümlere boyun bükmek zorunda kalan veya türlü faaliyetlerle kula kul olmaktan kurtulmaya çalışan mazlumlar bundan müstesnadır.
Putlaştırılanları Allah’ı sever gibi sevmenin örneklerini, şiirlerini cümle kemalistlerin tercümânı olarak kaleme alan bâzı şairlerin putperestâne dizelerinden örneklemek mümkündür.
ÖncelikleEdip AYEL’e ait dizelere bakalım;
Bir gün olacaktır anıtın Türklüğe Kâbe.
Zindan kesilen ruhlara bir nur gibi doldun
Türk ırkının, en son, ulu peygamberi oldun.
Tutsak seni lâyık, yüce Tanrı’yla müsâvi (eşit)
Toprak olamaz kalp doğabilmişse semâvî
Ölmez bize cennetlerin ufkundan inen ses
İnsanlar ölür, Türklüğe Allah olan ölmez.
Mutlak hakimiyet sahibi Allah’ı tenzih ediyor ve hâşâ diyerek örneklerimize devam ediyoruz.
Buda Behçet Kemal ÇAĞLARDAN ;
Kaç yıldır Türkçe’ydi Tanrı’nın dili
İnsana ne ilâh, ne de sevgili
Ne de ana-baba aratıyordu
Her an yaratıyor, yaratıyordu.
Şimdide Faruk Nafiz ÇAMLIBEL’den dizeler:
On milyon bel iki kat olmuşken eğilmeden
Onda on beş milyonun boynu birden uzaldı,
Tanrı, peygamber diye nedir, kimdir bilmeden
Taptığımız ne varsa hepsi ondan şeklaldı.
Şu dizeleri de ilah edindiği, hatta ondanda öte bir anlam yüklediği atasını kaybettikten sonra kaleme almış Çamlıbel.
Yürüyor, kalbimizin durduğu bir yolda değil
Kanlı bir göz yaşı nehrinde muazzam tabutun
Ey ilâhın yüce dâvetlisi, göklerden eğil
Göreceksin duruyor kalbimizin üstünde putun!
Bunlar gibi o kadar çok dalkavukluk ve kula kul olmakla puta tapınma örneği şiirler, nesirler ve marşlar var ki, hepsini yazmaya kalksak ekrandan okumaya gözler dayanmaz.
Şahsen ben akıl erdiremiyorum, ancak bu kadar yobaz ve irticacı(gerici) olunabilir sanırım. Gericiciliğinde bir sınırı olmalı diye düşünebilirsiniz, ama yok işte ! Yirmibirinci yüzyılda binlerce yıl önceye dönerek firavunların, nemrutların zamanını yaşıyanlar halen mevcutmuş demek ki. Şu bilgi çağında heykele hakaretten Ceza alanlar dahi olabiliyormuş.
(Bakara 165)
Ayetten anlaşılan odur ki; bir zümre, liderlerini âdeta Allah’ı sever gibi sever ve Allah’a ibadet eder gibi onlara itaat ve ibadet ederler. İbadet deyince onların önünde secdeye varmak anlamayılım, kula ibadet dünya hayatında kula kul olmaktır. Biraz daha tavzih edecek olursak; önder şahsiyet Allah’ın ahkâmını telkin ve teklif ediyorsa ona itaat Allah’a itaat olur, yok Allah’ın dinini bir tarafa bırakarak kendini güç ve hakimiyet sahibi görüyor ve dinden bağımsız hükümleri tatbike insanları zorluyorsa bu ismi konulmamış bir ilahlık iddiasıdır ve ona iman edenlerde onu Allah’a ortak koşarak putlaştırmışlardır. Sevmediği halde bu hükümlere boyun bükmek zorunda kalan veya türlü faaliyetlerle kula kul olmaktan kurtulmaya çalışan mazlumlar bundan müstesnadır.
Putlaştırılanları Allah’ı sever gibi sevmenin örneklerini, şiirlerini cümle kemalistlerin tercümânı olarak kaleme alan bâzı şairlerin putperestâne dizelerinden örneklemek mümkündür.
ÖncelikleEdip AYEL’e ait dizelere bakalım;
Bir gün olacaktır anıtın Türklüğe Kâbe.
Zindan kesilen ruhlara bir nur gibi doldun
Türk ırkının, en son, ulu peygamberi oldun.
Tutsak seni lâyık, yüce Tanrı’yla müsâvi (eşit)
Toprak olamaz kalp doğabilmişse semâvî
Ölmez bize cennetlerin ufkundan inen ses
İnsanlar ölür, Türklüğe Allah olan ölmez.
Mutlak hakimiyet sahibi Allah’ı tenzih ediyor ve hâşâ diyerek örneklerimize devam ediyoruz.
Buda Behçet Kemal ÇAĞLARDAN ;
Kaç yıldır Türkçe’ydi Tanrı’nın dili
İnsana ne ilâh, ne de sevgili
Ne de ana-baba aratıyordu
Her an yaratıyor, yaratıyordu.
Şimdide Faruk Nafiz ÇAMLIBEL’den dizeler:
On milyon bel iki kat olmuşken eğilmeden
Onda on beş milyonun boynu birden uzaldı,
Tanrı, peygamber diye nedir, kimdir bilmeden
Taptığımız ne varsa hepsi ondan şeklaldı.
Şu dizeleri de ilah edindiği, hatta ondanda öte bir anlam yüklediği atasını kaybettikten sonra kaleme almış Çamlıbel.
Yürüyor, kalbimizin durduğu bir yolda değil
Kanlı bir göz yaşı nehrinde muazzam tabutun
Ey ilâhın yüce dâvetlisi, göklerden eğil
Göreceksin duruyor kalbimizin üstünde putun!
Bunlar gibi o kadar çok dalkavukluk ve kula kul olmakla puta tapınma örneği şiirler, nesirler ve marşlar var ki, hepsini yazmaya kalksak ekrandan okumaya gözler dayanmaz.
Şahsen ben akıl erdiremiyorum, ancak bu kadar yobaz ve irticacı(gerici) olunabilir sanırım. Gericiciliğinde bir sınırı olmalı diye düşünebilirsiniz, ama yok işte ! Yirmibirinci yüzyılda binlerce yıl önceye dönerek firavunların, nemrutların zamanını yaşıyanlar halen mevcutmuş demek ki. Şu bilgi çağında heykele hakaretten Ceza alanlar dahi olabiliyormuş.