Resul Aydın
Kayıtlı Kullanıcı
Türkçede kavim, kabile veya belli bir topluluk anlamında kullanılan "millet" kavramı İslâm kültüründe daha farklı mânâ lara gelmektedir. "Millet" sözlükte, tutulan ve gidilen yol demektir. Bu yol eğri de olabilir, doğru da. Bu anlamdan hareketle 'millet' kelimesi 'din ve şeriat' yerine kullanılmaktadır. Çoğulu, milel'dir. Kur'an' da ve İslâm kültüründe millet, din anlamında kullanılmıştır.
Esasen din, şeriat ve millet kelimeleri birbirine yakın mânâda olup, her biri başka yönlerden yaklaşık aynı anlamı ifade ederler. 'Millet' kavramı, tıpkı din terimi gibidir. Yüce Allah'ın, peygamberleri aracılığı ile kulları için belirlediği hükümler manzûmesidir. İnsanlar bu hükümlere uyarak O'nun rızâsına kavuşurlar Millet ile din arasındaki fark; millet kavramı, gönderildiği peygamberin adıyla söylenir. "İbrahim milleti", "Mûsâ milleti" gibi. "Allah'ın dini" denilebilir ama, "Allah'ın milleti" demek yanlış olur (Râğıb el-Isfahanî, Müfredât, Çıra Y., c. 2, s. 620).
İmam Kurtubî şu açıklamada bulunur: Millet, din demektir. Yüce Allah'ın kitaplarında ve peygamberlerinin aracılığıyla kulları için koyduğu şeriatın adıdır. O bakımdan millet ile şeriat arasında fark yoktur. Din ile millet ve şeriat arasında ise belli bir fark vardır. Çünkü millet ve şeriat, Allah'ın kullarını yerine getirmeye çağırdığı şeyin adıdır. Din ise kulların Allah'ın emrine uygun olarak yaptıkları şeye denir. (Kurtubî, el-Câmiu li-Ahkâmi'l-Kur'an, c. 2, s. 301)
"Millet" kelimesinden murâd, dindir. Çünkü örfen millet sözünden: Allah Teâlâ'nın, Peygamberleri vâ sıtasıyla kullarına meşrû kıldığı şey kastedilir. Ancak, mecâzen bâtıl dinlere de ıtlak edilerek: "Küfür tek millettir" denilir ve "küfür dinlerinin hepsi bir yoldur" mânâsı kastedilir. Millet kelimesi örfen hak dine mahsus olduğu için bazı kelâm ulemâsı, ehl-i sünnetin mezhebini naklederken: "millîler şöyle demiştir..." ifadesini kullanırlar (Ahmed Dâvudoğlu, Sahih-i Müslim Tercüme ve Şerhi, Sönmez Y. c. 1, s. 429)
İtikat ve iman yönünden din, amel ve uygulama bakımından şeriat, sosyal bakımdan, yani sosyal realite yönünden de millet kavramları kullanılır. İtikat edilen (inanılan) şeyler, genelde amel edilen (pratikte uygulanan) şeylerdir. Amel edilen ve uygulanan şey ne ise, üzerinde birlik sağlanan şey de odur. Buna göre 'millet', bir toplumun etrafında toplandığı ve üzerinde yürüdüğü, kitlenin uyduğu ve bağlı olduğu ilkeler ve takip ettiği yoldur. Bu yolun hak olanı da, bâtıl olanı da olabilir.
"Millet", kabile veya kavim demek değildir. Millet kavramı, daha çok, din etrafında bir araya gelen insanlar topluluğunu anlatır. Millet, toplumun adı olmaktan çok; toplumun üzerinde toplandığı inancı ifade etmektedir. "Ehl-i millet" denildiği zaman, bir millete uyan kimseler anlatılmış olur ki, bu hiç bir zaman "nation" anlamındaki kavim, ırk, kabile, ulus anlamına gelmez.
Müslüman millet deyince, Allah'ın dini İslâm'a inanan ve ona uyan topluluklar akla gelir. Türk kavmi, Arap kavmi, Alman ulusu demek doğrudur. Ama-İslâm kültürüne ve Kur'an'daki kullanıma göre-Türk milleti, Fransız milleti... demek doğru değildir. Çünkü millet kelimesi, bir inancı, o inanç etrafında bir araya gelen topluluğu ifade eder.
Esasen din, şeriat ve millet kelimeleri birbirine yakın mânâda olup, her biri başka yönlerden yaklaşık aynı anlamı ifade ederler. 'Millet' kavramı, tıpkı din terimi gibidir. Yüce Allah'ın, peygamberleri aracılığı ile kulları için belirlediği hükümler manzûmesidir. İnsanlar bu hükümlere uyarak O'nun rızâsına kavuşurlar Millet ile din arasındaki fark; millet kavramı, gönderildiği peygamberin adıyla söylenir. "İbrahim milleti", "Mûsâ milleti" gibi. "Allah'ın dini" denilebilir ama, "Allah'ın milleti" demek yanlış olur (Râğıb el-Isfahanî, Müfredât, Çıra Y., c. 2, s. 620).
İmam Kurtubî şu açıklamada bulunur: Millet, din demektir. Yüce Allah'ın kitaplarında ve peygamberlerinin aracılığıyla kulları için koyduğu şeriatın adıdır. O bakımdan millet ile şeriat arasında fark yoktur. Din ile millet ve şeriat arasında ise belli bir fark vardır. Çünkü millet ve şeriat, Allah'ın kullarını yerine getirmeye çağırdığı şeyin adıdır. Din ise kulların Allah'ın emrine uygun olarak yaptıkları şeye denir. (Kurtubî, el-Câmiu li-Ahkâmi'l-Kur'an, c. 2, s. 301)
"Millet" kelimesinden murâd, dindir. Çünkü örfen millet sözünden: Allah Teâlâ'nın, Peygamberleri vâ sıtasıyla kullarına meşrû kıldığı şey kastedilir. Ancak, mecâzen bâtıl dinlere de ıtlak edilerek: "Küfür tek millettir" denilir ve "küfür dinlerinin hepsi bir yoldur" mânâsı kastedilir. Millet kelimesi örfen hak dine mahsus olduğu için bazı kelâm ulemâsı, ehl-i sünnetin mezhebini naklederken: "millîler şöyle demiştir..." ifadesini kullanırlar (Ahmed Dâvudoğlu, Sahih-i Müslim Tercüme ve Şerhi, Sönmez Y. c. 1, s. 429)
İtikat ve iman yönünden din, amel ve uygulama bakımından şeriat, sosyal bakımdan, yani sosyal realite yönünden de millet kavramları kullanılır. İtikat edilen (inanılan) şeyler, genelde amel edilen (pratikte uygulanan) şeylerdir. Amel edilen ve uygulanan şey ne ise, üzerinde birlik sağlanan şey de odur. Buna göre 'millet', bir toplumun etrafında toplandığı ve üzerinde yürüdüğü, kitlenin uyduğu ve bağlı olduğu ilkeler ve takip ettiği yoldur. Bu yolun hak olanı da, bâtıl olanı da olabilir.
"Millet", kabile veya kavim demek değildir. Millet kavramı, daha çok, din etrafında bir araya gelen insanlar topluluğunu anlatır. Millet, toplumun adı olmaktan çok; toplumun üzerinde toplandığı inancı ifade etmektedir. "Ehl-i millet" denildiği zaman, bir millete uyan kimseler anlatılmış olur ki, bu hiç bir zaman "nation" anlamındaki kavim, ırk, kabile, ulus anlamına gelmez.
Müslüman millet deyince, Allah'ın dini İslâm'a inanan ve ona uyan topluluklar akla gelir. Türk kavmi, Arap kavmi, Alman ulusu demek doğrudur. Ama-İslâm kültürüne ve Kur'an'daki kullanıma göre-Türk milleti, Fransız milleti... demek doğru değildir. Çünkü millet kelimesi, bir inancı, o inanç etrafında bir araya gelen topluluğu ifade eder.
Kur'ân-ı Kerim'de Millet Kavramı
"Millet" kelimesi, Kur'ân-ı Kerim'de 15 yerde geçer. Bütün bu âyetlerdeki "millet" kelimesi "din" anlamında kullanılır. Din; yani inanç sistemi ve şeriat. Birkaç örnek verelim: "Kendini bilmez beyinsizden başka kim İbrahim milletinden yüz çevirir?!" (2/Bakara, 130) "İbrahim milleti" şeklindeki tamlama Kur'an' da sekiz yerde geçmektedir (2/Bakara, 130, 135; 3/Âl-i İmrân, 95; 4/Nisâ, 125; 6/En'âm, 161; 12/Yûsuf, 38; 16/Nahl, 23; 22/Hacc, 78).
Yusuf (a.s.), Allah'a inanmayan bir topluluğun milletinden yüz çevirdiğini, onların dinlerine tâbi olmadığını söylüyor (12/Yûsuf, 38). Zâlim ve puta tapan yöneticilerin dinini terkedip Tevhid dinine inanan "Kehf ashâbı", birbirlerine; "...Çünkü onlar üzerinize çıkıp gelirlerse, sizi taşa tutarlar veya sizi milletlerine (dinlerine) geri çevirirler; bu durumda ebedî olarak kurtuluş bulamazsınız." diyorlardı (18/Kehf, 20).
Şu âyet millet kavramının anlamını daha açık bir şekilde ifade etmektedir: "Sen onların milletlerine (dinlerine-inanç sistemlerine) uymadıkça, yahûdi ve hıristiyanlar senden kesinlikle râzı (hoşnut) olacak değillerdir…" (2/Bakara, 120). Yahûdi ve hıristiyanlar ne Peygamberi, ne de O'na inanan müslümanları, kendi inanç sistemlerine, kendi uydukları yola, yaşama biçimlerine uymadıkça sevmezler. Tarihte olanlar ve içinde yaşadığımız şartlar bunu açıkça isbat etmektedir.
Hz. Şuayb (a.s.)'i tehdit eden müşrikler diyorlardı ki; "Ey Şuayb, seni ve seninle birlikte iman edenleri ya ülkemizden sürüp çıkaracağız, veya mutlaka bizim milletimize (dinimize) geri döneceksiniz." Şuayb (a.s.) ise, onların milletine (dinlerine) dönmeyi Allah'a iftira etmek olarak değerlendiriyor (7/A'râf, 88-89).
Görüldüğü gibi millet kavramının Türkçedeki 'ulus, kavim' kelimesiyle ilgisi yoktur. "Millet" kelimesinin Türkçede ulus, ırk ve toplum anlamında kullanılması kesinlikle ve büyük bir yanlıştır. Bu kavram, belirli bir dine inananlar topluluğunu anlatmaktadır. Ümmet ise, belli bir peygamberi takip eden mü'minleri anlatır. Türkçede, 'şoför milleti', 'kadın milleti', 'erkek milleti' gibi söyleyişler de yanlış kullanılan sözlerdir. Halk, millet kelimesini belli bir topluluk adı olarak kullanmakta ise de bu galattır, Kur'an kültürüne terstir.
'Küfr'ün tek millet olduğu gerçeğini hatırlarsak, bu kavramın ifade ettiği anlam biraz daha iyi anlaşılmış olur (Hüseyin K. Ece, İslâm'ın Temel Kavramları, s. 414-415).
(Millet kelimesinin geçtiği diğer âyetler için bkz. 3/Âl-i İmrân, 95; 4/ Nisâ, 125; 6/En'âm, 161; 7/A'râf, 88-89; 12/Yûsuf, 37-38; 14/İbrâhim, 13; 18/ Kehf, 20; 22/Hacc, 78; 38/Sâd, 7).
Kur'ân-ı Kerim'de "millet" kavramı, hep din mânâsında kullanılmıştır. Hatta bir âyet-i kerimede; "kavim" ve "millet" bir arada kullanılmıştır. Hz. Yusuf (a.s.)'un kıssası beyan edilirken; "De ki; size rızıklanacağınız bir yemek gelecek oldumu, ben muhakkak onun ne olduğunu, size daha gelmezden evvel haber veririm. Bu Rabbim'in bana öğrettiği ilimlerdendir.
Çünkü ben Allah'a inanmayan bir kavmin milletini (dinini) -ki onlar âhiret gününü inkâr edenlerin ta kendileridir- terkettim" (12/Yûsuf, 37) buyurulur. Bu âyette geçen "Allah'a inanmayan bir kavmin milletini terkettim" ibaresi, kavim ile milletin ayrı ayrı anlama sahip olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla "Türk kavmi" vardır, ama "Türk milleti (şeriatı) yoktur. Türk kavmine mensup insanlardan; mü'min olanlar bulunduğu gibi; olmayanlar da mevcuttur. Farklı dinlere tâbi olmaları, onların "Türk kavmi"nden olma özelliğini ortadan kaldıramaz.
Çünkü insanlar, hangi kavimden olacaklarına bizzat kendileri karar veremezler. Ancak hangi milletten (dinden) olacakları konusunda irâde beyan etme hakları vardır. Ya iman ederek "İslâm milleti"nden olurlar; ya inkâr ederek "küfür milleti"ne geçerler.
Millet, ortak bir itikada sahip olmakla birlikte, bir imam etrafında toplanmayan fertlerin durumunu beyan eder. Her müslüman, İslâm milletinin bir ferdidir. Eğer bir imama bey'at ederlerse, "ümmet" olarak anılırlar. Dünya üzerinde yüzlerce kavim vardır. Bu kavimlerin fertleri içerisinde "İslâm milleti"ne tâbi olanlar bulunduğu gibi, "küfür milleti"nden olanlara da rastlanabilir. Dolayısıyla yeryüzünde iki millet vardır. Birisi İslâm milleti, diğeri de küfür milletidir. Rasûl-i Ekrem (s.a.s.), Hz. Ebû Dücâne'yi mezara koyarken "Bismillâh! Alâ millet-i Rasûlillâh (Allah'ın ismiyle ve Rasûlullah'ın milleti/dini üzere)" demiştir. Hangi kavimden olursa olsun; her mü' min mezara konurken aynı sözler tekrar edilir (Yusuf Kerimoğlu, Kelimeler Kavramlar, s. 248-249 ).