cennettalibi
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 9 Tem 2011
- Mesajlar
- 81
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 79
Irak'ta Savaşan Nahşibendi Tarikatı Hakkında
Soru: Esselamu Aleykum ve rahmetullahi ve berekatuh
Saygıdeğer Şeyhimiz! Nahşibendi tarikatını nasıl görüyorsunuz?
Kastettiğim Irak'da mücadele eden Nakşibendi tarikatıdır. Onlar bizim kardeşlerimiz midir?
Allah sizi mükafatlandırsın ve amelinizi mübarek kılsın.
Soru sahibi: Müslim
Cevap: Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
Wa Aleykum selam ve Rahmetullahi ve Berakatuhu
Bil ki kardeşim, Allah sana rahmet etsin. Bahsetmiş olduğun tarikat sofi tarikatlardan birisidir. Bu isimle isimlenmelerinin sebebi tarikat kurucusu olan; Muhammed Behaüddin Nakşibend'den kaynaklanmaktadır. Bu tarikat sapıtmış ve dosdoğru yoldan ayrılmış, hocaları olan İblis onların dinlerini karıştırmış ve akıllarını bulandırmıştır. Bu nedenle peygamberlerinin sünnetlerini ve tertemiz menhecini terk etmişlerdir. Nitekim kabirlere tapmaya ve kabirlere kurban adamaya ve kesmeye başlamışlardır. Ayrıca Allah'ın kitabında emretmediği, dinde olmayan kendileri için bir takım ibadetler uydurmuşlardır.
Senin bahsetmiş olduğun Irak'ta savaşan ve kendilerini Nakşibendi tarikatı ordusu diye isimlendirenlere gelice; onlar basçı sofi bir cemaatten başka bir şey değildirler. Bu tarikat cihad ehli olmaktan ve cihad etmekten de oldukça uzaktırlar.
Onlara göre ABD'li bir asker muharib bir düşman iken Irak'lı bir asker düşman değil bilakis onların yakın bir kardeşidir. Nitekim sözcülerinden Doktor Salahaddin Eyyübi şöyle demektedir:
"Direnişimiz başkalarıyla olduğu gibi emniyet güçleri ve güvenlik görevlileri diye isimlendirilen herkes gibi Iraklılardan müteşekkildir. Bizler bu nedenle asla Irak'lı emniyet güçlerini ve güvenlik görevlilerini hedef almayız. Bunun dışında da adı sanı ne olursa olsun Irak'lı hiçbir kimseyi hedef tutmayız, onların mallarını ve çıkarlarını helal görmeyiz. Nitekim bir çok yerde de bunu ilan ettik ve bilfiil cihadımızda da bunu ispat ettik. Dolayısı ile bizim Iraklıları hedef almamamız, ellerimizin bundan dolayı temiz kalması cihadımızın rükunlarından bir rükun ve ordumuzun bariz şiarlarından bir şiardır. Bundan dolayı ordumuza katılan herkesten Iraklıları hedef almaması için yemin aldık. Nitekim farklı kavmiyetlere ve guruplara mensup tüm Irak halkı bütün bu bahsettiğim durumlara şahit olmaktadır."
İşte gördüğün gibi kardeşim… Onların dinlerine göre Iraklı bir kimsenin malı ve canı haramdır. Bu kişi ister yezidi olsun, ister ateşe tapan ya da Sadr'a bağlı Bedir kuvvetlerinden bir asker olsun, ister şii Mehdi ordusundan ya da Rafızi guruplarından birisi olsun fark etmez. Iraklı olduğu müddetçe malı ve kanı haramdır. Bu kişi Allah'a, Rasulüne ve bütün mü'minlere savaş açan bir kimse olsa da onların dinlerine göre Iraklı olduğu sürece bu kimsenin kanının dökülmesi haramdır. Evet onların şeraitlerine göre böyledir… Ancak İslam şeraitine gelince…. Allah (Subhanehu ve Tealâ) şöyle buyurur:
"Allah'a ve ahiret gününe inanan bir toplumun -babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabaları da olsa- Allah'a ve Resûlüne düşman olanlarla dostluk ettiğini göremezsin. İşte onların kalbine Allah, iman yazmış ve katından bir ruh ile onları desteklemiştir. Onları içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedî kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah'tan hoşnut olmuşlardır. İşte onlar, Allah'ın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, kurtuluşa erecekler de sadece Allah'ın tarafında olanlardır." (58 Mücadele/22)
Müslüman bir kimse ABD'li bile olsa kardeşimizdir ve kafir bir kimse Iraklı dahi olsa düşmanımızdır.
Her bir Müslümanın Allah için sevmesi, Allah için ona dostluk göstermesi ve desteklemesi vaciptir. Ayrıca Allah için buğzetmesi, düşman olması, dostluk göstermemesi de vaciptir. Vela ve bera ne bir milliyetçilik için ne bir kabile/aşiret taasubundan ne de bir vatan için yapılır. Bu ancak ve ancak Allah içindir.
İşte bu büyük musibet onların itikadi ve ameli bozukluklarının kaynağı ve bir göstergesinden başka bir şey değildir. Bunun için baascı sofi kimseler asla bizim kardeşimiz değildir. Bilakis biz onlardan uzağız kendilerinden beriyiz. Dolayısı ile onlarla beraber cihad etmemizde haramdır. Biz onları Allah'a tevbe etmeye ve O'nun azabından korkmaya davet ediyoruz. Şüphesiz zafer ve yardım Allah'ın elindedir. Rabbimiz şöyle buyurur:
"Yardım ve zafer ancak mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi Allah katındadır." (3 Ali İmran/126)
En güzel bilen ve hüküm veren kuşkusuz Allah'tır.
Tevhid ve Cihad Minberi
Şer'i Fetva Kurulu Üyesi
Nasruddin el-Bağdadi
Soru: Esselamu Aleykum ve rahmetullahi ve berekatuh
Saygıdeğer Şeyhimiz! Nahşibendi tarikatını nasıl görüyorsunuz?
Kastettiğim Irak'da mücadele eden Nakşibendi tarikatıdır. Onlar bizim kardeşlerimiz midir?
Allah sizi mükafatlandırsın ve amelinizi mübarek kılsın.
Soru sahibi: Müslim
Cevap: Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
Wa Aleykum selam ve Rahmetullahi ve Berakatuhu
Bil ki kardeşim, Allah sana rahmet etsin. Bahsetmiş olduğun tarikat sofi tarikatlardan birisidir. Bu isimle isimlenmelerinin sebebi tarikat kurucusu olan; Muhammed Behaüddin Nakşibend'den kaynaklanmaktadır. Bu tarikat sapıtmış ve dosdoğru yoldan ayrılmış, hocaları olan İblis onların dinlerini karıştırmış ve akıllarını bulandırmıştır. Bu nedenle peygamberlerinin sünnetlerini ve tertemiz menhecini terk etmişlerdir. Nitekim kabirlere tapmaya ve kabirlere kurban adamaya ve kesmeye başlamışlardır. Ayrıca Allah'ın kitabında emretmediği, dinde olmayan kendileri için bir takım ibadetler uydurmuşlardır.
Senin bahsetmiş olduğun Irak'ta savaşan ve kendilerini Nakşibendi tarikatı ordusu diye isimlendirenlere gelice; onlar basçı sofi bir cemaatten başka bir şey değildirler. Bu tarikat cihad ehli olmaktan ve cihad etmekten de oldukça uzaktırlar.
Onlara göre ABD'li bir asker muharib bir düşman iken Irak'lı bir asker düşman değil bilakis onların yakın bir kardeşidir. Nitekim sözcülerinden Doktor Salahaddin Eyyübi şöyle demektedir:
"Direnişimiz başkalarıyla olduğu gibi emniyet güçleri ve güvenlik görevlileri diye isimlendirilen herkes gibi Iraklılardan müteşekkildir. Bizler bu nedenle asla Irak'lı emniyet güçlerini ve güvenlik görevlilerini hedef almayız. Bunun dışında da adı sanı ne olursa olsun Irak'lı hiçbir kimseyi hedef tutmayız, onların mallarını ve çıkarlarını helal görmeyiz. Nitekim bir çok yerde de bunu ilan ettik ve bilfiil cihadımızda da bunu ispat ettik. Dolayısı ile bizim Iraklıları hedef almamamız, ellerimizin bundan dolayı temiz kalması cihadımızın rükunlarından bir rükun ve ordumuzun bariz şiarlarından bir şiardır. Bundan dolayı ordumuza katılan herkesten Iraklıları hedef almaması için yemin aldık. Nitekim farklı kavmiyetlere ve guruplara mensup tüm Irak halkı bütün bu bahsettiğim durumlara şahit olmaktadır."
İşte gördüğün gibi kardeşim… Onların dinlerine göre Iraklı bir kimsenin malı ve canı haramdır. Bu kişi ister yezidi olsun, ister ateşe tapan ya da Sadr'a bağlı Bedir kuvvetlerinden bir asker olsun, ister şii Mehdi ordusundan ya da Rafızi guruplarından birisi olsun fark etmez. Iraklı olduğu müddetçe malı ve kanı haramdır. Bu kişi Allah'a, Rasulüne ve bütün mü'minlere savaş açan bir kimse olsa da onların dinlerine göre Iraklı olduğu sürece bu kimsenin kanının dökülmesi haramdır. Evet onların şeraitlerine göre böyledir… Ancak İslam şeraitine gelince…. Allah (Subhanehu ve Tealâ) şöyle buyurur:
"Allah'a ve ahiret gününe inanan bir toplumun -babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabaları da olsa- Allah'a ve Resûlüne düşman olanlarla dostluk ettiğini göremezsin. İşte onların kalbine Allah, iman yazmış ve katından bir ruh ile onları desteklemiştir. Onları içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedî kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah'tan hoşnut olmuşlardır. İşte onlar, Allah'ın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, kurtuluşa erecekler de sadece Allah'ın tarafında olanlardır." (58 Mücadele/22)
Müslüman bir kimse ABD'li bile olsa kardeşimizdir ve kafir bir kimse Iraklı dahi olsa düşmanımızdır.
Her bir Müslümanın Allah için sevmesi, Allah için ona dostluk göstermesi ve desteklemesi vaciptir. Ayrıca Allah için buğzetmesi, düşman olması, dostluk göstermemesi de vaciptir. Vela ve bera ne bir milliyetçilik için ne bir kabile/aşiret taasubundan ne de bir vatan için yapılır. Bu ancak ve ancak Allah içindir.
İşte bu büyük musibet onların itikadi ve ameli bozukluklarının kaynağı ve bir göstergesinden başka bir şey değildir. Bunun için baascı sofi kimseler asla bizim kardeşimiz değildir. Bilakis biz onlardan uzağız kendilerinden beriyiz. Dolayısı ile onlarla beraber cihad etmemizde haramdır. Biz onları Allah'a tevbe etmeye ve O'nun azabından korkmaya davet ediyoruz. Şüphesiz zafer ve yardım Allah'ın elindedir. Rabbimiz şöyle buyurur:
"Yardım ve zafer ancak mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi Allah katındadır." (3 Ali İmran/126)
En güzel bilen ve hüküm veren kuşkusuz Allah'tır.
Tevhid ve Cihad Minberi
Şer'i Fetva Kurulu Üyesi
Nasruddin el-Bağdadi