Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Irakli çocuk Ve şükran Günü Hindisi (1 Kullanıcı)

fu zuli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eki 2007
Mesajlar
44
Tepki puanı
0
Puanları
6
Yaş
47
IRAKLI ÇOCUK VE ŞÜKRAN GÜNÜ HİNDİSİ


Burada geçen olay ve kişiler hayal ürünüdür. Gerçek olay ve kişilerle hiçbir ilgisi yoktur.(!)
—Geceydi ve soğuktu. Dicle’nin kenarında dolaşıyordum.
Bir karartı gördüm, Selam diye seslendim.
Karşıdan gelen sese şaşırdım.
Küçük bir çocuk sesiydi.
Yanına yaklaştım.
Zayıftı. Saçları dağınıktı. Elbiselerinin bir kısmında yırtıklar
Üzerinde de yorgunluk alametleri vardı.
Adın ne senin? Dedim
— Bildiğimiz bir erkek çocuk ismi söyledi. Hani evlatlarımıza verdiğimiz güzel isimlerden birisini.
— Kaybolduğunu düşünerek “Nerden geldin evladım? Seni evine götüreyim annen baban merak ederler.”dedim.
— Benim evim yok. Babam ve Annem öldüler.
— dondum bir şey söyleyemedim. Bir süre sonra Ne oldu diye sordum.
—Amca ben IRAK denilen ülkede yaşıyordum.
Bir sabah uçak sesiyle uyandım. Ben uçakları çok severdim. Uçakları görmek için sevinçle dışarı çıktım.
Ama bu uçaklar diğer uçaklardan farklıydı her yere bomba atıyorlardı.
Artık her gelen uçak bomba getiriyordu.
Ve ben kaçıyordum.
Anneme bu uçakların neden bomba attıklarını sordum. Teröristlerden ve kötülerden ülkemizi temizleyeceklerini söyledi.
Sonra bazı komşularımızın yabancı askerlerle birlikte evleri dolaştıklarını gördüm.
Üstlerinde askeri üniforma vardı. Teröristlerle savaşmak için asker olmuşlar.
Ve terörist olarak bazı komşularımızı öldürdüklerini gördüm.
—Komşularınız gelenlerle birlikte olup terörist denilen diğer komşularınızı mı öldürdüler?
—Evet
Ben iyi bir insandım o zaman uçaktan bomba atanlarla olmazdım olmadım da zaten.
İlk bombaların atıldığını haberlerden bir kahve köşesinde öğrendim.
Sabah ezanı okunuyordu Bağdat’ta ve bombalar patlıyordu aynı zamanda.
Ezan okunurken bombalamışlar Bağdat’ı dedim yüksek sesle. Kahvede karşımda ve yanımda oturanlar ezan sesini duyunca camiye koşanlardı. Bu söylediğime hiçbir tepki gelmemiş garip bir şekilde bir sessizlik olmuştu.

Bu izlediğim sahne beni düşünmeye sevk etti.
Bu sahne uçaktan bomba atanlar tarafından çekilmişse biz güçlüyüz size ezana ve ona saygı duyanlara meydan okuyoruz diyordu.
Bomba atılanlar tarafından çekilmişse biz yalnızız, biz mazlumuz, bize yardıma gelin diyordu.
Bunların hepsi tiyatro sahnesindeki bir oyundu.
“Ezan bomba ve duyarsızlık” bu durumda başka ne düşünülebilirdi.

Çocuğun söylediği ‘EVET’ cevabı beni rahatlattı.
‘EVET, ÖLEN DE ÖLDÜREN DE KOMŞUMUZ’
Mutlu oldum sevindim buna(!)
Çocuk üşümüştü soğuktan elleri ve dudakları morarmıştı.
Elinde bir şey vardı.
—Ne olduğunu sordum.
—Fotoğraf dedi. Amca oyun oynarken ağaçların arasında Beyaz bir hindi gördüm.
Hayatımda ilk defa beyaz bir hindi görüyordum.
Hindiye yaklaştım kimsin nereden geldin ne arıyorsun diye sordum.
—Ben uzaklardan geldim.
Şükran günü kesilip yenecek hindilerden birisiydim.
Kravatlı beyaz şaçlı biri beni serbest bıraktı. Bende gönlümce gezip dolaşıyorum.
Bugün de yolum buralara düştü dedi ve beraber çektirdikleri fotoğrafı bana verdi.
İşte bu fotoğraf o fotoğraf dedi.

—Bırak şimdi fotoğrafı hindiyi annene babana ne oldu?

—Amca! bir gün o uçaklar var ya annem ve babamla yemek yerken evimize bomba attı.
Annem ve babam öldü ben de ağır yaralandım.
Kimsesizim şimdi.
Bu fotoğraftaki amcayı arıyorum beni sevsin beni kucaklasın beni öpsün bende ona sarılıp öpeyim istiyorum dedi.
—Ver bakayım fotoğrafı.
Uzattı.
Fotoğrafta beyaz bir hindi ve kravatlı bir adam vardı. Gözlerim yaşardı.Biraz önce izlediğim görüntülerde de gözlerim yaşarmıştı. Anne baba ve küçük bir çocuk çıkarmışlardı enkaz altından. Evladım ben seni sevsem kucaklasam tutsam elinden olmaz mı demedim diyemedim. Elinde fotoğrafla dolaşan bir çocuk görürseniz benim söyleyemediğim şeyi siz söyleyin.
Ufaklık elimdeki fotoğrafı alıp uzaklaştı.

Not: Fotoğraf 24.11.2004’te çekilmişti. O günkü gazete haberlerinin hepsinde vardı.
Bu hikâyeyi duygulanıp ağlamanız için yazmadım. Şu anda böyle duygusal hikâyeler yazıp ceplerini dolduran insanlardan biri olmak istiyorum. Başkalarının gözyaşlarını kanını duygularını görüp hiç bir şey yapmayanlara ithaf edilir.
Not 2:Ben bu çocuğu Afganistan’da Irak’ta Lübnan’da Filistin’de enkaz altından çıkarılırken gördüm. Adları önemli değil hepsi Müslüman çocuğuydu.
Yazan: Fu-zuli :



01.02.200716:22

 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt