Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

¤» İnşirah'a Acıkmış Gönüller »¤ (1 Kullanıcı)

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
wwwmowjeldohacombordersyt8.gif


Biz senin göğsünü inşirah etmedik mi?.. İndirmedik mi üzerinden ağır yükünü?.. (İnşirah-1/2)

Arapça da Şe-Ra-Ha kökünden gelen İnşirah; Yarılma, Kesilip Açılma, Deşilme, Cerrahi Müdahale anlamlarına geliyor.
Rasül, ömrünün farklı dönemlerinde 3 ayrı inşirah yaşamış:

1-Süt Anne Halime’nin yaylasında 2-4 yaşlarında iken; çocuklarla oynadığı esnada Cebrail’in gelerek sinesini yarması, kalbini alıp yıkaması ve sonra yerine koyması şeklinde tasvir edilen olay.

2-İlk Vahyin gelişi sırasında Hira mağarasında Cebrail’in “OKU” diyerek sıkması şeklinde uygulanan inşirah.

3-Mi’rac arifesinde İsra (gece yürüyüşüne) çıkmazdan önce Kabe’de dua ederken uygulanan İnşirah.

Bu 3 inşirahın zamanlamaları ve uygulanma biçimleri nasıl bir mana fısıldar, bu da inceden inceye düşünülmeli!... Altını çizmek istediğimiz nokta; inşirahın sanıldığı gibi birdenbire işlerin düzelmesi, hayat konumunun yükselmesi, maddi sıkıntıların bitivermesi,acının birden bire sevince dönüşmesi olmadığıdır!.. İnsanımız iç huzuru yada feraha çıkmak deyince, maddi-sosyal konum itibarı ile yokuştan düze çıkmak, âmiyâne tabirle köşe dönmek, hayatının en büyük şansını kucağında bulmak gibi bedensel rahata dönük manalar anlıyor.


Oysa inşirah bu değil!... İnşirah; tamamen gönle, evrensele, ukbâya, ebediyete dönük bir kavram. Lügat anlamından girersek inşirah; bir ameliyat!... Ameliyat ise; bıçak, acı, kan, iğne, uyuşma, kendinden geçme, var olana müdahale, dokuyu bozma, organı değiştirme, iç bünyede mevcut cerahati, irini, uru söküp alma demek!..

Kolay mı ameliyat?
Güle oynaya ameliyat masasına yatan gördünüz mü hiç?..
O halde İnşirahın manası bizim bildiğimiz türden bir rahata kavuşma değil.

Ya ne öyleyse?..

Cebrail; CEBBAR isminin mazharı..
Cebbar ne demek Esma-i Hüsna’dan okuyalım:
EL-CEBBÂR Kırılanları onaran, eksikleri tamamlayan; Dilediğini zorla yaptırmaya muktedir olan... Bu ism-i şerif cebir maddesindendir.
Cebir, "Kırık kemiği sarıp bitiştirmek,eksiği bütünlemek" mânasına geldiği gibi, "icbar etmek", yani, "zorla iş gördürmek" mânasına da gelir.

Bu mânaya göre ALLAH Teâlâ Cebbâr'dır.
Yani, kırılanları onarır, eksikleri tamamlar, her türlü perişanlıkları düzeltir, yoluna kor.

Maddeleyerek çözüme gidelim:

1-İnşirah; bir ameliyattır.
2-Her ameliyatta bıçak, acı, sızı, yara olur.
3-Ameliyatı yapan doktor hastaya sormaz, bildiğini okur. Acıta acıta yapar dilediğini!..
4-Dertten arınmak isteyen; gönüllü yatar doktor önüne.
5-Ameliyatsız dert, cerahat, ur atılmaz bünyeden.

ssje9.jpg


Şimdi iç huzuru ve hakikati kuşanarak selamete erme manasına olan inşirahın nasıl geliştiğini tespite çalışalım.


1-Size cebir uygulanacak, Cebrail’iniz gelecek: Cebrail vahyi getirirken ve gönlüne inşirah verirken sıktı Rasülü. Öylesine sıkılır bunalırdı ki simasından terler akar, bedeni binlerce volt cereyan verilmişçesine titrer dururdu.

Hakiki huzura ermek için birileri veya bazı olaylar sıkacak sizi. İş kaybı, yakının ölümü,uzun süreli bir hastalık, iflas, dışlanma, aşağılanma olarak sıkacak sizi Cebrail.
Böyle bakarsanız olaylara, her sıkıntı; yeni manalar için bir ameliyat size. Her sıkıntı; gönül huzurunuza kapı açacak bir eşik aslında.

2-Belanız gelecek ve mutlaka acıtacak: Evet, acısız ameliyat yok. Belalarla sınanacak, acı duyacaksınız. Duyacaksınız ki; gece yarısı seccadeler ıslansın!...

Acıyacak ki; şimdiye kadar acı verdiklerinizin halini bilebilesiniz.
Yoksa nasıl anlayacaksınız hayatı?..

Deneneceksiniz!...
Tutunduğunuz değerlere bıçak sokacaklar.
İtibar, makam, şöhret, unvan ne varsa yara alacak.
Çünkü bunlar sizin urlarınız. Onlarla yaşamak güzel görünse de sizi tüketen şeyler onlar! Haktan perdeleyen örtüler. O örtüleriniz yırtılacak, paramparça edilecek!..

3-Doktorunuz bulacak sizi: Kendi kendine evde yatarken olmayacak bunlar. Doktorunuz bir günmutlaka karşınıza çıkacak.

Seveceksiniz, bel bağlayacaksınız Ona. Ama benliğinize neşter saplayan da O olacak. Sizi sevdiği için yapacak bunu. Önce anlayamayacak; acımasız, hatta gaddar bulacaksınız Onu.

Acı geçip yara kapandıktan sonra size verdiği hazineyi fark edeceksiniz. Teşekkür edeceksiniz, minnetle önünde eğileceksiniz belki ama işi bitince çekilecek O. Yada “Benden bu kadar haydi gündelik hayatına dön” diyerek kibarca kovacak sizi.

4-Gönül Verirseniz İnşirah Olur: Doktoru sevmeden, güvenmeden bıçak altına yatılır mı? Seveceksiniz Onu… Aşık olacaksınız hatta. Gönül vereceksiniz, teslim olacaksınız.

Böyle olunca O, hakikat neşteri ile girecek nefsinize. Benliğinizde ne varsa bir bir deşerek çıkaracak. Aşk narkozu ile uyuşan gönlünüz katlanacak bu acıya.Uyanınca acıyacak, kıvranacaksınız. Bazen “Ne acımasız doktormuş, cerrah mı kasap mı, ben bunu nasıl sevdim, nasıl da güvendim?..” diyeceksiniz.

O günlerde fark etmeyeceksiniz belki ama sonraki günlerde sizi ameliyat eden cerrahın kendi odasında acınıza ağladığını, sızınızı aynıyla duyduğunu öğreneceksiniz.

“İyi ki güvendim, iyi ki sevdim” diye bir kere daha sevineceksiniz.

5-İnşirah; Hakikat Yolunda Mecburi İstikamettir: İnsan kolayı sever. Şurup içmek varken iğne vurulmak istemeyiz. Kolay yoldan sağlığına kavuşmak elbette iyidir. Fakat hakikat yolunun zorunlu bir dönemecidir İnşirah..


Kolay yolu olsa Rasüle uygulardı ALLAH!... 3 kere inşiraha uğradı Rasül. 3 yaşında iken yarıldı kalbi. 40 yaşında Cebrail kaburgalarını çatırdatırcasına sıktı inşirah için. Gecenin bir yarısı Mirac öncesi yine Mescid-i Haram’da yaşadı.
Rasülün bu yaşadıklarını kendi hayatınızda düşünün. Cebrail hangi suretlerde sizi sıkarak inşirah vermek istedi, yada hala istiyor, iyice bir düşünün!..

İnşirah istiyor musunuz?

Cebbar isminin sizde tecellisini istediğinizin farkındasınız değil mi?

Kırıkların onarılmasını, eksiklerinizin zorla tamamlatılmasını istiyorsunuz.

Bir gönül ameliyatı istediğiniz!...

Acısız, ağrısız, sancısız ameliyat yok. Fakat siz yine de isteyin. Korkmayın. Bu ameliyatın cerrahı; Rahim’dir. Merhametinden ameliyat eder sizi.
Önce AŞK narkozu ile uyuşturur, sonra benlik adına ne illet varsa söküp alır içeriden. İnşiraha erenlerden olmanızı diliyorum… (AMİN)


wwwmowjeldohacombordersyt8.gif
 

cennet yolcusu

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 Eyl 2006
Mesajlar
1,177
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Önce AŞK narkozu ile uyuşturur, sonra benlik adına ne illet varsa söküp alır içeriden. İnşiraha erenlerden olmanızı diliyorum… (AMİN)
SELAMÜN ALEYKÜM DAVA SAHİBİ VE RABBİMİN SEVDİĞİ VE SEÇTİĞİ CAN MÜCAHİDEM RABBİM DAİMİ RAZI OLSUN
VE RAZI OLUNAN KULLARDAN OLUN İNŞALLAH RABBİM SEVABINIZI VERSİN GÜNAH KİRLERİYLE BULANAN KALBİMİZE VE RUHUMUZA BİR İNŞİRAH NASİP OLDU FAKAT RABBİM BUNUN ACISI SIZISI OLMASA NASIL KIYMET BİLİRİZ KALBİMİZE İSTİĞFAR KÖKLERİYLE BİR TUTAM FEYİZ TOHUMU EKLEYİP AŞKLA VE ŞUUR KAŞIĞIYLA HER SEHER VAKTİNDE BU İNŞİRAH TÜRLÜSÜNÜ YENİLİYELİMKİ RABBE KULLUĞUN VE BENLİĞİNDEN SOYULMUŞ HAKİKİ BİR KUL OLMAK NASİP OLSUN ACİZ KARDEŞİNİZE VE CÜMLEMİZE RABBİM RAZI OLSUN ECRİNİZİ KAT BE KAT VERSİN KARDEŞLİK SEVGİSİNİ GÖNÜLLERE NAKŞEDEN VE KULLARINA İRADE VERİP RIZASI İÇİN SEVDİREN VE HER YARATTIĞINI HİKMETLE YARATAN YÜCE YARATANIMA EMANETSİN CAN MÜCAHİDEM SELAM DAİMİ DUA VE BAKİ MUHABBETİMLEB)
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
1-Biz senin "Sadr" ını "Şerh" etmedik mi?"

"Şerh" kelimesi, Kalbin de içinde bulunduğu göğsün genişletilerek sıkıntı ve üzüntüden arındırılması ve ferahlık ve sevinçle dolması anlamına gelir. Aynı zamanda bilgi ve hikmet genişliği ve zengin fikir vermek manası da verilmiştir (E.H.Yazır, Hak Dini, Kur'an Dili, Feza G.Y., c:9, s:290).

"Göğsün açılması", Peygamberimizin (S.A.V.) ilahî nur, ilim ve hikmetle desteklenmesi, kalp ve zihindeki sıkıntının alınıp ferahlığın verilmesi şeklinde açıklanmıştır (9/292-4).

Bu kelime, Kur'an'da bu sûreden başka dört ayette daha geçmektedir

Hz.Musa, Firavun'u uyarmak için görevlendirilince Dua etti: "Rabbim sadrımı genişlet, işimi kolaylaştır, dilimdeki bağı çöz!" (20/25).

"İmandan sonra kim sadrını küfre açarsa Allah'ın gazabı ve azabı ona olacaktır" (16/106)

"Allah kimin sadrını İslam’a açarsa o Rabbinden bir nur üzeredir. Allah'ı anmada kalbi katılaşana yazıklar olsun!.." (39/22)

"Allah kime hidayeti isterse göğsünü İslam’a açar, kimi saptırmak isterse, göğe çıkıyormuş gibi göğsünü daraltır" (6/125). Ayetlerden anlaşıldığına göre, iki peygamberin zikrettiği bu kavram, Üç ayette kalp anlamında kullanılan "Sadr" ın, imana, İslam’a veya inkara açılması anlamında alınmıştır.

Buna göre şerh etmek, kalbin inanca, dilin de beyana açık hale gelmesi şeklinde özetlenebilir. Ki bu, insanın içine ve dış dünyaya yönelmesi, hem enfüse hem de âfâka açılması ve iç-dış uyumunu sağlayıp, zorlukları aşması böylece feraha ve huzura ermesi olarak da yorumlanabilir.

"Şerh" kelimesinin, insanın iç dünyasının, bütün boyutlarıyla derinlemesine analiz edilmesi, psikolojik tahlillerin yapılması ve onu inşiraha sevk edecek şekilde, derinlemesine etütlerde bulunulması dersini verdiği düşünülebilir.

"Sadr" kelimesi, göğüs ve bağır demektir. Kalp daha çok içte olup biten bir duruma isim olurken, "Sadr" kavramında ise, ruhun eserlerinin, insanın bütün benliğiyle ilgili olması ve dışa da yansıması söz konusudur. Sadr, kalpten farklı olarak dünyaya yönelik cepheye de sahip bulunmaktadır.

İnsanın ruh haritasını etraflıca okuyabilmek, duygu, düşünce ve davranışlarını anlayabilmek için, "Sadr" kavramının Kur"an"da hangi anlamlarda kullanıldığını belirlemek gerekmektedir.
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
2,3-"Sırtını ezen, belini büken-çatırdatan o ağır sıkıntı yükünü senden indirmedik mi?

"Vizr" kelime olarak ağır günah anlamına gelmekteyse de bu ayette ağır sıkıntı, gam, keder ve tasa olarak yorumlanmıştır (Yazır,9/295).

En başta Vahiy ağırlığı gelir ki, Müzzemmil Süresi, 5.ayette : "Üzerine ağır bir söz bırakacağız!" şeklinde beyan edilmiş ve Peygamberimiz gelip, üzerinin örtülmesini istemişti. O'na, bütün Peygamberlerden farklı olarak; evrensel çapta bütün insanlığın sorumluluk yükü yüklenmişti!..

Öncelikle Peygamberimiz verilen (Duhâ süresinde hatırlatıldığı gibi) büyük nimetlerin sorumluluk ağırlığını vicdanında derinlemesine hissediyor ve Allah'ı, Allah'ın büyüklüğüne göre tanıma, ibadet etme, şükretme ve Peygamberlik görevini hakkıyla yerine getirme hassasiyetini taşıyordu. Bunların yanında Mekke toplumunun, Puta tapması, Vahyi hafife alıp alay etmeleri, Peygamberimize deli ve büyücü şeklinde iftiralar atmaları, Müslümanlara işkence yapmaları da Peygamberimiz ağır gelen ve üzen sebeplerdi (Yazır,9/297-8).

Peygamberimizin, Mirac'a giderken olduğu ve bu sûrede de kapalı bir şekilde ifade edildiği gibi, göğsü gerçekten yarılıp fizik ötesi bir müdahale gerçekleşmiş olsun ya da olmasın ( Yazır,9/292), sonuçta Allah bu seçkin Peygamberinin Ruhuna, nur, marifet, ilim, hikmet, güç ve huzur vermiştir.

"Vizr" yani günah kavramını gerçek anlamıyla ele alırsak, çıkaracağımız ders; günahlarımızdan arınmak ve günahlarımızın oluşturduğu, ruhumuzu zorlayan belimizi büken psikolojik rahatsızlıklardan uzaklaşma adına gönlümüzü açması için Allah'a yöneltmek olmalıdır.

İnsanın ruhunu ezen, ağırlığıyla zayıf düşüren bütün sıkıntı, kaygı, korku ve üzüntülerin oluşumunda, yerleşmesinde, güçlenmesinde ve insanın hayatını etkilemesinde "Vizr" kavramı, "Sadr" ve "Şerh" kavramlarının içerdiği anlamlarla yakın ilişkisi içindedir.

Vizr, diğer tanımlama ile psikolojik her ağırlık; ister doğrudan günahlardan kaynaklansın isterse insanın biyolojik ve psikolojik rahatsızlıklarından dolayı ortaya çıkmış olsun, sonuçta insan ruhu için problem oluşturan bir anlam ihtiva etmektedir.

Buna göre "Vizr" kavramının, Psikolojik hayatın bütün olumsuzluklarını temsil ettiğini söyleyebiliriz. Günahın büyüğünün ve küçüğünün olması gibi, psikolojik rahatsızlıkların da farklı boyutlarda olup ruha değişik derecelerde ağırlık ve sıkıntılar verdiğini düşünebiliriz.

Sözgelimi "Vesvese" insanın bilinçaltı ve hayal dünyasına gönderilen süslü bir görüntüden ibarettir ve çoğunlukla kaçınmak zordur. Ancak insan bunu "Evham" haline getirir, iç dünyasında şişirir büyütürse, değişik fobilere yol açabilir, paronaid bir kişilik bozukluğu yaşayabilir. Vesvese aslında hayalî ve hafif bir özelliğe sahip olmasına ve bunu olumlu ileri adımlar için bir vasıta yapma şansına sahip bulunmasına rağmen, insan bunu büyüterek ağırlaştırıp ruhuna yüklerse, psikolojik hayatını tehlikeye atmış olacaktır.

Ele aldığımız bu üç kavramın ortak özelliği, kapsamlarının geniş, etkilerinin güçlü olması, insanı bütünlük içinde ve derinlemesine ifade etmeleridir. Bu kavramın, özellikle psikoloji ve Pedagoji ilimleri için son derece yararlı açılımlar sağlayabileceği söylenebilir.

"Sadr" kavramı Ruhun tamamını kapsayan bir anlam ve yapı içermektedir. Vizr de ruha ağırlık veren her çeşit olumsuzluğu simgelemektedir. "Şerh" ise ruhtaki bütün tıkanıklıkların giderilmesi, iman ilim ve hikmetle donatılması, bunun sonucu olarak da ruhta sevinç, huzur ve saadetin hakim olmasıyla Psikolojik denge ve ahengi anlatmaktadır.

Psikolojik ağırlıklardan arınarak şerh edilen bir sadr, nefsin tezkiyesiyle, inanç ve bilgiyle aydınlanmış akıl kalp ve nefis bütünlüğü içindeki ruhun tanımı olarak karşımıza çıkar. Ve psikolojik olarak, duygu, düşünce ve davranışlar anlamında olumlu, yararlı, düzenli ve sistemli ve de huzur verici fonksiyonlara sahip olduğunu ifade eder. Özetle Allah'a yönelen, "Sadr"ını ona yöneltip açan insana Allah da yönelir ve huzur, mutluluk ve ferahlıkla ruhuna genişlik verir.

Öte yandan bu ayet, hiç kimseye kaldıramayacağı yükün yüklenmeyeceğini ifade eden ayeti hatırlattığı gibi (2/286) böyle bir durum söz konusu olduğunda bu yükün kaldırılacağı konusunda da ilahî bir teminatın verildiği şeklinde bir yorum da yapılabilir. Hayatî sınırdaki rızkın taahhüt altına alınması gibi...

Bu aynı zamanda sabır gücünün, insanın başına gelebilecek her zorluğu aşmada yeterli olacağı ve insana her psikolojik rahatsızlıkla baş edebileceği konusunda, güçlü bir iç enerjisinin verileceği anlamına da gelir.

Bu sabır ve tahammül enerjisi konusu, insanın belini çatırdatacak kadar ağırlığı olan zorluklar konusunda da geçerli olmaktadır, bir işi bitirip yeni bir işe başlama gücünü kendini bulma konusunda da...Ve bu dayanma gücü, insanın şânının yükselmesi, bir isim yapması, iş, eş ve aş sahibi olma-sı ve insanlığa çaplı projeler sunması adına hayatta hedeflediği başarılar için de son derece gereklidir.

Ve insanın himmetinin çapı millet bazında buut kazanmışsa, en azından bir aileyi idare etme zorluğu içinde, milletleri perspektifine almışsa, bu sabır enerjisinin gerekliliği evrensel bir boyut kazanmış demektir. Hz.Nuh'un 950 yıllık sabır dolu hayatı, zamana karşı sabır açısından bize bir ipucu verebilir.

Bu sebeple insanın, hem mevcut sabır gücünü ölçülü ve yerinde kullanması hem de, sabır gücüne yeni bir sabır gücü eklemesi gereği ortaya çıkmaktadır.

Böyle evrensel sabır gücüne sahip olmak için, buluğ çağına gelinceye kadar çocuklarımıza verilen eğitim son derece önemlidir.. Oruç, sabrı en iyi öğreten bir ibadettir. Bunun yanında ebeveynin, çocuklarını sabırlı davranışlara alıştırmaları adına katkıları gereklidir. Öncelikle çocuklara zevklerini erteleyebilme yetisi kazandırılmalıdır. Onlara iş ve vazife vermeli, başladıkları işi tamamlamaları sağlanmalıdır. Zaman zaman faturayı ödeme, kitap okutma, spor yaptırma, alışveriş yaptırma, otobüse binme, bir konuşmacıyı sessizce dinleme gibi sabır gerektiren pratik uygulamalarla, hayata karşı sabırlı davranmayı, psikolojik yatkınlık ve alışkanlık haline getirmeleri sağlanmalıdır. Bir haltercinin orantılı olarak, gittikçe ağırlığını arttırması gibi ölçülü biçimde onların sabır güçlerini geliştirmeye çalışmalıdır.

Bunların yanında özellikle ergenlik dönemlerinde, çocukları meşgul edip olumlu yönde gelişmelerini sağlayacak meşguliyetlere yönlendirilmeli asla boş vakit geçirmelerine fırsat verilmemelidir. Sabır gücü her zaman her insan için, hem fazla enerjisini denetim altında tutma, hem de boş zamanlarda duyarlı halde bulundurmada yeterli olmayabilir. Bu sebeple sabrın, küçük yaşlarda bir yaşam şekli haline getirilmesi, yavrularımızın gelecek hayatları için bir zorunluluktur.

Hayat başlı başına bir zorluktur ve hiç bir zorluk çekmeden, zorluklara göğüs germeden başarıya ulaşma şansı yoktur. Ayet insanın, zorluklar karşısında kolaylık sağlayacak sabır gücünün geliştirilmesini ve aynı zamanda mutlaka meşgul edilmesini isterken, aslında, hayatta insanın yararına olabilecek şeyleri istemiş olmaktadır.

Hayatta karşılaşılan bütün zorluklar karşısında, yetişkinlerde ortaya çıkan çoğu psikolojik rahatsızlıkların temelinde de aslında, zamanında yeterince sabır eğitimi almamış olmalarının bulunduğunu ve boş zamanları değerlendirme alışkanlığını edinmemiş olduklarını söylemek yanlış olmasa gerektir.

Bu ayetler bize, insanın "Psikolojik hastalıkları" konusunu düşündürmektedir.

 

isranurr

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Ağu 2007
Mesajlar
814
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
47
S.a

Allah Razi Olsun Aliye Kardeşim.çiktisini Aliyorum şimdi Okuyamadim.okuycam Inşallah.a.e.o
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Önce AŞK narkozu ile uyuşturur, sonra benlik adına ne illet varsa söküp alır içeriden. İnşiraha erenlerden olmanızı diliyorum… (AMİN)


SELAMÜN ALEYKÜM DAVA SAHİBİ VE RABBİMİN SEVDİĞİ VE SEÇTİĞİ CAN MÜCAHİDEM RABBİM DAİMİ RAZI OLSUN

VE RAZI OLUNAN KULLARDAN OLUN İNŞALLAH RABBİM SEVABINIZI VERSİN GÜNAH KİRLERİYLE BULANAN KALBİMİZE VE RUHUMUZA BİR İNŞİRAH NASİP OLDU FAKAT RABBİM BUNUN ACISI SIZISI OLMASA NASIL KIYMET BİLİRİZ KALBİMİZE İSTİĞFAR KÖKLERİYLE BİR TUTAM FEYİZ TOHUMU EKLEYİP AŞKLA VE ŞUUR KAŞIĞIYLA HER SEHER VAKTİNDE BU İNŞİRAH TÜRLÜSÜNÜ YENİLİYELİMKİ RABBE KULLUĞUN VE BENLİĞİNDEN SOYULMUŞ HAKİKİ BİR KUL OLMAK NASİP OLSUN ACİZ KARDEŞİNİZE VE CÜMLEMİZE RABBİM RAZI OLSUN ECRİNİZİ KAT BE KAT VERSİN KARDEŞLİK SEVGİSİNİ GÖNÜLLERE NAKŞEDEN VE KULLARINA İRADE VERİP RIZASI İÇİN SEVDİREN VE HER YARATTIĞINI HİKMETLE YARATAN YÜCE YARATANIMA EMANETSİN CAN MÜCAHİDEM SELAM DAİMİ DUA VE BAKİ MUHABBETİMLEB)

Ve aleyküm selam ve rahmetullahi ve berekatühü can mücahidem, davadaşım, ortak yaraları dava edindiğimiz samimi yoldaşım mücahidemB).. Çok çok teşekkür ederim gönlünüzden kopup gelen inci deryası misali yorumunuz için..Yine mükemmel yorumlamışsınız can mücahidem..İnşirah türlüsüne her daim ruhumuzun ihtiyacı var, inşirah ameliyatının tüm acısına razı bu gönüller..İnşirahı sunacak olan Rahman ve Rahim olan olursa bir de...Rabbimiz her nefse kaldırabileceğini yüklemiş, imtihan olarak karşımıza çıkardığı her olayda inşirahını vaad etmiştir..Biçare ruhlarımıza bundan daha güzel, daha rahatlatıcı bir moral, bir telkin olabilir mi? İnşirah nimetinden istifade eden kullardan olmak duası ile inşallah can mücahidem..Rabbimiz c.c dünyevi ve uhrevi sıkıntı ve masivadan ruhunuzu beri kılsın, sabrınızı arttırsın inşallah..Rabbimizin yardımı, ihsanı ve bereketi sizinle olsun her daim..En Emin'e, En Dost'a emanetsiniz. Dualarımda daimsiniz can mücahidem..Selam ve baki kardeşliğimiz ile inşallah..B)B)
 

Nur_u Secde

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Eki 2007
Mesajlar
5,244
Tepki puanı
3,615
Puanları
163
Yaş
46
selamün aleyküm ablasının birtanesi;
Rabbim razı olsun.emeğine ,yüreğine sağlık.Rabbim bu acılara isyan etmeden dayanma gücü versin.sabır versin.bu konuyla ilgili merak ettiklerim var.neyse sonra paylaşırım inşallah.Allaha emanet ol hacı kardeşim benim.Rabbim her daim senin yanında olsun.her zaman dualarımdasın.:gulegule
 

<DAMLA>

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2007
Mesajlar
6,461
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
selamun aleykum gül tanem ellerine yüreğine saglık gül tanem konu tam bana göre dimi rabbim senden ebeden razı olsun can ablam
rabbimize emanetsin inşallah
selam ve dua ile
<<B)>>

kadsah20.jpg
 

<DAMLA>

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2007
Mesajlar
6,461
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
romeobenflowers01large1ss8.jpg


SİTENİN GÜLÜNE;)(şeker kardeş)
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
selamün aleyküm ablasının birtanesi;

Rabbim razı olsun.emeğine ,yüreğine sağlık.Rabbim bu acılara isyan etmeden dayanma gücü versin.sabır versin.bu konuyla ilgili merak ettiklerim var.neyse sonra paylaşırım inşallah.Allaha emanet ol hacı kardeşim benim.Rabbim her daim senin yanında olsun.her zaman dualarımdasın.:gulegule


Ve Ala Resulullah ve aleyküm selam harbi ablacım..B) Güzel dualarına kalbi aminler inşallah.Rahman c.c her musibetin sabrını da hediye eylesin bizlere inşallah..Rahman c.c senin de yanında olsun can ablam..Sen de her daim dualarımdasın..En Yüce'ye emanetsin..Selam ve baki muhabbetle inşallah..B)B)
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
4. Hem Biz şanını da yükseltmedik mi?
Mücahid: Ezan ile "yükseltmedik mi?" demektir, diye açıklamıştır". Hassan b. Sabit bu hususta şunları söylemektedir: "Aydınlık yüzlüdür, üzerinde taşır nübüvvet mührünü Allah'tan tanıklık var buna, kul da söyler onu gördüğünü Peygamberinin adını adıyla birlikte zikrettirir Allah Beş vakitte müezzin dedikçe: Eşhedu en lâ ilahe illallah." ed-Dahhak'dan rivayet edildiğine göre o, İbn Abbas'tan şöyle dediğini nakletmektedir: Yüce Allah ona şunu söylemektedir: Ezanda, kamette, teşehhüdde, cuma gününde minberler üzerinde, ramazan bayramı, kurban bayramı günlerinde, teşrik günlerinde, Arafe gününde, cemrelerde, Safa ile Merve'de, nikah hutbesinde, yeryüzünün doğularında ve batılarında Benim adım anıldı mı mutlaka sen de Benimle birlikte anılırsın. Eğer bir kimse şanı yüce Allah'a ibadet eder, cenneti, cehennemi ve tasdik edilmesi gereken herşeyi tasdik eder, fakat Muhammed Allah'ın Rasûlüdür, diye şehadet etmezse bunlardan hiçbirisinin faydasını görmeyen kâfir bir kimsedir. "Biz" senin "şanını yükselttik." O bakımdan senden önceki peygamberlere indirilmiş kitaplarda seni andık, onlara senin geleceğini müjdelemelerini emrettik. Senin dininin, üzerine üstünlük sağlamayacağı hiçbir din yoktur, anlamındadır, diye de açıklanmıştır. Bir diğer açıklamaya göre; semada melekler nezdinde, yeryüzünde mü'minler nezdinde, senin sanını yükselttik. Âhirette de sana vereceğimiz Makamı Mahmud ile pek üstün ve şerefli derecelerle şanını yücelteceğiz.


Kurtubi Tefsiri'nden...
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
5. Çünkü gerçekten güçlükle beraber kolaylık vardır.
6. Evet gerçekten güçlükle beraber kolaylık vardır.


Yani muhakkak darlık ve sıkıntıyla birlikte kolaylık, yani genişlik ve zenginlik vardır. Yüce Allah bunu tekrarlayarak: "Evet, gerçekten güçlükle beraber kolaylık vardır" diye buyurmaktadır. Bazıları buradaki tekrarlama ifade için bir tekiddir, demiştir. "At at! Acele et acele et!" denilmesi gibi. Yüce Allah da şöyle buyurmuştur: "Sakının yakında bileceksiniz. Evet, sakının ileride bileceksiniz." (et-Tekasur, 102/34) Bunun benzeri cevap verirken: "Evet evet, hayır hayır" demek gibidir. Bundan maksat, gerekli açıklamayı yapmak ve mübalağa etmektir. Bu açıklamayı el-Ferrâ yapmıştır. Şairin şu beyitî de bu kabildendir:
"İçimden geçirdim bazı şeyleri

Nefsim için daha uygundur (evet) onun için daha uygundur."

Kimileri de şöyle demiştir: Araplar marife bir ismi söz konusu edip, sonra onu tekrarlayacak olurlarsa aynı şeyi tekrarlamış olurlar. Eğer o ismi önce nekre (belirtisiz) olarak kullanıp, sonra onu tekrar ederlerse, o zaman bunlar farklı şeylerdir, iki ayrı varlıktır. Böylelikle (bu buyruk) ümidi daha bir pekiştirir, sabırlı olmaya daha çok teşvik eder. açıklamayı Saleb yapmıştır.
İbn Abbas dedi ki: Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: Ben bir zorluk yarattığım halde, iki kolaylık yaratmışımdır. Hiçbir zaman bir zorluk, iki kolaylığı yenmez.
Hadisi şerifte Peygamber (sav)'dan bu sûre hakkında şöyle buyurduğu zikredilmiştir: "Tek bir zorluk, iki tane kolaylığı asla yenik düşüremez." [10]
İbn Mesud dedi ki; Nefsim elinde olana yemin ederim ki, eğer zorluk bir taşın içerisinde dahi olsa, kolaylık onun bulunduğu yere girinceye kadar arkasından gider ve asla bir zorluk iki kolaylığı yenik düşüremez [11]

Ebu Ubeyde b. el-Cerrah, Ömer b. el-Hattab'a yazdığı mektubunda kalabalık Bizans ordularından ve onlardan korkusundan sözetmişti. Ömer (r.a) ona şunları yazdı; İmdi, herhangi bir mü'min bir zorluk ve sıkıntı ile karsı karşıya kalacak olursa, mutlaka ondan sonra yüce Allah, ona bir kurtuluş takdir eder ve hiçbir zaman bir zorluk iki kolaylığı yenemez. Yüce Allah kitabında şöyle buyurmaktadır: "Ey iman edenler! Sabredin, sabır yarışı yapın ve ribatta bulunun. Allah'tan korkun ki kurtuluşa eresiniz." (Al-i imran, 3/200) [12]
Aralarında el-Cürcani'nin de bulunduğu bir topluluk da şöyle demiştir: Bu sonradan uydurulmuş bir açıklamadır. Eğer bu böyle olursa o vakit bir kimse: Bu atlı ile birlikte bir kılıç vardır. Şüphesiz bu atlı ile birlikte bir kılıç vardır, diyecek olursa, atlının bir, kılıçların da iki tane olması gerekirdi. Fakat doğrusu şöyle söylemek olmalıdır: Allah peygamberi Muhammed (sav)'ı malı az ve varlıksız olarak peygamberlikle görevlendirmişti. Müşrikler fakir olduğundan ötürü onu ayıpladılar. Öyle ki ona: Senin icin bir miktar mal toplayalım, demişlerdi. O da bundan ötürü kederlenmiş ve fakirliğinden ötürü kendisini yalanladıklarını sanmıştı.Yüce Allah,onu teselli etti ve onun üzerindeki nimetlerini sayıp döktü. "Çünkü gerçekten güçlükle beraber kolaylık vardır" buyruğu ile ona zengin olacağı vaadinde bulundu, Yani fakirsin diye seni ayıplamaları seni üzmesin. Çünkü bu zorluk ile birlikte acilen yani dünya hayatında bir kolaylık vardır. Yüce Allah, ona verdiği vaadi gerçekleştirmiştir. Hicaz ve Yemen fethini ona müyesser kılmadan ve ona genişlik vermeden önce vefat etmedi. Öyle ki, tek bir kişiye ikiyüz deve verebiliyor, çok değerli mallari bağışlayabiliyor, ayrıca kendi aile halkı için de bir yıllık erzaklarını bir kenara ayırabiliyordu. Dünya hayatına dair bütün bu lütuf ve ihsanlar, her ne kadar Peygamber (sav)'a özgü ise de, bunun kapsamına yüce Allah dilediği takdirde ümmetinden bazı kimseler de girer. Daha sonra yüce Allah âhirette ona ihsan edilecek bir başka lütfü sözkonusu etmektedir. Bu da Peygamber (sav)'a bir tesellidir, O bakımdan yüce Allah, ihtida ile (yani yeni bir cümle olarak): "Evet, gerçekten güçlükle beraber kolaylık vardır" diye buyurmuştur ki; bu (öncekinden) farklı bir şeydir. Bunun yeni bir başlangıç olduğunun delili ise; başına "fe" yahut "vav" ya da atfa delâlet eden başka herhangi bir harfin (edatın) gelmemiş olmasıdır. O halde bu, bütün mü'minler için umumi bir vaaddır ve kimse bunun dışında değildir. Yani dünya hayatında müminlerin karşı karşıya kaldığı zorluklarla birlikte âhırette kaçınılmaz olarak bir kolaylık vardır. Bazan dünyadaki kolaylık ile âhiretteki kolaylık da bir arada bulunabilir. Haberde yer alan "bir zorluk, iki kolaylığı asla yenemez" ifadesi tek bir zorluğun her ikisini yenik düşüremeyeceği ancak eğer galib gelirse onlardan birisinin ötekini yenebileceğini göstermektedir ki bu da (yenik düşecek olanın) dünyadaki kolaylık olduğu anlaşılmaktadır. Âhiretteki kolaylık ise, kaçınılmaz olarak gerçekleşecektir ve hiçbir şey onu yenik düşüremez. Yahut şöyle de açıklanabilir: "Evet, gerçekten güçlükle" bu Mekkelilerin Peygamber (sav)'ı Mekke'den çıkarmaları demektir; "beraber kolaylık vardır." Bu da onun çanla, şerefle, güç ve kuvvetle onbin kişi ile birlikte Mekke'nin fethi gününde Mekke'ye girmesidir.


...Kurtubi'den...
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
7. O halde boş kaldın mı hemen yorul!
8. Ve yalnız Rabbine yönel!



Bir İşi Bitirdikten Sonra Bir Diğerine Yönelmek:
"O halde boş kaldın mı" buyruğu hakkında Ibn Abbas ve Katade şöyle demişlerdir: Namazını bitirdin mi "hemen yorul!" Yani duaya yönelmekte mübalağa et ve O'ndan ihtiyacın olan şeyleri iste!
İbn Mesud dedi ki: Farzları eda edip bitirdiğin vakit, gece namaza kalkmak suretiyle yorul.
el-Kelbi dedi ki: Risaletini tebliğ etmeyi bitirdin mi "hemen yorul!" Yani kendi günahın, mü'minler ve mü'min kadınlar için mağfiret dile!
el-Hasen ve yine Katade şöyle demişlerdir: Düşmanın ile cihadını bitirecek olursan, hemen Rabbine ibadet ile yorul. Mücahid'den: "O halde" dünya işlerini bitirip "boş kaldın mı hemen" namaz kılmakla "yorul" diye açıkladığı nakledilmiştir. el-Hasen'den de buna yakın bir açıklama nakledilmiştir. el-Cüneyd dedi ki: İnsanların işlerini bitirdin mi hemen hakka ibadete gereği gibi gayret göster.
İbnu'l-Arabî dedi ki: Bazı bid'atçiler bu âyeti kerimeyi "sad" harfini kesre ile ve (fulinin) ilk harfini hemze kabul ederek: "Nasbet, tayin et" diye okumuşlar ve şöyle demişlerdir: Bu; yerine halife olarak geçecek olan imamı nasbet anlamındadır. Ancak böyle bir şey hem kıraat bakımından, hem mana bakımından batıldır. Çünkü Peygamber (sav) hiçbir kimseyi yerine halife tayin etmiş değildir. Kimi cahiller de bu lafzı "be" harfini şeddeli olarak; " Yönel, dökül" diye okumuşlardır ki; bunun da anlamı şu olur: Sen cihadını bitirdin mi ülkene geri dönmek için acele davran, gayret göster. Bu da kıraat bakımından icmaa aykırı olduğundan ötürü bâtıldır. Fakat anlamı doğrudur. Çünkü Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Sefer (yolculuk) azaptan bir parçadır. Sizden herhangi birinizi uykusundan, yemeğinden, içeceğinden alıkoyan Bundan dolayı herhangi biriniz ihtiyacını karşılayacak olursa, ailesine dönmekte acele etsin." [14]
İnsanlar arasında azapları en şiddetli olanlar ve varacakları yer ile akıbetleri en kötü olan kimseler, doğru bir manayı alıp, o manaya uygun kendiliğinden bir kıraat ya da bir hadis uyduran kimsedir. Böyle bir kimse hem Allah'a, hem de O'nun Rasûlüne karşı yalan söylemiş olur. Allah'a karşı yalan uydurup, düzenden daha zalim kimdir? el-Mehdevî dedi ki: Ebu Cafer el-Mansur'dan rivayet edildiğine göre o (ilk âyet olan "Biz göğsünü senin için açıp genişletmedik mi" (1. âyet) buyruğundaki); "Açıp, genişletmedik mi" anlamındaki lafzı; şeklinde "ha" harfini üstün olarak okumuştur ki, böyle bir okuyuşun doğruluğu çok uzak bir ihtimaldir, (Sonunda) şeddesiz bir "nûn" takdiri ile açıklanabilir, Sonra da bu "nün" vakıf halinde "elif ile değiştirilmiş, arkasından vasıl hali vakfa göre yorumlanıp, arkasından da "elif" hazfedilmiş. Buna uygun olarak şu beyit zikredilmiştir: "Gelip seni bulan, kederleri Kamçı ile atın kulakları arasına indirdiğin darbe gibi bir darbe ile vur (ve uzaklaştır)." Şair burada: demek istemiştir.
Ebu's-Semmal'den "boş kaldın mı" anlamındaki lafzı "re" harfini kesreti olarak; diye okuduğu rivayet edilmiştir ki; bu da bu kelimenin bir söyleniş tarzıdır. "Yönel!" anlamındaki Iafiz; "(Başkalarını) yönelt" diye de okunmuştur ki: insanları onun nezdinde bulunanlara yönelt ve onlara olan rağbetlerini arttır, demek olur.

Kurtubi Tefsiri'nden...
 

Resul Aydın

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eyl 2006
Mesajlar
4,770
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
61
Konum
DÜNYANIN BAŞKENTİNDEN
İnşirah istiyor musunuz?
Cebbar isminin sizde tecellisini istediğinizin farkındasınız değil mi?
Kırıkların onarılmasını, eksiklerinizin zorla tamamlatılmasını istiyorsunuz.
Bir gönül ameliyatı istediğiniz!...
Acısız, ağrısız, sancısız ameliyat yok. Fakat siz yine de isteyin. Korkmayın. Bu ameliyatın cerrahı; Rahim’dir. Merhametinden ameliyat eder sizi.
Önce AŞK narkozu ile uyuşturur, sonra benlik adına ne illet varsa söküp alır içeriden. İnşiraha erenlerden olmanızı diliyorum… (AMİN)



wwwmowjeldohacombordersyt8.gif




SELAMÜN ALEYKÜM ALİYE KARDEŞİM

EMEĞİNE YÜREĞİNE SAĞLIK ALLAH RAZI OLSUN
İNSANIN UFKUNU AÇICI BÖYLE ÖNEMLİ TEFSİRLERİ
YAŞAMIMIZA İNTİSAB ETTİRMEYİ
RABBİM CÜMLEMİZE NASİB ETSİN İNŞAALLAH

ALLAH"A EMANET OLUNUZ
SELAM VE DUA İLE​
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
İnşirah Sûresi’nin Fazileti
  • Yorgunluk, bunalım ve sıkıntı içinde olanlar bu sûreyi okuyunca rahatlar, dinlenir ve huzur bulur.
  • Bu sûreyi okuyandan gam, keder, evham, vesvese, korku ve endişe yok olur.
  • Bu sûreyi sürekli okuyan ümid ve hesap etmediği yerlerden rızkının arttığını görür. Geçim sıkıntısı, çalışma ve ibadetlerdeki tembelliği üzerinden kalkar.
  • Ezber kabiliyeti az olan veya ezberlediğini unutan kişi bu sûreyi okumaya devam ederse, hafıza kuvveti artar unutkanlığı gider.
- Bu sûreyi sürekli okuyanlar, kalp ve göğüsle ilgili hastalıklardan şifa bulur.

ŞEREF ÇAKMAK
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
selamun aleykum gül tanem ellerine yüreğine saglık gül tanem konu tam bana göre dimi rabbim senden ebeden razı olsun can ablam

rabbimize emanetsin inşallah
selam ve dua ile
<<B)>>




Ala Resulullah ve aleyküm selam nur damlası, beğendiğine sevindim canım kardeşim..İnşirah ameliyatına hayatımızın her deminde ihtiyaç duyacağız..Dünya var oldukça ve insanlar yaşadıkça nur damlası...Her daim dualarımdasın..Sen de Rabbimize emanetsin..Selam ve baki muhabbetle inşallah..B)

johpaiplafloros01.jpg
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt