Bir gezginin yolu günün birinde bir bahçeye varmış.O bahçede yalnız gül yetişirmiş.Birbirinden narin ve zarif güller.O güller kadar zarif ve narin bir hatun kapı önünde duruyormuş.Gezgin hatuna hayranlık ve saygı ile yaklaşıp kendisini takdim etmiş.Hatundan da adını bağışlamasını istemiş.
Hatun ,bana sevgi derler demiş.
GEZGİN:Sevgi hatun burada yalnız mı oturuyorsunuz?
SEVGİ:Hayır eşimle beraber oturuyoruz.Ona ilim derler.Şu anda bahçede çalışıyor,bıkmaz yorulmaz bir kişidir.
GEZGİN:Bahçeyi dolaşmama izin var mı?
SEVGİ:Hay hay..O arada ilim çıkagelmiş.Bahçeyi birlikte dolaşmaya başlamışlar.Her gülün bir adı varmış.Mutluluk,hoşgörü,sabır,kanaat,adalet,irade,şefkat,merhamet,akıl,hikmet,kudret,samimiyet,tevazu...Böylesine bir düzen karşısında hayrete düşen gezgin ilim efendiye sormuş.
Güllerin erip eriştiği bu toprağın bir özelliği var mı?
İLİM:Özelliği olup olmadığını bilmiyorum.Bu toprağı bize Vefa adında bir dostumuz getirir.Vefa dostumuzun dediğini göre,örneğin;merhametli bir insandan oluşan toprağı bize getirir,biz de onu merhamet gülünün altına serperiz ya da şefkatli insanın toprağını şefkat gülünün altına..bu böylece sürüp gider..
GEZGİN:Güller arasında aşı yapılıyor mu?
İLİM:Elbette hayal gülüne gerçeği aşıladık;ümit gülü oluştu.İmana hizmeti=teslimiyet.Hizmete akılı=irade...Aşıları sürekli yapmak zorundayız.Örneğin kudret gülüne adaleti aşılamazsak kudret gülünün toprağında zulüm böcekleri üreyiverir.
GEZGİN:Bu aşıları siz mi yapıyorsunuz?
İLİM:Ben hazırlıyorum aşıyı yapan eşim Sevgi'dir.O ilham kalemini eline alır ve akıl perdesini yumuşak yumuşak aralar,böylece o varlığın gönlüne ulaşır,oraya aşıyı bir güzel yerleştirir.
GEZGİN:Tercih ettiğiniz güller var mı?
İLİM:Aslında yok.Fakat eşim hoşgörü için "o benim beş duyumdur" der.Samimiyet için"ahlakım",tevazu için"edebim"der, ama ümit e fazlaca düşkün olsa gerek;zira ümit için "o benim kanımdır"der.
Bir kaç gün sonra gezginimiz bir kasabaya varmış.Bir zata yaklaşmış,kendisini takdim etmiş,adını bağışlamasını dilemiş..o zat demiş ki;
Bana Adem derler.
Gezginimiz başından geçenleri,gül bahçesini,iki soylu bahçıvanı,konuşmaları anlatmış.Adem dinlemiş,sonunda demiş ki;
O bahçeye İNSANLIĞIN KEMAL BAHÇESİ derler.
Rabbül alemin içimizdeki gülleri soldurmasın..
Hatun ,bana sevgi derler demiş.
GEZGİN:Sevgi hatun burada yalnız mı oturuyorsunuz?
SEVGİ:Hayır eşimle beraber oturuyoruz.Ona ilim derler.Şu anda bahçede çalışıyor,bıkmaz yorulmaz bir kişidir.
GEZGİN:Bahçeyi dolaşmama izin var mı?
SEVGİ:Hay hay..O arada ilim çıkagelmiş.Bahçeyi birlikte dolaşmaya başlamışlar.Her gülün bir adı varmış.Mutluluk,hoşgörü,sabır,kanaat,adalet,irade,şefkat,merhamet,akıl,hikmet,kudret,samimiyet,tevazu...Böylesine bir düzen karşısında hayrete düşen gezgin ilim efendiye sormuş.
Güllerin erip eriştiği bu toprağın bir özelliği var mı?
İLİM:Özelliği olup olmadığını bilmiyorum.Bu toprağı bize Vefa adında bir dostumuz getirir.Vefa dostumuzun dediğini göre,örneğin;merhametli bir insandan oluşan toprağı bize getirir,biz de onu merhamet gülünün altına serperiz ya da şefkatli insanın toprağını şefkat gülünün altına..bu böylece sürüp gider..
GEZGİN:Güller arasında aşı yapılıyor mu?
İLİM:Elbette hayal gülüne gerçeği aşıladık;ümit gülü oluştu.İmana hizmeti=teslimiyet.Hizmete akılı=irade...Aşıları sürekli yapmak zorundayız.Örneğin kudret gülüne adaleti aşılamazsak kudret gülünün toprağında zulüm böcekleri üreyiverir.
GEZGİN:Bu aşıları siz mi yapıyorsunuz?
İLİM:Ben hazırlıyorum aşıyı yapan eşim Sevgi'dir.O ilham kalemini eline alır ve akıl perdesini yumuşak yumuşak aralar,böylece o varlığın gönlüne ulaşır,oraya aşıyı bir güzel yerleştirir.
GEZGİN:Tercih ettiğiniz güller var mı?
İLİM:Aslında yok.Fakat eşim hoşgörü için "o benim beş duyumdur" der.Samimiyet için"ahlakım",tevazu için"edebim"der, ama ümit e fazlaca düşkün olsa gerek;zira ümit için "o benim kanımdır"der.
Bir kaç gün sonra gezginimiz bir kasabaya varmış.Bir zata yaklaşmış,kendisini takdim etmiş,adını bağışlamasını dilemiş..o zat demiş ki;
Bana Adem derler.
Gezginimiz başından geçenleri,gül bahçesini,iki soylu bahçıvanı,konuşmaları anlatmış.Adem dinlemiş,sonunda demiş ki;
O bahçeye İNSANLIĞIN KEMAL BAHÇESİ derler.
Rabbül alemin içimizdeki gülleri soldurmasın..