Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

insanların ihtilaf ve sosyal sarsıntılar içinde bulundukları zaman. (1 Kullanıcı)

delinin biri

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Tem 2009
Mesajlar
135
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Web Sitesi
delininbiriyimiste.tr.gg
--insanların ihtilaf ve sosyal sarsıntılar içinde bulundukları zaman. (ramuz-el hadis, 7/7)

kurtuluş savaşı zamanında ekonominin çökmesi. şu an günümüzde bile; sözde halkın kendi seçtiği yöneticiler zamanında bile ekonomi düzgün değil ki.

--haram olan şeylerin helal sayılması. kıyamet alametlerindendir. (ölüm-kıyamet-ahiret ve ahirzaman alametleri, sayfa 464)

--bir fitne görülür,bunu diğer fitneler takip eder.bundan sonra bütün haramların helal sayılacağı bir fitne gelir. (kitab-ül burhan fi alamet-il mehdiyy-il ahir zaman, sayfa 26)

bir fitne görülür, bunu diğerleri takib eder. bundan sonra bütün haramların helal sayılacağı bir fitne gelir. mustafa kemalin baş olabilme sevdası yüzünden kendi sistemini kuRabilmek için, her şeyi kendi sitemine göre, kendi isteklerine göre ayarladığı sistem.

nizamiye nazırlığı kendisine verilmediği için, bütün halkın sultan vahdettinin fermanıyla savaştığı halde, sırf bir makam yüzünden, baş olabilme sevdası yüzünden; öldürmüş olsa yerine osmanlı hanedanlığından biri geçeceğinden yönetim şeklini değiştirip kendini cumhurbaşkanı seçtirmesi.

kendi saltanatı için risk taşıdığı, halkın müslüman olması ve halkın halifeye bağlılığı yüzünden, kendi istediği şekilde hükmedemeyeceği endişesiyle, sultan vahdettinin vatan haini ilan edilip, sınır dışı edilmesinden sonra millet meclisin halife seçtiği abdülmecit hakkında çeşitli bahaneler öne sürerek 3 mart 1924 de halifeliği kaldıran, islam liderliğini kaldıran mustafa kemal.

halifeliği kaldırttıktan sonra diyanet işleri başkanlığı kuran, ve laiklik ilkesi adı altında, din ile devlet işlerinin ayrılması kanununu uygulattıran mustafa kemal. dinin, devletin yönetim şekline hiçbir şekilde karıştırtmayan, fakat devleti dini meselelere her şekilde karıştıran, müdahele ettiren mustafa kemal.

ALLAH Azze ve Cellenin hükmünün uygulanmadığı yerde ne müslüman olur!! nede müslümanlık olur ey kafirler!!!

20 nisan 1924 anayasanın kabulü.
her türk asker doğar.
islamiyette eli silah tutan her erkek askerdir. Aleyhisselatu Vesselam efendimizin hadislerini başka kelimelerle, kendi sözüymüş gibi söyleyen mustafa kemal.

egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir. diyen mustafa kemal. dikdatörlük ve asker gücüyle istediklerini kabullendiren mustafa kemal.

egemenlik, hakimiyet kayıtsız şartsız ALLAH’ındır
ey gafiller. kafirler ordusu. milletin değil!!

dini hükümleri hiçe sayarak kendi kafasına göre derme çatma kanunlar oluşturan mustafa kemal.

din alimlerinin dini, islamiyeti öğrettikleri, ücret taleb etmedikleri gibi, öğrencilerinin de masrfalarını karşıladıkları tekkeleri, zaviyeleri ve türbeleri 30 kasım 1925te kapattıran mustafa kemal.

25 kasım 1925de gavurlardan gelme olan şapka kanunu. gavurlara benzeyen memleketim.

26 aralık 1925 te miladi takvimin kabulü.
doğru ya biz avrupaya inanıyoruz. avrupanın iman ettiğinine inanıyoruz. kjafirliğe, putperestliğe inanıyoruz. bu yüzden dinimizin takvimini bırakıp, gavurların takvimini kullanıyoruz. kim istedi. mustafa kemal.tatil günlerimiz yahudilerin kutsal günü cumartesi ile hristiyanların kutsal günü pazar. bizim kutsal günümüz cuma günü ise haftanın en yoğun günü noel kutlamalarını da biz kafirler yılbaşı olarak kutluyoruz.

3 aralık 1934 de. bazı kisvelerin giyilemeyeceğine dair kanunun çıkarılması. bu kanunla din adamlarının, hangi dine mensup olurlarsa olsunlar, mabet ve ayinler dışında ruhani giysiler giymeleri yasaklanmıştır.

dini kıyafetlerin yasaklanmaları. yani Aleyhisselatu Vesselam efendimizin sünnetine uyarak giyinmenin yasaklanması.

türkiye cumhuriyeti nüfus cüzddanında din bölümünde hiç bir şey yazmayan mustafa kemal!!!

17 şubat 1926 da kabul edilen isviçre medeni kanunu örnek alarak hazırlanan türk medeni kanunu!!! biz sözde müslümanız ama! gavurların kanunlarıyla yönetiliyoruz!!! gavurların. dini hükümlerde kadınlara verilen haklar, ve özgürlükler başka hiçbir yerde yokken, biz gidip; sırf mustafa kemal öyle istedi diye gavurların kanunlarını kullanıyoruz.

tek eşlilik hükmü getiren mustafa kemal!!! gittiği her yerin en güzel kızıyla yatan mustafa kemal!!! bursada kendisiyle yatması karşılığında bir kıza koca bir köy büyüklüğünde arazi veren mustafa kemal.

hani bir çokları derler ya biz atatürk çocuğuyuz diye!!! onlara sormak lazım aslında; ananızı atatürk mü belledi diye? analarını bellese nolacak ki, nesebi sulbü, çocuğu olmayan mustafa kemal.

resmi nikah hükmünü getiren mustafa kemal. bu resmi nikahın hiç bir hükmü yoktur gerçekte. resmi nikahla evli olanlar, dini nikahları yoksa; yada dini nikahın yükümlülüklerini yerine getirmedikleri için dini nikahları bozulmuşsa, aynı yatağa girerek bile zina işliyorlar. fahişeler ve pezevenkler memleketim!!!

dinde 4 eş alma hakkı verilmiş. ama şartları çoğu yerde anlatılmaz. 1 eşi olan erkek, yeniden evlenecekse, eşinin rızasını almak zorunda, eşleri arasında hiçbir haksızlık yapmamak zorunda. herkes tek eşlilik diye yırtınıyor ama, kimin eli kimin cebinde; kimin şeyi kimin şeyinde belli değil ki bu zamanda!!! kadınlar tek eşliliği savunuyorlar ama savaşlar sonucunda erkekler azaldığında çok eşliliği isteyenler onlardı.

1 mart 1926da; 1889 italyan zanardelli yasası esas alınarak hazırlanan yeni türk ceza kanunu kabul edildi.

italyan gavurunun ceza kanunu. derme çatma kanunlar oluşturuluyor hemencecik. avrupadan kanunlar tırtıklanıyor, ufak tefek değişiklikler yapılıyor. türk ismi koyuldu mu başına ne olursa tamam diyoruz.

1926 yılında almanya ticaret kanunundan yararlanılarak hazırlanan ticaret kanununun kabulü. alman gavurunun kanunları.

bizler, bu ülke, mustafa kemalin; dikdatörlüğüyle, avrupalı gavurlardan derme çatma oluşturduğu kanunlarla yönetiliyoruz değil mi?

15 mayıs 1915 izmirin işgali ve yunanlıların türk bayrağını çiğnemeleri. yunanlıların izmiri işgal ettikleri gün valilik binasına girerken türk bayrağını çiğnemişler. yani osmanlını 3 hilalli yeşil bayrağını. ama filmlerde ay yıldızlı bayrağımız çiğnenmiş olarak gösterilir, ve o şekilde anlatılır değil mi? battal gazi destanlarının senaryolarla kurgulanarak, kara muratların senaryolarla kurgulanarak çekilen filmlerinde, ay yıldızlı bayrağımız gösterilir değil mi hep? osmanlının bayrağı 3 hilalli yeşildir. osmanlı zamanında ay yıldızlı bayrağımız yoktur. ama biz zaten osmanlıyı sildik değil mi? olumsuz bir şeyde herşeyi osmanlıya yıkıyoruz. övünülecek bir şeyde atalarımız böyle yapmış diyoruz.

ibnu amr ibni’l-as Radıyallahu Anhum anlatıyor: ‘’üzerinde kırmızı renkli iki giyecek bulunan bir adam geldi ve Resulullah Aleyhisselatu Vesselam’a selam verdi. ama aleyhiselatü vesselam adamın selamını almadı.’’ (Ebu davud, libas 20, 4069. hadis; tirmizi edeb 45, 2808. hadis. kutubu sitte 5242. hadis.)

ben’î esedden bir kadın anlatıyor: ‘’bir gün, Resulullah Aleyhisselatu Vesselam’ın zevcelerinden zeyneb’in yanında idim ve kızıl toprakla onun elbiselerini boyuyorduk. biz bu işle meşgulken Resulullah Aleyhisselatu Vesselam çıkageldi. ancak kızıl toprağı görünce geri döndü. zeynep bu hali görünce, Aleyhisselatu Vesselam’ın bunu mekruh addettiğini anladı ve derhal elbiselerini yıkadı ve bütün kırmızılığı örttü. Aleyhisselatu Vesselam geri döndü ve aniden geldi. (boyadan) hiçbir şey görmeyince içeri girdi.’’ (Ebu davud, libas 20, 4071. hadis. kutubu sitte 5243. hadis.)

bizim bayrağımızı seçen mustafa kemal, kan kırmızısını seçmiş değil mi? ay yıldızlı al bayrağımızı seçmiş.
her rengin ayrı zevki vardır. bu ayrı renkler, nefse ait bir açıklamada bulunur. misal: kırmızı renk şehvet ve gazabı temsil eder. şehveti temsil eder, yani şeytanı. biz ay yıldızlı al bayrağımız diyerek giyiyoruz ya. mustafa kemalin kurmuş olduğu dikdatörlük rejiminin bayrağını. gururla taşıyoruz. gerçi erkekler bile artık her renk kıyafeti giyiniyor değil mi? pembe giyenler bile var.

bize kurtuluş savaşı sırasında; din kardeşlerimizin bize ihanet ettiği, yalnız kaldığımız anlatılır değil mi?

her türk genci ‘’ arapların 1. dünya savaşında bize ihanet ettiğini’’ öğrenerek büyür. biz kimiz kemalist köpekler.
dünya savaşında mekke şerifi hüseyinin ingilizler ile anlaşarak osmanlıya isyan ettiği ve ordumuzu arkadan vurduğu doğrudur. ama hep atlanan nokta şerif hüseyinin ‘’araplar’’ın tümünü temsil etmediği, aksine bir istisna olduğudur. ortadoğu uzmanı tecrübeli gazeteci cengiz çandar, ‘’araplar’ın ihaneti’’ söylemi ile tarihsel gerçek arasındaki önemli farka şöyle işaret ediyor;

<mekke emiri şerif hüseyinin hicazda bazı arap bedevi kabilelerini ayaklandırarak 1916’da ingilizlerle işbirliği yaptığı doğrudur. ancak, birinci dünya savaşı konusunda genel bilgisi ve fikri olan herkes, bunun askeri açıdan tayin edici bir değer taşımadığını bilir. ingilizlerin daha sonra yerine getirmediği ‘’bağımsızlık vaadiyle’’ işbirliğine çektikleri şerif hüseyinin ve oğullarının komuta ettiği bedevi kabileleri, mekke-maan hattında, yani asıl cephenin gerisinde ingiliz kuvvetlerine yardımcı olmuştur.

asıl cephe, önce süveyş kanalı ve kanal harbinde türk-osmanlı kuvvetlerinin geri çekilmesinden sonra filistinde kurulmuştur. filistinde tek bir arap ayaklanmamıştır. suriyede, ırakta, lübnanda türk kuvvetlerini arkadan vuran herhangi bir olay olmamıştır. arapların ezici çoğunluğu, istanbula, yani halifeye sadık kalmıştır. aRabistan yarımadasının hicaz bölümünden akabeye kadar olan cephe gerisi dışında, arapların türkleri arkadan vurduğuna dair tarihte herhangi bir kayıt yoktur.

aynı gerçek, american-israeli cooperative enterprise (amerikan-israil işbirliği girişimi) adlı düşünce kuruluşunun başkanı, ortadoğu analisti mitchell g. bard tarafından da sözkonusu kuruluşun sitesinde şöyle vurgulanıyor:

o dönemin romantik kurgusunun aksine, arapların çoğu 1. dünya savaşında türklere karşı müttefiklerin yanında savaşmadılar. ingiliz başbakanı david lıoyd george’un belirttiği gibi, arapların çoğu, türk yöneticileri, yani halife için savaştı. [osmanlı imparatorluğuna isyan eden] faysalın aRabistandaki taraftarları, bir istisnaydı. arapların topluca ihanet etmesi bir yana, bazıları osmanlı ordularını fiilen desteklemiştir de. konu hakkındaki uzmanlardan biri olan dr. zekeriya kurşun’un ifadesiyle, ‘’ 1. dünya savaşında türk ordusu ile beRaber çeşitli cephelerde türklerle omuz omuza çarpışan arapların büyük yararlılaklar gösterdikleri bir hakikattir.’’

kafirlerin, yahudilerin, gavurların kaynaklarında bile arapların ihanet etmediği söyleniyor. ama bizim sözde müslüman ülkemizde araplar bize ihanet etti deniliyor.

arap milliyetçiliği, osmanlıda türk milliyetçiliğinden daha önce gelişmiştir. butros el-bustoni, faris şadyak, nakkaş, corci zeydan gibi hristiyan arapların öncülüğünde başlayan bu harakete katılan müslüman araplar ise, çoğunlukla batılı fikirleri benimsemiş seküler aydınlardı.

din kardeşlerimiz araplar bize ihanet etmiş. hristiyan araplar ihanet ediyor, bize din kardeşleriniz ihanet etti deniliyor, yani bize siz hristiyansınız deniliyor. bu hareketlere katılan müslümanlar ise avrupai yetişenler, avrupa sevdalısı olanlar. sadece bu görüşte olan, avrupai ilimlerle yetişen alimler.

buna karşılık muhafazakar müslüman arapların çoğu, osmanlıya sadakat duyguları içindeydiler. hatta sadece sünni araplar değil, ırak ve suriyedeki şii araplar arasında bile osmanlıya ve hilafete bağlılık duygusu vardı. bu konuda büyük bir otorite olan profesör kemal karpat, osmanlı imparatorluğundaki arap milliyetçiliğinin, hrıstiyan araplarınki hariç, aslında en son noktaya kadar ‘’ayrılıkçı’’ olmadığına dikkat çekerek şöyle demektedir:

‘’görülüyor ki arapların ‘’milli’’ hareketi esasında ayrılıkçı bir hareket değildi. arapların birçoğu osmanlı hükümdarlarını yabancı bir sömürgeci güç olarak değil, sadece arap kökeninden olmayan, iktidarda bir hanedan olarak görüyorlardı ve osmanlı devleti ve hanedanı müslüman kaldıkça ve arapların hayat tarzına saygılı oldukça, özlemlerini yerine getirmeye söz verdikçe ve onlara avrupa işgaline karşı korudukça, itaat etmekten geri kalmıyorlardı. geçmişte şan ve şereflerini ilk hatırlayan veya hayal edenler ve tarihlerinin modern bir versiyonunu oluşturmaya çalışanlar müslüman değil hıristiyan araplardı.’’

yani bize din kardeşlerimiz ihanet etti deniliyor, ihanet edenler hıristiyan araplar. demek ki bizde hıristiyan olduğumuz için bu konuyu bu şekilde benimsemişiz!!!!

kürtler ise, daha da belirgin bir sadakatle önce osmanlı imparatorluğunu, ardından da milli mücadeleyi desteklemişler ve müslümanlık bağının getirdiği ‘’kardeşlikten’’ asla taviz vermemişlerdir. ankaranın kendisi, bundan taviz verene ve kürtlere sırt çevirene kadar.​
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt