‘’İnsanlar konuşa konuşa, hayvanlar koklaşa koklaşa ‘’ diye bir deyiş vardır. İnsan hayatında iletişim, konuşma üzerine kuruludur. Duygularımızı, hissettiklerimizi veya düşüncelerimizi başkalarına iletebilmemizin temel kuralı budur.
Eğer birbirimizin aklından geçeni bilebilseydik ve telepati ile anlaşabilen varlıklar olsa idik ne olurdu ? Diye şöyle bir düşünelim.
Cenab-ı Allah’ın en büyük günahlardan biri olarak nitelendirdiği yalan denilen günah olmazdı. İnsanlar ister istemez doğruyu söylemek zorunda kalırlardı. Kimse kimseyi kandıramazdı. İşte Allah doğru söz söyleyenlerinin, yalan söyleyenlerden ayrılabilmesi için, insanları telepati ile değil, konuşarak anlaşmak zorunda kalan varlıklar olarak yaratmıştır.
Görmedin mi Allah nasıl bir örnekleme yaptı: Güzel söz; kökü yerde, dalları gökte olan güzel bir ağaca benzer. O ağaç, Rabbinin izniyle yemişlerini her zaman verir. Allah, insanlara böyle örnekler verir ki, düşünüp ibret alabilsinler. Pis bir söz de gövdesi toprağın üstünde destek bulmuş bir ağaca benzer, dayanağı yoktur onun. Allah, inananları dünya hayatında da âhirette de tutarlı sözle sağlamlaştırır. Allah, zalimleri şaşırtır. Allah, dilediğini yapar.
İBRAHİM SURESİ 24-26
Peki, insanlar neden yalan söyler? İnsanlar, ya bir menfaat, çıkar sağlamak için yada kendilerini korumak, mahcup olmamak için yalan söylerler.
Menfaat sağlamak amacıyla söylenen yalanlarda iki amaç içerir; maddi bir çıkar sağlamak veya mevki, itibar sağlayabilmek için söylenen yalanlar.
Kendini korumak amacı ile söylenen yalanlar da ya içine düştüğü çıkmazdan kendini sıyırabilmek, aklamak veya rakibini karalamak için söylenen yalanlar olarak tezahür eder ki, bu da iftira olarak mütalaa edilir.
Yalan düzerek Allah'a iftira etmek için, dillerinizin uydurma nitelendirmeleriyle "Şu helaldir, şu da haramdır!" demeyin. Yalan düzerek Allah'a iftira edenler kurtulamazlar.
NAHL SURESİ 116.
Hepimiz hayatımızın bir kesitinde şu veya bu nedenle yalan söylemişizdir. Mesela, telefon ile sizi arayan birine o an konuşmak istemediğiniz için ‘’toplantıda’’ veya ‘’müsait değil’’ dedirttiğiniz oldu mu? Belki de uyuyakaldığınız bir günün sabahında patronunuza mahcup olmamak için ‘’trafik sıkışıktı’’ yalanını söylemişinizdir kimbilir?
Yalanlar genelde en küçük toplum olan aile içerisinde başlar sonra ülke yönetimine kadar büyüyüp gider.
Aile içerisinde söylenen ufak tefek zararsız olarak kabul edilen yalanlar, eşlerin birbirlerine olan güvenini sarsacak hatta hatta boşanmaya kadar varabilecek sonuçlara ulaşabilir. Ve ebeveynlerin söylemiş olduğu yalanları örnek alıp düstur edinen çocuklar yalanı bir alışkanlık olarak sürdürebilirler. Ve geleceğimiz olan çocuklar, yalanlar ile örülü bir geleceğin başlangıç noktasını oluşturabilirler.
Bir ülkeyi yönetenlerin söylemiş olduğu yalanlar ise, o ülkenin mahvolmasına sebep olabilirler.
Mesleki açıdan söylenen yalanlara baktığımızda, yalan söylemeye en yatkın meslekler avukatlar ve politikacılardır. Sözün burasında dürüst avukat ve politikacıları tenzih ederim.
Bir avukat yeri geldiğinde bir katilin bile savunmasını üstlenebilir ve onu savunmak adına yalan söyleyebilir. Bir politikacı da menfaatleri doğrultusunda tutamayacağı sözler söyleyip, boş vaatler ile halkı kandırabilir.
Ey iman sahipleri! Yapmayacağınız şeyi neden söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyi söylemeniz, Allah katında büyük bir günahtır. SAFF SURESİ 2-3
Küçük yalanlar, büyük yalanlar hata insanları kırmamak için söylenmiş beyaz yalanlar sonuçta hepsi yalan kategorisinde yer alır. Hatta gerçeği gizlemek de yalan söylemenin yarısıdır.
Oysa Peygamber efendimiz dürüstlüğü ve sözüne güvenirliği ile Muhammed-ül emin sıfatını kazanmış müstesna bir kişilikti. Hatta onu sevmeyen, ona yalancı diyen müşrikler bile onun asla yalan söylemediğini bilirlerdi.
Ne yazık ki, artık toplum yapımızda doğru sözlü insanlar azınlıktadır.
Şimdi bana diyeceksiniz ki, ‘’peki sen hayatında hiç yalan söylemedin mi ?’’ Ebetteki bende hayatımda şu veya bu şekilde yalanlar söyledim. Ama bu yazdığım satırlarda asla yalan yoktur.
ALLAH YAR VE YOLDAŞINIZ OLSUN
(Akın Örsmen 16.6.2009)
YOL GÖSTERİCİ
Eğer birbirimizin aklından geçeni bilebilseydik ve telepati ile anlaşabilen varlıklar olsa idik ne olurdu ? Diye şöyle bir düşünelim.
Cenab-ı Allah’ın en büyük günahlardan biri olarak nitelendirdiği yalan denilen günah olmazdı. İnsanlar ister istemez doğruyu söylemek zorunda kalırlardı. Kimse kimseyi kandıramazdı. İşte Allah doğru söz söyleyenlerinin, yalan söyleyenlerden ayrılabilmesi için, insanları telepati ile değil, konuşarak anlaşmak zorunda kalan varlıklar olarak yaratmıştır.
Görmedin mi Allah nasıl bir örnekleme yaptı: Güzel söz; kökü yerde, dalları gökte olan güzel bir ağaca benzer. O ağaç, Rabbinin izniyle yemişlerini her zaman verir. Allah, insanlara böyle örnekler verir ki, düşünüp ibret alabilsinler. Pis bir söz de gövdesi toprağın üstünde destek bulmuş bir ağaca benzer, dayanağı yoktur onun. Allah, inananları dünya hayatında da âhirette de tutarlı sözle sağlamlaştırır. Allah, zalimleri şaşırtır. Allah, dilediğini yapar.
İBRAHİM SURESİ 24-26
Peki, insanlar neden yalan söyler? İnsanlar, ya bir menfaat, çıkar sağlamak için yada kendilerini korumak, mahcup olmamak için yalan söylerler.
Menfaat sağlamak amacıyla söylenen yalanlarda iki amaç içerir; maddi bir çıkar sağlamak veya mevki, itibar sağlayabilmek için söylenen yalanlar.
Kendini korumak amacı ile söylenen yalanlar da ya içine düştüğü çıkmazdan kendini sıyırabilmek, aklamak veya rakibini karalamak için söylenen yalanlar olarak tezahür eder ki, bu da iftira olarak mütalaa edilir.
Yalan düzerek Allah'a iftira etmek için, dillerinizin uydurma nitelendirmeleriyle "Şu helaldir, şu da haramdır!" demeyin. Yalan düzerek Allah'a iftira edenler kurtulamazlar.
NAHL SURESİ 116.
Hepimiz hayatımızın bir kesitinde şu veya bu nedenle yalan söylemişizdir. Mesela, telefon ile sizi arayan birine o an konuşmak istemediğiniz için ‘’toplantıda’’ veya ‘’müsait değil’’ dedirttiğiniz oldu mu? Belki de uyuyakaldığınız bir günün sabahında patronunuza mahcup olmamak için ‘’trafik sıkışıktı’’ yalanını söylemişinizdir kimbilir?
Yalanlar genelde en küçük toplum olan aile içerisinde başlar sonra ülke yönetimine kadar büyüyüp gider.
Aile içerisinde söylenen ufak tefek zararsız olarak kabul edilen yalanlar, eşlerin birbirlerine olan güvenini sarsacak hatta hatta boşanmaya kadar varabilecek sonuçlara ulaşabilir. Ve ebeveynlerin söylemiş olduğu yalanları örnek alıp düstur edinen çocuklar yalanı bir alışkanlık olarak sürdürebilirler. Ve geleceğimiz olan çocuklar, yalanlar ile örülü bir geleceğin başlangıç noktasını oluşturabilirler.
Bir ülkeyi yönetenlerin söylemiş olduğu yalanlar ise, o ülkenin mahvolmasına sebep olabilirler.
Mesleki açıdan söylenen yalanlara baktığımızda, yalan söylemeye en yatkın meslekler avukatlar ve politikacılardır. Sözün burasında dürüst avukat ve politikacıları tenzih ederim.
Bir avukat yeri geldiğinde bir katilin bile savunmasını üstlenebilir ve onu savunmak adına yalan söyleyebilir. Bir politikacı da menfaatleri doğrultusunda tutamayacağı sözler söyleyip, boş vaatler ile halkı kandırabilir.
Ey iman sahipleri! Yapmayacağınız şeyi neden söylüyorsunuz? Yapmayacağınız şeyi söylemeniz, Allah katında büyük bir günahtır. SAFF SURESİ 2-3
Küçük yalanlar, büyük yalanlar hata insanları kırmamak için söylenmiş beyaz yalanlar sonuçta hepsi yalan kategorisinde yer alır. Hatta gerçeği gizlemek de yalan söylemenin yarısıdır.
Oysa Peygamber efendimiz dürüstlüğü ve sözüne güvenirliği ile Muhammed-ül emin sıfatını kazanmış müstesna bir kişilikti. Hatta onu sevmeyen, ona yalancı diyen müşrikler bile onun asla yalan söylemediğini bilirlerdi.
Ne yazık ki, artık toplum yapımızda doğru sözlü insanlar azınlıktadır.
Şimdi bana diyeceksiniz ki, ‘’peki sen hayatında hiç yalan söylemedin mi ?’’ Ebetteki bende hayatımda şu veya bu şekilde yalanlar söyledim. Ama bu yazdığım satırlarda asla yalan yoktur.
ALLAH YAR VE YOLDAŞINIZ OLSUN
(Akın Örsmen 16.6.2009)
YOL GÖSTERİCİ