tamer okkan
Kayıtlı Kullanıcı
İnsanlar hizmet beklerken...
Musul ulemasından “Feth-i Musulî” hazretlerine, bir gün talebesinden biri gelip;
- Efendim, bize zikir, fikir gibi bir vazife vermiyorsunuz, diye arz etti.
Büyük veli;
- Evet yavrum, bilerek vermiyorum, buyurdu.
- Sebebini merak ettim de hocam.
Buyurdu ki:
- Evladım, zikir, fikir gibi nafile ibadetler, insanlara hizmet etme imkânı olmadığı zaman yapılır. Allahın kulları hizmet beklerken zikir ve fikirle uğraşılmaz.
Ve ilave etti:
- Zira bütün nafile ibadetlere verilen sevap, bir insanı sıkıntıdan kurtarmanın sevabı yanında, denizde damla gibi kalır.
Gençliğin kıymetini bil
Bir gün de, sevdiği bir gence buyurdu ki:
- Gençlik çağı kazanç zamanıdır evladım. Aklı olan, bu vaktin kıymetini bilip elden kaçırmaz.
Delikanlı sordu:
- Ne yapmalıyım efendim?
- Önce İslâmiyeti öğren, buyurdu. Sonra öğrendiklerinle amel et. Kula yakışan, Rabbine ibadet etmektir.
Genç adam;
- Efendim, ben ibadeti ihtiyarlayınca yapmayı düşünüyordum, deyince;
- İyi ama, ihtiyarlık herkese nasib olmaz ki, buyurdu. Nasib olsa bile, gençlikteki gibi kolay ibadet yapılamaz.
- Yapılamaz mı? Neden?
Hastalıklar başlar...
- Çünkü ihtiyarlıkta gücü kuvveti gider insanın. Hastalıklar başlar. Bunun için gençlikte yapılan az ibadet, ihtiyarlıkta yapılan çok ibadetten daha faziletlidir.
***
Bir gün de sohbetinde;
- Dünya ve ahiret saadetlerine kavuşmak için iki şey lazımdır, buyurdu.
- Onlar nedir? dediler.
- Birincisi, “Doğru îman”buyurdu. Îman ve îtikat doğru olmazsa, kurtuluş olmaz çünkü.
- İkincisi ne? dediler.
- İkincisi de “Salih amel”dir ki, bu da ilimle olur, buyurdu. Yani helali, haramı öğrenip ona göre yaşamaktır.
Şöyle bitirdi:
- “Îman” ve “Amel”, iki kanat gibidir. Cennete, bu iki kanat ile uçulabilir ancak.
Musul ulemasından “Feth-i Musulî” hazretlerine, bir gün talebesinden biri gelip;
- Efendim, bize zikir, fikir gibi bir vazife vermiyorsunuz, diye arz etti.
Büyük veli;
- Evet yavrum, bilerek vermiyorum, buyurdu.
- Sebebini merak ettim de hocam.
Buyurdu ki:
- Evladım, zikir, fikir gibi nafile ibadetler, insanlara hizmet etme imkânı olmadığı zaman yapılır. Allahın kulları hizmet beklerken zikir ve fikirle uğraşılmaz.
Ve ilave etti:
- Zira bütün nafile ibadetlere verilen sevap, bir insanı sıkıntıdan kurtarmanın sevabı yanında, denizde damla gibi kalır.
Gençliğin kıymetini bil
Bir gün de, sevdiği bir gence buyurdu ki:
- Gençlik çağı kazanç zamanıdır evladım. Aklı olan, bu vaktin kıymetini bilip elden kaçırmaz.
Delikanlı sordu:
- Ne yapmalıyım efendim?
- Önce İslâmiyeti öğren, buyurdu. Sonra öğrendiklerinle amel et. Kula yakışan, Rabbine ibadet etmektir.
Genç adam;
- Efendim, ben ibadeti ihtiyarlayınca yapmayı düşünüyordum, deyince;
- İyi ama, ihtiyarlık herkese nasib olmaz ki, buyurdu. Nasib olsa bile, gençlikteki gibi kolay ibadet yapılamaz.
- Yapılamaz mı? Neden?
Hastalıklar başlar...
- Çünkü ihtiyarlıkta gücü kuvveti gider insanın. Hastalıklar başlar. Bunun için gençlikte yapılan az ibadet, ihtiyarlıkta yapılan çok ibadetten daha faziletlidir.
***
Bir gün de sohbetinde;
- Dünya ve ahiret saadetlerine kavuşmak için iki şey lazımdır, buyurdu.
- Onlar nedir? dediler.
- Birincisi, “Doğru îman”buyurdu. Îman ve îtikat doğru olmazsa, kurtuluş olmaz çünkü.
- İkincisi ne? dediler.
- İkincisi de “Salih amel”dir ki, bu da ilimle olur, buyurdu. Yani helali, haramı öğrenip ona göre yaşamaktır.
Şöyle bitirdi:
- “Îman” ve “Amel”, iki kanat gibidir. Cennete, bu iki kanat ile uçulabilir ancak.